Japonya İslamın Eşiğinden Döndü!
Abdülhamid Han, Japon İmparatoru Meijinin isteklerini Şeyhülislam Cemâleddin Efendiye açmış ve ilk etapta; tezhipli bir Kuran-ı Kerim daha bir çok hediye elçilerle Japon İmparatoruna gönderilmiş, diğer istediği bilgiler için de süre istenmişti.
Daha sonra Japon İmparatoru Meijinin, İslam Dini ile ilgili istediği bilgiler, Şeyhülislam Cemâleddin Efendinin başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanır ve gönderilir.
Japon İmparatoru Meiji
Peki, bu konularla ilgili bugüne kadar bilinmeyen gerçekler nelerdir? Japon İmparatoru neden İslâm Dini hakkında böylesine teferruatlı bilgiler istemiştir? Ve Kimden istemiştir? Sultan II. Abdülhamid Handan istemiştir. II. Abdülhamid Han kimdir? İşte işin en can alıcı noktalarından biri de budur: Sultan II. Abdülhamid Han aynı zamanda İslâm Halifesidir. İslâmi makamın en tepesindeki kişidir yani, emir-ül mümindir. II. Abdülhamid Hanın padişahlığı yanında aynı zamanda halife olduğu çoğu zaman gözden kaçmaktadır.
II. Abdülhamid Hanın ile ilgili yapılan değerlendirmelerde çoğu zaman, Onun, Osmanlı Padişahlığı vasfına yönelik analizler yer almaktadır. Bu politik tahliller doğru veya yanlış olabilir. Ancak, üzerinden yaklaşık bir asır geçmiş olmasına rağmen Sultan II. Abdulhamid ile ilgili gizlenen bilgiler nelerdir? II.Abdülhamid Han ile ilgili asıl hiç bilinmeyen sırlar nelerdir?
İşte Sultan II. Abdülhamid Han ile bilinmeyen gerçekler:
Abdülhamid Han Osmanlı İmparatorluğunun çökeceğini tespit etmiştir. Osmanlı adeta harabe bir ev gibidir. Evin içinde bulunanlar; evi tamir edelim, şunu yapalım bunu yapalım, yenileyelim diyerek; yenilikçi ve gelenekçi ekiplerin doğmasına neden olmuşlardır. Oysa Abdülhamid Han çoktan başını evden dışarı çıkarmıştı.Dışarıda gördüğü gerçeklerle hareket eden Abdülhamid Han, bir kere daha dehasını ispat edecekti.
II. Abdülhamid Han evden dışarı baktığında neler görmüştü? Dışarıda, temsilen söylemek gerekirse; yükselen gökdelenleri, batının bilimini, teknoloji ve sanayi alanındaki gelişmesini, Hristiyan Batının yayılmacı emellerin vs
Oysa Abdülhamid Han biliyordu ki, evin içini ne kadar yenilese, süslese de gökdelenlerle istila edilmiş bir şehirde; kendi evi , onların arasında gecekondu bir ev gibi duracaktı.
Osmanlı içersindeki aydınlar, ileri gelenler; yenilikçiler ve gelenekçiler olarak aralarında tartışa dursunlar, kendisi bir şeyler yapmalıydı
Batı adeta korkunç bir canavar haline gelmişti. Dizginlenemeyen, terbiye edilemeyen bir canavar.Osmanlının Batıyı terbiye edecek eski gücü yoktu.Gerçek buydu.
Asya Planı
Sultan II.Abdülhamid Han, Sırdaş ve Hazirun ile bir gece YILDIZda toplanarak tarihi bir planın ilk adımlarını attılar. Batıya ve Avrupaya karşı Asya Planı. Bu planın içersinde; Asyaya çok önem verilmesi, Batıyı uyandırmadan, gizli olarak Asyaya maddi manevi yardımlar yapılması gibi unsurlar vardı. Bu plan çerçevesinde; Asyaya birçok görevli gönderildi. Bunlardan en dikkat çekeni ise Çine gönderilenlerdi. Çin Budizm ve çeşitli putperest inançlara sahip, nüfus olarak kalabalık bir ülkeydi.Üstelik Türk kavmiyle tarihten gelen bazı husumetleri vardı.
