- Konum
- Cennet Şelaleleri. ♡
-
- Üyelik Tarihi
- 20 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 4,143
-
- MFC Puanı
- 312
Selamun Aleykum Ehlibeyt Dostları
Küçük Savaşçı İran İslam İnkılabından sonra çıkan İran-Irak savaşında Hürremşehirde savaşan Şehid Behnam Muhammedî Radın hayatını anlatan dini bir romandır. Kitabın ismi Küçük Savaşçı çünkü Behnam 13 yaşında
Evet 13 yaşında Yaşı küçük ama yüreği, imanı, cesareti yaşından çok çok büyük bir şehidin hayat öyküsü . İman dolu, aşk dolu satırlar arasında kaybolacaksınız Kitabı bırakmak zorunda kaldığımda bile aklım kitaptaydı.. Keşke daha uzun olsaydı dedim hep Herkese tavsiye ederim bu kitabı. Elinizden bırakmak istemeyeceksiniz ve özellikle Behnamın cesaretine hayran kalacaksınız
Kitabı okurken Behruz ismini gördüğümde hem şaşırdım hem heyecanlandım. Yoksa daha önce okuduğum Bir Direnişten Öyküler kitabındaki şehit Behruz mu bu diyerek hemen o kitabı açtım. Çünkü o kitaptaki Behruz da Hürremşehirde yaşıyordu ve orada şehit olmuştu.. Evet Behruz Muradi O kitapta anlatılan şehit Behruz bu kitapta da geçiyor yer yer. Behnam bazen Behruzun grubuna katılıyor . Yani o kitapla bir nevi bağlantısı da var O kitabı da çok beğenmiştim
Neyse şimdi gelelim kitaptan alıntıladığım kısa bir bölüme:
Birkaç gece önce, ağabeyi Daryuş, geç vakitlerde üstü başı toz toprak içinde eve gelip de Sınırda çatışma çıktı! Iraklılar saldırdılar! Pasdar arkadaşlardan ikisi şehid düştü! dediğinde bile, böyle bir savaş çıkabileceğini aklının ucundan geçirmemişti.
Ama savaş başlamıştı işte!
Eşitsiz, namert ve kalleşçe bir saldırıya maruz kalmışlardı
Korkunç bir savaştı bu!
Küçücük Hürremşehire koca ordular ve yüzlerce tankla saldırmıştı Saddam!
Sırf şah rejimi devrilmiş ve İranda bir İslam İnkılabı gerçekleşmiş olduğu için hem de!
Bütünün dünyanın gözleri önünde Saddam, İrana saldırıyor ve kimseden ses çıkmıyordu
İş başa düşmüştü.
Bu vatan Saddama bırakılamazdı.
İslam dini, Baas ordularına çiğnetilemezdi.
Şeref sahibi her Müslüman bilirdi bunu!
Doğup büyüdüğü toprakları düşmana bırakıp kaçmaktansa, yiğitçe çarpışıp ölmeyi yeğlerdi.
Güç ve kudret sahibi; Saddam değil, Yüce Allahtı!
Nice az ordular, nice çok ordulara galip gelmemiş miydi?
Allah için vatanını ve dinini savunanla, Allaha ve dinine isyan edip başkalarına saldıran, bir olur muydu hiç?
Zor, çok zor bir savaş olacaktı şüphesiz
Korkaklar kaçacak, yiğitler direnecekti
Ama sonunda zafer inananların ve Haktan yana Hakkın yanında olanlarındı
Bundan zerrece kuşkusu yoktu Behnamın [Sayfa:36]
Arka kapaktaki tanıtım yazısı:
Yaz mevsiminin başlarıydı. Hicri Şemsi takvimle 1361 Hordadının üçüncü günüydü.
Iraklılar, gruplar halinde teslim oluyor, İran kuvvetleri Hürremşehiri düşman işgalinden kurtarıyordu artık.
Seyyid Salih, şehrin Merkez Camiine ulaşmıştı.
Caminin yaralı duvarıyla ahşap kapısını öpüp okşadı.
Gözyaşlarını tutamamıştı.
Şehid düşen arkadaşlarını hatırladı; Cihanara, Cemşid, Ahmet, Mecid ve Behnam Muhammedi geldi gözlerinin önüne
Gayriihtiyarî, yere baktı.
Merkez Camiinin önünden, Irak sınırına uzanan Şelemçe yolu boyunca her taraf silah ve miğfer doluydu.
