• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Harry Potter Deadly Hallows Part 2 Tam Çözüm

Üyelik Tarihi
5 Nis 2013
Konular
1,314
Mesajlar
2,162
MFC Puanı
40
BÖLÜMLER ve ÇÖZÜM REHBERİ



Gringotts: Bu bölümde üçlümüzle birlikte Gringotts’a gidiyor ve çok özlü iksirin yardımıyla Bellatrix’in kasasından Hufflepuff’ın kupasını almaya çalışıyoruz. İmperius laneti sağolsun bankanın cincüce veznedarları pek bir yardımcı oluyorlar işin sorunsuz hallolması için. Tabi bir de Godric Gryffindor’un kılıcı mevzusu var yakınen bildiğiniz üzere. Oyunun diğer bölümlerinde olduğu gibi her check point’ten sonra bir grup ölüm yiyen ile savaşıyoruz birbirinin aynı yollarda birbirinin aynı düşmanları etkisiz hale getirerek kasaya doğru ilerliyoruz. Bu işi iyi yapmanın sırrı şudur efendim. Zaten oyunun başında pek fazla tercih şansımız yok büyü konusunda. Olabildiğince saklı kalıyoruz bariyerlerin arkasında ve en uygun fırsatı bulunca büyüleri yolluyoruz. Zaman sıkıntısı yok düşmanlar oyunun başında yanımıza gelemeyecek kadar çekingen. Her fırsatta “space” e basıp siper alıp almadığımızı kontrol etmemiz en önemli nokta. Siper aldığımızda hem canımız daha hızlı eski haline geliyor hem de ne şartla olursa olsun atılan büyülerden etkilenmiyoruz. Kasanın önünde kocaman bir sorun var tabi. Minik ve sevimli ejderhamız biri en misafirperver haliyle karşılıyor. Kasaya ulaşmak için bir an önce ejderhayı aşmamız gerek ama yine de. Misafirin çok uzun kalanını sevmez ev sahipleri zaten. Ejderhanın zincirli olduğu yerdeki sütunların arkasında saklanarak ateşlerden korunabiliyoruz. Korunmamız hayrımızadır zira bir kez değmesi öldürmesine yetiyor bu meretin. Sütunların arkasından hızlıca dolaşarak ejderhayı cepheden görmeye başlıyoruz. Burada cincüceler ejderhayı sakinleştiren zili çalıyorlar ve soruyoruz ister istemez “ulan şunu en baştan yapsaydın ya ? 20 kez öldüm yolu bulucam diye !!” şeklinde bir soruyu cincücelere. Neyse efendim kasaya ulaşıp bin bir güçlükle alıyoruz kupayı dönüşte tabi yine ölüm yiyenler yine aynı klişe sahneler sıkıcı çatışmalar bıdı bıdı ve bıdı…



Hogsmeade: Gringotts’ta olduğu gibi burada da check point’ler arasında ilerleyip açık alanların hepsinde siper savaşı görevimizi ifa ettikten sonra sonuca ulaşmak üzere koşturuyoruz. Dar sokaklar açılmayı bekleyen kapılar Hermione kapıyı açarken onu koruduğumuz ve Hermione’nin can barının sol üst köşeye yer aldığı bölümler… Bir bakıyoruz ki bitirivermişiz bölümü ve Hogwarts’a girivermişiz bir şekilde.
Güvenlik Problemi: Aberfoth’un gösterdiği gizli geçitten Hogwarts’a ulaşan Harry durumun öğrenilmesiyle birlikte Snape tarafından ortak salona çağrılan öğrenci grubunun içinde gizlenmektedir. Ufak bir speech’in ardından ortaya çıkan Harry artık kontrolümüzdedir ve Carrow kardeşler ile ikiye tek düello başlar. Bu tip düellolarda sabır en çok ihtiyaç duyacağımız şey. Sabırla kaçmalı siper almalı ve olabildiğince az açık hedef olmalıyız. Regenerate gibi bir şansları olmadığı için ha şimdi ikinci darbeyi vurmuşsunuz ha bir saat sonra fark etmiyor. Kardeşleri mağlup ettikten sonra kontrol ettiğimiz karakter McGonagall oluyor ve Snape’e karşı savaşıyoruz. Snape ortak salonun içinde oraya buraya uçarken ağır adımlarla yürüyen McGonagall’ı kullanarak onu yenmek imkansız gibi dursa da o yaşlı hatunun asasında garip bir olay var ki darma dağın ediyor Snape’i. Kaçan Snape’in arkasından “korkaaaakk !!” diye bağırmak da yiğitliğin şanından olmuştur artık.