Sultan Abdülhamid Han Çinde mektepler açtırdı. Müslüman öğrencilerin sayılarını çoğalttı. Para ve malzeme yardımları ile onları destekledi. Tüm bunları İslam Halifesi vasfı ile yapıyordu. Zira Batı ve özellikle Yahudiler, İngilizler ve Vatikan Sultanın faaliyetlerini sıkı bir şekilde takip etme gayretindeydiler.
Sarayın bastırdığı özel EŞREF GAZETESİ. Çin Mektebindeki gelişmeler, öğrenciler ve hocaları görülüyor.Gazetede Abdülhamid Hanın talimatlarıyla Çindeki yardımları açıkça yazıyor. Türkistan coğrafyasının, merkezi her noktasında buna benzer ciddi faaliyetler sürdürülüyordu.
Peki bu Japonya meselesinin aslı neydi? Çinde yapılan faaliyetler Japonyada da yapılıyordu. Kültürel alış veriş faaliyetleri adı altında İstanbuldan Japonyaya giden devrin Erenleri, orada Japon halkı ile iyi ilişkiler tesis ediyorlar, İslâm dinini ve Türk kültürünü aşılıyorlardı. Bu durum üstü kapalı bir şekilde de olsa, Japon Sarayına ve üst düzeydeki insanlara kadar sirayet etmişti.
Japonlarda da Budist ve değişik inanç sistemleri olmasına rağmen Çinliler gibi değillerdi.Geleneklerine son derece bağlı, asil bir millettiler. Erenlerin faaliyetleri öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, Japon İmparatoru Meiji İslâm Dini ile çok yakından ilgilenmeye başladı.
İşte bu sebeple II.Abdülhamid Hana özel mektup yazarak, İsâm Dini ile ilgili çok ama çok teferruatlı bilgiler istemişti. Daha önce değindiğimiz gibi İmparator Meiji, II.Abdulhamide Osmanlı Padişahı vasfı dolayısıyla değil, İslâm Halifesi olması nedeniyle özel mektup yazmıştı. Sultan Abdülhamid Handa İmparatorun İslâm Dini ile ilgili istediği bilgileri göndermiş ve Onu İslâma davet etmişti. Bu mektup Japonyada arşivlerde gizli olarak saklanmaktadır
İslâm Halifesi olan Abdülhamid Han, Batının üzerimize çullanmak için fırsat kolladığını ve İslâm ülkelerini büyük felaketlere sürükleyeceğini anlamıştı. Bu plana karşı plan yapmalıydı.Ve hedef; doğunun kendi aralarında batıya karşı oluşturacağı birliğe ve dayanışmaya ulaşmak olmalıydı.
Japon İmparatoru Meiji ve Ailesi
Japon İmparatoru ve tebaası İslâmı seçme noktasına gelmişlerdi. İngiliz casusları Ruslarla işbirliğine girerek, Osmanlının bu girişimini engellemeye başladılar. Japon-Rus savaşını tarihçiler bir de bu açıdan tekrar incelemelidirler
Japon Rus Savaşı ile ilgili askeri matbaada Osmanlıca olarak bastırılan ayrıntılı kitaplar
Bu resim küçültülmüştür. Orjinal boyutunu(734x979) görmek için tıklayın.
Bilindiği gibi, II. Abdülhamidin talimatıyla Japonyaya hareket eden Ertuğrul Fırkateyni, Temmuz 1889′da İstanbuldan yola çıkmış ve 1890 tarihinde Japonyanın Yokohama Limanına varmıştı.
Japon İmparatoru, Türk amiralini ve heyetini görkemli bir şekilde karşılamış ve II. Abdülhamidin gönderdiği hediyeleri kabul etmişti.
Ertuğrul Fırkateyni 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanından ayrılmış ve Kuşimoto açıklarında 16 Eylül 1890′da kayalara çarparak batmıştı.
Ertuğrul Firkateyninin batışı ile ilgili kuşkular bugün de devam etmektedir.Acaba gemi şiddetli tayfun yüzünden mi battı yoksa bir sabotaj mı vardı?
