- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
accac İbni Ilât radıyallahu anh, servet sahibi, zekî ve siyasî bir tüccar... İslâmla şereflendikten sonra alacaklarını tahsil etme konusunda siyâsî dehâsını kullanan ve Resulûllah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizden özel izin alarak Mekkeli müşrikleri kendine hizmet ettiren bir yiğit...
O, Beni Süleym kabilesine mensuptur. Bu kabilenin topraklarında altın madenleri çıkardı. Bu madenlerin zekâtını vermek ilk defa ona nasip oldu. Onun İslâmiyeti kabûlü şöyle gerçekleşti:
Haccac ibni Ilât, Süleym oğulları kabilesinden bir grub ile Mekkeye gidiyordu. Gece olunca ıssız bir vadide konakladılar. Arkadaşları Haccacın nöbet tutmasını istediler. O da onların emniyeti için kabul etti. Kalktı, etrafı dolaşmağa başladı. Kendi kendine: Ben ve arkadaşlarım sağ sâlim dönünceye kadar Allaha sığınırız. diyordu. Bir ara birinin şöyle dediğini işitti: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden (köşe ve bucağından) çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa haydi geçip gidiniz. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. (Rahman: 33)
Bu sözlerin âyet olduğunu bilmeyen Haccac onları ezberledi. Mekkeye vardığında Kureyşlilerin ileri gelenlerinin katıldığı bir mecliste bulundu. Orada geceleyin başlarından geçen olayı anlattı. Ezberlediği âyeti onlara okudu. Bunun üzerine Kureyşliler ona: Ey Ilât! Sen de sapıtmışsın. Muhammed de bu sözlerin kendine Allah tarafından vahyedildiğini söylüyor. dediler. Ona pek değer vermediler. Haccac da: Vallahi bu sözleri, hem ben hem de yanımdaki arkadaşlar birlikte duyduk. diyerek hadisenin ciddiyetini onlara duyurmaya çalıştı.
Haccac ibni Ilâtın gönlünde bir ışık belirmişti. Bu olay ona çok tesir etmişti. Resûlullah (s.a.) Efendimizin nerede olduğunu sorup öğrendi. Onu görebilmek için vakit kaybetmeden yola çıktı. Medine-i Münevvereye geldiğinde İki Cihan Güneşi efendimizin Haybere gittiğini haber aldı. Yine orada eğlenmeden hemen Haybere doğru hareket etti. Hayber Gazvesi günlerinde Fahr-i Kâinat (s.a.) efendimize ulaştı. Kendisiyle görüştü ve müslüman oldu. Hayber fethine de katıldı.
Haccac ibni Ilât (r.a.) servet sahibi zengin bir tüccardı. Kabilesinin topraklarında altın madenleri çıkardı. Mekkede bir hayli alacakları vardı. Ailesi de orada kalmıştı. Malı-mülkü ve eşyası onun yanındaydı. Hem alacaklarını tahsil etmek hem de ailesinin yanındaki mallarını alıp Medineye getirmek istedi. Bunun için İki Cihan Güneşi Efenmdimizin huzuruna çıktı ve: Yâ Resûlâllah Mekkede bir takım kimselerde alacaklarım var. İzin verirseniz onları alıp diğer mallarımla birlikte Medineye getirmek istiyorum. dedi. Efendimiz ona izin verdi. Haccacın gönlünü tırmalayan, zihnini meşgul eden bir konu daha vardı. Onu da Efendimize sormalıydı. Şöyle dedi: Ya Rasûlâllah! Eğer müşrikler benim müslüman olduğumu anlarlarsa bana hiçbir şey vermezler. Mallarımı kurtarabilmek için belki senin hakkında münasip olmayan sözler söyleme zorunda kalabilirim. Bu hususta ne buyurursunuz? dedi. Fahr-i Kâinât (s.a.) efendimiz bu konuda da ona izin verdi.
Haccac (r.a.) zekî idi. Siyâsî kabiliyete sahipti. Bu sebebten fırsatları değerlendirmesini iyi biliyordu. Karşısına çıkacak meseleleri, problemleri iyi hesap ediyordu. Buna göre sorular soruyordu. Aldığı cevaplardan memnundu. Gönlü huzur içinde Mekkeye vardı. Kureyş müşriklerinin zaaf noktalarını tesbit etti. Onları oradan yakaladı. Alacaklarını tahsil hususunda onları kendine hizmet ettirdi. Müşriklerle aralarında geçen hadiseyi kendisi şöyle anlatıyor:
Kureyşliler o günlerde Rasûlullah (s.a.) efendimizin Hayber üzerine yürüdüğünü duymuşlardı. Fakat gelişmelerden haber alamamışlardı. Mekkeye vardığımda çevremi sardılar. Bana sorular sormağa başladılar. Benim henüz müslüman olduğumu da bilmiyorlardı. Ben de Efendimizden aldığım izin üzerine onları sevindirecek haberler vermeğe başladım. Şunları anlattım; Muhammed ve ashabı, şimdiye kadar çarpışmayı, savaşmayı Hayberlilerden daha iyi bilen bir kavimle karşılaşmadı. Hayberliler onbin kişilik ordu topladı. Müslümanları kılıçtan geçirdi. Müslümanlar büyük bir yenilgiye uğradı. Muhammed esir alındı. dedim. Bu haberler onları çok sevindirdi. Daha ileriye giderek şunları ilâve ettim: Hayberliler Muhammedi Mekkelilere teslim etmeyi öldürülen adamlarınıza karşılık onu sizin öldürmenizi istiyorlar dedim.
