Mavera
MFC Üyesi
- Üyelik Tarihi
- 14 Ara 2018
- Konular
- 259
- Mesajlar
- 916
- MFC Puanı
- 180
SETİ Projesi / Phoenixin Dönüşü
Dünya Dışı Zeka Araştırmaları (SETI) yıllar önce başladı. Tohumu atanlar ise, Giuseppe Cocconi ile Philip Morrisonun 1959daki, Nature dergisinde çıkan Yıldızlar arası İletişimleri Araştırmak konulu yazıları ile, Frank Drake in 1960daki Ozmo Projesi adlı araştırmasıydı. Ancak çok sayıda SETİ meraklıları bile bu yıldızlar arası iletişim çağının renkli bir gezegenler arası radyo iletişimi dönemiyle başladığını bilmezler. Öyle bir dönem ki, şu anki doğuşu olan Setinin hayatta kalmasıyla ilgilenenler için paralelliklere, zıtlıklarla, hatta bazı derslerle doluydu.
Avustralyada kurulu Parkes radyo teleskobu, Phoenix Projesinin ilk gözlemlerine ev sahipliği yapan ve Dünya dışı bir uygarlığın sinyallerini dinleyen bir teleskop. Phoenix Projesi, zeki sinyaller için yaklaşık olarak 1000 yıldız sisteminin çevresini sistematik olarak iyice incelemeye yönelik bir programdır ve SETİ ENSTİTÜSÜ tarafından yürütülmektedir. Projenin temeli, 1993 sonbaharında, bütçeyi kısma çareleri arayan Amerikan Kongresinin baltaladığı NASA SETI sine dayanır. O tutkulu girişimin iki özelliği vardı; yakınlarındaki yıldız sistemleri üzerinde hassas gözlemler yapmak ve tüm gökyüzünü taramak ama daha az hassas şekilde.NASA programı için gözlemler yeni başlamıştı ki, kongrenin müdahalesi araya girdi. Ama Californiada bulunan ve kar amacı gözetmeyen bir araştırma kurumu olan SETI Enstitüsü, NASAnın yürüttüğü bu girişimi sürdürmek için özel kaynaklar bulmayı başardı.Enstitüdeki bilim adamları, 2000e kadar sürmesi beklenen gözlemlere hazırlanmak için NASAdan uzun vadeli olarak ödünç alınan donanımı yenilemek için bir yıl uğraştılar.
Phoenix Nasıl Çalışıyor?
Projenin gözlemeye yöneleceği yıldızlar arasında özellikle ekvatorun güneyine düşen 200 kadar yıldız var. Bu yıldızlar ekvatorun kuzeyine kurulu büyük radyo teleskoplar tarafından görülemediği için gözlem yeri Avustralya seçilmiştir. Teleskobun spektrum analizi tümüyle otomatikleştirilmiş.Yaklaşık her bir saniyede yüksek hızdaki dijital işlemciler bir sinyal dökümü yapıyor. Önemli miktarda radyo enerjisi toplayıp toplamadıklarını görmek için 28 milyon kanal kontrol ediliyor. Tıpkı mektup olup olmadıklarını kontrol etmek için posta kutularının taranması gibi. Bunların numarası ve içeriği yazılıyor. Ardından işlem, sonraki saniyede aynı şeyleri tekrarlıyor.
Sabit bir sinyal aynı kanalı veya posta kutusunu sürekli dolduracaktır ve böylece kendisini hem dijital işlemcilere hem de astronomlara belli edecektir. Phoenix Projesinin yüksek hızdaki donanımı, bu tür gezginci postayı belirlemede eşiz bir niteliğe sahip. Sinyaller saniyede 1 hertz kadar hızda dolaşmaktadır. Donanım ayrıca, dönen bir fenerin ürettiği gibi, darbeleri tanımlayabiliyor. Parkes teleskobuna yağan bilgiler içinden, iki dakikaya kadar varan tekrarlamalarla belirlenen darbeler algılanabiliyor. Uzaklardaki bir toplumdan gelecek sönük bir sinyal, Parkes tarafından hemen tanınacaktır.Fakat böyle bir şey olacak mı? 30 yıllık şanssız SETI araştırmalarından sonra, Phoenix Projesinin, diğer akıllı varlıkların varlığına ait merakımızı sonunda gidereceğine inanmak için mantıklı bir sebep var mıdır? Elbette, buna hiç kimse cevap veremez. Cevap hala ya bilinmeyen ya da spekülatif özellikteki faktörlere bağlı.
