- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 813
-
- MFC Puanı
- 14
Bir çocuk nasıl gülümsüyorsa gökyüzüne,gökyüzü nasıl merhametini indirirse hayatın omuzlarına ve hayat nasıl tedirgin alışkanlığını sürdürüyorsa,öyleyiz biz de.
Yeryüzü çerağında yanmışız da külümüz Hüseyin dergahına savrulmuş gibi. Sevgilimizin ak mendilini kerbela kanıyla ıslattığımızdan beridir,iflah olmaz ateşi ile isyan damarlarımızda dolaşır durur.Hırçın sözleriyle deniz,kabına sığmaz başkaldırıyla nasıl yontuyorsa ,sivriltiyorsa dağları,taşları öyleyiz biz de.
Çığlıklarına sarılıp tükenen zamandan geçiyoruz.Ay yutmuş katran karası gecelerde,yalnızca eşkıya tılsımlarının kol gezdiği,harami suretlerinin parıldadığı bir dünya bu.Bol ışıklı neonların kustuğu etiketlerle ünlenen adamlar.Kadınlığı yontulmuş,erkekliği cilalı,insanlığını unutmuş kentleri,bir Nebi ardına bile bakmadan nasıl terk ediyorsa öyle terk etmek diledik.
Yalan ve illüzyonla örülmüş bir perdedir bu.Mahir kalpazanların eliyle ilmek ilmek işlenen ve adına modern kültür/global yaşam denilen katiller ve alçaklar evreni!Bütün kavram ve kelimelerin içini boşaltarak kendi tarzına indirgeyen ve bunu da dünyaya olmazsa olmaz gereklilikler olarak dayatan soysuzluk cehennemine dekor ne kadar da albenili.Bütün insanlık sarhoş ve kendinden geçmiş halde bu iğreti sahnede yerini almak için soyunuyor insanlığından.Yeni dünya düzeni adı verilen sahtekarlık,habis bir ur gibi öylesine yayılmakta ki,böyle bir düzenin içerdiği değerler ancak insanlık terk edilerek elde edilebilir.Böyle de sürüyor.Her taraf konuşan,yürüyen,gülen,eğlenen,markaya endekslenmiş suretlerle doluyor.Bütün renklerin flulaşıp tek bir renge dönüştüğü,bütün düşünme biçimlerinin dilsiz ve sözsüz kaldığı,bütün duyargaların edilgen bir hal aldığı bir çağ bu.Adına küreselleşme dedikleri,kuralları caniler tarafından edilmiş vahşi bir oyun.İşin daha da vahimi bu kahredici fırtınaya karşı onurla ve dik durması gerekenlerin,çoktan hazırlanan sahnede kendileri için biçilmiş rolü kabul etmiş olmalarıdır.Müslüman dünyayı daha bir sıkı denetimde tutan bu kirli kuşatmanın İslama yüklediği tanım,bu düşünce sistemini bayraklaştıranlarca çoğunluk kabul edilmiş durumda.Aykırı ve sıra dışı bir çıkış,bizzat bunlar tarafından terörize bir hal olarak görülmektedir.Şimdilik kulaklara fısıldanan,önü alınmazsa yürekleri ele geçirmeye hazırlanan vehimdir bu.Yayılmaya devam ediyor.
Sesimiz yükselmeli ve keskinleşmeli pahası ne olursa olsun.Her adımımızda toprağa ses verdiğimizin farkına vararak,toprağın dilini göklerin söylemi ile buluşturmak gibi onurlu bir yürüyüş olmalı.Uçurumun kenarına tutunmuş dağ lalesi gibi yüreğine son sevdasını sürenlerden devralınmış bir emanet olmalı yol aydınlığımız.
Saygıdeğer Okur!
Kendimize ve varoluşunuzu simgeleyen her değerlere sahip çıkma zamanıdır.Korku ve umut arasındaki yol,her şeyden önce fedakarlık,vefakarlık ve berrak bir bilinç öngörmektedir.Yaşadığımız anın sıradan figürleri münzeviliğinde değil,geleneğin temiz mirasını geleceğin erdemli insanlarına ulaştırmak müjdeciliğinde olunmalı.
