- Konum
- BERTUNA
-
- Üyelik Tarihi
- 2 Haz 2020
-
- Mesajlar
- 5,358
-
- MFC Puanı
- 16,420
Latin Alfabesi
Latince, Hint-Avrupa dil ailesine ait olan bir dildir. En büyük dil ailesi olarak dünyada bu dili konuşanların sayısı 2,5 milyar kişiyi bulur. Buna bağlı olarak Latin Alfabesi de çok yaygın bir alfabedir. Latin alfabesinde temel olarak ‘A, B, C, D, E, F, G, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X, Y, Z’ olmak üzere 23 harf bulunur. Tabi bu temel alfabe yüzlerce yıl süren değişiklikler ve geliştirmeler sonucunda oluşmuştur. Ayrıca Türkiye’de kullanılan Latin alfabesinde olduğu gibi, alfabeyi kullanan kültürün kendi ses değerlerini karşılayacak olan harflerin eklenmesi ile oluşturulan ve kullanılan Latin alfabesi çeşitleri vardır.
Türkiye’de kullanılan Latin Alfabesinden ‘Q, X’ harfleri çıkartılmış, ‘Ç, Ğ, İ, J, Ö, Ş, U, Ü’ harfleri eklenmiş ve 29 harfli bir alfabe oluşturulmuştur. İngilizce yazmak için kullanılan Latin Alfabesine ise ‘J, U, W’ harfleri eklenmiş ve alfabedeki harf sayısı 26’ya çıkmıştır.

Latin Alfabesinin Tarihsel Gelişimi Latin alfabesi, M.Ö. 7. yüzyılda Yunan Alfabesi üzerinde bazı değişikliklerin yapılması ile meydana gelmiştir. Ayrıca bu alfabeye Roma alfabesi de denilmektedir. Harflerin büyük çoğunluğu Latin alfabesindeki ortak seslerdir. Latince İlk çağda İtalya yarımadasında, Roma’nın içinde bulunduğu Latium bölgesinde konuşuldu ve daha sonra Roma İmparatorluğunun resmi dili oldu. Dolayısıyla oluşturulan alfabe de Latin Alfabesi veya Roma alfabesi olarak anıldı.
M.Ö.500 yıllarında yani 2500 yıl kadar önce Latin Harfleri ‘A, B, C, D, E, F, Γ, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X.’ harflerinden meydana geliyordu. Bu yıllarda Yunan Alfabesinde “G” harfini yazmak amacıyla “Γ “ (gamma) harfi kullanılmaktaydı.. Küçük “g” harfini yazmak için ise “y” harfi değerlendiriliyordu. Yani toplam 21 harf kullanılıyordu.
M.Ö.3. Yüzyılda Latin harfleri ‘A, B, C, D, E, F, G, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X, Y, Z’ şeklini almıştı. Yunan alfabesindeki “Z” ve “Y” harfleri kullanılmaya başlamış, “Γ “ (gamma) harfinin yerine ise “G” harfi bulunmuştu. Yani kullanılan harf sayısı 23’e çıkmıştı.
Latin alfabesi kullanarak yazı yazan tüm uygarlıklar, kendi kültürlerindeki farklılıklara ya da kullandıkları dillerdeki seslere göre alfabede değişiklikler yapıyorlardı. Latince Yunanca ile birlikte ilkçağın başlıca kültür ve uygarlık dillerini oluşturmuşlardır. Yerel dillerin yanında yaşamını sürdürürken özelikle aydın okumuş, yazmış insanlar tarafından kullanılmıştır.
Zamanla, diğer çeşitli katmandaki insanlarında dilini etkisi altına almış, onların dilini de teker teker ortadan kaldırmış, neo-latin dillerinin doğmasına sebep olmuştur. Ortaçağda bilimsel çalışmalar Latince yürütülmüş, yapıtlar Latince yazılmıştır. O zamanlarda diplomaside kullanılan yazışma dili de Latince dilidir. Ayrıca kilise inançlılar arasında iletişim Latin diliyle yapılmaktaydı. Dolayısıyla Latince olarak bilinen dil ve onu yazmak için kullanılan Latin Alfabesi, özellikle Avrupa’da hâkim olan dil ve alfabe haline gelmiştir.
