• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hayatın Kenarından Bir Sinek Hikayesi

MF-Login

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2013
Konular
1,276
Mesajlar
2,513
MFC Puanı
60
Hayatın Kenarından Bir Sinek Hikayesi

Sevgili dostu yatakta acıyla kıvrandıkça daha bir huzursuzlanıyordu sinek.

- böyle inlediğinde kanatlarım buz tutuyor sanki.Uçamıyorum diye mırıldandı ağır ağır yürürken yaşlarla islanmış yastığın dantelleri üzerinde. Daha dün gibiydi tanışmaları ama bir buçuk yıl geçip gitmişti. Bir sinek yaşarmı onca zaman diye sorulacak olsa cevabı hazırdı.Evet evet yaşar.

Ömrünün ilk son baharında vedalaşmaya hazırdı dostuyla. Yeni yıllar ve yeni yazlar tanımaz sinekler demişti iç güdüleri. Sonra zaman akıp geçmiş ve önce kışı sonra baharı sonra gene yazı yaşayan tek sinek olduğunun bilincine varmıştı usulca. İç güdülerine inat yaşamıştı işte dostunun sıcak ilgisine sığınıp. İnat etmişti hiç kuşkusuz.Zorlukları olmuştu yardım gerektiren. Dostu gülümseyerek seyretmişti hep sıcacık sevgisiyle destek vererek.

Beraber tutunmuşlardı yaşama hayatın tüm karmaşasına karşı dirençle. Çaresizlikle kıvranarak gürültü çıkarmamak için uçmaktan bile çekindiği karanlık geceler geçip gittiğinde ise kendinle böbürleniyordu hiç kuşkusuz. Dostuyla arasındaki sessiz dayanışmanın ve ölüme karşı verilen savaşın hala tüm hızıyla sürüyor olmasında da kendine pay çıkarmaktaydı elbet. Ama yine de sevgili dostunun düşman atağa kalktı diye tanımladığı böyle zor gecelerde korku kaplamaktaydı her yanını.

" Hava ağırlaştı yine" dedi kendi kendine. Gerçektende böyle zamanlarda görünmez bir bağ kanatlarını bağlardı.İstesede uçamazdı. İşte bu da o gecelerden biriydi.

Dostu her zamankinden erken dönmüştü eve işinden. Aslında her gece dönmesi gereken saat buydu. Ama dost ,öteki dosta uğrardı çoğu gece ve geç gelirdi. Ya da birlikte gelirlerdi el ele. İki dostunun birlikteliğiyle kanatları tüllenirdi ve uçar dururdu çevrelerinde sevinçle. En güzel geceler bir arada oldukları geceler olurdu. Her yerdeuçar dururdu peşleri sıra ama asla yatak odasına girmezdi üç kişilik gecelerde. Yasaktı orası.

Üçlü gecelerde orada bir küçük kırmızı ışık yanardı pirize takılı. İlk kez o ışık yandığında dolanmıştı çevresinde ve başı dönmüş midesi bulanmıştı da zor kaçmıştı evin en uzak köşesine. Tabi ki bu son gidiş olmuştu yatak odasına. Bir daha asla gitmemişti.Özel izinli günler hariç. Başka uçan hayvanların çığlıklar atarak telef oluşlarını üzülerek izlemişti uzaktan. Evin yatak odası genelde yasak bölgesiydi ama başka her yerde oynaşır dururdu sevdikleriyle. Onların burunlarına konmak en sevdiği oyundu.

Evet,erken gelmişti dostu. Ya da olması gereken saatte gelmişti diyelim ve yalnızdı.Omuzları çökmüş ayaklarını sürümedeydi mecalsiz. Neşesizce .Merhaba uçan dost demişti .Sonra mutfaağa girip bir bardak süt içmişti isteksizce. Hiçbir yere telefon etmeden ağır ağır yatak odasına geçmişti. Sesizce üstünü değiştirmiş ve yatağına bırakmıştı kendini pili bitmiş bir bez bebek gibi. Usulca elini pirize uzatıp kırmızı ışığı çekip almıştı gözlerini kapatmadan önce.. İşte o zaman anlamıştı dostunun onu yanında istediğini ve hızla gelip yastığa konmuştu sinek.

------ bana ihtiyacı var.

Dostu huzursuzca çırpınıp inlerken kapalı gözlerden süzülen yaşları seyrederek öylece durmuş ve kendi tanrısına kendi dualarını sıralamıştı sinek.Zaman tüm kasvetiyle akıp geçerken hava gittikçe ağılaşmış ve kanatları adeta bedenine yapışmıştı. İstesede uçamıyacağını biliyordu. Böylesi geceleri yaşamak ve paylaşmak ilk değildi.Tecrübeliydi artık. Dostu anlatmıştı ona . Dostluk demişti... ağır ve sağlam bir zincir gibidir.dostları birbirine bağlar ama göremezsin. Sadece hissedersin. İhtiyacın olduğunda yoklarsın yerindeyse güvendesin. O zincir seni tutar düşmezsin. Ve hiçbir güç seni hiçbir yere götüremez. Kanser bile..................

