- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Eyl 2015
-
- Mesajlar
- 1,638
-
- MFC Puanı
- 94
Kahramanlık Şiirleri
kahramanlık şiirleri, soylu savaşçıların ve hükümdarların kahramanlıklarını, ağırbaşlı, yüce ve dramatik bir üslupla, belirli biçimsel kurallara bağlı kalarak anlatan şiirler. Genellikle bir telli çalgı eşliğinde okunan ya da şarkı olarak söylenen bu şiirler, halk ozanlarının yapıtlarıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.
Günümüze ulaşan kahramanlık şiirleri arasında, eski çağlardan bugüne değin dünyanın birçok yerinde ortaya konmuş çok çeşitli yapıtlar vardır. Bir kahramanın atalarını ve yaptıklarını öven, ölümüne ağıt yakan panegyrikoslar, türün ilk örnekleri kabul edilir. Kahramanlık şiirlerinin bir başka örneği ise, tek bir olayı anlatan kısa ve dramatik şiirlerdir. Vikinglerin Essexe düzenledikleri akınları anlatan Eski İngilizce The Battle of Maldon (y. 991; Maldon Çarpışması) ve babayla oğlu arasındaki düelloyu konu alan Hildebrandslied (y. 800; Hildebrandın Türküsü) bunlara örnek gösterilebilir. Ilyada ve Odysseia gibi destanlar, kahramanlık şiirlerinin gelişmiş biçimleridir.
Kahramanlık şiirlerinin çoğu, geride kalmış belirsiz bir kahramanlık çağından söz eder. Kahramanların büyük beceri ve cesaret gerektiren olağanüstü işler başardığı bu dönemin özellikleri, edebiyattan edebiyata değişiklik gösterir. İÖ 8. yüzyılda ortaya çıkan Homeros destanları, İÖ y. 1200de Troyayla yapıldığı samlan bir savaş etrafında gelişir. Germen, İskandinav ve Britanya halklarının kahramanlık şiirleri, genellikle Germen kavimlerinin göçünün gerçekleştiği 4-6. yüzyıllar arasım konu alır. Bu öykülerde anlatılan kahramanlann bazıları tarihsel kişiliklerdir; ama bu kahramanlann yaptıklan işler, bir sanat yapıtı ortaya koymak üzere, genellikle de tarihsel olaylann akışına bağlı kalınmadan anlatılır.
Gene de, her şair ya da dinleyici, anlattığı ya da dinlediği kahramanlık öyküsünün bir doğruluk payı olduğunu varsayar. Öyküler, kişisel olmayan nesnel bir üslup taşırlar. Aynntıların canlı ve gerçekçi anlatımı, ara sıra ortaya çıkan olağanüstü öğelere baskın gelir ve öyküyü inandırıcı kılar. Kahramanın yaptığı bütün günlük ve sıradan işler de ayrıntılarıyla, tek tek anlatılır. Örneğin Homeros, Akhilleusun savaşta ne giydiğini, zırhını nasıl kuşandığını, savaş arabasına binişini ve atlarına seslenişini ayrıntılarıyla anlatırken o kadar inandırıcıdır ki, atların Akhilleusla konuşmaları destandaki gerçeklik duygusunu bozmaz.
Eski çağlara ait kahramanlık şiirlerinin birçoğu tümüyle kaybolmuştur. Ama bu şiir geleneği, sözlü edebiyatın varlığını koruduğu toplumlarda günümüzde de sürmektedir. 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılda yapılan derleme çalışmaları sayesinde Rusya, Estonya, Yugoslavya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Yunanistandaki öykü anlatıcılarının ürünü olan birçok kahramanlık şiiri ortaya çıkarılmıştır. Örta Asyada da Moğol ve Türk halklarına ait birçok kahramanlık şiiri toplanmıştır. Tien Shan (Tanrı Dağları) bölgesinde yaşayan Karakırgızlar türün en güzel örneklerini vermiştir. Sibiryanın kuzeyinde yaşayan Yakutlar, Japonyanın kuzeyinde yaşayan Aynular ve bazı Arap kabileleri de yakın zamanlarda kahramanlık şiirleri ortaya koymuşlardır.
