Peygamberimiz'in (s.a.v) taaddüdüne - evlenmesine- genel bakışta bahsi geçen illet ve sebeplerden başka Resulullah'ın (s.a.v) bu evlenmelerden diğer bir gayesi de, bu hanımların her birisi kendi çapında İslamiyetin çağırıcısı olmaları idi. Başlı başına birer müderris, birer fetvacı, helal ve haram beyan eden birer alime olmaları idi. Zira Risalet ve Nübüvvet merkezi olan Resulullah 'ın (s.a.v) mübarek evi, hakiki bir kültür yuvası idi, ahlak ve insanlık öğretmek yeri idi. Bu Validelerimizin her biri Resulullah'ın (s.a.v) bilinmeyen taraflarından birkaçını öğrenip müslümanlara bildiriyorlardı.
Resulullah'ın (s.a.v) mübarek haneleri, müslüman kadınların tamamına, erkeklerden de hanımlarının yakınlarına açıktı. Oradan aldıkları irfanı yayarlardı. O zamanlarda insanlarda insanların ne derece bir ilim ve irfan yuvasına ihtiyaçları olduğu herkesce malumdur.
Halkin nezdinde yeni bir hareketin ve yayılmış bulunan İslam Dininin, böyle bir hareketin daha fazlasına ihtiyacı vardı. Kökü mü'minlerin kalbine, dalları ise ta arşa yükselmiş, her zaman meyve vermeye hazır bir durumda olmakla beraber, yine de yenilik tesiri vardı.
Hulasa ; Resulullah (s.a.v) vefat ettikleri zaman hayatta bulunan, ahlak sembolü, dokuz Validemiz, öğretmenlik ve islah edicilik görevi yaptılar. Kadınlara en mahrem mesleklerden fetva verdiler. Belki ve şüphesiz, kadınlarla ilgili mesleklerde erkeklere de fetva verdiler. Hayır ve iyilik babından birer numune oldular. Nasıl ki eşleri Allah'ın (c.c) Resulü (s.a.v) de bütün beşeriyete ahlakça önderdi. Mübarek zevceleriyle de güzel güzel geçim yaptı, daima adaletle hareket etti, onlara kadınlarla ilgili ve açık birçok hükümleri anlattı.
İşte taaddüd-i zevcat (çok kadınla evlenmek) 'in hikmeti, İslam'ın iktiza ettiği bu güzel siyasettir.
İmanlı abid, zahid ne Allah'dan (c.c) son derece korkan bu dokuz hanımın ancak taşıdığı bu büyük ve ağır yükü ne bir , ne iki hanım taşıyabilirdi. Onların hıfzettikleri Ahkam-ı Şer'iyye'yi bir kadın, ne kadar kuvvetli ve kültürlü olursa olsun, hıfzedemezdi.
Gerek erkek ve gerekse kadın raviler, bu dokuz Validemizden , birçok hükümleri rivayet etmişlerdir. Bilhassa kadınlarla ilgili hükümler... Sözümüzün şahidi Hadis kitaplarıdır... Kalbi iman dolu , ruh ve can kulağıyla dinleyen ve okuyanlara bu kadarı kafidir. Doğruyu gösteren Yüce Allah'tır. (c.c)...
Resulullah'ın (s.a.v) mübarek haneleri, müslüman kadınların tamamına, erkeklerden de hanımlarının yakınlarına açıktı. Oradan aldıkları irfanı yayarlardı. O zamanlarda insanlarda insanların ne derece bir ilim ve irfan yuvasına ihtiyaçları olduğu herkesce malumdur.
Halkin nezdinde yeni bir hareketin ve yayılmış bulunan İslam Dininin, böyle bir hareketin daha fazlasına ihtiyacı vardı. Kökü mü'minlerin kalbine, dalları ise ta arşa yükselmiş, her zaman meyve vermeye hazır bir durumda olmakla beraber, yine de yenilik tesiri vardı.
Hulasa ; Resulullah (s.a.v) vefat ettikleri zaman hayatta bulunan, ahlak sembolü, dokuz Validemiz, öğretmenlik ve islah edicilik görevi yaptılar. Kadınlara en mahrem mesleklerden fetva verdiler. Belki ve şüphesiz, kadınlarla ilgili mesleklerde erkeklere de fetva verdiler. Hayır ve iyilik babından birer numune oldular. Nasıl ki eşleri Allah'ın (c.c) Resulü (s.a.v) de bütün beşeriyete ahlakça önderdi. Mübarek zevceleriyle de güzel güzel geçim yaptı, daima adaletle hareket etti, onlara kadınlarla ilgili ve açık birçok hükümleri anlattı.
İşte taaddüd-i zevcat (çok kadınla evlenmek) 'in hikmeti, İslam'ın iktiza ettiği bu güzel siyasettir.
İmanlı abid, zahid ne Allah'dan (c.c) son derece korkan bu dokuz hanımın ancak taşıdığı bu büyük ve ağır yükü ne bir , ne iki hanım taşıyabilirdi. Onların hıfzettikleri Ahkam-ı Şer'iyye'yi bir kadın, ne kadar kuvvetli ve kültürlü olursa olsun, hıfzedemezdi.
Gerek erkek ve gerekse kadın raviler, bu dokuz Validemizden , birçok hükümleri rivayet etmişlerdir. Bilhassa kadınlarla ilgili hükümler... Sözümüzün şahidi Hadis kitaplarıdır... Kalbi iman dolu , ruh ve can kulağıyla dinleyen ve okuyanlara bu kadarı kafidir. Doğruyu gösteren Yüce Allah'tır. (c.c)...