• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Salgın Sinema ve Dizi Dünyasını Nasıl Etkiledi, İzleyicileri Neler Bekliyor?

DarkWoman

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2019
Konular
5,318
Mesajlar
11,488
MFC Puanı
66,370
COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’de ve dünyada sinema ve dizi sektörü nasıl etkilendi? Dizilerin ve filmlerin kalitesi düşecek mi? Televizyonu neler bekliyor? Sizin için ekranların ve beyaz perdenin Yeni Normal'ini anlattık.

Salgın başladığından beri dünya genelinde 6 milyonu aşan vaka sayısı ve 400 bine yaklaşan can kaybı yaşandı. Globalleşen dünyada ülkeleri, hatta insanların tamamı kendi güvenli bölgelerine çekildiler. Salgından dolayı ülkeler tarafından alınan olağanüstü önlemlerle birçok sektörü olumsuz etkilerken, en çok zarar gören sektörlerden biri de büyük bütçelerin harcandığı sinema ve dizi sektörü oldu.


Sinema salonlarının kapatıldığı, birçok dizi ve sinema filmi projesinin durdurulduğu ya da ertelendiği, bitmiş projelerin ise vizyon tarihlerinin belirsiz bir şekilde ötelendiği bu sürecin sonrasında dünyada ve Türkiye’de sektörü nelerin beklediğini ise tam olarak kestirmek biraz zor. Alınan önlemler normalleşme çalışmaları kapsamında tüm ülkelerde yavaş yavaş azaltılmaya başlandı. Ancak sinema ve televizyon dünyasında tablo hiç iç açıcı değil.


Devler neredeyse dükkân kapatmış durumda:


hollywood



Kuzey Amerika’daki tüm projelerini durdurduğunu açıklayan Netflix ve çekim sürecinde olan tüm projelerini durduğunu açıklayan Disney başta olmak üzere tüm yapım şirketleri, duraklama döneminde. Özellikle Marvel filmleri “Black Widow”, “Black Panther 2”, “Captain Marvel 2” ve “Doctor Strange” gibi yüksek gişe beklentili filmlerini erteleyerek zarardan kaçınmaya çalışan Disney Stüdyoları, dünya genelindeki tema parklarını da kapatarak çok sayıda insanın işsiz kalmasına sebep oldu.

Netflix platformunun internet altyapısı sayesinde insanların evlerine kadar girmişti. Pazardaki rekabette güç kazanmak için FOX’u satın alan Disneyve Warner Bros Stüdyoları’nı bünyesine katan AT&T, şimdilik kendi platformları üzerinden yayınladıkları animasyonlarla zarardan kurtulmaya çalışmakta. Bu pek çıkar bir yol gibi gözükmüyor. Örneğin 2016’da vizyona giren ve 346 milyon gişe hasılatı getiren animasyon film “Troll Word Tour” filminin devamı dijital olarak izleyiciye sunuldu ve sadece 100 milyon dolar gelir elde edebildi.

Sinemanın dinamosu Hollywood’un geleceği belirsiz:


Hollywood



Dünya’daki sinema endüstrisinin neredeyse %80’nini oluşturan Amerikalı tüm yapım şirketleri ve yapımcılar, çeşitli toplantılarla COVID-19 salgınısüreci ve sonrasına dair kendilerince önlem almaya çalışmaktadır. Salgının ne kadar süreceği belirsizliğini korurken Hollywood’un da geleceği belirsizliğini koruyor.
Stüdyolar bünyesine aldıkları salgın konusunda uzman danışmanlarla, yeni bir set dinamiği kurmanın yolunu aramakta. Ancak yüzlerce kişinin çalıştığı bir sette tüm önlemlere rağmen virüse engel olmak biraz zor görünüyor. Büyük stüdyolar, çekim ekiplerini çeşitli testlerden sonra platolarında kampa alıp setlerini dışarıyla ilişkisini keserek devam ettirmek üzerine de fikirler paylaşıyorlar. Kimi stüdyolar ise daha çok masada üretebilecekleri animasyon filmlerle sürecin etkilerini hafifletmek eğiliminde.

Gerekli önlemler alınıp uygun set koşulları sağlansa ve üretim başlasa bile, salgın nedeniyle zincir sinema salonlarının kapalı olması ve onlarında geleceğinin belirsizliğini koruması pazarı epey küçülteceğe benziyor. Bağımsız sinemacıların ise varlıklarını ne kadar koruyabileceğini zaman gösterecek.