Çağdaş araştırmacıların bu halklar arasında yaptığı çalışmalar, uzun destanların sözlü geleneğin ürünü olup olamayacağı konusundaki kuşkulan gidermiş ve Homeros gibi Antik Çağ şairlerinin yapıtlarını ortaya koyarken hangi yöntemlerden yararlandık-lanna ışık tutmuştur. Bu şairler, sözlü geleneğin parçası olmuş birçok öyküyü genel hatlanyla biliyor, toplantı, veda etme, zamanın geçmesi, zafer ya da yenilgi gibi olayları anlatmakta kullanılan bir dizi kalıbın da yardımıyla şiirlerini doğaçlama olarak koruyor tanıdık sahnelerle yeni olay ve ayrıntıları ustaca kaynaştırıyorlardı. Anlattıkları öyküyü ezberlemiyorlar, yeniden anlattıklarında çoğu zaman değişikliklere yer veriyorlardı. ABDli Homeros uzmanı Milman Parry 1934te, Sırbistanın güneyinde okuma yazması olmayan bir halk ozanının anlattığı 12 bin dizelik (Odysseia uzunluğunda) bir epik şiiri kayda geçirmiştir. Özbek ve Karakırgız halk ozanları arasında derleme çalışmaları yapan Rus araştırmacılar da çok güçlü bir belleğin ve doğaçlamanın ürünü olan kahramanlık şiirleri ortaya çıkarmışlardır.
Türk edebiyatında da yiğitlik, yurt sevgisi gibi konulan ya da tarihsel olaylan coşkulu bir anlatımla işleyen kahramanlık şiirleri ortaya konmuştur. Bu tür yapıtlara^ epik şiir ya da hamasi şiir adlan da verilir. Aşık edebiyatında çeşitli zaferleri konu alan şiirler ile destan ve koçaklamalarda işlenen kahramanlık temalan, Milli Edebiyat döneminde ve Cumhuriyet sonrası dönemde Kurtuluş Sava-şım konu alan şiirlerle daha da yaygınlık kazanmış, Yahya Kemal Beyatlı, Behçet Kemal Çağlar, Arif Nihat Asya, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şairler bu türde ürünler vermişlerdir. Cumhuriyet döneminde aynca, kahramanlık şiirlerinin toplandığı birçok antoloji yayımlanmıştır. Aynca bak. gazavatname, koçaklama.
kahramanlık şiirleri, soylu savaşçıların ve hükümdarların kahramanlıklarını, ağırbaşlı, yüce ve dramatik bir üslupla, belirli biçimsel kurallara bağlı kalarak anlatan şiirler. Genellikle bir telli çalgı eşliğinde okunan ya da şarkı olarak söylenen bu şiirler, halk ozanlarının yapıtlarıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.
Günümüze ulaşan kahramanlık şiirleri arasında, eski çağlardan bugüne değin dünyanın birçok yerinde ortaya konmuş çok çeşitli yapıtlar vardır. Bir kahramanın atalarını ve yaptıklarını öven, ölümüne ağıt yakan panegyrikoslar, türün ilk örnekleri kabul edilir. Kahramanlık şiirlerinin bir başka örneği ise, tek bir olayı anlatan kısa ve dramatik şiirlerdir. Vikinglerin Essexe düzenledikleri akınları anlatan Eski İngilizce The Battle of Maldon (y. 991; Maldon Çarpışması) ve babayla oğlu arasındaki düelloyu konu alan Hildebrandslied (y. 800; Hildebrandın Türküsü) bunlara örnek gösterilebilir. Ilyada ve Odysseia gibi destanlar, kahramanlık şiirlerinin gelişmiş biçimleridir.
Kahramanlık şiirlerinin çoğu, geride kalmış belirsiz bir kahramanlık çağından söz eder. Kahramanların büyük beceri ve cesaret gerektiren olağanüstü işler başardığı bu dönemin özellikleri, edebiyattan edebiyata değişiklik gösterir. İÖ 8. yüzyılda ortaya çıkan Homeros destanları, İÖ y. 1200de Troyayla yapıldığı samlan bir savaş etrafında gelişir. Germen, İskandinav ve Britanya halklarının kahramanlık şiirleri, genellikle Germen kavimlerinin göçünün gerçekleştiği 4-6. yüzyıllar arasım konu alır. Bu öykülerde anlatılan kahramanlann bazıları tarihsel kişiliklerdir; ama bu kahramanlann yaptıklan işler, bir sanat yapıtı ortaya koymak üzere, genellikle de tarihsel olaylann akışına bağlı kalınmadan anlatılır.