Mekkeli müşriklere aslı olmayan bu parlak müjdeleri verdikten sonra onlara: Siz de bana yardım ediniz. Alacaklarımı süratle toplayayım ki, müslümanların ganimet mallarını başka tüccarlar gelmeden satın alayım. dedim. Bu istek ve teklifime memnûniyetle diyerek karşılık verdiler. Büyük bir sevinç içerisinde benim alacaklarımı toplayıverdiler.
Karısına da aynı şeyleri söyleyip ondan da mallarını alan Haccac (r.a.) işini bu şekilde bitirdi. Mekkedeki servetini topladı. Fakat verdiği haberler Mekkedeki müslümanları çok üzdü. Hz. Abbas bu acı haberi işitince fenâlaştı ve evine döndü. Kölesini Haccaca gönderdi ve görüşmek istediğini bildirdi. Haccac onunla gizlice görüştü ve Abbas (r.a.)a meselenin iç yüzünü anlattı. Birkaç gün gizli tutmasını ricâ etti. Sonra Mekkeden ayrılıp Medineye gitti. Hz. Abbas üç-beş gün geçince Kâbeye çıktı. Müşrikleri sarsan, şok eden haberler vermeğe başladı. Gerçek söylenenlerin tam tersi idi. Hayberliler hezimete uğramıştı. Zafer müslümanlarındı. Haccac alacaklarını kurtarmak için böyle söylemişti. Hz. Abbas Kureyşlilere durumu tek tek anlattı. Müşrikler bütünüyle sarsıldı.
Haccac ibni Ilât (r.a.) getirdiği malların zekâtını verdi. Medinede kendisine bir ev, bir de mescid yaparak şehre yerleşti. Resûl-i Ekrem (s.a.)in vefâtından sonra Humusa giderek orada yaşadı. Hz. Ömer (r.a.)ın hilâfetinin ilk yıllarında vefat etti. Cenâb-ı Hakktan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
O, Beni Süleym kabilesine mensuptur. Bu kabilenin topraklarında altın madenleri çıkardı. Bu madenlerin zekâtını vermek ilk defa ona nasip oldu. Onun İslâmiyeti kabûlü şöyle gerçekleşti:
Haccac ibni Ilât, Süleym oğulları kabilesinden bir grub ile Mekkeye gidiyordu. Gece olunca ıssız bir vadide konakladılar. Arkadaşları Haccacın nöbet tutmasını istediler. O da onların emniyeti için kabul etti. Kalktı, etrafı dolaşmağa başladı. Kendi kendine: Ben ve arkadaşlarım sağ sâlim dönünceye kadar Allaha sığınırız. diyordu. Bir ara birinin şöyle dediğini işitti: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden (köşe ve bucağından) çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa haydi geçip gidiniz. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. (Rahman: 33)
Bu sözlerin âyet olduğunu bilmeyen Haccac onları ezberledi. Mekkeye vardığında Kureyşlilerin ileri gelenlerinin katıldığı bir mecliste bulundu. Orada geceleyin başlarından geçen olayı anlattı. Ezberlediği âyeti onlara okudu. Bunun üzerine Kureyşliler ona: Ey Ilât! Sen de sapıtmışsın. Muhammed de bu sözlerin kendine Allah tarafından vahyedildiğini söylüyor. dediler. Ona pek değer vermediler. Haccac da: Vallahi bu sözleri, hem ben hem de yanımdaki arkadaşlar birlikte duyduk. diyerek hadisenin ciddiyetini onlara duyurmaya çalıştı.
Haccac ibni Ilâtın gönlünde bir ışık belirmişti. Bu olay ona çok tesir etmişti. Resûlullah (s.a.) Efendimizin nerede olduğunu sorup öğrendi. Onu görebilmek için vakit kaybetmeden yola çıktı. Medine-i Münevvereye geldiğinde İki Cihan Güneşi efendimizin Haybere gittiğini haber aldı. Yine orada eğlenmeden hemen Haybere doğru hareket etti. Hayber Gazvesi günlerinde Fahr-i Kâinat (s.a.) efendimize ulaştı. Kendisiyle görüştü ve müslüman oldu. Hayber fethine de katıldı.