İşte bu yüzden uçamıyacağını biliyordu.Zincir görevdeydi bu akşam.Yoklanıyor ve geriliyordu .Acıtsa ve de kanatsa bile zincire asılıyorlardı iki yandan. Hiçbir güç içlerinden birini alıp götüremezdi hiçbir yere. Dostunun içini kemiren düşman bile. Belki bir gün ikisini birden alacaktı. Ama şimdi değil. Daha değil.Bunu da biliyordu sinek.

Bir buçuk yıl içinde neler yaşamış nelere dayanmış ne badireler atlatmış bir ikiliydi onlar. Hastane günlerinde tanışmalarından bu yana yaşanmamış hangi acı kalmıştı ki.Öylesine özel sırları ve acıları paylaşmış öylesine büyük zorlukları aşmışlardıki beraber bunu anlatmaya güçleri yetmezdi ikisininde. Bir sineğin hafızası ve anıları ne denli güçlü olursa olsun detayları unutmaktaydı git gide ama emin olduğu tek şey vardı. Öteki dostun bile bilmediği çok özel acılarda yanında olmuştu dostunun ve bu özel paylaşım nedeniyle dostu en çok onundu. Emindi bundan.

Öteki dost..kocaman bıyıklı adam. Ki ona çok zor alışmıştı içini kemiren kıskançlık ve birazda korkuyla. uzun bir zaman uzak durmuştu taranmamış saçlarından adamın. Dostunun el çantasına girerek yaptığı uzun yolculuk sonrası tedavi için gidilen ülkeden dönüşte görmüştü adamı ilk. Adam özlemle yol beklemişti kara haberleri kafasından uzak tutarak umutla ve aylarca.Dostu tanıştırmıştı adamı "bak sinek bu adam umut işte.Bak bu kutusuz ilacım benim. Ona alışman gerek.o benim sağlık reçetem" kırılmıştı biraz ama belli etmeme olgunluğunuda göstermişti doğrusu. Dostluk hatırına. Adına aşk dendiğini sonradan öğrendiği bir olgunun seyrine dalmıştı uzaktan .Zamanla alışmıştı sıcak bakışlarına adamın. Ve yavaşça kabullenip sevmeye başlamıştı dostunun dostunu. Önce korkusunu sonra kıskançlığını yenmiş ve bir gün konmuştu kocaman bıyıklarının kızıllığına .Gülmüştü adam merhaba demişti. "bana alıştığına ve beni kabullendiğine sevindim."

O günden sonra üçlü bir oyun oynamışlardı mutluluk için. Hepsi üstlerine düşeni yapmıştı dostluk adına ve dostun yüzü gülsün diye. Dost sevmedeydi adamı karasevdam diyerek. Ve adam sevmedeydi dostu sımsıcak. Her zaman sevgi vardı bir arada olduklarında. Bunu biliyordu sinek. Biliyordu çünkü o zamanlarda hep kanatları incelir ve uçuşu hızlanırdı. Hava hafiflerdi sevdadan. Ve sinek uçar dururdu iki dost arasında sevinçle.

Yine de bu geceki gibi sadece ikili yaşanan özel geceler olurdu arada bir Adam bilmezdi hiç çekilen acıyı .dökülen göz yaşını . Havanın ağırlaştığını.Korkunun kokusunu. Zincirin gerildiğini .Ve yaşama tutunmanın kanamasını. Adam bimezdi. Bilemezdi. Çünkü dost böyle zamanlarda yalnız gelirdi eve . Adamı nasıl ikna ederdi bilinmez ama başbaşa olurlardı zincirin iki ucunda. Var güçleriyle asılırlardı.Hiçbir şey alıp götüremesin ikisinden birini diye . Ölüm bile.
"Sabah gün ışıdığında yaşam yine normale dönmek için kımıldayacak" dedi sinek Biliyorum , biraz daha büyüdü bu akşam hastalık .Yerleşti sevilene biraz daha. Biraz daha yer etti kendine içinde dostun. Ama ne yaparsa yapsın o bizim kadar büyüyemez. Ve asla bizim zincirimizi kıramaz. İki ucunda dost ve ben varken zincirin ve kutusuz ilacın reçetesinde kocaman bıyıklarının kızıllığı varken adamın o bize hiçbir şey yapamaz.

_________ Dostu ona vermem. Dikilirim karşısına koskocaman, asılırım zincire var gücümle.Ve her sabah yeniden yerleştiririm yaşamın kıyısına gülen yüzüyle sevileni.

_________ evet asla vermem güzelimi ona. Savaşırım sonuna kadar.

_________ dostluk adına...

"sinek olsam bile."
alıntıdır.
 
Üst