İHRAM
Hacla alakalı en temel kavramlardan biri ihramdır. İhram deyince akla ilk gelen şey beyaz dikişsiz elbise olsa bile, esasen ihram, hacca gitmeye karar veren kişinin normalde helal olan tırnak kesmek, tıraş olmak, cinsel ilişkiye girmek, Mekke ve çevresinde bitkileri koparmak, yeşillere zarar vermek gibi bazı şeyleri kendisine haram kılmasıdır. Hacca giderken haramların başladığı yerde ihram giyilir. İhram dikişi olmayan ve kefene benzeyen iki parçadan oluşan sade bir giysidir. Buna elbise bile demek zordur. Kefeni hatırlatan ihram makam, mansıp, rütbe ve servet gibi bütün farkları sıfıra indirir, herkes fakir ve muhtaç durumdadır. Ama bu ihtiyaç kullara değil, Allahadır. İhramı giyen insan dünyaya ait her şeyi geride bırakır, takva elbisesini giyer, Ölmeden önce, ölünüz hikmet dolu sözüne ittibaen kefen giymiş gibi olur.
HERVELE
Hervele, Mekkede, Kâbe yakınlarında bulunan Safa ve Merve arasında say ederken, iki tepe arasındaki vadiye gelindiğinde burayı süratlice geçmektir.
Hanefî mezhebinde hervele yapmak sünnettir. Kâbe yakınında, iki tepe olan Safa ile Merve arasında gidip gelmek Allah tarafından Hz. İbrahime (as), hac ile birlikte öğretilen ibadetlerdendir. Bilâhare câhiliye Arapları, Safa ve Mervede iki tapınak uydurup, bunları İsaf ve Nâile adlı iki puta adadılar ve onlara tapınmaya başladılar.
Araplar Müslüman olduklarında Safa ile Merve arasında gidip gelmenin, eski hac geleneğinin bir parçası mı, yoksa sonradan putperestler tarafından uydurulmuş bir tapınma biçimi mi olduğu ve iki tepe arasında gidip geldiklerinde şirke düşmüş olup olmayacakları konusunda sorular sormaya başladılar. Bunun üzerine;Safa ile Merve Allahın nişanlarındandır. Kim Kâbe-i Muazzamayı hacceder veya umre yaparsa, bu iki tepeyi tavaf etmesinde bir günah yoktur. Kim kendiliğinden bir iyilik yaparsa bilsin ki, Allah karşılığını verir ve her şeyi bilir. (el-Bakara, 2/158) âyeti nazil olmuştur. (Müslim, Hac, 264)
MiKAT
Mikat, hac yasaklarının başladığı, Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkmak için hazırlığın yapıldığı ilk yerdir. Şekil olarak ihrama girmenin yanında duygu ve düşünce olarak da insanları kırmama, hoşgörü, sabır, insanlara saygı gibi dinin genel yaklaşımlarının daha derince yaşanması mikatla başlar. Türkiyede havaalanında herkes bembeyaz ihram örtülerine bürünür. Artık yasaklar başlamıştır; saç, sakal ve tırnaklar kesilmez. Bütün vücudumuz bize karşı korunma altına alınmıştır. Şayet ihlal edersek ceza vermemiz gerekiyor.
KÂBE
Allahın emriyle Hz. İbrahimin, oğlu ile inşa ettikleri fizik ötesi âlemlerden Beyt-i mamurun izdüşümü mahiyetinde, küp şeklinde bir yapıdır. Herkesin kafasında bir Kâbe resmi mutlaka vardır. Bu resim, ya anlatılanlardan veya farklı ebatlarda çekilmiş fotoğraflardan ve kartpostallardandır. Ama bunlara bakmak insana hiçbir zaman canlı olarak Kâbeye bakma ürpertisini vermeyecektir. Kâbe sürekli bir hareketin merkezidir ve orada donukluk ve uyuşukluk düşünülemez. Keşke Müslümanlar oradaki hareketi hayatın bütün alanlarına yansıtabilseler.
TELBiYE
Telbiye, Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnnel-hamde ven-nimete leke vel-mülke lâ şerike leke: Sana geldim, buyur Allahım! Çağırdın koşup geldim, emrine hazırım. Sana geldim, ortağın yoktur, koşup geldim, hamd ve nimet Sana ait, mülk de Senindir. Ortağın yoktur Senin! duası hacca giden kimsenin ihramını giyip iki rekat namaz kıldıktan sonra okuyacağı duadır ve elest bezminde verilen sözün bir karşılığı gibidir. Zencisi de, Arapı da, Japonu da, Türkü de bu duayı okur. Bütün alt kimlikler gitmiş, yerine rengi ve dili farklı da olsa belli bir süre aynı dili konuşan, aynı dille ibadet eden Müslümanlar ortaya çıkmıştır. Bu, bütün hayat boyu devam ettirilmesi gereken bir sözdür.