Basilisk Dişi: Bu bölümde Hermione’yi kontrol ediyoruz ve örümceklerin istilasına uğrayan Sırlar Odası yolunda Ron’u koruyoruz. Etrafta pek fazla örümcek olmasa da ziyadesiyle zor bir bölüm çünkü oyunu oynamaktan çok Ron’un kafa ütülemesini dinlemek durumunda kalıyoruz. O ağır ağır ilerleyip yolu hatırlamaya çalışırken biz de yanında elimizden geldiğince yavaş yürüyerek sabırla bekliyor ve etraftan gelen tek tük örümceği öldürüyor ve Ron’u hayatta tutuyoruz. Oyun yalnızca bir yerde zorlaşıyor açılan bir kapının kapanmadığını fark eden ikilimiz geç de olsa sağlam bir örümcek saldırısıyla karşı karşıya olduklarını fark ediyor. Ardı arkası kesilmeyen örümcek hücumlarını bir şekilde savuşturuyoruz ve tekrar rutin yolculuğumuza devam ediyoruz. Sırlar odasına varınca da yeni bir şeyle karşılaşmıyoruz sorunsuzca yok ediliyor hortkuluk. Örümcekleri öldürmek için expulso kullanmak akıllıca olmaz onun yerine seri atılmış bir kaç stupify örümceğin hakkından gelmeye yetiyor.



Köprü: Bu bölümde Seamus’u kontrol ederek ölümyiyenlerin Hogwarts’a ulaşmasını zorlaştırmak için köprünün ayaklarına patlayıcı yerleştiriyoruz. Köprünün ayaklarına toplam 6 tane patlayıcı yerleştirmemiz gerekiyor ve köprünün altındaki patikayı takip ettikçe karşımıza ölümyiyenler çıkıyor. Onlarla savaşmamız ve bir an önce patlayıcıları yerleştirmemiz gerekiyor. İlk bölümü zor olmayan görevin ikinci bölümü bir hayli zorlaşıyor. İkinci bölüm ne mi ? Geri dönüş yolundaki Seamus’ı ölümyiyenlerden korumak için tepeden aşağı petrificus totalus fırlatarak onlarca ölüm yiyenle savaşmak. Bu işi tam bir sniper edasıyla yapıyoruz ve oyunun ikinci dünya savaşı temalı FPS’leri hatırlatan bir bölümüyle daha karşı karşıyayız. Uzun ve gergin bir koruma görevinin ardından Seamus yanımıza ulaşıyor ve köprünün ayakları patlamaya başlıyor. Bu sırada köprüde Neville Longbottom olarak ölüm yiyenlerle savaşıyor ve onlardan kaçıyoruz. Köprü tamamen yıkılıyor ve Neville zorlukla da olsa diğer uca ulaşmayı başarıyor. Mission Completed. Yani “afffferin lan öğreniyon sen bu işi”



Dev Problem: Bu bölümde McGonagall olarak Hogwarts’ın savunma güçlerine komuta ediyoruz ve amansız bir savaş veriyoruz. İlk saldıran birlikler arasında devler var ve ortak salonun önündeki bahçeye giden dar yolda canlanan heykeller ile birlikte bu devleri binadan uzak tutmaya çalışıyoruz. Tabi devlere onlarca ölümyiyen de refakat ediyor. Confringo büyüsünü kullanan bir kaç çakal var onların dışındakiler leblebi gibi geliyor artık. Bir yandan ölümyiyenlerle savaşıyoruz bir yandan devlerin ilerleyişini yavaşlatmaya çalışıyoruz. Impedimenta bu bölümde kazandığımız bir büyü ve devlerin dengesini bozmakta çok işe yarıyor. Dengeyi bozmazsak ne mi yapar ? Yerden kocaman taş parçaları koparıp fırlatarak canımızı bir anda tehlike sınırına indirebiliyor. Tabi bu işi yaparken zamanla da yarışıyoruz zira devlerin ilerleyişini belli bir süre zarfında durduramazsak viyadüğün ucunda McGonagall’ı ezerek geçmek suretiyle okula girmeyi başarıyorlar. Bu bölümde protego kullanan ölümyiyenlerle de sıklıkla karşılaşıyoruz. Bu durumda önce expelliarmus atıp kalkanın parçalanmasının hemen akabinde diğer saldırılarımızı kullanıyoruz.