Ertuğrul Firkateyninin batığını çıkaran ekip başının ifadesine göre; yaptığımız araştırmalarda geminin kazan dairesinde, gemi batmadan önce büyük sorun yaşanmış ve belki de geminin batmasına kazan dairesindeki ısınmanın neden olabileceğini söylemesi ve çıkan bulguların çok tartışılacağını söylemesi oldukça dikkat çekicidir.
Japon medyası yapılan bu çalışmaları yakından takip etmekte ve aynı ilgiyi Türkiyeden de beklediklerini sık sık açıklamaktadırlar.
Tekrar konumuza dönecek olursak; düşünün o gün İslâmı seçmiş Japonya (din konusunda Japon halkı İmparatora büyük oranda uyacak, Müslüman olmuş İmparatorlarının dinine girmelerinde halk bir sakınca görmeyecekti. Burada kısa bir not düşmek gerekirse; bugünkü istatistiklere göre, Japonlar hızla din değiştirip, Hristiyan olmaktadırlar.Japonya Hristiyanlaşmaktadır.)
Bugün Doğuda Japonya bir İslâm ülkesi olsaydı acaba Batının ve Dünyanın kaderi ne olurdu? Olası ihtimallerden birkaçını sıralayalım:
Çin abluka altına alınacak, Asyanın diğer kavimleri de hızla Müslümanlaşacaktı. Teknolojiye öncülük etmiş bir Müslüman Japonya, İslâmı hedef alan Batıya karşı aman tanımayacaktı. Üstelik Osmanlıya bağlı bir birlik olarak Asya Birliği kurulacak, bu durumda Asya İslâm Birliğinin önünü açacaktı.Bugün Avrupa Birliği kriterleri değil, Asya Birliği kriterleri konuşulacaktı.Avrupa bu birliğe girmek için; örfünden, dininden, kültüründen tavizler verecekti. Kısaca Dünya tarihinin kaderi değişebilirdi.
İngiliz ajanları, gizli raporlarında o günkü Japonya-Osmanlı yakınlaşmasını oldukça tehlikeli bulduklarını belirtiyorlardı.Sadece bu konu ile ilgili olarak bile bir kitap yazılabilir.
Kuşkusuz II. Abdülhamid Han İngilizleri çok yakından tanıyordu. İngilizlerin özel Devlet kitaplarını çevirtip,okuyor ve notlar alıyordu. Bu kitaplar öyle herkesin ulaşabileceği sıradan kitaplar değildi.
Kraliçe Victorianın Özel Mektupları
İngiliz Kraliyet ailesi için özel olarak basılan ve sadece belirli kişilere verilen,İngiliz Sarayına has bu kitapların üzerinde İngiliz Kraliyet Arması bulunurdu. Örneğin Kraliçe Victorianın 1837-1861 arası yazdığı özel mektupları ve gizli yazışmaları olan kitap, II. Abdulhamidin çevirttiği kitaplardan bir tanesiydi.
Bu resim küçültülmüştür. Orjinal boyutunu(645x841) görmek için tıklayın.
RESİM 1901 tarihli Osmanlıca mühürlü orijinal kitap
Bu resim küçültülmüştür. Orjinal boyutunu(685x813) görmek için tıklayın.
Kendilerini uyanık sanan İngiliz Ajanları, Abdülhamidin dehası karşınında bir şey yapamamışlar bu çok gizli belge kitapları Yıldız İstihbaratına kaptırmışlardı.
Abdülhamid Han bu tip kitaplarla; İngiliz Kraliçesinin psikolojisine kadar analizler yaptırıyordu.
Tabii ki diğerlerinin de
Tekrar konuya dönecek olursak, İngilizlerin ve Rusların girişimleri ile Japonya İslâmın eşiğinden dönmüştü.Şimdi
1- Acaba Amerika Hiroşima ve Nagazakiye İngiliz raporlarının etkisi ile atom bombası atmış olmasın? Asil Japon Milletine yapılan bu saldırıyı, asil ve büyük Türk Milleti hâlâ nefretle kınamaktadır.
