Britanya’yı tarihte ilk kez gerçek anlamında birleştiren ve büyük bir güç haline getiren Oliver Cromwell
bütün yaptıklarına rağmen uzunca bir süre ülkesinde
“nefret edilen” kişiler arasında yer almıştır.
Ama zaman geçtikçe
muhafazakârlar tarafından
‘anarşiyi durduran lider’ olarak övülmeye
her türden radikal tarafından da
‘modern çağın ilk devrimcisi’ olarak yüceltilmeye başlanır.
Ayrıca zaman içerisinde liberaller de onun politikalarının ateşli savunucusu olurlar. Böylesine farklı kesimler tarafından övülen bir lider
ancak Sezar veya Napolyon ile karşılaştırılabilir.
Sezar
diktatörlüğünden korkan Romalılar tarafından Senato’da öldürülür. Napolyon ise
acemi bir darbeci olarak meclis kürsüsünde ne yapacağını bilmez bir halde bocalayıp dururken
kardeşinin kararlılığıyla durumu kurtarır; onun çağırdığı askerler
milletvekillerini süngüleriyle dürtükleyerek salondan kovalar...
Cromwell daha kararlıdır; bağırıp çağıran milletvekilleri karşısında kılı kıpırdamaz
askerlerini çağırıp onları kapı dışarı ettikten sonra
Westminster’in kapısına kilit astırır...
17. Yüzyıl’ın ilk yarısında İstanbul’da yeniçeriler II. Osman’ı katlederken ve Bağdat’a sefer açılıp da İran ile savaşlar sürerken
Londra’da bambaşka gerilimler yaşanır... Yeni Stuart Hanedanı’nın kralları I. James (1603-1625) ve I. Charles (1625-1649)
hükümdarlık güçlerini kullanabilmek için
Parlamento ile boğuşmaktadırlar.
Tıpkı Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda ve Fransız İhtilâli’nde de görüleceği gibi
çatışma
vergi nedeniyle su yüzüne çıkar: Parlamento’nun onayı olmadan yeni vergi getirilemiyordu ve giderek güçlenen burjuvazi
Charles’ın masrafları için vergi yükünün artmasını kabul etmiyordu.
Charles
başdanışmanı Strafford Kontu Thomas Wentworth’un teşvikiyle
1629 yılında Parlamento’yu kapattı. Ancak önünde iki engel vardı: Bir kere
Parlamento kapalı kaldıkça
yasal olarak vergi salamıyordu. Daha da önemlisi ise
ordunun denetimi tümüyle onun elinde değildi...
Yani ‘karşılaştırmalı’ olarak düşünürsek; yeniçeriler Sultan Osman’ı boğarken
İngiliz ordusu da Kral Charles’ın kafasını kesebilecekti!..
Charles orduyu denetleyebilmek için Wentworth’u İrlanda’ya gönderdi. Orada
bir isyanı bastırma bahanesiyle yeni bir ordu kurulacaktı. Ancak bu sırada
İskoçlar da İngiliz monarşisine ve Kalvinist düşüncenin aldığı yerel biçim olan Presbiteryanizmi tanımayan İngiliz Kilisesi’ne karşı ayaklandılar.
Ordusu uzakta olan ve parasız kalan Charles
1640 yılında Parlamento’yu tekrar toplamak zorunda kaldı. Sarayda
‘Westminster Yılanları’ diye anılan milletvekilleri
tekrar işbaşında olacaklardı.
Nitekim kralın iki isyan karşısında sıkıştığını gören milletvekilleri gerçekten de ona karşı daha da sıkı muhalefet yapacaklardı.
1653’e kadar kimse kapatmayı göze alamayacağı için
tarihe ‘Uzun Parlamento’ olarak geçen bu meclisin ilk icraatlarından biri
kralın has adamı Wentworth için ihanet bahanesiyle idam cezası çıkartmak olacaktı.
Bunu mutlak monarşiyi savunan Başpiskopos Laud izledi. Vergi yetkisini sıkıca eline alan Parlamento
ülkedeki tüm önemli atamalar için de
kendisinden güvenoyu alınması koşulunu getirdi.
Bunlar mutlakiyetin önde olduğu bir çağda İngiltere hükümdarının bile kabul edemeyeceği şeylerdi. Ne var ki kralın muhalefet liderlerini tutuklamak için 400 muhafızıyla birlikte Parlamento’yu bastığı gün