Ve yol,ancak birbirimize tutunduğumuzda,birbirimizde buluştuğumuzda,kutlu bir yol olmalı
Çünkü bizler şahid olmaya geldik,sahip olmaya değil .
yolcu dergisi (28. sayı /seyir defteri)
Yeryüzü çerağında yanmışız da külümüz Hüseyin dergahına savrulmuş gibi. Sevgilimizin ak mendilini kerbela kanıyla ıslattığımızdan beridir,iflah olmaz ateşi ile isyan damarlarımızda dolaşır durur.Hırçın sözleriyle deniz,kabına sığmaz başkaldırıyla nasıl yontuyorsa ,sivriltiyorsa dağları,taşları öyleyiz biz de.
Çığlıklarına sarılıp tükenen zamandan geçiyoruz.Ay yutmuş katran karası gecelerde,yalnızca eşkıya tılsımlarının kol gezdiği,harami suretlerinin parıldadığı bir dünya bu.Bol ışıklı neonların kustuğu etiketlerle ünlenen adamlar.Kadınlığı yontulmuş,erkekliği cilalı,insanlığını unutmuş kentleri,bir Nebi ardına bile bakmadan nasıl terk ediyorsa öyle terk etmek diledik.
Yalan ve illüzyonla örülmüş bir perdedir bu.Mahir kalpazanların eliyle ilmek ilmek işlenen ve adına modern kültür/global yaşam denilen katiller ve alçaklar evreni!Bütün kavram ve kelimelerin içini boşaltarak kendi tarzına indirgeyen ve bunu da dünyaya olmazsa olmaz gereklilikler olarak dayatan soysuzluk cehennemine dekor ne kadar da albenili.Bütün insanlık sarhoş ve kendinden geçmiş halde bu iğreti sahnede yerini almak için soyunuyor insanlığından.Yeni dünya düzeni adı verilen sahtekarlık,habis bir ur gibi öylesine yayılmakta ki,böyle bir düzenin içerdiği değerler ancak insanlık terk edilerek elde edilebilir.Böyle de sürüyor.Her taraf konuşan,yürüyen,gülen,eğlenen,markaya endekslenmiş suretlerle doluyor.Bütün renklerin flulaşıp tek bir renge dönüştüğü,bütün düşünme biçimlerinin dilsiz ve sözsüz kaldığı,bütün duyargaların edilgen bir hal aldığı bir çağ bu.Adına küreselleşme dedikleri,kuralları caniler tarafından edilmiş vahşi bir oyun.İşin daha da vahimi bu kahredici fırtınaya karşı onurla ve dik durması gerekenlerin,çoktan hazırlanan sahnede kendileri için biçilmiş rolü kabul etmiş olmalarıdır.Müslüman dünyayı daha bir sıkı denetimde tutan bu kirli kuşatmanın İslama yüklediği tanım,bu düşünce sistemini bayraklaştıranlarca çoğunluk kabul edilmiş durumda.Aykırı ve sıra dışı bir çıkış,bizzat bunlar tarafından terörize bir hal olarak görülmektedir.Şimdilik kulaklara fısıldanan,önü alınmazsa yürekleri ele geçirmeye hazırlanan vehimdir bu.Yayılmaya devam ediyor.
Sesimiz yükselmeli ve keskinleşmeli pahası ne olursa olsun.Her adımımızda toprağa ses verdiğimizin farkına vararak,toprağın dilini göklerin söylemi ile buluşturmak gibi onurlu bir yürüyüş olmalı.Uçurumun kenarına tutunmuş dağ lalesi gibi yüreğine son sevdasını sürenlerden devralınmış bir emanet olmalı yol aydınlığımız.
Saygıdeğer Okur!
Kendimize ve varoluşunuzu simgeleyen her değerlere sahip çıkma zamanıdır.Korku ve umut arasındaki yol,her şeyden önce fedakarlık,vefakarlık ve berrak bir bilinç öngörmektedir.Yaşadığımız anın sıradan figürleri münzeviliğinde değil,geleneğin temiz mirasını geleceğin erdemli insanlarına ulaştırmak müjdeciliğinde olunmalı.
Ve yol,ancak birbirimize tutunduğumuzda,birbirimizde buluştuğumuzda,kutlu bir yol olmalı
Çünkü bizler şahid olmaya geldik,sahip olmaya değil .
yolcu dergisi (28. sayı /seyir defteri)