Behnamın gördüğü rüya gerçekleşmişti
Irak orduları, girdiklerine bin pişman oldukları şehri zillet içinde terk ediyor, silahlarını, miğferlerini, bütün ağırlıklarını atıp kaçıyorlardı Hürremşehirden
Küçük Savaşçı İran İslam İnkılabından sonra çıkan İran-Irak savaşında Hürremşehirde savaşan Şehid Behnam Muhammedî Radın hayatını anlatan dini bir romandır. Kitabın ismi Küçük Savaşçı çünkü Behnam 13 yaşında
Evet 13 yaşında Yaşı küçük ama yüreği, imanı, cesareti yaşından çok çok büyük bir şehidin hayat öyküsü . İman dolu, aşk dolu satırlar arasında kaybolacaksınız Kitabı bırakmak zorunda kaldığımda bile aklım kitaptaydı.. Keşke daha uzun olsaydı dedim hep Herkese tavsiye ederim bu kitabı. Elinizden bırakmak istemeyeceksiniz ve özellikle Behnamın cesaretine hayran kalacaksınız
Kitabı okurken Behruz ismini gördüğümde hem şaşırdım hem heyecanlandım. Yoksa daha önce okuduğum Bir Direnişten Öyküler kitabındaki şehit Behruz mu bu diyerek hemen o kitabı açtım. Çünkü o kitaptaki Behruz da Hürremşehirde yaşıyordu ve orada şehit olmuştu.. Evet Behruz Muradi O kitapta anlatılan şehit Behruz bu kitapta da geçiyor yer yer. Behnam bazen Behruzun grubuna katılıyor . Yani o kitapla bir nevi bağlantısı da var O kitabı da çok beğenmiştim
Neyse şimdi gelelim kitaptan alıntıladığım kısa bir bölüme:
Birkaç gece önce, ağabeyi Daryuş, geç vakitlerde üstü başı toz toprak içinde eve gelip de Sınırda çatışma çıktı! Iraklılar saldırdılar! Pasdar arkadaşlardan ikisi şehid düştü! dediğinde bile, böyle bir savaş çıkabileceğini aklının ucundan geçirmemişti.
Ama savaş başlamıştı işte!
Eşitsiz, namert ve kalleşçe bir saldırıya maruz kalmışlardı
Korkunç bir savaştı bu!
Küçücük Hürremşehire koca ordular ve yüzlerce tankla saldırmıştı Saddam!
Sırf şah rejimi devrilmiş ve İranda bir İslam İnkılabı gerçekleşmiş olduğu için hem de!
Bütünün dünyanın gözleri önünde Saddam, İrana saldırıyor ve kimseden ses çıkmıyordu
İş başa düşmüştü.
Bu vatan Saddama bırakılamazdı.
İslam dini, Baas ordularına çiğnetilemezdi.
Şeref sahibi her Müslüman bilirdi bunu!
Doğup büyüdüğü toprakları düşmana bırakıp kaçmaktansa, yiğitçe çarpışıp ölmeyi yeğlerdi.
Güç ve kudret sahibi; Saddam değil, Yüce Allahtı!
Nice az ordular, nice çok ordulara galip gelmemiş miydi?
Allah için vatanını ve dinini savunanla, Allaha ve dinine isyan edip başkalarına saldıran, bir olur muydu hiç?
Zor, çok zor bir savaş olacaktı şüphesiz
Korkaklar kaçacak, yiğitler direnecekti
Ama sonunda zafer inananların ve Haktan yana Hakkın yanında olanlarındı
Bundan zerrece kuşkusu yoktu Behnamın [Sayfa:36]
Arka kapaktaki tanıtım yazısı:
Yaz mevsiminin başlarıydı. Hicri Şemsi takvimle 1361 Hordadının üçüncü günüydü.
Iraklılar, gruplar halinde teslim oluyor, İran kuvvetleri Hürremşehiri düşman işgalinden kurtarıyordu artık.
Seyyid Salih, şehrin Merkez Camiine ulaşmıştı.
Caminin yaralı duvarıyla ahşap kapısını öpüp okşadı.
Gözyaşlarını tutamamıştı.
Şehid düşen arkadaşlarını hatırladı; Cihanara, Cemşid, Ahmet, Mecid ve Behnam Muhammedi geldi gözlerinin önüne
Gayriihtiyarî, yere baktı.
Merkez Camiinin önünden, Irak sınırına uzanan Şelemçe yolu boyunca her taraf silah ve miğfer doluydu.
Behnamın gördüğü rüya gerçekleşmişti
Irak orduları, girdiklerine bin pişman oldukları şehri zillet içinde terk ediyor, silahlarını, miğferlerini, bütün ağırlıklarını atıp kaçıyorlardı Hürremşehirden