Çin’de sinema ve dizi setleri “Kamera!” dedi:

Çin'de boş sinema salonları



Salgının başladığı ülke Çin’de vaka ve ölüm sayılarının azalmasının ardından en büyük stüdyolardan olan Hengdian World Stüdyosu beş büyük film platosunu sinema ve dizi setlerine açtığını duyurdu. Şu an bir düzine kadar film projesinin setbaşı yaptığı ülkede, Çin sinemasında yakın dönemin önemli yönetmenlerinden Zhang Yimou'da, “Impasse” filminin çekimlerine başladıklarını duyurdu. Çin hükümetinin getirdiği yönetmeliklere göre setlerde en fazla 50 kişinin çalışması gibi kuralların yan sıra çeşitli hijyen önlemleriyle yeniden başlayan sinema sektörü önündeki en büyük engelse sinema salonlarının eskisi kadar seyirci çekememesi
Çeşitli bağımsız salonlar farklı kampanyalarla insanları çekmeye çalışsa da hem hükümetin getirdiği sosyal mesafe yönetmeliği gereği belli sayıda insan alınması hem de insanların kalabalık ve kapalı alanlardan çekinmesi sinemanın geleceğini belirleyecek gibi. Tüm sinema salonu sahiplerinin aklındaysa aynı endişe: “Biz salonları açmak zorundayız ama yeterli film üretilecek mi?”


Avrupa’da da sinemalar açılıyor:

Boş sinema salonu



Salgından en çok etkilenen bölgelerden olan Avrupa’da pek çok ülke, salgının kontrol altına alınmaya başlamasıyla sinema salonlarının haziran başında açılacağını duyurdu. Ancak film üretimi konusunda hükümetlerin getirdiği sert yaptırımlar kapsamında sinema ve dizi setlerinde iş başı yapmak güç görünüyor.
İzlanda’da çekimlere başladıklarını daha önceden duyuran Netflix İçeriklerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ted Sanderos, haziran ayı başında İsveç ve Norveç’te çekimlere başlayacaklarını söylese de setlere getirilen hijyen kuralları ve kişi sayısı kısıtlamaları gibi yaptırımlar, sinema ve dizi setlerinin başlamasını zorlaştırmanın yanı sıra üretim aşamasını da oldukça yavaşlatacak gibi görünüyor.


Türkiye’de sektör çalışanları zor durumda kaldı:

dizi seti



Ülkemizde ise salgını nedeniyle zorunluluk ya da herhangi bir yasak olmamasına rağmen, pek çok yapım şirketi sinema ve dizi filmi projelerini durdurmuştu. Pandemi öncesinde üretimi tamamlanan sinema filmleri ise sinema salonlarının kapanmasıyla vizyon tarihlerini erteleme yoluna gitmişti. Birçok ulusal kanalın eski dizilerle ya da yabancı filmlerle yayın akışını doldurmaya çalıştığı süreçte, sektörün yapım şirketlerinden kamera arkası çalışanlarına kadar pek çok paydaşı da zor bir duruma düşmüştü.

COVID-19 salgını sürecinde Netflix Türkiye için 4 milyon liralık yardım bütçesi ayırdı. Bu yardımı Sinema Televizyon Sendikası ve İKSVaracılığıyla adil bir şekilde kamera arkası çalışanlarına ulaştırılacağı duyuruldu. Bu tek seferlik yardımın, çalışma ve sözleşme standartlarından kaynaklı devletin yaptığı desteklerden de faydalanmakta zorluk çeken kamera arkası çalışanlarına az da olsa derman olması bekleniyor.


Türkiye’de sinemalar ne zaman açılacak, diziler ne zaman başlıyor?

Son uyanış Filmi seti



Büyük bir TV dizisi izleyici kitlesi olan ülkemizde ise en çok merak edilen soru: Türkiye’de diziler ne zaman başlıyor? COVID-19 kâbusunun diğer Avrupa ülkelerine oranla daha kontrollü geçtiği Türkiye’de salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte yapım şirketleri sinema ve dizi projelerine az sayıda olsa da başladı.
COVID-19 salgını sürecinde BKM Mutfak, Çok Güzel Hareketler 2’nin çekimlerine seyircisiz şekilde devam ederken Avşar Film’in TV dizisi Arka Sokaklar senaryosuna salgını da dahil ederek yayın hayatına devam etmişti. Ayrıca Gülse Birsel’in yazdığı BKM’nin Jet Sosyete dizisi de Korona Özel bölümüyle ilginç ve yaratıcı bir işe imza atmıştı. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisi ise 3 yönetmen ve 3 ekip ve aldıkları çeşitli önlemlerle çekimlerine devam ediyor.