liderler çoktan Londra’ya dağılıp karşı örgütlenmeye geçmişlerdi.
1642 yılının başında kral
Londra’da barınamayarak kuzeye çekildi ve aynı yaz Parlamento’ya savaş ilan etti. İngiltere ve o güne kadar sakin bir hayat süren Oliver Cromwell için
yeni bir dönem bu şekilde başlamış oldu...
Kuzeydeki feodal aristokrasi kralı desteklerken
kapitalizmin daha gelişmiş olduğu güney bölgelerinin burjuvazisi ile
aristokrasinin ticaret çıkarlarıyla bütünleşen kesimi
Parlamento’nun arkasında toplandı.
Ama en önemlisi
donanmanın Parlamento’yu desteklemesiydi ki
bu durum
özellikle kralın Kara Avrupa’sı monarşilerinden yardım almasını engellediği için
önemliydi.
İlk başta profesyonel subayların çoğuna sahip olan kralcılar daha başarılı oldular; ama Cromwell’in eğittiği ‘Ironsides’ adı verilen son derece disiplinli süvari birlikleri
1644 yılındaki Marston Moor Muharebesi’nde
kralın ilk kez yenilgiye uğratılmasında büyük rol oynadılar.
Parlamento
yıldızı parlamaya başlayan Cromwell’e giderek artan bir sorumluluk verdi. Bu arada Parlamento’nun oluşturduğu ‘Yeni Model Ordu’ savaşa ağırlığını koyuyordu. 1645’deki Naseby Muharebesi’nde
kralın bütün topları ve diplomatik yazışmaları
Parlamento güçlerinin eline geçti.
Bu evraklarda
Charles’ın Avrupa monarşilerinden yardım istekleri ve zafere ulaştığı taktirde
bütün asileri nasıl imha edeceği anlatılmaktaydı. Bunlar kralın itibarını daha da azalttı ve 1646 yılında
İngiltere’deki tüm kalelerini yitiren Charles
İskoçya’ya çekildi.
Ne var ki İskoçlar
1647 yılında kralı Cromwell’e teslim ettiler. Parlamento galip gelmişti; ama İngiltere’de iç savaş daha birçok aşamadan geçecekti...
Her devrimin bir aşamasında
bazı kesimler
devrimin amacına ulaştığını ve artık sona erdirilmesi gerektiğini savunurlar. 1647 yılının İngiltere’sinde bunlar
burjuvazinin daha varlıklı kesimini temsil eden Parlamento’daki Presbiteryenlerdi.
Bu muhafazakâr kesim
kralın ve kilisenin el konulan topraklarından aslan payını almışlardı. Söz konusu dönemde Parlamento’daki muhafazakâr kanada ‘Presbiteryenler’
radikal kanada da ‘Bağımsızlar’ denilmekteydi.
Savaş biter bitmez
Presbiteryen çoğunluk ordunun dağıtılmasını istedi. Askerlere ve subaylara İrlanda’ya gitme seçeneği tanınıyordu; bunu kabul etmeyenler
birikmiş maaşlarını bile alamadan ordudan atılacaklardı. Ordunun bunu kabul etmesi olanaksızdı.
Ayrıca beş yıllık savaş sonunda
ellerine hiçbir şey geçmemiş olan küçük mülk sahipleri
John Lilburne liderliğinde ‘Levelers’ (Eşitlikçiler) adı verilen bir parti oluşturarak toprakların halka dağıtılmasını istediler.
Bu arada
daha yoksulların ‘Diggers’ adı verilen daha radikal partisi de
siyasî tabloda yer almaktaydı.
Toplumdaki bu karmaşık durum orduya yansıyarak bu kurumda da karışıklığa neden olunca
Cromwell gelişmeleri denetim altına almak için
Genel Ordu Konseyi’ni kurdu ve Londra’yı işgal etti.
Ne var ki
askerler ile subaylar arasındaki bölünme giderek çatışmaya dönüşürken
Kral kaçtı ve İskoç asilzadelerine sığınarak yeni bir ordunun başında
güneye yürümeye başladı.
Ordu bu tehdit karşısında tekrar birleşerek İskoçları yendi ve kral yine esarete düşürüldü. Cromwell
askerlerin ve tabii kendisinin istemediği milletvekillerini
yani Presbiteryenleri Parlamento’dan uzaklaştırdı ve olağanüstü bir mahkeme kurarak kralı idama mahkûm ettirdi.
