Winter
Forum Yöneticisi
- Üyelik Tarihi
- 20 Haz 2022
- Konular
- 176
- Mesajlar
- 4,427
- MFC Puanı
- 41,820
Lanetli bir bulmacıyı çözmüştü adam.
Parmak uçlarında henüz hissedilmemiş en büyük acılar birbirine karışıyordu. Karanlığa sinmiş küf ve irin kokusu sardı ciğerlerini.
Nefes almakta zorlanıyordu artık. Ama elinden o şeytani labirenti bırakamamıştı. Kutu ağırlaşıyordu. İşlenen günahların hazzı henüz işlenmemiş olanlara hükmediyordu.
Cehennemin en saklı kuytusundan misafirleri geldiğinde ,kahve gözleri hayranlıkla kutudan ışıldayan milyonlarca yıldızı yutan birer kara deliğe dönüşmüştü. Fark bile etmedi..
Gelenler ona ne istediğini sorduklarında bir sürüngen gibi tısladı. Şehvetin zehiri kızıl nehirlerini şaha kaldırırken “Haz “ dedi. Daha önce kimsenin yaşamadığı kadar güçlü bir haz yaşamak istiyordu.
Gelenler gülümsedi.
Derisine geçen halkalar onu gererken adam haykırıyordu. Ne olduğunu anlayamıyordu. O kum saati gibi vücutlarda, daha önce kimsenin gezinmediği tümseklerde gezinmeyi , tepeleri aşmayı ve doruğa ulaşmayı hayal etmişti.
Bedeni parçalanırken ruhununu yakalayan o korkunç iblisler kandırmıştı onu. Verdikleri tek şey sonsuz bir acıydı.
Unutmuştu ama dileği insanlığın en büyük arzusuydu. Sonsuza dek sürecek şiddetli bir haz için duyduğu istek gözünü kör etmişti.
Bunun bedelinin ne olacağını düşünememişti. “Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri , öpüşürken yok olan ateşle barut gibi “..demişti biri bir zamanlar.. eski bir kitabın yalnız bir sayfasına hapsolmuştu.
Tıpkı onun ruhunun sonsuza dek cehenneme hapsolduğu gibi. Acı’nın vadisinde kaybolduğu gibi…
Parmak uçlarında henüz hissedilmemiş en büyük acılar birbirine karışıyordu. Karanlığa sinmiş küf ve irin kokusu sardı ciğerlerini.
Nefes almakta zorlanıyordu artık. Ama elinden o şeytani labirenti bırakamamıştı. Kutu ağırlaşıyordu. İşlenen günahların hazzı henüz işlenmemiş olanlara hükmediyordu.
Cehennemin en saklı kuytusundan misafirleri geldiğinde ,kahve gözleri hayranlıkla kutudan ışıldayan milyonlarca yıldızı yutan birer kara deliğe dönüşmüştü. Fark bile etmedi..
Gelenler ona ne istediğini sorduklarında bir sürüngen gibi tısladı. Şehvetin zehiri kızıl nehirlerini şaha kaldırırken “Haz “ dedi. Daha önce kimsenin yaşamadığı kadar güçlü bir haz yaşamak istiyordu.
Gelenler gülümsedi.
Derisine geçen halkalar onu gererken adam haykırıyordu. Ne olduğunu anlayamıyordu. O kum saati gibi vücutlarda, daha önce kimsenin gezinmediği tümseklerde gezinmeyi , tepeleri aşmayı ve doruğa ulaşmayı hayal etmişti.
Bedeni parçalanırken ruhununu yakalayan o korkunç iblisler kandırmıştı onu. Verdikleri tek şey sonsuz bir acıydı.
Unutmuştu ama dileği insanlığın en büyük arzusuydu. Sonsuza dek sürecek şiddetli bir haz için duyduğu istek gözünü kör etmişti.
Bunun bedelinin ne olacağını düşünememişti. “Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri , öpüşürken yok olan ateşle barut gibi “..demişti biri bir zamanlar.. eski bir kitabın yalnız bir sayfasına hapsolmuştu.
Tıpkı onun ruhunun sonsuza dek cehenneme hapsolduğu gibi. Acı’nın vadisinde kaybolduğu gibi…
Son düzenleme: