
HAFIZ İBRAHİM OKUR
![16835592144552725476a84bn0[1].gif](http://www.seyhalisemerkandi.com/FileUpload/ds49252/File/16835592144552725476a84bn0[1].gif)
Hafız İbrahim Okur, aynı köyde yaşayan Sadıkoğulları lakabı ile ünlü bir ailedendir.Akkaya Köyü, aşağı ve yukarı mahalleleri bulunan iki mahalleli bir köyidi. 10-12 haneden ibaret olan Aşağı Akkaya, Çamlıdere Bayındır Barajının yapımı ile ortadan kalkmıştır. Hafız İbrahim Okur bu mahallede dünyaya gelmiştir.
Hafız İbrahim Okurun anne tarafından ilme olan temayülü, dayılarının köylerini terk ederek ilim tahsili için İstanbula veya başka diyarlara gitmelerine neden olmuştur. Nitekim dayılarından Ankaralı Hafız Halil Efendi olarak tanınanı İzmir Karşıyaka Reşadiye Mahallesinde; diğer ikisinin de Beypazarı ve Nallıhandaikamet ettikleri sonraki yıllarda anlatılan rivayetlerden anlaşılmaktadır.Hafız İbrahim Efendi de dayılarının yolunu tutmuş; ilim tahsili için memleketiniterk edip, Beypazarı ve İstanbula uzanan tahsil hayatına yönelmiştir.Hafız İbrahim Okur, henüz çocuk denilecek bir yaşta üç kuruş para ile Beypazarı üzerinden İstanbula gitmiştir. O, İstanbula vardığında, orada muhtemelen kendisi gibi okumaya giden dayısı tarafından memleketine geri gönderilmiştir.Hafız İbrahim Efendi İstanbuldan geri gönderilişi sonrasında, Kuranokumayı ve ilk hatmini Beypazarının Uruş Köyünde yapmıştır. Daha sonraki günlerde köyüne döndüğünde, ailesinin fakru zaruret içinde olması, Onun İstanbul arzusunun hep canlı kalmasına neden olmuştur. Bir mevlit merasimi sonrası,aynı köyden Godalın Hasan adındaki kişinin vermiş olduğu üç kuruş para, Onuyeniden İstanbul yoluna düşürmüş ve ikinci kez bu ilim ve irfan şehrine gitmesineneden olmuştur. Hayatında hep şükranla ve hayırla andığı kişiler arasında kendisine yol parası vererek İstanbula gitmesini sağlayan ve orada hafız olmasınaneden olan Godalın Hasan için her hafta Cuma günü Kuran okuyarak ruhuna ithaf eder ve vefa borcunu ödemeye çalışırmış.
Hafız İbrahim Efendinin İstanbuldaki öğrenim hayatı hakkında fazla bilgiyesahip değiliz. Onun çocuklarına sık sık tekrarladığı, Fatihte okuduğu ve icazetaldığı hocanın Hafız Nuri Efendi olduğu ve 15-20 yıl kadar istanbulda kaldığı,bir camide de imam-hatiplik yaptığı yönündeki bilgilerden ibarettir. Onun İslam dünyasında aşere- takrib denilen okuma usulü üzere hafız olduğu, yaniKuranı Kerimi meşhur on okunuşu ile hıfz ettiği ve yaklaşık altı saatte ezberinden okuduğu anlatılır.
Hafız İbrahim Efendi, İstanbulda eğitimini bitirdikten sonra köyüne dönmüştür.Köyüne döndükten sonra o dönemdeki adı ile Şeyhler (halk arasındakiadı Şıhlar) günümüzdeki adı ile Çamlıderede imamlık yapmış ve pek çok hafız yetiştirmiştir. Çamlıderenin önde gelen muteber kişilerinden olan Hacı Vasıf Efendi, Hafız İbrahimin güzel Kuran okuduğunu duyar ve imam olması içinköylerine yani Çamlıdereye davet eder. O dönemde Çamlıderede yani Şeyhlerdekavuklu kavuklu hocalar bulunmakta; dini konular hararetle tartışılmaktadır.Hacı Vasıf Efendinin davet mektubu üzerine Çamlıdereye giden Hafız İbrahim Efendi; oradaki hocaların yanında adeta çocuk gibi kalmaktadır. O, Çamlıdereye vardığında Kayabaşı Mahallesindeki Hacı İbrahim Ağanın konağına gider.Henüz Hacı Vasıf Efendiyi tanımamaktadır. İkindiden evvel geldiği odada, abdestalıp Vakıa Suresini okumaya başlar. O sırada odaya giren Hacı Vasıf Efendi, okunan Kuranı dinler ve fatihadan sonra kendisine; Ne var Hafız Efendi! Zenginlikte gözün mü var? diye sorar. Hafız İbrahim Efendi de Hocamgenciz, Allahtan ilim de isteriz, mal da isteriz. der. Hacı Vasıf Efendi,kim ve nereli olduğunu sorduğunda; Akkayalı olduğunu söyler ve tanışma faslından sonra birlikte ikindi namazı için camiye giderler. Büyük Camide akşamve yatsı namazını kılarlar. Tellal herkesi akşam İbrahim Ağanın konağına daveteder. Çünkü orada akşam imam tutulacaktır. Akşam Çamlıdereliler odaya toplanırlar.Hafıza imamlık ücreti olarak ne istediği sorulur. O da verdiği cevapta;Hocam ilmin kıymetini kim bilir? İlim sahibi bilir. Siz bilirsiniz. Burada bukadar alim var. Buyurun, siz taktir edin der. Sonradan kendisinin anlattığına göre, yanında oturan kürklü kavuklu bir hoca, böğrüne dürterek fısıltı halinde bin lira istemesini söyler. Hafız İbrahim Efendi yine kendi ifadesi ile; Kalbime danıştım,bu kadar sene İstanbulda kaldım, bizim memleket taşlık bir memleket,bu parayı burada veremezler diye düşünüp, kalbimin sesini dinleyipkabul etmedim. Ve onlara siz ne verirseniz kabul ederim dedim, bunun üzerineHacı Vasıf Efendi dua ederek beni imam tuttu. demiştir. Böylece Hafızİbrahim Efendinin Çamlıderedeki imamlık dönemi başlamıştır.
Hafız İbrahim Efendinin Kızılcahamam ve Çamlıdere civarında görev yaptığı yerler arasında Şorbanın merkezi olan Pazarköy de bulunmaktadır. O,orada hem Ali Ağanın yaptırdığı camide imamlık yapmış; hem de kaza merkeziiken açılan Rüştiye Mektebinde yani bugünkü karşılığı ile Ortaokulda din eğitimivermiştir. Bunun ne kadar sürdüğü ve hangi tarihler arasında gerçekleştiği,anlatılan rivayetlerden öte geçmemektedir. Hafız İbrahim Efendi, Güdülün SorgunKöyünde de imamlık yapmıştır.
Kuranı Kerim Eğitimine Desteği
Hafız İbrahim Okur, Çamlıdere, Sorgun, Pazarköy ve benzeri yerlerdei mam-hatiplik yaptığı yıllarda Kuranı Kerim eğitimine de büyük katkılarda bulunmuştur.İmamlık yaptığı köyden ve çevreden gelen çocukları hafız yapmıştır.Çamlıderede yetiştirdiği hafızlar arasında Kızılcahamam Yukarı Cami imamlığınıuzun süre devam ettiren Tellioğlu Hafız namı ile ünlü hafızı bilhassa belirtmekgerekir. Hafız İbrahim Okur, kendi köyünde kaldığı yıllarda da hem kendiçocuklarını, hem köyünün çocuklarını ve hem de çevre köylerden gelen çocukları,(evinin taban katındaki bir yerde) hafız yapmayı gizli gizli sürdürmüştür.Menemen Olayından Sonra Soruşturma Geçirmesi
Hafız İbrahim Okurun hayatı hakkında anlatılan önemli olaylardan biri deMenemen Olayı sonrasında sorgu için köyünden alınıp, götürülmesidir. Yaklaşıkon günlük bir sorgu dönemi geçirmiş ve daha sonra serbest bırakılmıştır. Anlatılanlaragöre bu sorgunun etkisini uzun süre üzerinden atamamıştır.
Evliliği ve Çocukları
Hafız İbrahim Okur, eğitim hayatını tamamlayarak köye döndükten kısa birsüre sonra çevre köylerden Yediören Köyünün mahallelerinden Eseler (Isalar)Mahallesinden ve Kadıoğulları ailesinden Fatma hanım ile evlenmiştir. Bu evliliktenHilmi, Cevdet, Kazım, Abdülhalim ve Nazım adlı oğulları ile Ayşe ve Hayriye isimli kızları dünyaya gelmiştir.
Ölümü ve Defni
Hafız İbrahim Okur, 1945 yılında Yüce Allahın geniş rahmetine kavuşmuş,köyünden ve çevre köylerden katılan cemaatin iştiraki ile kılınan cenaze namazından sonra köy mezarlığında defni yapılmıştır. Yüce Allah kabrini Kuranınnuru ile aydınlatsın.Makamını cennet eylesin.