Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kaza Namazı Var mıdır?

Jade

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    30 Kas 2012
  • Mesajlar
    7,562
  • MFC Puanı
    201
Allah-u Teâlâ Kitabında, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de sünnetinde hac ve orucun vakitlerini tayin edip sınırlarını belirlediği gibi, namazın vakitlerini tayin edip onun sınırlarını belirlemiştir. Örneğin Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurmaktadır:

“...Güvene kavuştuğunuzda namazı tam kılın. Çünkü namaz müminler üzerine vakitleri tayin edilerek farz kılınmıştır.”

Nisa 102, 103

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu:

“Cebrail bana Kâbe’nin yanında imamlık etti. Öğleyi güneş batıya doğru eğilip gölge nalinin tasması kadar olduğu zaman, ikindiyi her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğu zaman, akşamı oruçlunun iftar ettiği zaman, yatsıyı şafak kaybolduğu zaman, sabahı oruçluya yemek ve içmenin haram olduğu zaman kıldırdı. Ertesi gün öğleyi her şeyin gölgesi kendi kadar olduğu vakit, ikindiyi her şeyin gölgesi iki misli olduğu vakit, akşamı oruçlu orucunu açtığı vakit bir tek vakitte yatsıyı gecenin ilk üçte birine doğru, sabahı da ortalık iyice ağarınca kıldırdı.

Sonra bana dönerek:

−Ya Muhammed, bu senden önceki nebilerin vakti olduğu gibi senin için de namaz vakti bu iki vaktin arasıdır dedi.”

Ebu Davud 393, Tirmizi 149, İbni Huzeyme 325

Benzeri hadislerde Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaz vakitlerini tayin etmiştir.

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Hendek savaşı günü Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh), güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kâfirlerine sövmeye başladı:

−Ya Rasulallah! Neredeyse güneş batmadan ikindi namazını kılamayacaktım dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Vallahi ikindiyi ben de kılmadım’ buyurdu. Müteakiben kalktık ve Buthan vadisine gittik. Orada Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaz için abdest aldı, biz de namaz için abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindi namazını daha sonra da akşam namazını kıldırdı.”

Buhari 647

Cabir (Radiyallahu Anh)’dan rivayete göre bir seferinde Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hendek savaşında savaşla meşgul olması sebebiyle ikindi namazını kendi vakti içinde kılamamış onu güneş battıktan sonra kılmış daha sonra da akşam namazını kılmıştır. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ:

“Namazları ve orta (ikindi) namazını koruyun, gönülden bağlılık ve saygıyla Allah’ın huzurunda durun.”

Bakara 238

Ayetini indirmiştir. Bu ayetle Allah (Azze ve Celle), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Hendekte ikindi namazını kendi vaktinin dışına çıkararak akşam namazının vaktinde kılma fiilini nesh etmiş oluyordu. Sonra Allah-u Teâlâ savaş esnasında kılınacak namazları hükme bağlamak için Nisa suresindeki ayetleri indirmiştir:

“Sen de içlerinde bulunup onlara ikamet edip namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Namazda secdeye vardıklarında arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki grup gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunmalarını ve silahlarını da alsınlar.

Kâfirler isterler ki siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gaflet edesiniz de birden üzerinize bir baskın yapsınlar. Yağmurdan zahmet çekersiniz. Ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Korunma tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzere iken Allah’ı zikredin. Güvene kavuştuğunuzda namazı tam kılın. Çünkü namaz mü’minler üzerine vakitleri tayin edilerek farz kılınmıştır.

Nisa 102, 103

Görüldüğü gibi ayetin son kısmında ki cümle, namazların vakti tahdit edilip sınırlandırılarak müminlere farz kılındığını beyan etmektedir.

Burada kast edilen kaza namazı var diyenlerin iddiasına delil teşkil eden fiili sünnetin bu ayetle neshedildiğini ifade etmektir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bu uygulamasının mensuh olduğunu bütün âlimler ikrar etmektedir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şu hadisleri de buna delalet eder.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim ikindi namazını terk ederse ameli gider.”

Buhari 617

Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“İkindi namazını kaçıran kimse sanki ehlini ve malını kaybetmiş gibidir.”

Buhari 617

Bu iki hadisten delil getirme yönü: İddia edildiği gibi, kaza namazı şeran caiz ve sahih olsaydı, ikindi namazını kazaya bırakarak kendisi için tayın edilen vaktin dışında kılan kimseye, “kim ikindi namazını terk ederse” veya “ikindi namazını kaçıran kimse” tabirleri kullanılmazdı.

Çünkü namazları kaza eden kimseler o namazları ne terk etmekteler ne de kaçırmaktalar. Allah (Azze ve Celle)’nin “Namaz müminler üzerine vakitleri tayin edilerek farz kılınmıştır” ayetine rağmen kasten namazlarını terk eden kimselere, terk ettikleri o namazları kaza etmelerini emreden kimselere şunları sormak gerekir:

1) Allah’ın Kitabında ve Rasulünün sünnetinde her namazın tahdit edilmiş ve sınırları belirlenmiş bir vakti olduğu anlaşılmaktadır. Durum bu iken Allah (Azze ve Celle) her namaza vakit tayin ettiği halde kasten o namazları terk edip vaktinin dışına çıkaran kimselere, onları kaza etmeyi emredenler Allah ve Rasulü izin vermediği halde o namazlar için yeni bir vakit tayin etmiş olmuyorlar mı?