TAVAF
Tavaf, Kâbe etrafında Hacerül-esved hizasından başlayarak yedi defa dönmektir. Tavaf esnasında müminler büyük kâinatın küçültülmüş bir numunesini ortaya koyarlar. Çünkü kâinatta yıldız kümeleri, gezegenler, yıldızlar hatta güneş bile kendilerine ait bir yörüngede hareket etmektedirler
SAY
Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile eşini o zamanlar için ıssız ve tarıma elverişli olmayan Mekkede Kâbenin olduğu bölgeye bırakmış, onları Allaha emanet etmişti. Hâcer validemizin suyu bitince, su aramak ve gelecek birini görmek için Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmeye başladı. Bu gidiş geliş yedi defa olmuştu. Yokuşta yavaşlıyor, düze inince koşuyordu.
Son seferinde Hz. İsmailin bulunduğu yerden su çıktığını gördü. Bu, Allahın onlara bir ikramıydı. Çorak bir arazide yüzyıllardır hiç kesilmeden akan lezzetli ve besleyici bir su çıkması Hz. İbrahimin Allaha tevekkülünün ve duasının bir neticesiydi. Hacıların her sene gelirken getirdikleri, işte bu Hz. İbrahim döneminden günümüze kadar kesilmeyen bereketli zemzem suyudur. Safâ ile Merve, Allahın belirlediği nişânelerdendir. (Bakara, 2/158) Safa ve Merve arasında gidip gelmemizi istiyor. Biz bu kadarını biliyoruz. Her şeyin bize faydasını ve hikmetini bütünüyle öğrenemeyiz. Deriz ki, Allahın emrettiği her şeyde bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hikmet vardır. Sonuç olarak say, iman ve ihlâsa dayalı kulluğun tecellî ettiği bir ibâdetin bölümlerinden biridir.
VAKFE
Arefe günü Arafâtta, bayram gecesi de, gece yarısından sonra Müzdelifede bulunmak, buralarda Allah Teâlâya telbiye, tesbîh, tekbîr gibi zikirlerle, istiğfâr ve dualarla, tefekkür ve tazarrularla ibâdet etmek, haccın en önemli vazifeleri arasındadır. Burada rekleri, dilleri, ülkeleri ve alışkanlıkları birbirinden çok farklı, fakat aynı Allahın kulu ve aynı Peygamber (sas)in ümmeti olduğunun farkında olan milyonlarca insan burada Allaha yönelmekte, Ona kulluklarını sunmakta ve Ondan dileklerde bulunmaktadırlar. Allah Resûlü (sas)in ifadesiyle haccın kendisinden ibaret olduğu vakfe aynı zamanda dünyada mahşeri temsil eden tek toplantıdır; üzerlerinde kefene benzer giysilerinden başka bir şeyleri bulunmayan insanlar Rabbin huzurundalar. Hacca giden her mümin Allaha iltica eden bu büyük topluluk içinde mahşeri düşünmeli, henüz fırsat varken o güne hazırlanmaya gayret etmelidir.
ŞEYTAN TAŞLAMA
Hz. İbrahim (as), Allahın emrini yerine getirmek üzere oğlunu kurban etmek için Minaya doğru ilerlerken şeytan yolunu kesmiş ve onun zihnini çelmek istemişti. Hz. İbrahim onu taşlayarak yanından uzaklaştırdı. Hac ibâdetini yapan Müslüman, cemre adı verilen yerleri taşlarken aslında içindeki şeytanı taşlamakta, onu kendinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu bir vakanın ifadesi olduğu gibi aynı zamanda bir hedeftir. Herkes içindeki şeytanı taşlamalı ve hayatından çıkarmaya çalışmalıdır.
KURBAN
Yüce Allah (cc) bir kurbanla tam olmasa bile şükür eda etme yolunu bize gösteriyor. Bu arada hacda kesilen kurbanla herkesin Kurban Bayramında kestiği kurbanı karıştırmamak lazım. Hacdaki kurban, hac gibi zor bir ibadeti yapabilmenin bir şükrüdür.