Salgın sırasında çekilen ilk salgın filmi:

Birçok hijyen ve sosyal mesafe önlemiyle Ordu’da tekrar çekimlere başlayan Süreç Film’in TV dizisi Kuzey Yıldızı ilk Aşk gibi az sayıda dizinin yanı sıra, Mayıs'ın son haftası İstanbul’da çekilen Sami Dündar Film Yapım’ın Son Uyanış filmi de “salgında çekilen ilk salgın filmi” olarak tarihe geçiyor.

Alınan COVID-19 önlemleri kapsamında ekipteki herkesin ateş ölçümleri yapılması ve profesyonel hijyen ekiplerinin sette her yeri dezenfekte etmesinin yanı sıra, Sağlık Bakanlığı izinli bir ambulans ve salgın konusunda eğitimli çalışanlar da da olası bir duruma karşı hazır bulunuyorlar. Genel olarak sinema ve dizi sektörü salgın sürecini bu şekilde geçirirken, pek çok yapım şirketi yaz ortasından sonra, gelecek sezona hazırlanan projeler için kamera demeyi planlıyor.


Türkiye'de sinema ve dizi sektörünü neler bekliyor?

Türk dizileri



18 Mayıs’ta Türk Tabipler Birliği ile çok sayıda kamera arkası çalışanı derneği ve sendikası bir araya gelerek, salgını ve sonrasında çalışma koşullarına ve alınması gereken önlemlere dair ortak bir öneri metni hazırladı. Bu metin; sinema ve dizi setlerindeki hijyen standartlarına, yemek koşullarına, çay ve kahve servisine, çalışma saatlerine ve ulaşım yöntemlerine dair pek çok konuya değinen kapsamlı bir çalışma. Pratikte oldukça başarılı gözükse de uygulama konusunda sektörü ve sektör çalışanlarını ne kadar koruyabileceği ise tartışılabilir.

Günümüzde Türkiye’de sinema ve dizi setlerinde ortalama 100 kişilik kamera arkası çalışanı ve bu sayı haricinde oyuncuların, yardımcı oyuncuların vs. bulunduğu unutmamak gerekir. Oldukça hareketli, kalabalık ve yıpratıcı bir sektörden bahsediyoruz. Yeri geldi mi çok dar mekanlara girmeyi, yeri geldi mi çok hızlı hareket etmeyi gerektiren bu sektörde bu metnin şartlarını uygulamak biraz zor olabilir.

Uygulanır mı? Elbette. Ancak bu durum, sinema ve dizi filmi yapım şirketlerinin ve TV kanallarının bölüm süresi 2 saati bulan dizi senaryolarından vazgeçmesini; yönetmen, sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni gibi kreatif liderlerin belli konularda estetik kaygılarından vazgeçmesini; yapımcıların belli konularda ödün vermesini gerektirebilir. Ayrıca alınan hijyen ve sosyal mesafe önlemlerinin yarattığı ekstra bir gider kalemi de söz konusu.

Tabii ki bu gider sinema filmleri için o kadar büyük gözükmeyebilir ancak ülkemizde çok sayıda düşük bütçeli dizi de üretilmektedir. Bu gibi durumlarda kanalların dizileri için ayırdığı bütçeleri değiştirecektir, çünkü daha az süre daha az reklam geliri anlamına; daha basit içerik ise daha az izleyiciye sebep olacaktır. Öyle ya da böyle, birileri zor duruma girecek gibi gözüküyor. Ekipler mi küçültülür, oyuncu ya da ekip maaşları mı azaltılır, yoksa yapım şirketleri başka yerlerden gider kısma politikasına mı gider zamanla göreceğiz.

Televizyonda eski kaliteli dönemlere dönüş yaşanır mı?


Eski diziler


COVID-19 salgını şimdilik kontrol altına alınmış olsa da gelecek günlerin ne getireceğini tahmin etmek oldukça zor. Alınan ve önerilen önlemlerin sinema ve dizi filmi setlerin hızını düşüreceğini unutmamak gerekir. Zira her bir saatte ellerin yıkanması için bile onlarca kişinin dağılması ve geri toplanması bile bu sektörde önemli bir süre. Ayrıca sosyal mesafenin korunması için servis sayılarının arttırılması ya da çeşitli korunma ve hijyen ekipmanlarının temini ve saire gibi ekstra bütçeler de söz konusu olacak.