Latin Alfabesinin Kullanıldığı Alanlar ve Farklı Dillere Uyarlanması Latince yaşayan Batı dillerinden Fransızca, ,İtalyanca, Portekizce ve Romence’nin birinci derecede anasıdır. Günümüzde Hukuk, Tıp, Diş hekimliği, Veterinerlik, Eczacılık, Botanik, Zooloji, Jeoloji ve diğer birçok bilim dalında, özellikle Terminoloji konusunda Latince öğrenmek zorunludur. Felsefi Arkeoloji alanındaki kaynaklara Latince olmadan başvurulamaz. Eskiçağ ve Ortaçağ tarihi ve bir ölçüde Yeniçağ tarihi bu alanda örnektirler.
Batıyla ilgili Sosyal bilimler üzerinde araştırma yapacaklar için Latin dili ve yazını özelikle gereklidir. Kısacası Ortaçağ’dan günümüze kadar uzanan dönemde, neredeyse tüm bilimsel alanlarda yapılan çalışmaları kaydetmek amacıyla Latince dili ve alfabesi kullanılmıştır. Dolayısıyla farklı alfabeleri kullanan milletlere ya da kültürlere mensup olan bilim adamları ve sanatçılar bile, Latince veya onun etkisi ile türetilmiş olan dillere ve onların yazıldığı Latin Alfabesine hâkim olmak zorunda kalmıştır.
Latinizasyon veya Romanizasyon kelimeleriyle ifade edilen ise, Latin Alfabesindeki harfler tarafından karşılanmayan seslerin, ses sistemlerinin Latin Alfabesine uyarlanması olarak anlatılabilir. Latinize harfler, Arap ve Kiril Alfabesinde bulunan bazı seslerin karşılığı olarak kullanılan harflerdir. Tabi bu bazı diller arasında çeviri yaparken ya da farklı alfabeler kullanılarak yazılmış olan metinleri Latin Alfabesine dönüştürürken bazı sorunlar yaratabilmektedir.
Örneğin Arap alfabesinden çeviri yaparken Latinize edilmiş olan ‘Ä’ harfinin kullanıldığı ‘Yämin’ kelimesi, Türkçeye ‘Yemin’ şeklinde çevrilir. ‘Ä’ harfi, A ve E arasında bir ses (A+E) ya da gırtlaktan gelen kalın bir ‘E’ harfi olarak telaffuz edilir. Temel olarak Latin Alfabesini kullanan her ülke, kendi kullandığı bazı sesleri ifade etmek üzere Latin Alfabesine bazı harfler eklemiştir. Örneğin dilimizde bulunan ve boğazın boğumlanmasıyla çıkartılan sesi ifade etmek üzere alfabeye ‘Ğ,ğ’ harfi eklenmiş ve ‘yumuşak g’ olarak isimlendirilmiştir.
Türkçe alfabesinde Latin alfabesine “Ç, Ğ, İ, J, Ö, Ş, U, Ü “ sekiz ses eklenerek ve “Q, X ” iki ses çıkarılarak harf sayısı 29’a çıkarılmıştır. Türkçede olduğu gibi tüm dünyada Latin alfabesini kullanan diller kendi kültürlerine ve ses düzenlerine göre ufak değişiklik yaparak bu alfabeden faydalanmaktadırlar. Yeni Türk alfabesi Latin harfleri temel alınarak, 1923 yılında ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanun ile Latin Alfabesine geçilmiş, eskiden kullanılan Arap Alfabesi birden ve kesin olarak terk edilmiştir.

1930’lu yıllar sonrasında, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (S.S.C.B.) içinde yer alan Türk topluluklarının kullanmakta oldukları alfabeleri Latin Alfabesine ve ortak bir yazı sistemine çevirmek amacıyla, Uniform Türk Alfabesi ya da Ortak Türkçe Alfabe olarak isimlendirilen ve asal seslerden oluşan bir alfabe geliştirilmiştir.
Oluşturulan temel alfabe, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kullanılmakta olan Latin alfabesi esas alınarak ortaya çıkartılmıştır. Ama noktalama işaretleri gibi bazı yardımcılardan faydalanarak, ilgili dillerde bulunan sesleri karşılayabilecek olan yeni harflere yönelik çalışmalar yapılmış ve değiştirilmiştir.
