• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hamiyet Yüceses

Sindy

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
3 Ocak 2010
Konular
1,472
Mesajlar
12,072
MFC Puanı
116,640
TÜRK MUSİKİSİNDE DEVRİNİN EN BÜYÜK SESİ , HANIMEFENDİ SANATÇI :
HAMİYET YÜCESES ...
HAMİYET YÜCESES'İN YEĞENİ SAYIN ŞAKİR EROĞLU ANLATIYOR ;
'Taksim'den söylediğinde Kasımpaşa'dan duyulurdu'

Hamiyet Yüceses, Türk Sanat Müziği'nin gelmiş geçmiş en güçlü yorumcularından biri. Gazinoların en parlak döneminde; Maksim, Küçük Çiftlik ve Çakıl'da binlerce kişi onu hayranlıkla dinledi. Bir nesil onun şarkılarında aşkı tanıdı, taş plaklarını aldı, güzelliğine hayran oldu..

Yeğeni Şakir Eroğlu, Hamiyet Yüceses'in hayatını anlatıyor. "Dayım, Hamiyet Hanım'la evlendiği zaman beş yaşındaydım. İlk kez bir sanatçıyla tanıştığım için ona çok özel bir ilgim vardı. O da beni çok sevdi. Yaşım ilerledikçe sanatçı kişiliğini tanıdım. Yaptığı sanatın çok önemli olduğunu fark ettim. Daha sonra onun hayatını araştırmaya giriştim," diyor…

"Hamiyet Yüceses, ilk kez 11 yaşındayken çevresindekilerin desteğiyle Ayvalık Burhaniye'de sahneye çıktı. Daha sonra turnelere katılarak tüm Anadolu'yu dolaştı. Yüceses de bir zamanların Küçük Ceylan ve Emrah'ı gibi 'Küçük Hamiyet' olarak tanındı. Bu sırada İstanbul'da yaşayan ailesinin maddi durumu da kötü gitmeye başlamış. Beş yıl boyunca turnelerle dolaşan Küçük Hamiyet,

Anadolu'da çok ünlü oldu ve 16 yaşında İstanbul'a dönerek ailesine bir ev aldı. Bundan sonra İstanbul'da sahne almaya başladı. Ona şöhret yolunu açan, 1932 yazında katıldığı ses yarışması oldu. 22 yaşında ses kraliçesi seçildi. Bundan sonra plak çalışmalarına başlayan Yüceses, İstanbul'a geldikten sonra Selahattin Pınar, Saadettin Kaynak gibi isimlerden ders aldı. Zaten 1934'de soyadı kanunu çıktığı sırada kendisine 'Yüceses' soyadını veren de Saadettin Kaynak'tır."

"Hamiyet Yüceses, 1940 yılında deniz astsubayı Fethi Bey ile evlendi. Ancak iki yıl sonra ilk eşi Atılay Denizaltısı'nda vefat etti. Bundan sonra evlendiği ikinci eşi Kemal Mollaoğlu ile 11 yıl evli kaldı. Kendisini aldattığı için Mollaoğlu'ndan boşanan sanatçı, özel hayatıyla öne çıkmayı sevmediğinden bu olaydan basının pek haberi olmadı. 1956 yılında da dayım Doktor Osman Sabuncu ile evlendi. Ölene kadar da onunla evli kaldı.

Yüceses ile Sabuncu'nun ilginç bir aşk hikayesi var.

Osman Sabuncu, ondan 14 yaş küçüktü. Onu dişçilik fakültesinde öğrenciyken, sahnede görüp önce sesine, sonra kendisine aşık olmuş. Cumhuriyet Bahçesi'nde bir gece Yüceses'ten şarkı istemiş. Yüceses şarkıyı okuyunca, kendisini beğendiğini anlamış. Aslında aile içinde, dayımın hem bu kadar ünlü hem de kendinden büyük biriyle evlenmesi büyük sorun oldu. Ama zamanla bu sorun aşıldı. Zaten birbirlerine o kadar bağlılardı ki, Yüceses'in ölümünün ardından üç yıl sonra dayım da vefat etti. Hiç çocukları yoktu. Yüceses, bir kez hamile kalmış ve çocuğu dünyaya geldikten birkaç saat sonra ölmüş. Bu nedenle bir daha çocuk sahibi olmayı istememiş. 1952'de Erenköy'de kendine bir köşk alan sanatçı, tüm zamanını burada geçirirdi. Öldükten sonra ise yerine apartman yapılan köşkün bulunduğu sokağa 'Hamiyet Yüceses Sokağı' adı verildi."

"Hamiyet Yüceses'in en parlak dönemi 1946 ile 1956 yılları arasına denk geliyor. Hacı Arif Bey'in Bakmıyor Çeşmi Siyah Feryade adlı şarkısını, araya minik bir gazel koyarak okuyunca herkesin dikkatini çekiyor. Böylece Türk halkı uzun bir aradan sonra, ilk defa kadın sesinden gazel dinliyor. O dönem plağının satış rakamları rekor kırıyor. Böylece sesinin güzelliği de fark ediliyor. Onun en önemli özelliği ise her mekânda mikrofon kullanmadan şarkı söylemesi. Hatta kendisi hakkındaki en büyük efsane de, Taksim'den söylediğinde Kasımpaşa'dan sesini duyanların 'Nur ol Hamiyet!' diye bağrışlarıdır. Hamiyet Hanım kaprisli değil ama disiplinli bir sanatçıydı. Örneğin sahneye tam saatinde çıkmayı ve özel sazlarının yanından ayrılmamasını isterdi. Öyle çok çalışırdı ki bir gecede 11 yerde sahneye çıktığını anlatırdı! Yüceses'in başka bir özelliği de Türkiye'de ilk menajer kullanan sanatçı olması. Çok yoğun çalışan bir sanatçı olduğu için işlerini düzenlemek gerçekten zor oluyormuş."

"Gazino hayatının en parlak olduğu dönemlerde Hamiyet Yüceses'in yanı sıra, üç isim daha vardı: Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Perihan Altındağ Sözer. Sonradan aralarına Zeki Müren'in de katıldığı bu grupta, herkes kendi tarzıyla öne çıkıyordu. Yine de aralarında gizli bir çekişme vardı. Onların yaşadıklarının yanında şimdi yaşanan çekişmeler, sabun köpüğü kalır! Son dönemlerinde bile yüz yüze gelince birbirlerine 'canım' derlerdi; ancak birbirlerinin arkasından konuşmadan duramazlardı. Bunun en güzel örneği 1955 yazına dönerek anlatılabilir. O yıl, Dolmabahçe'deki Küçük Çiftlik Gazinosu, Perihan Altındağ ile birlikte Zeki Müren'i çıkardı. Bu, Zeki Müren'in ilk kez gazinoya çıkışıdır. Tepebaşı Gazinosu'nda Safiye Ayla ve Mualla Mukadder vardı. Ama Küçük Çiftlik, Zeki Müren'le başarılı olamayınca Hamiyet Hanım'a teklifte bulundu. Böylece Hamiyet Yüceses, Zeki Müren ve Perihan Altındağ beraber sahneye çıktı. Bu olay ölene kadar Zeki Müren'in içinde ukde olarak kalmıştır.

FB_IMG_1650093989199.jpg
 
Üst