Dünya Dışı Zeka Araştırmaları (SETI) yıllar önce başladı. Tohumu atanlar ise, Giuseppe Cocconi ile Philip Morrisonun 1959daki, Nature dergisinde çıkan Yıldızlar arası İletişimleri Araştırmak konulu yazıları ile, Frank Drake in 1960daki Ozmo Projesi adlı araştırmasıydı. Ancak çok sayıda SETİ meraklıları bile bu yıldızlar arası iletişim çağının renkli bir gezegenler arası radyo iletişimi dönemiyle başladığını bilmezler. Öyle bir dönem ki, şu anki doğuşu olan Setinin hayatta kalmasıyla ilgilenenler için paralelliklere, zıtlıklarla, hatta bazı derslerle doluydu.
Avustralyada kurulu Parkes radyo teleskobu, Phoenix Projesinin ilk gözlemlerine ev sahipliği yapan ve Dünya dışı bir uygarlığın sinyallerini dinleyen bir teleskop. Phoenix Projesi, zeki sinyaller için yaklaşık olarak 1000 yıldız sisteminin çevresini sistematik olarak iyice incelemeye yönelik bir programdır ve SETİ ENSTİTÜSÜ tarafından yürütülmektedir. Projenin temeli, 1993 sonbaharında, bütçeyi kısma çareleri arayan Amerikan Kongresinin baltaladığı NASA SETI sine dayanır. O tutkulu girişimin iki özelliği vardı; yakınlarındaki yıldız sistemleri üzerinde hassas gözlemler yapmak ve tüm gökyüzünü taramak ama daha az hassas şekilde.NASA programı için gözlemler yeni başlamıştı ki, kongrenin müdahalesi araya girdi. Ama Californiada bulunan ve kar amacı gözetmeyen bir araştırma kurumu olan SETI Enstitüsü, NASAnın yürüttüğü bu girişimi sürdürmek için özel kaynaklar bulmayı başardı.Enstitüdeki bilim adamları, 2000e kadar sürmesi beklenen gözlemlere hazırlanmak için NASAdan uzun vadeli olarak ödünç alınan donanımı yenilemek için bir yıl uğraştılar.
Phoenix Nasıl Çalışıyor?
Projenin gözlemeye yöneleceği yıldızlar arasında özellikle ekvatorun güneyine düşen 200 kadar yıldız var. Bu yıldızlar ekvatorun kuzeyine kurulu büyük radyo teleskoplar tarafından görülemediği için gözlem yeri Avustralya seçilmiştir. Teleskobun spektrum analizi tümüyle otomatikleştirilmiş.Yaklaşık her bir saniyede yüksek hızdaki dijital işlemciler bir sinyal dökümü yapıyor. Önemli miktarda radyo enerjisi toplayıp toplamadıklarını görmek için 28 milyon kanal kontrol ediliyor. Tıpkı mektup olup olmadıklarını kontrol etmek için posta kutularının taranması gibi. Bunların numarası ve içeriği yazılıyor. Ardından işlem, sonraki saniyede aynı şeyleri tekrarlıyor.
Sabit bir sinyal aynı kanalı veya posta kutusunu sürekli dolduracaktır ve böylece kendisini hem dijital işlemcilere hem de astronomlara belli edecektir. Phoenix Projesinin yüksek hızdaki donanımı, bu tür gezginci postayı belirlemede eşiz bir niteliğe sahip. Sinyaller saniyede 1 hertz kadar hızda dolaşmaktadır. Donanım ayrıca, dönen bir fenerin ürettiği gibi, darbeleri tanımlayabiliyor. Parkes teleskobuna yağan bilgiler içinden, iki dakikaya kadar varan tekrarlamalarla belirlenen darbeler algılanabiliyor. Uzaklardaki bir toplumdan gelecek sönük bir sinyal, Parkes tarafından hemen tanınacaktır.Fakat böyle bir şey olacak mı? 30 yıllık şanssız SETI araştırmalarından sonra, Phoenix Projesinin, diğer akıllı varlıkların varlığına ait merakımızı sonunda gidereceğine inanmak için mantıklı bir sebep var mıdır? Elbette, buna hiç kimse cevap veremez. Cevap hala ya bilinmeyen ya da spekülatif özellikteki faktörlere bağlı.
- Çevresinde gezegenlerin döndüğü kaç yıldız var?
- Bu gezegenlerde hayatın ortaya çıkma oranı nedir?
- Teknolojik toplumlar ne kadar süreklidir?
Kaynak: The Planetary Report