Gene de, her şair ya da dinleyici, anlattığı ya da dinlediği kahramanlık öyküsünün bir doğruluk payı olduğunu varsayar. Öyküler, kişisel olmayan nesnel bir üslup taşırlar. Aynntıların canlı ve gerçekçi anlatımı, ara sıra ortaya çıkan olağanüstü öğelere baskın gelir ve öyküyü inandırıcı kılar. Kahramanın yaptığı bütün günlük ve sıradan işler de ayrıntılarıyla, tek tek anlatılır. Örneğin Homeros, Akhilleusun savaşta ne giydiğini, zırhını nasıl kuşandığını, savaş arabasına binişini ve atlarına seslenişini ayrıntılarıyla anlatırken o kadar inandırıcıdır ki, atların Akhilleusla konuşmaları destandaki gerçeklik duygusunu bozmaz.
Eski çağlara ait kahramanlık şiirlerinin birçoğu tümüyle kaybolmuştur. Ama bu şiir geleneği, sözlü edebiyatın varlığını koruduğu toplumlarda günümüzde de sürmektedir. 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılda yapılan derleme çalışmaları sayesinde Rusya, Estonya, Yugoslavya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Yunanistandaki öykü anlatıcılarının ürünü olan birçok kahramanlık şiiri ortaya çıkarılmıştır. Örta Asyada da Moğol ve Türk halklarına ait birçok kahramanlık şiiri toplanmıştır. Tien Shan (Tanrı Dağları) bölgesinde yaşayan Karakırgızlar türün en güzel örneklerini vermiştir. Sibiryanın kuzeyinde yaşayan Yakutlar, Japonyanın kuzeyinde yaşayan Aynular ve bazı Arap kabileleri de yakın zamanlarda kahramanlık şiirleri ortaya koymuşlardır.
Çağdaş araştırmacıların bu halklar arasında yaptığı çalışmalar, uzun destanların sözlü geleneğin ürünü olup olamayacağı konusundaki kuşkulan gidermiş ve Homeros gibi Antik Çağ şairlerinin yapıtlarını ortaya koyarken hangi yöntemlerden yararlandık-lanna ışık tutmuştur. Bu şairler, sözlü geleneğin parçası olmuş birçok öyküyü genel hatlanyla biliyor, toplantı, veda etme, zamanın geçmesi, zafer ya da yenilgi gibi olayları anlatmakta kullanılan bir dizi kalıbın da yardımıyla şiirlerini doğaçlama olarak koruyor tanıdık sahnelerle yeni olay ve ayrıntıları ustaca kaynaştırıyorlardı. Anlattıkları öyküyü ezberlemiyorlar, yeniden anlattıklarında çoğu zaman değişikliklere yer veriyorlardı. ABDli Homeros uzmanı Milman Parry 1934te, Sırbistanın güneyinde okuma yazması olmayan bir halk ozanının anlattığı 12 bin dizelik (Odysseia uzunluğunda) bir epik şiiri kayda geçirmiştir. Özbek ve Karakırgız halk ozanları arasında derleme çalışmaları yapan Rus araştırmacılar da çok güçlü bir belleğin ve doğaçlamanın ürünü olan kahramanlık şiirleri ortaya çıkarmışlardır.
Türk edebiyatında da yiğitlik, yurt sevgisi gibi konulan ya da tarihsel olaylan coşkulu bir anlatımla işleyen kahramanlık şiirleri ortaya konmuştur. Bu tür yapıtlara^ epik şiir ya da hamasi şiir adlan da verilir. Aşık edebiyatında çeşitli zaferleri konu alan şiirler ile destan ve koçaklamalarda işlenen kahramanlık temalan, Milli Edebiyat döneminde ve Cumhuriyet sonrası dönemde Kurtuluş Sava-şım konu alan şiirlerle daha da yaygınlık kazanmış, Yahya Kemal Beyatlı, Behçet Kemal Çağlar, Arif Nihat Asya, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şairler bu türde ürünler vermişlerdir. Cumhuriyet döneminde aynca, kahramanlık şiirlerinin toplandığı birçok antoloji yayımlanmıştır. Aynca bak. gazavatname, koçaklama.