Tüm bu etkenler hem üretim hızını düşürecek ki haftada altı gün ortalama on beş saat çalışılan dizilerde bu standartlarda iş yetiştirmek oldukça zor. Yakın dönem de televizyonlarımızda bir mahallede ya da bir evde geçen 90’lardaki ya da 2000’lerdeki durum komedisi (sitcom) ya da günlük diziler gibi sabit platolarda çekilen ucuz bütçeli aile dizleriyle dolu görebiliriz. Belki fena da olmaz…

Türk sinema izleyicisini neler bekliyor?

2020 filmleri


COVID-19 salgını nedeniyle sinema salonlarının kapanması ise sinema filmi üreticilerini biraz korkutuyor. Gişeden gelir elde eden yapımcıların izleyiciye ulaşmak için kullanabileceği etkili tek yol sinema salonları. Cumhurbaşkanlığı sinema salonlarının normalleşme süreci kapsamında 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren belli önlemler ve kurallar dahilinde açılacağını duyurdu. Ülkemizde bağımsız sinema salonları ve küçük sinema girişimcilerinin büyük sinema salonu zincirleri karşısında neredeyse yok olduğunu düşünürsek, bir sinemaya gitmek için büyük olasılıkla bir alışveriş merkezine girmeniz gerekiyor. Bu durum ise başka bir soruna gebe...

Salgın kapsamında alınan önlemler doğrultusunda açılan AVM’lerin normal kapasitesinin %50'sini almasına izin veriliyor, bu durum ne kadar sürecek kestirmek zor. Bu da sinemaların zaten potansiyel müşterilerinin yarsını kaybetmesi demek. Bir de bunun haricinde alınacak sosyal mesafe önlemleriyle sinema salonlarında da koltuk ya da izleyici sayısı yüksek ihtimal azaltılacaktır. Yani ülkemizde zaten izleyici kitlesi az olan sinema daha da az insana ulaşacak. Büyük yatırımlarla dev sinema salonu zincirleri kuran şirketlerin bunun altından kalkması epey zor. Bu çeşitli küçülmelere ve pazar daralmasına sebep olabilir.


Sinema, salgın sonrası yeni normalde bir lüks mü olacak? Ucuz bilet işi zor görünüyor...

Lüks sinema



İlerleyen zamanda büyük ihtimalle çeşitli önlemler ve kısıtlamalarla açılacak sinema salonları koltuk mu azaltacaklar, izleyiciler arasına paneller mi koyulacak, salonların kafelerine ne gibi düzenlemeler gelecek bunları zaman gösterecek. Hükümetin ve yetkililerin belirlediği koşullara göre sinema salonlarının da geleceği belirlenecektir ama bu ucuz ve kolay olacak gibi gözükmüyor. Ki COVID-19 Salgını sonra oluşacak ekonomik ve sosyal durumdan dolayı her AVM’de bir sinema salonu devri de kapanabilir. Bu da yeni anlaşmalar ya da yeni yöntemler gerektirecek. Sonuç ya daha düşük bütçeli ucuz filmler ya da daha pahalı sinema biletleri olarak bize dönebilir.

Yapım şirketleri ise daha ucuz sinema ve dizi projeleri üretip TV kanallarına ya da düşük kâr marjıyla sinema salonlarına yönelebilir ya da bütçe oluşturup, 3 film yerine bir tane kaliteli film çekmeye yönelebilirler. Bu da ekonomik bir tercih sonuçta. Her gün verilen 100 lirayla ay sonundaki 3000 lira hiçbir zaman aynı olmaz. Bu da bizi şu ikileme götürüyor elbet: Ya çok az sayıda kaliteli sinema ve dizi filmlerini çok uzun gösterim süreleriyle izleyeceğiz ya da kalitesiz içeriklere ve düşük bütçeli projelere maruz kalacağız.

Önümüzdeki sürede bizi her konuda olduğu gibi bu konuda da nelerin beklediğini salgının seyri belirleyecek. Alınan önlemler, hükümetin getirdiği yaptırımlar, belki bulunan aşı belki kesin bir tedavi. Zamanla göreceğiz. Ancak sinema ve dizi diğer sanat dalları müzik, tiyatro, opera gibi birçok sanat dalıyla birlikte bir sürelik büyük bir lükse dönüşebilir. Olmaması dileğiyle…
 
Üst