Kaynak: Zaman, Hac Rehberi, Zaman Gazetesi, 2005
Hacla alakalı en temel kavramlardan biri ihramdır. İhram deyince akla ilk gelen şey beyaz dikişsiz elbise olsa bile, esasen ihram, hacca gitmeye karar veren kişinin normalde helal olan tırnak kesmek, tıraş olmak, cinsel ilişkiye girmek, Mekke ve çevresinde bitkileri koparmak, yeşillere zarar vermek gibi bazı şeyleri kendisine haram kılmasıdır. Hacca giderken haramların başladığı yerde ihram giyilir. İhram dikişi olmayan ve kefene benzeyen iki parçadan oluşan sade bir giysidir. Buna elbise bile demek zordur. Kefeni hatırlatan ihram makam, mansıp, rütbe ve servet gibi bütün farkları sıfıra indirir, herkes fakir ve muhtaç durumdadır. Ama bu ihtiyaç kullara değil, Allahadır. İhramı giyen insan dünyaya ait her şeyi geride bırakır, takva elbisesini giyer, Ölmeden önce, ölünüz hikmet dolu sözüne ittibaen kefen giymiş gibi olur.
HERVELE
Hervele, Mekkede, Kâbe yakınlarında bulunan Safa ve Merve arasında say ederken, iki tepe arasındaki vadiye gelindiğinde burayı süratlice geçmektir.
Hanefî mezhebinde hervele yapmak sünnettir. Kâbe yakınında, iki tepe olan Safa ile Merve arasında gidip gelmek Allah tarafından Hz. İbrahime (as), hac ile birlikte öğretilen ibadetlerdendir. Bilâhare câhiliye Arapları, Safa ve Mervede iki tapınak uydurup, bunları İsaf ve Nâile adlı iki puta adadılar ve onlara tapınmaya başladılar.
Araplar Müslüman olduklarında Safa ile Merve arasında gidip gelmenin, eski hac geleneğinin bir parçası mı, yoksa sonradan putperestler tarafından uydurulmuş bir tapınma biçimi mi olduğu ve iki tepe arasında gidip geldiklerinde şirke düşmüş olup olmayacakları konusunda sorular sormaya başladılar. Bunun üzerine;Safa ile Merve Allahın nişanlarındandır. Kim Kâbe-i Muazzamayı hacceder veya umre yaparsa, bu iki tepeyi tavaf etmesinde bir günah yoktur. Kim kendiliğinden bir iyilik yaparsa bilsin ki, Allah karşılığını verir ve her şeyi bilir. (el-Bakara, 2/158) âyeti nazil olmuştur. (Müslim, Hac, 264)
MiKAT
Mikat, hac yasaklarının başladığı, Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkmak için hazırlığın yapıldığı ilk yerdir. Şekil olarak ihrama girmenin yanında duygu ve düşünce olarak da insanları kırmama, hoşgörü, sabır, insanlara saygı gibi dinin genel yaklaşımlarının daha derince yaşanması mikatla başlar. Türkiyede havaalanında herkes bembeyaz ihram örtülerine bürünür. Artık yasaklar başlamıştır; saç, sakal ve tırnaklar kesilmez. Bütün vücudumuz bize karşı korunma altına alınmıştır. Şayet ihlal edersek ceza vermemiz gerekiyor.
KÂBE
Allahın emriyle Hz. İbrahimin, oğlu ile inşa ettikleri fizik ötesi âlemlerden Beyt-i mamurun izdüşümü mahiyetinde, küp şeklinde bir yapıdır. Herkesin kafasında bir Kâbe resmi mutlaka vardır. Bu resim, ya anlatılanlardan veya farklı ebatlarda çekilmiş fotoğraflardan ve kartpostallardandır. Ama bunlara bakmak insana hiçbir zaman canlı olarak Kâbeye bakma ürpertisini vermeyecektir. Kâbe sürekli bir hareketin merkezidir ve orada donukluk ve uyuşukluk düşünülemez. Keşke Müslümanlar oradaki hareketi hayatın bütün alanlarına yansıtabilseler.
TELBiYE
Telbiye, Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnnel-hamde ven-nimete leke vel-mülke lâ şerike leke: Sana geldim, buyur Allahım! Çağırdın koşup geldim, emrine hazırım. Sana geldim, ortağın yoktur, koşup geldim, hamd ve nimet Sana ait, mülk de Senindir. Ortağın yoktur Senin! duası hacca giden kimsenin ihramını giyip iki rekat namaz kıldıktan sonra okuyacağı duadır ve elest bezminde verilen sözün bir karşılığı gibidir. Zencisi de, Arapı da, Japonu da, Türkü de bu duayı okur. Bütün alt kimlikler gitmiş, yerine rengi ve dili farklı da olsa belli bir süre aynı dili konuşan, aynı dille ibadet eden Müslümanlar ortaya çıkmıştır. Bu, bütün hayat boyu devam ettirilmesi gereken bir sözdür.