Kayıp Diadem : Bu bölümde Ravenclaw’un kayıp diademini ihtiyaç odasında arıyoruz ve odada Draco ile saz arkadaşlarını karşımızda buluyoruz. Onlar sol minörden giredursun Harry kafasının içindeki dayanılmaz çataldili seslerle kafayı yemeye çalışırken yanında onu dürten “kendine gel olum manyak mısın sen” diye hizaya getiren ikilimiz Hermione ve Ron var. Hermione eşya yığınları arasından bize yol açarken defalarca birbirine benzer yığınların arasında Dracolarla siper çarpışması yaşıyoruz. Birbirini tekrarlayan çarpışmaların akabinde bir sinematik devreye giriyor ve Harry diademi buluyor “ateşten süpürgeyle kaçarken yapılan en delikanlı hareket” ödülüne aday gösterilmesine neden olan kararı veriyor. Çıkarken Draco’yu da kurtarmaktan bahsediyorum elbette. İhtiyaç odasından çıktıktan sonra bölümün en sıkıcı tarafı başlıyor. Okulun ana kapısına kadar merdivenlerden iniyoruz ve her katta bir sürü ölümyiyen bize vakit kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor. Tabi hep aynı şekilde savaşmaktan sıkıldığımız için olay daha da çekilmez bir hal alıyor. Allem edip kallem edip kapıya ulaşıyoruz. Bu yolda emeği geçen bütün Hermionelere sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz zira kendileri “oraya bak ahanda burdalar !! lan bak arkanda !!” tadında ünlemlerle o yıkıntıların arasından çaktırmadan yaklaşan ölümyiyenleri bize haber vermek gibi çok sağlam bir kıyağa imza atıyorlar.




Hogwarts Savaşı: Oyun boyunca yaptığımız şeyi farklı mekanlarda tekrarlamaya devam ediyoruz. Ama bu kez dışarıdaki çarpışmanın uzağında harabe olmuş binada üçlümüzle birlikteyiz. Artık son hortkuluk olan Nagini’nin peşine düşmeyi planlayan grubumuz bunun için bir dizi engeli aşmak zorunda. Mesela… Okulun her yıkıntısının arkasından çıkıveren ölümyiyenler ve paranoya dolu bir kaç dakika… Abartmıyorum paranoyaya en müsait bölüm. Zira nereden ne zaman bir ölüm yiyenin çıkacağına dair hiç bir fikriniz olmuyor. Önceki oyunlarda Hogwarts koridorlarında ve merdivenlerinde kaybolanlar bilirler olayın ciddiyetini. Yolumuzu bulmakta dahi zorlandığımız bir etapte bir de o bulamadığımız yolun bilmediğimiz köşelerinden adamlar beliriverip bize saldırıyorlar. Ve saldırının nereden geldiğini fark etmek hiç kolay değil. Bölümün skiller ve düşmanlar bakımından eskilerden bir farkı olmasa da savaş alanı kurgusu bu kez biraz daha farklı. Siper olarak sütunları kullanmak merdivenden merdivene uzun mesafeli atışlar yapmak yolun kapalı olduğunu görüp geri dönerken daha önce öldürmeyi unuttuğumuz 5-6 ölümyiyeni aynı anda karşımızda görmek… Ufak renkler katmamış diyemem. Yakınınızda beliriveren düşmanlara karşı expelliarmus ve stupify kombinasyonu etkiliyken karşı merdivende kafasının üstünü gördüğümüz saklanan arada bir çıkıp nanik yapanlara karşı petrificus totalus tadından yenmez bir çözüm. Taktiklerin doğru uygulanmasıyla pek de sorun yaşamadan bot evine ulaşıyoruz ve burada ufak bir sinematikten sonra Snape’in anılarını alarak kendimize yeni bir sinematik izletmek gibi bir zulüm daha yapıyoruz. Evet bu oyunu oynamak için mazoşist olmak bir ön şarttır bilgilerinize.