2-Bugün Vatikan Papa aracılığı ile ne demişti? Üçüncü bin yılda Asyayı Hristiyanlaştıracağız. Bu projenin ve hedefin deklare edilmesinin bu bilgilerle bir ilişkisi var mı?
3-Enver Paşa hakkında ahkâm kesenler, Asyada Türkistanda ne işi vardı diyenler acaba şunu hiç düşündüler mi? Enver Paşa Abdülhamid Hanın doktrini ile hareket etmiş olamaz mı? Yeni bir şuur ve atılım için, Asya Birliği ve Asyada Türk İslam Birliği için orada bulunmasını bilemezler tabii ki Çünkü Yıldız Gizli Kırmızı Kitaplarından haberleri yok!
Bu resim küçültülmüştür. Orjinal boyutunu(655x495) görmek için tıklayın.
(Kırmızı Kitabın iç ve dış orjinal hali)
(Kırmızı ipek ay yıldız.Maliye Nazırı Ziya Paşa emri ile el yazması örtülü ödenek bir hakim kod adlının,1908 tarihli ve çeşitli mühürler..)
Bugünkü Kırmızı Kitabın aslı Osmanlıdan gelir. Yani Yıldızdan II.Abdülhamidden gelir.Yıldız Teşkilatında bu defterler, seçilen özel kişilere verilir.Yapacakları görevler, o görevlerle ilgili tarihi belgeler, arşiv bilgileri vs. her şey yazılırdı.
Bu kitapçıklar; kırmızı ipek kaplı olup, üzerinde Ay-Yıldız vardır. İçi el yazmasıdır. Başkasının ele geçirme ihtimaline karşı, kolay yansın yok edilsin diye kap kısmı barutla doldurulmuştur.
Bu kitaplar görev tamamlandığında içersine rapor ve bilgiler eklenerek Sultana teslim edilirdi.
Sırdaş, bilgileri Sultan II.Abdülhamid Hana okudu, Sultan, Olur verince bilgiler Kara Kaplıya işlendi.
Asya Projesi II.Abdülhamid Han doktrinidir.Doğu Projesi gerçekleşmedi ama başka bir dahi olan Gazi Paşa, Batı projesini yürürlüğe koydu. Muasır Medeniyetler Projesi. Fakat bu projenin iyi anlaşılmadığı ve rafa kalktığı görülmektedir.Gazi Paşa, Batıyı fen ve teknolojiyi yakalama adına kullanıp, Büyük Türkiye inşasını planladı. Şimdikiler ise Batının ahlaksızlığını, inançsızlığını, kültürünü alma adına yarışıyorlar. Vatikana boyun eğiyorlar.Yazık.
Artık Güneş yeniden Asyadan, ASYA BİRLİĞİNDEN DOĞACAK .
Oktan Keleşin SIRDAŞ yazı dizisi 6. Bölümü ile yine oldukça tartışılacak konuları belgeleriye gündeme taşıyor.İşte konu başlıklarından birkaçı:
- Japonya İslamın eşiğinden nasıl döndü?Japon -Rus savaşının arka planında ne vardı? ABD Japonyaya neden Atom bombası attı?
- Japonya İslamın eşiğinden nasıl döndü?Japon -Rus savaşının arka planında ne vardı? ABD Japonyaya neden Atom bombası attı?
- Abdülhamid Han nedenAsyaya Erenleri gönderdi?
- Ertuğrul Fırkateynine sabotaj mı yapıldı?
- İngiltere Kraliçesi Victori
anın Özel Mektuplarını Abdülhamid neden ele geçirdi? Mektupları neden analiz ettirdi?
- Abdülhamid Han neden Asya Birliğini kurmayı düşündü?
- Enver Paşa neden Asyaya gitti?
- Kırmızı kitabın (defterin) orjinal resimleri.
Oktan Keleş bir kere daha tarihin doğru anlaşılması için belgelerle anlatıyor:
- Ertuğrul Fırkateynine sabotaj mı yapıldı?
- İngiltere Kraliçesi Victori
anın Özel Mektuplarını Abdülhamid neden ele geçirdi? Mektupları neden analiz ettirdi?
