• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Miskinler Tekkesi - Reşat Nuri Güntekin

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
1. Kitabın Konusu: Kitap, Türkiye’deki dilencilerin dünyasını ve cahil hocaları başarıyla tasvir eder. Yazarın en dikkate değer eserlerinden biridir. Padişah II.Mahmut dönemi ileri gelenlerinden olup padişaha yakınlığıyla tanınan Kocabaş Kazasker Şemsettin Molla’ nın torununun hayatı üzerine kurulmuş bir kitaptır. Padişahın ekmek kırıntılarının kat kat işlemeli bohça ve sedef kutularda saklandığı bir ortamda, padişah dilencisi bir dedenin torunu olan ve hem meşrutiyet hem cumhuriyet dönemlerinde yaşayan roman kahramanı, bir çeşit soya çekimle dilenciliği meslek edinir.

2. Kitabın Özeti: Küçük yaşlarda ev halkının kızmasına rağmen dilenci taklidi yapmasıyla başlayan dilencilik özentisi, ona hayatının sonuna kadar götürür. Çocukluğunda oyunlar oynamayı sevmeyen, oturduğu yerden kalkmak istemeyen bir yapıya sahipti.

Korkak pısırık bir kişi olan daha sonra yaş onyedi onsekiz olunca delikanlılığında verdiği cesaretle, biraz havalanıyor. Kolalı gömlekler, ütülü pantolonlar giyip dışarı çıkıyor, ama yine de rüyasında kendisini Don Kişot gibi görmekten alamıyor. Evine giren hırsızı yakalayıp polise teslim ediyor, piyangodan çıkan parayla babannesinin borçlarını kapatıyor, gibi rüyalar biraz daha cesaretlendiriyor.
Mahallesinde çıkan yangında içeridekileri kurtarmaya gitmek istiyor fakat bacısı izin vermiyor.Bunlar umursamaz bir tavırla evde oyun oynamaya başlıyorlar, arada bir yukarı çıkarak yangının sönüp sönmediğine bakıyorlardı. Ama sabaha karşı evlerinin de yanmasına mani olamadılar.

Burdan başka bir mahalleye taşınırlar. Yeni evleri eski evleri kadar güzel olmamasına rağmen tek tesellisi bir görüşte aşık olduğu komşu kızı Mesrure’ dir. Mesrure’ yi evin bir köşesinden izliyor, ama bir türlü cesaretini toplayamıyordu. Biraz da korkuyordu. Çünkü kafası çok büyük olduğu için mesrure’ nin cevabının ‘hayır’ olabileceği endişesi vardı. Mesrure’ nin babası aile dostu olmaya başladı. Akşamları evlerine gelir, oturur, muhabbet ederlerdi. Mesrure’ nin babası şiiri çok severdi. Ve arada bir dörtlükler okuyordu. Babasını etkilemek için kendini şiire adamıştı. Mesrure’ nin babası şiir okumaya balayınca o da sonunu getiriyordu. Babası gerçekten etkilenmişti. En sonunda dadıların da aracılığıyla Mesrure’ ye teklif götürdüler. Sonunda kabul etti. Ama meşrutiyet inkılabının olduğu yılda, dayısı yüzünden evleri dağılır. Büyükannesi ve bacısıyla birlikte başka bir eve taşınırlar. Babaannesini kaybeder. Artık evden ayrılma zamanı gelmiştir. Sakallı Talat diye biriyle tanışır, arkadaşlık kurar. Talat memurdur. Talat’ ın tavsiyesiyle Zeynep Hanım Konağı’ nda eğitim almaya başladı. Edinmiş olduğu çevre yüzünden Sinop’ a gönderilir. Salıverilmesiyle, kendisine kalacak bir yer bulup burayı arzuhal ve köylü mektupları yazmaya başlar.

Düşüncesiz bir şekilde İstanbul’ a döner. Talat’ la tekrar karşılaşır. Talat yine elinden tutar ve bir iş bulur. Mektepte yazı hocalığı ve katiplik yapacak, mektepte kalacaktı. Askerlik yaşı glmişti. Ama bütün yoklamalarda kafası büyük olduğu için sorun çıkıyordu. Bugün git yarın gel diyorlardı. Sonradan askere de alındı ve Mısır’ a yolculuk başladı. Yolculukta kargaşa çıktı ve yürüyerek memlekete geri dönmeye başladı. Yürüye yürüye Konya’ ya geliyor, kendini biraz toplayarak İzmir’ e hastaneye gidiyor hiç parası kalmadığı için taburcu bile edilemiyor. Hastane müdürü, ölmüş bir kişinin elbselerini vererek taburcu eder. İzmir işgal altında olduğu için tütün deposunda kalıyordu. Günleri artık çok daha kötüye gidiyordu. Cami önünde beklerken kadının birinden ilk sadakasını alıyor. Bu parayla akşama yiyecek alıyor ve kaldığı yere götürerek oradakileri sevindiriyor.

Dilenciliğe başlamasıyla kazanci bayağı artıyor. Artık doktorlara büyük belediye memurlarının maaşına yaklaşmaya başlamıştı. Kendine bir ev bile tutmuştu. Arap komşuları vardı çevresinde. Kaldığı yerdeki Arap komşuları, sabah erkenden çıkıp akşam geç dönmesini merak etmişler, iş arıyorum cevabını almışlardır. İş istediği yerlerden aldığı cevaplar üzüyor fakat yılmıyordu. Sonunda dilediği oldu ve iş buldu. Sevinçliydi. Çünkü başkaları gibi çalışarak ekmeğini kazandığı gündü.

3. Kitabın Ana Fikri: ‘İnsan yedisinde ne ise; yetmişinde de o olur’ derler, ama insanın ne olursa olsun, her türlü durumda kendini bırakmamalı, hayata iki elle sarılmalıdır.
 
Üst