Teslim Olma: Sinematiği izleyen çilekeş kahramanımız Harry akşam serinliğinde tam piknik havasında Hogwarts’ı terk eder ve bu andan itibaren oyunun sıkılmayacağımız tek bölümü başlar. Yolda her şeyi geride bırakmış bir karakteri yönetiyoruz karşımıza beşerli onarlı ölümyiyenler çıkıyor saklanacak hiç bir yer yok. Tamamen göğüs göğüse bir çarpışma… Uçan Spagetti Canavarı’na sığınıp yapabildiğimiz bütün büyülerle saldırıyoruz. Bölümü nasıl ilk seferinde geçtim hayret ediyorum. Senaryo gereği Harry bir parça daha güçlü de olabilir bu bölümde zira ölüm yiyenleri antep fıstığı yer gibi yiyoruz adeta. Patır patır düşüyorlar bize zarar dahi veremeden. Ve daha az saldırarak yapmıyoruz bu işi. Harry’nin salgıladığı adrenalin bizim bütün oyun boyunca salgılayamayıp bu bölüme sakladığımız adrenalinle birleşiyor ve ortaya çok gaz bir netice çıkıyor. Arkaya thrash metal bir şeyler hiç fena gitmez hani. Bir hayli mesafe kat ettikten sonra ölümyiyenler karşımızda belirdikten sonra saldırmamızı beklemeden bizden kaçmaya başlıyor. Yolun sağından solundan kahkahalar dedikodu temalı sohbetler… Ormana vardığımızda diriltme taşını kullanıyoruz ve karşımıza James Lily Remus ve Sirius çıkıyor. Normal şartlarda diriltme taşının ne menem bir şey olduğunu biliyorsanız karşınızdakilerin pek de gerçek olmadığını fark edebiliyorsunuz. Ama oyunda hiç bir şey bilmenize gerek yok. Çünkü “dirilttiğimiz” karakterler Neredeyse Kafasız Nick’in kankaları gibi uçarak ellerini su altında hareket ettiriyormuş gibi bize “gel gel !! sağa kır gel gel gelgel… hooopp !!” yaparak bizimle birlikte yola devam ediyorlar. Ağır adımlarla yürürken ufak bir sohbet ve akabinde Voldemort ile karşılaşma… Sonra yine bol bol sinematik izliyoruz tabi. Onsuz olur mu hiç ? Ne ayıp…
Bu bölümde senaryo bir ara farklı bir noktaya kayıyor ve Hermione’yi kontrol ederek Fenrir Greyback ile düello yapıyoruz. Ama bu düello teke tek olmuyor. Greyback i her yaralayışımızda sinir bozucu bir uluma ve ardından meydana doluşan bir sürü ölümyiyen. Bu görevi saklanarak oynamak imkansız. Zira haritanın her köşesinde çıkan ölümyiyenlerin illaki birkaçı arkamıza denk geliyor. Her tarafı kontrol edip “bi kedi gördüm sanki” paranoyası yaşamaktansa zayıf rakipleri temizleyip asıl göreve yani Greyback’e odaklanmak en iyisi. Bu bölümde çevre birimleri de sıklıkla kullanıyoruz. Meşalelere doğru nişan aldığımızda kuvvetli bir parlama ve akabinde meşale yakınındaki ölümyiyenlerin acı çığlıkları… ÇOK KEYİFLİ !! Nıhahahaha…



Kırılma Noktası: (“a turn of events” nasıl tam olarak çevrilir bilmiyorum ama kaderin dönmesi ibrenin yön değiştirmesi tadında bir anlamı var.) Bu bölüm aralıksız aksiyon dolu ama bir o kadar da sıkıcı bir bölüm. Bölüme bir sinematikle başlıyoruz ve malum ölü taklidi sahnesinin hemen akabinde her şey başlıyor. Ve gariptir senaryonun bilimum hassas yerlerinde skate-board yapmış oyunu hazırlayan abiler. Nasıl mı ? Önce Neville Longbottom Gryffindor’un kılıcını çekiyor ve Voldemort’un attığı büyü kılıçtan geri sekip Bellatrix’i yaralıyor. Sonra Harry Hagrid’in kollarından aşağı atlıyor ve o hengamede Draco Harry’ye asasını veriyor. Ve burada bir düello başlıyor Harry ile Voldemort arasında. Voldemort’un can barını sıfırladıktan sonra kaçmaya başlyıoruz. Voldemort kara bir bulut halinde uzun süre takip ediyor bizi Hogwarts’ın merdivenlerinde ve koridorlarında. Burada görev tam gaz koşarken etraftaki objeleri parçalamak patlatmak ve Voldemort’u yavaşlatmaya çalışmak. Görevi başarabilirsek kısa süreli olmak kaydıyla bir nefes alabiliyoruz.