- Abdülhamid Han neden Asya Birliğini kurmayı düşündü?
- Enver Paşa neden Asyaya gitti?
- Kırmızı kitabın (defterin) orjinal resimleri.
Oktan Keleş bir kere daha tarihin doğru anlaşılması için belgelerle anlatıyor:
JAPONYA İSLAMIN EŞİĞİNDEN DÖNDÜ
Ve
OSMANLININ KIRMIZI DEFTERLERİ
Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi; Japon İmparatoru Meiji, 1889 yılında İstanbula özel elçiler ve bu elçilerle birlikte; Sultan Abdülhamid Hana hediyeler bir de özel bir mektup göndermişti. Özel mektupta ise Japon İmparatoru, Abdülhamid Handan; İslâm dini, İslâm tarihi, İslâmın içeriği, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumlar vs. konuları ile ilgili olarak kendilerine Japonca veya Fransızca olarak bilgiler, gönderilmesini rica etmişti.
Japon İmparatorunun İslâm Dini ile ilgili bilgileri isteyen mektubu ve diğer bilgi ve belgeler inkâr edilemeyecek şekilde delilleriyle birlikte arşivlerde bulunmaktadır.Ve
OSMANLININ KIRMIZI DEFTERLERİ
Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi; Japon İmparatoru Meiji, 1889 yılında İstanbula özel elçiler ve bu elçilerle birlikte; Sultan Abdülhamid Hana hediyeler bir de özel bir mektup göndermişti. Özel mektupta ise Japon İmparatoru, Abdülhamid Handan; İslâm dini, İslâm tarihi, İslâmın içeriği, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumlar vs. konuları ile ilgili olarak kendilerine Japonca veya Fransızca olarak bilgiler, gönderilmesini rica etmişti.
Abdülhamid Han, Japon İmparatoru Meijinin isteklerini Şeyhülislam Cemâleddin Efendiye açmış ve ilk etapta; tezhipli bir Kuran-ı Kerim daha bir çok hediye elçilerle Japon İmparatoruna gönderilmiş, diğer istediği bilgiler için de süre istenmişti.
Daha sonra Japon İmparatoru Meijinin, İslam Dini ile ilgili istediği bilgiler, Şeyhülislam Cemâleddin Efendinin başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanır ve gönderilir.
Japon İmparatoru Meiji
Peki, bu konularla ilgili bugüne kadar bilinmeyen gerçekler nelerdir? Japon İmparatoru neden İslâm Dini hakkında böylesine teferruatlı bilgiler istemiştir? Ve Kimden istemiştir? Sultan II. Abdülhamid Handan istemiştir. II. Abdülhamid Han kimdir? İşte işin en can alıcı noktalarından biri de budur: Sultan II. Abdülhamid Han aynı zamanda İslâm Halifesidir. İslâmi makamın en tepesindeki kişidir yani, emir-ül mümindir. II. Abdülhamid Hanın padişahlığı yanında aynı zamanda halife olduğu çoğu zaman gözden kaçmaktadır.
II. Abdülhamid Hanın ile ilgili yapılan değerlendirmelerde çoğu zaman, Onun, Osmanlı Padişahlığı vasfına yönelik analizler yer almaktadır. Bu politik tahliller doğru veya yanlış olabilir. Ancak, üzerinden yaklaşık bir asır geçmiş olmasına rağmen Sultan II. Abdulhamid ile ilgili gizlenen bilgiler nelerdir? II.Abdülhamid Han ile ilgili asıl hiç bilinmeyen sırlar nelerdir?
İşte Sultan II. Abdülhamid Han ile bilinmeyen gerçekler:
Abdülhamid Han Osmanlı İmparatorluğunun çökeceğini tespit etmiştir. Osmanlı adeta harabe bir ev gibidir. Evin içinde bulunanlar; evi tamir edelim, şunu yapalım bunu yapalım, yenileyelim diyerek; yenilikçi ve gelenekçi ekiplerin doğmasına neden olmuşlardır. Oysa Abdülhamid Han çoktan başını evden dışarı çıkarmıştı.Dışarıda gördüğü gerçeklerle hareket eden Abdülhamid Han, bir kere daha dehasını ispat edecekti.