Her devletin yaptığı çalışmalar sonucunda, Azerbaycan, Gagavuzya, Türkmenistan, Tataristan gibi ülkeler ya tamamen Latin Alfabesine geçmişler ya da Kiril Alfabesi ile birlikte Latin Alfabesi kullanmaya başlamışlardır.
Dolayısıyla bütün Türki cumhuriyetler, temel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kullanmakta olduğu Latin Alfabesini esas alarak kendi dillerindeki seslere uygun harfleri de içeren Latin Alfabesini oluşturma ve bu alfabeye geçme çalışmaları yapmaktadır. Örneğin Azerbaycan, Türkiye’de kullanılan Latin Alfabesine 3 tane yeni ses değeri yani harf ekleyerek, kendi dillerine uygun olan Latin alfabesini oluşturmuş ve kullanmaya başlamıştır. Diğer Türk Cumhuriyetlerinin de yapmış oldukları çalışmaları ve hazırlıkları kısa süre içinde tamamlayacaklarını ve tümüyle Latin Alfabesine geçiş yapacaklarını tahmin etmek zor değildir.

Sonuç olarak Latin Alfabesi, günümüzdeki modern dünyada en çok kullanılan alfabe durumuna gelmiştir. Hatta Çin ya da Arap Devletleri gibi kendi alfabesini kullanmaya devam eden ülkeler bile, çoğu zaman yazışma dili olarak ya da dış dünyayla iletişim kurabilme amacıyla, Latin Alfabesini kullanmaktadırlar. Yani Latin Alfabesi şu anda dünyada yaşayan insanların ve ülkelerin çoğu tarafından kullanılmakta olan, farklı dilleri kullanan kişilerin iletişim kurma amacıyla kullandıkları ortak alfabe olarak gösterilebilir. Yapılan Latinizasyon çalışmaları ile farklı dillerdeki sesleri karşılayabilecek olan harflerin belirlenmesi ve herkes tarafından aynı şekilde telaffuz edilebilmesi amacına ulaşmak için büyük bir yol kat edilmiştir.
Kaynak :
Latince, Hint-Avrupa dil ailesine ait olan bir dildir. En büyük dil ailesi olarak dünyada bu dili konuşanların sayısı 2,5 milyar kişiyi bulur. Buna bağlı olarak Latin Alfabesi de çok yaygın bir alfabedir. Latin alfabesinde temel olarak ‘A, B, C, D, E, F, G, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X, Y, Z’ olmak üzere 23 harf bulunur. Tabi bu temel alfabe yüzlerce yıl süren değişiklikler ve geliştirmeler sonucunda oluşmuştur. Ayrıca Türkiye’de kullanılan Latin alfabesinde olduğu gibi, alfabeyi kullanan kültürün kendi ses değerlerini karşılayacak olan harflerin eklenmesi ile oluşturulan ve kullanılan Latin alfabesi çeşitleri vardır.
Türkiye’de kullanılan Latin Alfabesinden ‘Q, X’ harfleri çıkartılmış, ‘Ç, Ğ, İ, J, Ö, Ş, U, Ü’ harfleri eklenmiş ve 29 harfli bir alfabe oluşturulmuştur. İngilizce yazmak için kullanılan Latin Alfabesine ise ‘J, U, W’ harfleri eklenmiş ve alfabedeki harf sayısı 26’ya çıkmıştır.

Latin Alfabesinin Tarihsel Gelişimi Latin alfabesi, M.Ö. 7. yüzyılda Yunan Alfabesi üzerinde bazı değişikliklerin yapılması ile meydana gelmiştir. Ayrıca bu alfabeye Roma alfabesi de denilmektedir. Harflerin büyük çoğunluğu Latin alfabesindeki ortak seslerdir. Latince İlk çağda İtalya yarımadasında, Roma’nın içinde bulunduğu Latium bölgesinde konuşuldu ve daha sonra Roma İmparatorluğunun resmi dili oldu. Dolayısıyla oluşturulan alfabe de Latin Alfabesi veya Roma alfabesi olarak anıldı.