TAVAF
Tavaf, Kâbe etrafında Hacerül-esved hizasından başlayarak yedi defa dönmektir. Tavaf esnasında müminler büyük kâinatın küçültülmüş bir numunesini ortaya koyarlar. Çünkü kâinatta yıldız kümeleri, gezegenler, yıldızlar hatta güneş bile kendilerine ait bir yörüngede hareket etmektedirler
SAY
Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile eşini o zamanlar için ıssız ve tarıma elverişli olmayan Mekkede Kâbenin olduğu bölgeye bırakmış, onları Allaha emanet etmişti. Hâcer validemizin suyu bitince, su aramak ve gelecek birini görmek için Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmeye başladı. Bu gidiş geliş yedi defa olmuştu. Yokuşta yavaşlıyor, düze inince koşuyordu.
Son seferinde Hz. İsmailin bulunduğu yerden su çıktığını gördü. Bu, Allahın onlara bir ikramıydı. Çorak bir arazide yüzyıllardır hiç kesilmeden akan lezzetli ve besleyici bir su çıkması Hz. İbrahimin Allaha tevekkülünün ve duasının bir neticesiydi. Hacıların her sene gelirken getirdikleri, işte bu Hz. İbrahim döneminden günümüze kadar kesilmeyen bereketli zemzem suyudur. Safâ ile Merve, Allahın belirlediği nişânelerdendir. (Bakara, 2/158) Safa ve Merve arasında gidip gelmemizi istiyor. Biz bu kadarını biliyoruz. Her şeyin bize faydasını ve hikmetini bütünüyle öğrenemeyiz. Deriz ki, Allahın emrettiği her şeyde bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hikmet vardır. Sonuç olarak say, iman ve ihlâsa dayalı kulluğun tecellî ettiği bir ibâdetin bölümlerinden biridir.
VAKFE
Arefe günü Arafâtta, bayram gecesi de, gece yarısından sonra Müzdelifede bulunmak, buralarda Allah Teâlâya telbiye, tesbîh, tekbîr gibi zikirlerle, istiğfâr ve dualarla, tefekkür ve tazarrularla ibâdet etmek, haccın en önemli vazifeleri arasındadır. Burada rekleri, dilleri, ülkeleri ve alışkanlıkları birbirinden çok farklı, fakat aynı Allahın kulu ve aynı Peygamber (sas)in ümmeti olduğunun farkında olan milyonlarca insan burada Allaha yönelmekte, Ona kulluklarını sunmakta ve Ondan dileklerde bulunmaktadırlar. Allah Resûlü (sas)in ifadesiyle haccın kendisinden ibaret olduğu vakfe aynı zamanda dünyada mahşeri temsil eden tek toplantıdır; üzerlerinde kefene benzer giysilerinden başka bir şeyleri bulunmayan insanlar Rabbin huzurundalar. Hacca giden her mümin Allaha iltica eden bu büyük topluluk içinde mahşeri düşünmeli, henüz fırsat varken o güne hazırlanmaya gayret etmelidir.
ŞEYTAN TAŞLAMA
Hz. İbrahim (as), Allahın emrini yerine getirmek üzere oğlunu kurban etmek için Minaya doğru ilerlerken şeytan yolunu kesmiş ve onun zihnini çelmek istemişti. Hz. İbrahim onu taşlayarak yanından uzaklaştırdı. Hac ibâdetini yapan Müslüman, cemre adı verilen yerleri taşlarken aslında içindeki şeytanı taşlamakta, onu kendinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu bir vakanın ifadesi olduğu gibi aynı zamanda bir hedeftir. Herkes içindeki şeytanı taşlamalı ve hayatından çıkarmaya çalışmalıdır.
KURBAN
Yüce Allah (cc) bir kurbanla tam olmasa bile şükür eda etme yolunu bize gösteriyor. Bu arada hacda kesilen kurbanla herkesin Kurban Bayramında kestiği kurbanı karıştırmamak lazım. Hacdaki kurban, hac gibi zor bir ibadeti yapabilmenin bir şükrüdür.
Kaynak: Zaman, Hac Rehberi, Zaman Gazetesi, 2005