II. Abdülhamid Han evden dışarı baktığında neler görmüştü? Dışarıda, temsilen söylemek gerekirse; yükselen gökdelenleri, batının bilimini, teknoloji ve sanayi alanındaki gelişmesini, Hristiyan Batının yayılmacı emellerin vs
Oysa Abdülhamid Han biliyordu ki, evin içini ne kadar yenilese, süslese de gökdelenlerle istila edilmiş bir şehirde; kendi evi , onların arasında gecekondu bir ev gibi duracaktı.
Osmanlı içersindeki aydınlar, ileri gelenler; yenilikçiler ve gelenekçiler olarak aralarında tartışa dursunlar, kendisi bir şeyler yapmalıydı
Batı adeta korkunç bir canavar haline gelmişti. Dizginlenemeyen, terbiye edilemeyen bir canavar.Osmanlının Batıyı terbiye edecek eski gücü yoktu.Gerçek buydu.
Asya Planı
Sultan II.Abdülhamid Han, Sırdaş ve Hazirun ile bir gece YILDIZda toplanarak tarihi bir planın ilk adımlarını attılar. Batıya ve Avrupaya karşı Asya Planı. Bu planın içersinde; Asyaya çok önem verilmesi, Batıyı uyandırmadan, gizli olarak Asyaya maddi manevi yardımlar yapılması gibi unsurlar vardı. Bu plan çerçevesinde; Asyaya birçok görevli gönderildi. Bunlardan en dikkat çekeni ise Çine gönderilenlerdi. Çin Budizm ve çeşitli putperest inançlara sahip, nüfus olarak kalabalık bir ülkeydi.Üstelik Türk kavmiyle tarihten gelen bazı husumetleri vardı.
Sultan Abdülhamid Han Çinde mektepler açtırdı. Müslüman öğrencilerin sayılarını çoğalttı. Para ve malzeme yardımları ile onları destekledi. Tüm bunları İslam Halifesi vasfı ile yapıyordu. Zira Batı ve özellikle Yahudiler, İngilizler ve Vatikan Sultanın faaliyetlerini sıkı bir şekilde takip etme gayretindeydiler.
Sarayın bastırdığı özel EŞREF GAZETESİ. Çin Mektebindeki gelişmeler, öğrenciler ve hocaları görülüyor.Gazetede Abdülhamid Hanın talimatlarıyla Çindeki yardımları açıkça yazıyor. Türkistan coğrafyasının, merkezi her noktasında buna benzer ciddi faaliyetler sürdürülüyordu.
Peki bu Japonya meselesinin aslı neydi? Çinde yapılan faaliyetler Japonyada da yapılıyordu. Kültürel alış veriş faaliyetleri adı altında İstanbuldan Japonyaya giden devrin Erenleri, orada Japon halkı ile iyi ilişkiler tesis ediyorlar, İslâm dinini ve Türk kültürünü aşılıyorlardı. Bu durum üstü kapalı bir şekilde de olsa, Japon Sarayına ve üst düzeydeki insanlara kadar sirayet etmişti.
Japonlarda da Budist ve değişik inanç sistemleri olmasına rağmen Çinliler gibi değillerdi.Geleneklerine son derece bağlı, asil bir millettiler. Erenlerin faaliyetleri öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, Japon İmparatoru Meiji İslâm Dini ile çok yakından ilgilenmeye başladı.
İşte bu sebeple II.Abdülhamid Hana özel mektup yazarak, İsâm Dini ile ilgili çok ama çok teferruatlı bilgiler istemişti. Daha önce değindiğimiz gibi İmparator Meiji, II.Abdulhamide Osmanlı Padişahı vasfı dolayısıyla değil, İslâm Halifesi olması nedeniyle özel mektup yazmıştı. Sultan Abdülhamid Handa İmparatorun İslâm Dini ile ilgili istediği bilgileri göndermiş ve Onu İslâma davet etmişti. Bu mektup Japonyada arşivlerde gizli olarak saklanmaktadır
İslâm Halifesi olan Abdülhamid Han, Batının üzerimize çullanmak için fırsat kolladığını ve İslâm ülkelerini büyük felaketlere sürükleyeceğini anlamıştı. Bu plana karşı plan yapmalıydı.Ve hedef; doğunun kendi aralarında batıya karşı oluşturacağı birliğe ve dayanışmaya ulaşmak olmalıydı.