M.Ö.500 yıllarında yani 2500 yıl kadar önce Latin Harfleri ‘A, B, C, D, E, F, Γ, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X.’ harflerinden meydana geliyordu. Bu yıllarda Yunan Alfabesinde “G” harfini yazmak amacıyla “Γ “ (gamma) harfi kullanılmaktaydı.. Küçük “g” harfini yazmak için ise “y” harfi değerlendiriliyordu. Yani toplam 21 harf kullanılıyordu.
M.Ö.3. Yüzyılda Latin harfleri ‘A, B, C, D, E, F, G, H, I, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, V, X, Y, Z’ şeklini almıştı. Yunan alfabesindeki “Z” ve “Y” harfleri kullanılmaya başlamış, “Γ “ (gamma) harfinin yerine ise “G” harfi bulunmuştu. Yani kullanılan harf sayısı 23’e çıkmıştı.
Latin alfabesi kullanarak yazı yazan tüm uygarlıklar, kendi kültürlerindeki farklılıklara ya da kullandıkları dillerdeki seslere göre alfabede değişiklikler yapıyorlardı. Latince Yunanca ile birlikte ilkçağın başlıca kültür ve uygarlık dillerini oluşturmuşlardır. Yerel dillerin yanında yaşamını sürdürürken özelikle aydın okumuş, yazmış insanlar tarafından kullanılmıştır.
Zamanla, diğer çeşitli katmandaki insanlarında dilini etkisi altına almış, onların dilini de teker teker ortadan kaldırmış, neo-latin dillerinin doğmasına sebep olmuştur. Ortaçağda bilimsel çalışmalar Latince yürütülmüş, yapıtlar Latince yazılmıştır. O zamanlarda diplomaside kullanılan yazışma dili de Latince dilidir. Ayrıca kilise inançlılar arasında iletişim Latin diliyle yapılmaktaydı. Dolayısıyla Latince olarak bilinen dil ve onu yazmak için kullanılan Latin Alfabesi, özellikle Avrupa’da hâkim olan dil ve alfabe haline gelmiştir.
Latin Alfabesinin Kullanıldığı Alanlar ve Farklı Dillere Uyarlanması Latince yaşayan Batı dillerinden Fransızca, ,İtalyanca, Portekizce ve Romence’nin birinci derecede anasıdır. Günümüzde Hukuk, Tıp, Diş hekimliği, Veterinerlik, Eczacılık, Botanik, Zooloji, Jeoloji ve diğer birçok bilim dalında, özellikle Terminoloji konusunda Latince öğrenmek zorunludur. Felsefi Arkeoloji alanındaki kaynaklara Latince olmadan başvurulamaz. Eskiçağ ve Ortaçağ tarihi ve bir ölçüde Yeniçağ tarihi bu alanda örnektirler.
Batıyla ilgili Sosyal bilimler üzerinde araştırma yapacaklar için Latin dili ve yazını özelikle gereklidir. Kısacası Ortaçağ’dan günümüze kadar uzanan dönemde, neredeyse tüm bilimsel alanlarda yapılan çalışmaları kaydetmek amacıyla Latince dili ve alfabesi kullanılmıştır. Dolayısıyla farklı alfabeleri kullanan milletlere ya da kültürlere mensup olan bilim adamları ve sanatçılar bile, Latince veya onun etkisi ile türetilmiş olan dillere ve onların yazıldığı Latin Alfabesine hâkim olmak zorunda kalmıştır.
Latinizasyon veya Romanizasyon kelimeleriyle ifade edilen ise, Latin Alfabesindeki harfler tarafından karşılanmayan seslerin, ses sistemlerinin Latin Alfabesine uyarlanması olarak anlatılabilir. Latinize harfler, Arap ve Kiril Alfabesinde bulunan bazı seslerin karşılığı olarak kullanılan harflerdir. Tabi bu bazı diller arasında çeviri yaparken ya da farklı alfabeler kullanılarak yazılmış olan metinleri Latin Alfabesine dönüştürürken bazı sorunlar yaratabilmektedir.