Çünkü bu dönemde
Presbiteryenlerin kral ile bir ittifak yapmaları gündeme gelmekteydi. Buna rağmen karardan sonra paniğe kapılan yargıçlar belgeleri imzalamadan kaçışınca
Cromwell bunları buldurup getirtti ve ölüm tehdidiyle imzalarını aldı.
Karar ertesi gün infaz edildi. Tarihler 1649’un 30 Ocak gününü gösteriyordu. İdam sonrasında bir şeyler söylemek gereğini hisseden Cromwell
cenazenin başına gelerek
“Ne kadar zalimce bir gereklilik” dedi. Kralın kafası uçurulurken İngiltere
kralı ve Lordlar Kamarası olmayan bir cumhuriyet haline getiriliyordu.
Cromwell 1653’te ülkenin yeni bir anayasa ile yeni bir politik yapıya kavuşturulması için
13 yıldır seçim yapmayan ‘Uzun Parlamento’yu
daha doğrusu bu parlamentodan geri kalanı feshetti ve bir ‘Geçici Meclis’ oluşturdu. Aynı zamanda ülkenin tek lideri olarak durumunu meşrulaştırmak için
Cumhuriyetin Koruyucusu (Lord Protector) unvanını aldı.
1654’te artık rakibi kalmamıştı; ama genel bir muhalefetle karşı karşıya bulunuyordu. İrlanda ve İskoçya’daki isyanları bastırdı; hem küçük mülk sahiplerinin muhalefetini
hem de kralcıları acımasızca ezdi.
Oluşturduğu püriten diktatörlük
politik olarak herkesi sindirmişti; ama yurttaşlarının
esas olarak da büyük tüccarların çıkarlarını sonuna kadar destekliyordu. Uluslararası planda İngiltere’nin dünya çapındaki ticarî rakibi Hollanda’yı yenmesi
Cromwell’in ülke içerisindeki durumunu güçlendirdi.
İspanya’dan Karayibler’deki ticaret merkezi Jamaika’yı
Habsburg Hanedanı’ndan da Dünkerk’i aldı.
Bunlar İngiliz burjuvazisinin giderek dünya ticaretinde öne çıkmasını sağlayacak adımlardı. Ne var ki
Cromwell
1658’de gücünün doruğunda iken ölecekti.
Cromwell’den sonra yerine oğlu Richard Cromwell geçti; ama kısa bir süre sonra
İngiltere’nin yöneticileri yeni bir devrim dalgasından korkuya kapılıp 1660’ta II. Charles’ı tahta çıkardılar.
Cromwell tarafından on yıl kadar geciktirilen Presbiteryen-kralcı ittifakı nihayet başa geçmişti. Daha basit ifadesiyle
büyük mülk sahiplerinin ittifakı küçük mülk sahiplerinin ittifakını yenmişti.
II. Charles’ı II. James takip etti. Bu krallar tekrar mutlakiyet peşinde koşunca
İngiliz burjuvazisi Stuart Hanedanı’nı ebediyen tasfiye ederek yerlerine onların akrabası olan Orange Hanedanı’nı getirdiler. Bu yeni hanedan artık Paramento’nun üstünlüğünü kabul edecek ve bu kurumla çatışmaya girmeyecekti.
Böylece İngiltere
Avrupa’nın ilk burjuva devrimini yapan ülkesi oldu; ama bu aynı zamanda eski düzenle en fazla uzlaşmış olan burjuva devrimiydi. Çoğu yorumcu buna devrim demenin zor olduğunu ifade etmişler ve eski temel kurumlar ile monarşinin varlığını sürdürdüğünü ifade etmişlerse de
sonuçta monarşi
Parlamento’ya boyun eğecek ve bu da tarihe bir ‘devrim’ olarak geçecekti.
Öte yandan Cromwell
İngiltere’nin İskoçya
İrlanda ve Galler’de yüzyıllardır süre gelen savaşlarına ve buralardaki bağlı yönetimlere son vererek
hepsini Britanya adı altında birleştirmiş ve etkili bir devlet yönetimi oluşturmuştu.
Ayrıca Cromwell
donanmanın modernleşmesi için de büyük bir gayret gösterdi. Güzel sanatları
üretimi ve ticareti destekledi. Böylece bilim ve düşünce alanının önü açılmış oldu. İngiltere’nin 1650’den sonra
100 yıl içerisinde dünyanın en büyük gücü olmasında Cromwell’in küçümsenmeyecek bir payı vardı.


