- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 813
-
- MFC Puanı
- 14
Mürşitlik rütbesi ve mürşitlerin hizmeti, Kuran-ı Kerim ve Efendimiz s.a.v.in hadisleri ile bildirilmiş, hükümleri açıklanmıştır.
Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Muhammedin nefsini elinde bulunduran Allaha yemin olsun ki, hiç şüphesiz Allah Tealânın en sevdiği kulları, Allahı kullarına, kulları da Allaha sevdirenler, yeryüzünde hayır ve nasihat için dolaşanlardır. (Beyhakî, Şuabül-İmân, nr. 409). Mürşitlik Allah Tealâya davet rütbesidir.
Mürşid-i kâmil, Allah Tealâyı kullarına kulları da Allah Tealâya sevdirmek için bir vasıtadır. 14 asırdır bu ümmetten milyonlarca müslümanın kurtuluşuna vesile olagelmişlerdir. Dünyanın dört bir tarafındaki mürşid-i kâmillerin ve evliyanın türbelerinden hiç eksilmeyen ziyaretçiler, veli ve mürşit sevgisinin en güzel örneğidir.
Gerek Anadoluda gerek diğer İslâm beldelerinde bulunan binlerce veli türbesinin sürekli ziyaret edilmesi ve milyonlarca insanın oralarda Kuran tilavet etmeleri, salât u selamlar getirmeleri şuna delildir: İnsanoğlu zaman zaman kendi babasını, dedesini, neslini unuttuğu halde Allah dostlarını asırlardır unutmamıştır. Bu da gösteriyor ki Allah Tealâ bir kulunu severse onu bütün insanlara sevdirir.
Tasavvuf yolunda mürşitlik rütbesi rütbelerin en yükseği, mürşitler de Allah Tealâya davette peygamberlerin mirasçılarıdır. Mürşid-i kâmil, kendisine tabi olanı Rasulullah s.a.v.in yoluna sevk eder. Kim Rasulullah s.a.v. Efendimize güzelce uyarsa Allah Tealâ da o kulu sever. Kuranda Allah Tealâ Rasulullah s.a.v. Efendimize hitaben şöyle buyurmuştur: De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Âl-i İmran, 31)
Kâmil bir mürşit, Rasulullah s.a.v. Efendimizin ahlâkına, şeriatına, sünnet-i seniyyesine uyar ve uymaya yöneltir. İnsanlar da Allah Rasulünün sünnetine uymakla Onun güzel ahlâkını örnek almış, Ona tabi olmuş, dolayısıyla da Allah Tealâyı sevmiş olurlar.
İmam Rabbanî k.s. hazretlerinin beyanına göre Nakşibendîlik yolu Efendimiz s.a.v.in ümmetine üç yönden hizmet verir:
İman hakikatlerini inkişaf ettirir,
Kalbî hastalıkları iyileştirir,
Rasulullah s.a.v. Efendimizin sünnetini yaşatır.
Bu zamanın insanlarının hallerine bakıldığında, türlü nefsanî arzularla moda çılgınlıklara uyanların yanında Sünnet-i Seniyyeye uyanların azlığı açıkça görülmektedir. Bu da bize insan nefsinin Allah yoluna bağının zayıflığını gösterir.
İşte mürşid-i kâmillerin vazifesi, kendilerine bağlanan kişileri manevi kirlerden temizlemek suretiyle terbiye etmektir. Nefs çirkin sıfat ve huylardan temizlendikçe kalp parlamaya başlar. Allah Tealânın tevhid, marifet ve muhabbetinin nurları ortaya çıkar. Bu durum Allah Tealânın Kuran-ı Kerimde bildirdiği müjdedir: Şüphesiz nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir. (Şems, 9)
Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Muhammedin nefsini elinde bulunduran Allaha yemin olsun ki, hiç şüphesiz Allah Tealânın en sevdiği kulları, Allahı kullarına, kulları da Allaha sevdirenler, yeryüzünde hayır ve nasihat için dolaşanlardır. (Beyhakî, Şuabül-İmân, nr. 409). Mürşitlik Allah Tealâya davet rütbesidir.
Mürşid-i kâmil, Allah Tealâyı kullarına kulları da Allah Tealâya sevdirmek için bir vasıtadır. 14 asırdır bu ümmetten milyonlarca müslümanın kurtuluşuna vesile olagelmişlerdir. Dünyanın dört bir tarafındaki mürşid-i kâmillerin ve evliyanın türbelerinden hiç eksilmeyen ziyaretçiler, veli ve mürşit sevgisinin en güzel örneğidir.
Gerek Anadoluda gerek diğer İslâm beldelerinde bulunan binlerce veli türbesinin sürekli ziyaret edilmesi ve milyonlarca insanın oralarda Kuran tilavet etmeleri, salât u selamlar getirmeleri şuna delildir: İnsanoğlu zaman zaman kendi babasını, dedesini, neslini unuttuğu halde Allah dostlarını asırlardır unutmamıştır. Bu da gösteriyor ki Allah Tealâ bir kulunu severse onu bütün insanlara sevdirir.
Tasavvuf yolunda mürşitlik rütbesi rütbelerin en yükseği, mürşitler de Allah Tealâya davette peygamberlerin mirasçılarıdır. Mürşid-i kâmil, kendisine tabi olanı Rasulullah s.a.v.in yoluna sevk eder. Kim Rasulullah s.a.v. Efendimize güzelce uyarsa Allah Tealâ da o kulu sever. Kuranda Allah Tealâ Rasulullah s.a.v. Efendimize hitaben şöyle buyurmuştur: De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Âl-i İmran, 31)
Kâmil bir mürşit, Rasulullah s.a.v. Efendimizin ahlâkına, şeriatına, sünnet-i seniyyesine uyar ve uymaya yöneltir. İnsanlar da Allah Rasulünün sünnetine uymakla Onun güzel ahlâkını örnek almış, Ona tabi olmuş, dolayısıyla da Allah Tealâyı sevmiş olurlar.
İmam Rabbanî k.s. hazretlerinin beyanına göre Nakşibendîlik yolu Efendimiz s.a.v.in ümmetine üç yönden hizmet verir:
İman hakikatlerini inkişaf ettirir,
Kalbî hastalıkları iyileştirir,
Rasulullah s.a.v. Efendimizin sünnetini yaşatır.
Bu zamanın insanlarının hallerine bakıldığında, türlü nefsanî arzularla moda çılgınlıklara uyanların yanında Sünnet-i Seniyyeye uyanların azlığı açıkça görülmektedir. Bu da bize insan nefsinin Allah yoluna bağının zayıflığını gösterir.
İşte mürşid-i kâmillerin vazifesi, kendilerine bağlanan kişileri manevi kirlerden temizlemek suretiyle terbiye etmektir. Nefs çirkin sıfat ve huylardan temizlendikçe kalp parlamaya başlar. Allah Tealânın tevhid, marifet ve muhabbetinin nurları ortaya çıkar. Bu durum Allah Tealânın Kuran-ı Kerimde bildirdiği müjdedir: Şüphesiz nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir. (Şems, 9)