Japon İmparatoru Meiji ve Ailesi
Japon İmparatoru ve tebaası İslâmı seçme noktasına gelmişlerdi. İngiliz casusları Ruslarla işbirliğine girerek, Osmanlının bu girişimini engellemeye başladılar. Japon-Rus savaşını tarihçiler bir de bu açıdan tekrar incelemelidirler
Japon Rus Savaşı ile ilgili askeri matbaada Osmanlıca olarak bastırılan ayrıntılı kitaplar
Bilindiği gibi, II. Abdülhamidin talimatıyla Japonyaya hareket eden Ertuğrul Fırkateyni, Temmuz 1889′da İstanbuldan yola çıkmış ve 1890 tarihinde Japonyanın Yokohama Limanına varmıştı.
Japon İmparatoru, Türk amiralini ve heyetini görkemli bir şekilde karşılamış ve II. Abdülhamidin gönderdiği hediyeleri kabul etmişti.
Ertuğrul Fırkateyni 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanından ayrılmış ve Kuşimoto açıklarında 16 Eylül 1890′da kayalara çarparak batmıştı.
Ertuğrul Firkateyninin batışı ile ilgili kuşkular bugün de devam etmektedir.Acaba gemi şiddetli tayfun yüzünden mi battı yoksa bir sabotaj mı vardı?
Ertuğrul Firkateyninin batığını çıkaran ekip başının ifadesine göre; yaptığımız araştırmalarda geminin kazan dairesinde, gemi batmadan önce büyük sorun yaşanmış ve belki de geminin batmasına kazan dairesindeki ısınmanın neden olabileceğini söylemesi ve çıkan bulguların çok tartışılacağını söylemesi oldukça dikkat çekicidir.
Japon medyası yapılan bu çalışmaları yakından takip etmekte ve aynı ilgiyi Türkiyeden de beklediklerini sık sık açıklamaktadırlar.
Tekrar konumuza dönecek olursak; düşünün o gün İslâmı seçmiş Japonya (din konusunda Japon halkı İmparatora büyük oranda uyacak, Müslüman olmuş İmparatorlarının dinine girmelerinde halk bir sakınca görmeyecekti. Burada kısa bir not düşmek gerekirse; bugünkü istatistiklere göre, Japonlar hızla din değiştirip, Hristiyan olmaktadırlar.Japonya Hristiyanlaşmaktadır.)
Bugün Doğuda Japonya bir İslâm ülkesi olsaydı acaba Batının ve Dünyanın kaderi ne olurdu? Olası ihtimallerden birkaçını sıralayalım:
Çin abluka altına alınacak, Asyanın diğer kavimleri de hızla Müslümanlaşacaktı. Teknolojiye öncülük etmiş bir Müslüman Japonya, İslâmı hedef alan Batıya karşı aman tanımayacaktı. Üstelik Osmanlıya bağlı bir birlik olarak Asya Birliği kurulacak, bu durumda Asya İslâm Birliğinin önünü açacaktı.Bugün Avrupa Birliği kriterleri değil, Asya Birliği kriterleri konuşulacaktı.Avrupa bu birliğe girmek için; örfünden, dininden, kültüründen tavizler verecekti. Kısaca Dünya tarihinin kaderi değişebilirdi.
İngiliz ajanları, gizli raporlarında o günkü Japonya-Osmanlı yakınlaşmasını oldukça tehlikeli bulduklarını belirtiyorlardı.Sadece bu konu ile ilgili olarak bile bir kitap yazılabilir.
Kuşkusuz II. Abdülhamid Han İngilizleri çok yakından tanıyordu. İngilizlerin özel Devlet kitaplarını çevirtip,okuyor ve notlar alıyordu. Bu kitaplar öyle herkesin ulaşabileceği sıradan kitaplar değildi.