“Kızımı bırak seni ****** !!”: Bir ara bölüm… Genel akıştan bağımsız olarak intikam için ufak bir mola veriyoruz. Kimin intikamı mı ? Başlıktan tahmin edebileceğiniz üzere Molly Weasley… Molly’yi kontrol ederek Bellatrix’i öldürmeye ve içimizi soğutmaya çalışıyoruz. Tek amaç bu. Bellatrix’in uçup kaçmalarına kayıtsız kalıp stratejimizi bozmaksızın “güvenli” savaşırsak baş ağrıtacak bir bölüm değil.



*Oyun bir kaç koldan ilerliyor bu aralar fark etmişsinizdir. Bir kol da Ron ve Hermione’nin Nagini’yi bulup öldürme çabası üzerine ilerliyor. Nagini’yi Hogwarts merdivenlerinde ararken karşımıza çıkan ölümyiyenleri garnitür niyetine yedikten sonra (öyle dediğime bakmayın bu bölümde çok sıkı ölümyiyenler de denk gelebiliyor.) nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde birden Harry’ye yardım edesi geliyor Hermione’nin. Hermi ? N’apıyon kızım sen ? demeye kalmadan dışarı çıkmış oluyorlar. Hemen arkalarından bin Gollum sinsiliğinde yaklaşan Nagini tam saldıracakken Neville Longbottom maskesi ve melon şapkasıyla yetişip Nagini’nin boynuna gösterişli bir “Z” çiziyor .




Son Çarpışma: Harry ve Voldemort’u kaldığımız yerden takip etmeye devam ediyoruz bu bölümde. Kitapta hiç bahsedilmediği halde filmde de yapıldığı gibi asaları kenetleme hatasına imza atan arkadaşları en içten dileklerimle kutluyorum.
Düello devam ededursun biz bu sırada birden Ginny Weasley oluyoruz ve ortak salonun kapısının önünde okulun son savunma hattını oluşturuyoruz. Harabelerin arasında yanımızda bir kaç ağzı süt kokan öğrenciyle 100-200 civarında ölüm yiyeni hakladıktan sonra son düelloya kaldığımız yerden müdahil olma şansını yakalıyoruz.



“Asalar kenetlendi” demiştik. Burada yapmamız gereken yön tuşlarını kullanarak asamızı Voldemort’unkiyle aynı hizada tutarak asalar arasındaki hattı olabildiğince düz tutmak. Çizgi eğilip bükülünce Voldemort’un “avada kedavra”sı Harry’ye santim santim yaklaşmaya başlıyor. Çizgiyi düz tutmayı başardığımız her saniye biraz daha yaklaşıyoruz mutlu sona. İki kez ölümün eşiğine gelen Voldemort can havliyle savuşturuyor tehlikeleri ama üçüncüde engel olamıyor ölümüne.



Düelloyu kazandıktan sonra önce köprü üstünde üçlümüzü gördüğümüz bir sinematik sonra yaklaşık bir dakika süren “19 yıl sonra”…
Credits kısmı da biraz ilginç. Oyunun yapım kadrosunu göstermeden önce ufak bir kolaj sıkıştırmışlar araya. EA Games’in yaptığı bütün Harry Potter oyunlarından ufak bölümler var kolajda. Kronolojik sırayla ilerleyen oyun kesitleri bize “ahanda bakın neredeydiiik nerelere geldik… bu kadar güzelleştirmişiz oyunu yaaaa..!” demeye çalışsa da aslında serinin nasıl grafik yönünden yükselirken oynanabilirlik yönünden dibe vurduğunu gözler önüne sermekten başka bir işe yaramıyor.

 
Üst