Haccac ibni Ilât (r.a.) servet sahibi zengin bir tüccardı. Kabilesinin topraklarında altın madenleri çıkardı. Mekkede bir hayli alacakları vardı. Ailesi de orada kalmıştı. Malı-mülkü ve eşyası onun yanındaydı. Hem alacaklarını tahsil etmek hem de ailesinin yanındaki mallarını alıp Medineye getirmek istedi. Bunun için İki Cihan Güneşi Efenmdimizin huzuruna çıktı ve: Yâ Resûlâllah Mekkede bir takım kimselerde alacaklarım var. İzin verirseniz onları alıp diğer mallarımla birlikte Medineye getirmek istiyorum. dedi. Efendimiz ona izin verdi. Haccacın gönlünü tırmalayan, zihnini meşgul eden bir konu daha vardı. Onu da Efendimize sormalıydı. Şöyle dedi: Ya Rasûlâllah! Eğer müşrikler benim müslüman olduğumu anlarlarsa bana hiçbir şey vermezler. Mallarımı kurtarabilmek için belki senin hakkında münasip olmayan sözler söyleme zorunda kalabilirim. Bu hususta ne buyurursunuz? dedi. Fahr-i Kâinât (s.a.) efendimiz bu konuda da ona izin verdi.
Haccac (r.a.) zekî idi. Siyâsî kabiliyete sahipti. Bu sebebten fırsatları değerlendirmesini iyi biliyordu. Karşısına çıkacak meseleleri, problemleri iyi hesap ediyordu. Buna göre sorular soruyordu. Aldığı cevaplardan memnundu. Gönlü huzur içinde Mekkeye vardı. Kureyş müşriklerinin zaaf noktalarını tesbit etti. Onları oradan yakaladı. Alacaklarını tahsil hususunda onları kendine hizmet ettirdi. Müşriklerle aralarında geçen hadiseyi kendisi şöyle anlatıyor:
Kureyşliler o günlerde Rasûlullah (s.a.) efendimizin Hayber üzerine yürüdüğünü duymuşlardı. Fakat gelişmelerden haber alamamışlardı. Mekkeye vardığımda çevremi sardılar. Bana sorular sormağa başladılar. Benim henüz müslüman olduğumu da bilmiyorlardı. Ben de Efendimizden aldığım izin üzerine onları sevindirecek haberler vermeğe başladım. Şunları anlattım; Muhammed ve ashabı, şimdiye kadar çarpışmayı, savaşmayı Hayberlilerden daha iyi bilen bir kavimle karşılaşmadı. Hayberliler onbin kişilik ordu topladı. Müslümanları kılıçtan geçirdi. Müslümanlar büyük bir yenilgiye uğradı. Muhammed esir alındı. dedim. Bu haberler onları çok sevindirdi. Daha ileriye giderek şunları ilâve ettim: Hayberliler Muhammedi Mekkelilere teslim etmeyi öldürülen adamlarınıza karşılık onu sizin öldürmenizi istiyorlar dedim.
Mekkeli müşriklere aslı olmayan bu parlak müjdeleri verdikten sonra onlara: Siz de bana yardım ediniz. Alacaklarımı süratle toplayayım ki, müslümanların ganimet mallarını başka tüccarlar gelmeden satın alayım. dedim. Bu istek ve teklifime memnûniyetle diyerek karşılık verdiler. Büyük bir sevinç içerisinde benim alacaklarımı toplayıverdiler.
Karısına da aynı şeyleri söyleyip ondan da mallarını alan Haccac (r.a.) işini bu şekilde bitirdi. Mekkedeki servetini topladı. Fakat verdiği haberler Mekkedeki müslümanları çok üzdü. Hz. Abbas bu acı haberi işitince fenâlaştı ve evine döndü. Kölesini Haccaca gönderdi ve görüşmek istediğini bildirdi. Haccac onunla gizlice görüştü ve Abbas (r.a.)a meselenin iç yüzünü anlattı. Birkaç gün gizli tutmasını ricâ etti. Sonra Mekkeden ayrılıp Medineye gitti. Hz. Abbas üç-beş gün geçince Kâbeye çıktı. Müşrikleri sarsan, şok eden haberler vermeğe başladı. Gerçek söylenenlerin tam tersi idi. Hayberliler hezimete uğramıştı. Zafer müslümanlarındı. Haccac alacaklarını kurtarmak için böyle söylemişti. Hz. Abbas Kureyşlilere durumu tek tek anlattı. Müşrikler bütünüyle sarsıldı.
Haccac ibni Ilât (r.a.) getirdiği malların zekâtını verdi. Medinede kendisine bir ev, bir de mescid yaparak şehre yerleşti. Resûl-i Ekrem (s.a.)in vefâtından sonra Humusa giderek orada yaşadı. Hz. Ömer (r.a.)ın hilâfetinin ilk yıllarında vefat etti. Cenâb-ı Hakktan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.