2) Bu kimseler, birilerine kaza namazını emrederken, onlara Allah (Azze ve Celle)’nin namazların kılınmasını istediği vakitler, işte bu vakitlerdir diyebilirler mi? Eğer bu kimseler:

−Evet, Allah (Azze ve Celle)’nin namaz vakitleriyle ilgili hükmü budur “Mesela bir kişi kasten terk ettiği bir namazı bir hafta sonra istediği bir vakitte kılabilir” derlerse, namazı terk edip onu kazaya bırakmak kesin günah olmaktan çıkar. O zaman kişi canının istediği zaman namaz kılar.

Canı namaz kılmak istemezse kılmaz biriktirir sonra canı namaz kılmak istediği zaman kalkar kazaya bıraktığı namazların hepsini kılar. Evet, bunu söylüyorum bu doğrudur diyebilecek bir Müslüman düşünülemez.

3) Namazları Allah’ın tayin ettiği vakitlerde kılmamak fiili, Allah’a karşı itaatkârlık mıdır, isyankârlık mıdır?

Namazları Allah (Azze ve Celle)’nin tayin ettiği vakitlerde kılmamak Allah’a karşı itaatkârlıktır derlerse, bu iddianın sahibi kimseler, Kur’an’a, sünnete, ümmetin icmasına sarih akla vb. şeylere muhalefet ettikleri için onlarla konuşmamak konuşmaktan evladır.

Eğer namazları Allah’ın tayin ettiği vakitlerde kılmamak Allah’a karşı isyankârlık derlerse, onlara: Doğru söylediniz, namazları Allah’ın tayin ettiği vakitlerde kılmamak Allah’a karşı itaat değil isyandır; Allah kendisine isyan edilerek yapılan bir ameli kabul etmez denir.

4) Kaza namazını caiz gören kimseye, Pazartesi gününün sabah namazını vakti gelmeden Pazar günü hemen yatsıdan sonra kılan kimse farzı eda edip Allah indinde sorumluluktan kurtulmuş olur mu? Ne dersin denir. Evet, bu kimse farzı eda etmiştir derse ona kelimeyi şehadet telkin edilir imanla ilgili meseleler anlatılır.

Hayır, o kimse sabah namazını Allah’ın emrettiği vakit gelmeden kılmıştır, dolayısıyla o kişi namaz kılmamıştır, bu ameliyle Allah’a itaat etmemiştir, aksine isyan etmiştir derse, ona: Evet doğru söyledin, vakti gelmemiş namaz nasıl caiz ve sahih değilse vakti çıkan bir namaz da onun gibi caiz değildir, sahih değildir denir. Bu aynen hac ve oruç ibadetine benzer.

Nasıl hac ibadeti Ramazan ayında veya Şevval ayında yapılmıyor, yapılsa bile kabul edilmeyecek ise, hakeza farz oruç nasıl Zilkade ayında tutulmuyor, o ayda Ramazan orucunu tutmak sahih değilse, namazı da kendi vaktinin dışında kılmak sahih değildir.

Soru: Kaza namazı olmadığına göre, yıllarca namaz kılmayan bir kimse, hidayete erer ve namaza başlarsa ne yapar?

Cevap: Böyle durumda olan bir kimse, öncelikle Allah’a istiğfar edip günahlarından dolayı Allah’a tevbe eder ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetinde sabit olan sünnet namazlarına devam eder. Bu namazlar şunlardır:

1) Farz Namazlarının Önünden ve Arkasından Kılınan Sünnet Namazları. Müslim 728/101, 102

2) Duha Namazı. Müslim 720/84

3) Abdest Namazı. Müslim 226/3

4) Tesbih Namazı. Ebu Davud 1297

5) Mescid Namazı. Buhari 2/540

6) İkindiden Önce Kılınan Namaz. İbni Mace 1161, Tirmizi 426

7) Ezanla Kamet Arasında Kılınan Namaz. Müslim 838/304

8) Korku Namazı. Müslim 839/305

9) Tevbe Namazı. İbni Mace 1395

10) İstihare Namazı. Buhari 14/6322

11) Yağmur Namazı. Buhari 2/966

12) Güneş Tutulması Namazı. Buhari 3/1014

13) Seferden Döndükten Sonra Kılınan Namaz. Müslim 715/73

14) Bayram Namazı. Buhari 2/920

15) Cenaze Namazı. Buhari 3/1245

16) Teravih Namazı. Buhari 4/1866

17) Vitir Namazı. Buhari 2/951

18) Teheccüt Namazı. Buhari 4/1866

19) Zifaf Gecesi Namazı. İbni Ebi Şeybe 3/401/2

Allah-u Teâlâ, bu sünnetlerle kişinin kılamadığı farz namazları telafi eder inşallah. Bu hususta Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde insanların amellerinden ilk hesaba çekileceği namazdır. Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ en iyi bilen olduğu halde meleklere:

−‘Kulumun namazına bakın, onu tamam mı yaptı, yoksa noksan mı yaptı?’ buyurur. Namaz tamam ise o tamam olarak yazılır. Ondan bir şey noksan ise Allah Azze ve Celle:

−‘Bakın, kulumun sünnet namazları var mı?’ buyurur. Kulun sünnet namazı varsa, Allah Azze ve Celle:

−‘Kulumun farzlarını sünnet namazlarla tamamlayın’ buyurur. Sonra bütün ameller işte böyle hesaba çekilir.”

Ebu Davud 864, Tirmizi 409, Nesei, İbni Mace
 
Üst Alt