.jpg)
Ama zaman geçtikçe




Ayrıca zaman içerisinde liberaller de onun politikalarının ateşli savunucusu olurlar. Böylesine farklı kesimler tarafından övülen bir lider

Sezar




Cromwell daha kararlıdır; bağırıp çağıran milletvekilleri karşısında kılı kıpırdamaz


17. Yüzyıl’ın ilk yarısında İstanbul’da yeniçeriler II. Osman’ı katlederken ve Bağdat’a sefer açılıp da İran ile savaşlar sürerken



Tıpkı Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda ve Fransız İhtilâli’nde de görüleceği gibi



Charles






Yani ‘karşılaştırmalı’ olarak düşünürsek; yeniçeriler Sultan Osman’ı boğarken

Charles orduyu denetleyebilmek için Wentworth’u İrlanda’ya gönderdi. Orada


Ordusu uzakta olan ve parasız kalan Charles



Nitekim kralın iki isyan karşısında sıkıştığını gören milletvekilleri gerçekten de ona karşı daha da sıkı muhalefet yapacaklardı.
1653’e kadar kimse kapatmayı göze alamayacağı için


Bunu mutlak monarşiyi savunan Başpiskopos Laud izledi. Vergi yetkisini sıkıca eline alan Parlamento


Bunlar mutlakiyetin önde olduğu bir çağda İngiltere hükümdarının bile kabul edemeyeceği şeylerdi. Ne var ki kralın muhalefet liderlerini tutuklamak için 400 muhafızıyla birlikte Parlamento’yu bastığı gün

1642 yılının başında kral



Kuzeydeki feodal aristokrasi kralı desteklerken



Ama en önemlisi




İlk başta profesyonel subayların çoğuna sahip olan kralcılar daha başarılı oldular; ama Cromwell’in eğittiği ‘Ironsides’ adı verilen son derece disiplinli süvari birlikleri


Parlamento



Bu evraklarda




Ne var ki İskoçlar

Her devrimin bir aşamasında



Bu muhafazakâr kesim


Savaş biter bitmez


Ayrıca beş yıllık savaş sonunda


Bu arada


Toplumdaki bu karmaşık durum orduya yansıyarak bu kurumda da karışıklığa neden olunca


Ne var ki



Ordu bu tehdit karşısında tekrar birleşerek İskoçları yendi ve kral yine esarete düşürüldü. Cromwell


Çünkü bu dönemde


Karar ertesi gün infaz edildi. Tarihler 1649’un 30 Ocak gününü gösteriyordu. İdam sonrasında bir şeyler söylemek gereğini hisseden Cromwell



Cromwell 1653’te ülkenin yeni bir anayasa ile yeni bir politik yapıya kavuşturulması için



1654’te artık rakibi kalmamıştı; ama genel bir muhalefetle karşı karşıya bulunuyordu. İrlanda ve İskoçya’daki isyanları bastırdı; hem küçük mülk sahiplerinin muhalefetini

Oluşturduğu püriten diktatörlük



İspanya’dan Karayibler’deki ticaret merkezi Jamaika’yı

Bunlar İngiliz burjuvazisinin giderek dünya ticaretinde öne çıkmasını sağlayacak adımlardı. Ne var ki


Cromwell’den sonra yerine oğlu Richard Cromwell geçti; ama kısa bir süre sonra

Cromwell tarafından on yıl kadar geciktirilen Presbiteryen-kralcı ittifakı nihayet başa geçmişti. Daha basit ifadesiyle

II. Charles’ı II. James takip etti. Bu krallar tekrar mutlakiyet peşinde koşunca

Böylece İngiltere



Öte yandan Cromwell



Ayrıca Cromwell