Kraliçe Victorianın Özel Mektupları
İngiliz Kraliyet ailesi için özel olarak basılan ve sadece belirli kişilere verilen,İngiliz Sarayına has bu kitapların üzerinde İngiliz Kraliyet Arması bulunurdu. Örneğin Kraliçe Victorianın 1837-1861 arası yazdığı özel mektupları ve gizli yazışmaları olan kitap, II. Abdulhamidin çevirttiği kitaplardan bir tanesiydi.
RESİM 1901 tarihli Osmanlıca mühürlü orijinal kitap
Kendilerini uyanık sanan İngiliz Ajanları, Abdülhamidin dehası karşınında bir şey yapamamışlar bu çok gizli belge kitapları Yıldız İstihbaratına kaptırmışlardı.
Abdülhamid Han bu tip kitaplarla; İngiliz Kraliçesinin psikolojisine kadar analizler yaptırıyordu.
Tabii ki diğerlerinin de
Tekrar konuya dönecek olursak, İngilizlerin ve Rusların girişimleri ile Japonya İslâmın eşiğinden dönmüştü.Şimdi
1- Acaba Amerika Hiroşima ve Nagazakiye İngiliz raporlarının etkisi ile atom bombası atmış olmasın? Asil Japon Milletine yapılan bu saldırıyı, asil ve büyük Türk Milleti hâlâ nefretle kınamaktadır.
2-Bugün Vatikan Papa aracılığı ile ne demişti? Üçüncü bin yılda Asyayı Hristiyanlaştıracağız. Bu projenin ve hedefin deklare edilmesinin bu bilgilerle bir ilişkisi var mı?
3-Enver Paşa hakkında ahkâm kesenler, Asyada Türkistanda ne işi vardı diyenler acaba şunu hiç düşündüler mi? Enver Paşa Abdülhamid Hanın doktrini ile hareket etmiş olamaz mı? Yeni bir şuur ve atılım için, Asya Birliği ve Asyada Türk İslam Birliği için orada bulunmasını bilemezler tabii ki Çünkü Yıldız Gizli Kırmızı Kitaplarından haberleri yok!
(Kırmızı Kitabın iç ve dış orjinal hali)
(Kırmızı ipek ay yıldız.Maliye Nazırı Ziya Paşa emri ile el yazması örtülü ödenek bir hakim kod adlının,1908 tarihli ve çeşitli mühürler..)
Bugünkü Kırmızı Kitabın aslı Osmanlıdan gelir. Yani Yıldızdan II.Abdülhamidden gelir.Yıldız Teşkilatında bu defterler, seçilen özel kişilere verilir.Yapacakları görevler, o görevlerle ilgili tarihi belgeler, arşiv bilgileri vs. her şey yazılırdı.
Bu kitapçıklar; kırmızı ipek kaplı olup, üzerinde Ay-Yıldız vardır. İçi el yazmasıdır. Başkasının ele geçirme ihtimaline karşı, kolay yansın yok edilsin diye kap kısmı barutla doldurulmuştur.
Bu kitaplar görev tamamlandığında içersine rapor ve bilgiler eklenerek Sultana teslim edilirdi.
Sırdaş, bilgileri Sultan II.Abdülhamid Hana okudu, Sultan, Olur verince bilgiler Kara Kaplıya işlendi.
Asya Projesi II.Abdülhamid Han doktrinidir.Doğu Projesi gerçekleşmedi ama başka bir dahi olan Gazi Paşa, Batı projesini yürürlüğe koydu. Muasır Medeniyetler Projesi. Fakat bu projenin iyi anlaşılmadığı ve rafa kalktığı görülmektedir.Gazi Paşa, Batıyı fen ve teknolojiyi yakalama adına kullanıp, Büyük Türkiye inşasını planladı. Şimdikiler ise Batının ahlaksızlığını, inançsızlığını, kültürünü alma adına yarışıyorlar. Vatikana boyun eğiyorlar.Yazık.
Artık Güneş yeniden Asyadan, ASYA BİRLİĞİNDEN DOĞACAK .