-
- Üyelik Tarihi
- 12 Kas 2020
-
- Mesajlar
- 2,474
-
- MFC Puanı
- 29,290

Titanic te Rubaiyat! Doğu nun çiçeği Batı nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!" Amin Maalouf, "Afrikalı Leo"dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu ya, İran a bakıyor. Ömer Hayyam ın Rubaiyat ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam ın Semerkant ında başlayan ve 1912 de Atlantik te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi...
Hayyam, Semerkant'ta işlediği bir şuç nedeniyle Kadı'nın huzuruna çıkıyor ancak Kadı önceden tanıdığı Hayyam'a ceza vermiyor ve şiirlerini yazması için bir defter hediye ediyor. Hayyam ise bu deftere rubailerini yazmaya başlıyor. Öykü, Selçuklu Devleti'nin veziri Nizamülmülk ile tanışmak için yola çıkan Hayyam'ın yolculuğu sırasında Hasan Sabbah'la tanışması ile devam ediyor. Vezirin kendisine yaptığı casusluk teklifini kabul etmeyen Hayyam, bu görev için Hasan Sabbah'ı öneriyor. Ancak vezirin teklifini kendi çıkarı için kullanan Sabbah, Sultan Melikşah tarafından sürgün ediliyor. Hasan Sabbah, sürgünden kurtularak Acem halkını çıkarları için kışkırtmaya başlıyor ve böylece kendine inanan kişileri başkalarını öldürmeye programlı fedailer haline getiriyor. Hayyam, hayatı boyunca bu olanlardan büyük huzursuzluk duyuyor.
Hayyam'ın "Rubaiyat" adını verdiği el yazmaları, belli bir zaman sonra tekrar ortaya çıkıyor ve Ömer Hayyam hayranı bir ailenin çocuğu olan Benjamin'in dikkatini çekiyor. Doğduğunda ailesinin ikinci isim olarak kendisine Omar adını verdiği Benjamin, Rubaiyat'ın peşine düşüyor. Benjamin, önce İstanbul'a, buradan da İran'a gidiyor ve İran'da Şah'ın torunu Şirin'e aşık olarak arayışına Şirin'le birlikte devam ediyor. Sonunda Rubailere ulaşan kahramanlar, Amerika'ya geçmek için Titanic'e biniyor.