Örneğin Arap alfabesinden çeviri yaparken Latinize edilmiş olan ‘Ä’ harfinin kullanıldığı ‘Yämin’ kelimesi, Türkçeye ‘Yemin’ şeklinde çevrilir. ‘Ä’ harfi, A ve E arasında bir ses (A+E) ya da gırtlaktan gelen kalın bir ‘E’ harfi olarak telaffuz edilir. Temel olarak Latin Alfabesini kullanan her ülke, kendi kullandığı bazı sesleri ifade etmek üzere Latin Alfabesine bazı harfler eklemiştir. Örneğin dilimizde bulunan ve boğazın boğumlanmasıyla çıkartılan sesi ifade etmek üzere alfabeye ‘Ğ,ğ’ harfi eklenmiş ve ‘yumuşak g’ olarak isimlendirilmiştir.
Türkçe alfabesinde Latin alfabesine “Ç, Ğ, İ, J, Ö, Ş, U, Ü “ sekiz ses eklenerek ve “Q, X ” iki ses çıkarılarak harf sayısı 29’a çıkarılmıştır. Türkçede olduğu gibi tüm dünyada Latin alfabesini kullanan diller kendi kültürlerine ve ses düzenlerine göre ufak değişiklik yaparak bu alfabeden faydalanmaktadırlar. Yeni Türk alfabesi Latin harfleri temel alınarak, 1923 yılında ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanun ile Latin Alfabesine geçilmiş, eskiden kullanılan Arap Alfabesi birden ve kesin olarak terk edilmiştir.

1930’lu yıllar sonrasında, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (S.S.C.B.) içinde yer alan Türk topluluklarının kullanmakta oldukları alfabeleri Latin Alfabesine ve ortak bir yazı sistemine çevirmek amacıyla, Uniform Türk Alfabesi ya da Ortak Türkçe Alfabe olarak isimlendirilen ve asal seslerden oluşan bir alfabe geliştirilmiştir.
Oluşturulan temel alfabe, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kullanılmakta olan Latin alfabesi esas alınarak ortaya çıkartılmıştır. Ama noktalama işaretleri gibi bazı yardımcılardan faydalanarak, ilgili dillerde bulunan sesleri karşılayabilecek olan yeni harflere yönelik çalışmalar yapılmış ve değiştirilmiştir.
Her devletin yaptığı çalışmalar sonucunda, Azerbaycan, Gagavuzya, Türkmenistan, Tataristan gibi ülkeler ya tamamen Latin Alfabesine geçmişler ya da Kiril Alfabesi ile birlikte Latin Alfabesi kullanmaya başlamışlardır.
Dolayısıyla bütün Türki cumhuriyetler, temel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kullanmakta olduğu Latin Alfabesini esas alarak kendi dillerindeki seslere uygun harfleri de içeren Latin Alfabesini oluşturma ve bu alfabeye geçme çalışmaları yapmaktadır. Örneğin Azerbaycan, Türkiye’de kullanılan Latin Alfabesine 3 tane yeni ses değeri yani harf ekleyerek, kendi dillerine uygun olan Latin alfabesini oluşturmuş ve kullanmaya başlamıştır. Diğer Türk Cumhuriyetlerinin de yapmış oldukları çalışmaları ve hazırlıkları kısa süre içinde tamamlayacaklarını ve tümüyle Latin Alfabesine geçiş yapacaklarını tahmin etmek zor değildir.

Sonuç olarak Latin Alfabesi, günümüzdeki modern dünyada en çok kullanılan alfabe durumuna gelmiştir. Hatta Çin ya da Arap Devletleri gibi kendi alfabesini kullanmaya devam eden ülkeler bile, çoğu zaman yazışma dili olarak ya da dış dünyayla iletişim kurabilme amacıyla, Latin Alfabesini kullanmaktadırlar. Yani Latin Alfabesi şu anda dünyada yaşayan insanların ve ülkelerin çoğu tarafından kullanılmakta olan, farklı dilleri kullanan kişilerin iletişim kurma amacıyla kullandıkları ortak alfabe olarak gösterilebilir. Yapılan Latinizasyon çalışmaları ile farklı dillerdeki sesleri karşılayabilecek olan harflerin belirlenmesi ve herkes tarafından aynı şekilde telaffuz edilebilmesi amacına ulaşmak için büyük bir yol kat edilmiştir.
Kaynak :
Kod:
https://www.alfabesi.com/latin-alfabesi/