Bir İslam mezhebidir. Şiiler ilk üç halifeyi meşru saymayıp Hz. Ali'yi asıl halife saydıkları için Sünniler'den ayrılmışlardır. Onlar en çok Hz. Ali ve Hz. Fatıma'ya önem verirler. Bugün Müslümanlar'ın ancak % 7'si Şiidir. Şiiler, Zeydi, Caferi ve İsmail olarak üç kola ayrılırlar. İranlılar çoğunlukla Şiidir. Devletin resmi mezhebi de bir Şii mezhebi olan Caferiliktir. Şiiler, bir Türk hükümdar olan Şah İsmail'in tahta çıkmasına kadar İran'da azınlıktaydılar.
1600'de Şah İsmail'in tahta çıkmasından sonra İran Şii olmuş ve bu mezhep ayrılığı Osmanlılar'la savaşlara yol açmıştır. İsmailliler müfrit Şii'dir. Ağa Han'ı ruhani başkan sayarlar. Şia kavramı, bu krizde yer alan taraflar anlamının dışına çıkarak, bugün İranının resmi ideolojisi olarak kullanılan inanışın özel adı haline gelmesi, Hz. Ali ve torunlarının yaşadığı dönemden çok sonra olmuştur. Artık bugün Şiilik; Hz. Alinin ve torunlarının halife olması gerektiği düşüncesini, bir eleştiri ya da muhalif görüş olmanın ötesinde, bir iman esası kabul eden, ümmeti siyasi olarak bölen ve inanç tahrifatını Müslümanlar arasında yayan bir inanışın adıdır.
Şiilik zaman içinde, İslam ordularının fetihleri karşısında İslamı kabul etmek zorunda kalan Pers nüfuz bölgelerinin, mevcut Emevi ve Abbasi otoritelerine muhalefet maksadıyla edindikleri bir kimlik olmuştur. Şia ayrılıkçılığı, siyasal alandan inanç alanına kaymıştır. Ümmet çatısı altına girmemek ve İranlılık (Farsçılık) bilincini canlı tutmak için, kavme özgü inanış üretilmiştir. Bu haliyle Şiilik, tarihte kendi milletine özgü tanrı ve din anlayışı üretmek için tahrifat yapan Yahudilikle benzeşir.
Şiiler hilafet iddiasını ispat bahanesiyle, Kuran-ı Kerimin ayetlerinden tutun, Hz. Muhammedin (sav) hadislerine kadar tüm İslami kaynakları, gerek gördüğünde yalanlamış, değiştirmiş, eklemeler yapmış; neticede İslam görünümlü alternatif bir din kurmuşlardır. Dinde yaptıkları tahribatın, Yahudilerin kendi peygamberlerinin getirdiklerine yaptıklarından farkı yoktur. Şia terimi takipçiler veya izdeşler anlamına gelen Arapça ???? kelimesinden gelmektedir. Tarihteki kullanım Şiat-u Ali yani Alinin takipçileri anlamına gelen ???? ??? ifadesinin kısaltılmış formudur. Sünni kaynaklar bu terimin Muhammedin ölümünü takip eden yıllarda kullanılmağa başlandığına, Şiiler ise daha önce de kullanıldığına inanırlar.
Şii İslam inancında Alinin çok özel bir yeri vardır. Şii amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre Muhammed bin Abdullah vefat ettiğinde yerine imam/halife olması gereken kişi Alidir ve imamet Alinin soyundan devam eder.Şiilik akımı değişik fikirler barındırmaktadır. Ortak noktaları, İslam Dini Peygamberi Muhammedin ölümü sonrasında imamet veya halifelik makamının Ali ile başlamak üzere Onun soyundan gelen insanlara ait olduğunu kabul etmektir.
Sünnilik ve Şiiliğin ayrılışı
Sünni ve Şii ayrımı Hz. Muhammed'in 632 tarihinde vefatıyla birlikte başlamıştır. Yaşadığı sürece peygamber kimliğinin yanısıra siyasi önder vasfını da kendisinde bulunduran peygamberin artık hayatta olmayışı müslüman toplumu yeni önderin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya bırakmıştı. Sakife denilen yerde toplanan bir grup müslüman hilafete Hz. Ebu Bekir'i seçmiş daha sonra Şii olarak adlandırılacak olan Hz. Ali taraftarı bir grup müslüman da Hz. Muhammed'in damadı olan Hz. Ali'nin bu göreve daha layık olduğunu ve Hz. Ebu Bekir'i seçen grubun hak yoldan saptığını düşünmüştü. Peygamber Hz. Muhammed'in vefatının üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra İslam toplumu ilk iç savaşı yaşamıştır. Bu savaş müslümanların üç grubunu birbirinden kesin olarak ayırmıştır.
Alevilik ve Şiilik
Aleviliğin, Şiiliğin bir kolu mu, yoksa başlı başına bir mezhep mi olduğu konusu tartışmalıdır. Şiilik, İslamiyet'in Sünnilikten sonra dünyada en çok mensubu olan ikinci mezhebidir. Alevilik ile Şiiliğin çıkış noktası ve "12 İmam inanışı" gibi temel kavramları aynı olsa da anlayış ve genel uygulamalar bakımından aralarında bazı farklılıklar vardır. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevilik, genellikle Şiiliğin bir kolu ya da "Türk veya OsmanlıŞiiliği" olarak tanımlanır.
Alevilik'in Şiiliğin bir kolu mu, yoksa başlı başına bir mezhep mi olduğu konusu tartışmalıdır. Şiilik, İslamiyet'in Sünnilikten sonra dünyada en yaygın ikinci mezhebidir. Alevilik'le Şiiliğin çıkış noktası ve 12 İmam İnanışı gibi temel kavramları aynı olsa da anlayış ve genel uygulamalar bakımından aralarında bazı farklılık vardır. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevilik, genellikle Şiiliğin bir kolu ya da Türk veya Osmanlı Şiiliği olarak tanımlanır. Bazı araştırmacılar ve Batı'lı teologlar, Şiiliğin fıkıh mezheplerinden Caferiliği'ni benimseyen İslam inancının Anadolu'daki tasavvuf uygulaması Alevilik olarak adlandırılır.
Şiiler ve Aleviler her ikisi de Ehli Beyte bağlı , 12 imamlara bağlıdır. İnanç temelleri aynıdır bunun dışında ibadet uygulamasında bazı farklar vardır. Bazı kaynaklarda Anadolu Aleviliği "Heterodoks Şiilik"; İran Aleviliği ise "Ortodoks Şiilik" olarak belirtilir. Yine de 12 İmam İnancı, Ali yanlılığı ve Ehl-i beyt'e sevgi ve bağlılık gibi temel unsurlar, Şiiliğin tüm kollarında ve Alevilikte ortakdır. Türkiye ve Suriye'deki Aleviler, bu ülkelerdeki Şii nüfusun çoğunu oluştururlar. Türkiye Şii'lerinin yaklaşık %95'i Alevidir. Bu nedenle Türkiye'de "Alevi" kelimesi bazen "Şii" anlamında ve tüm "Şiileri" tanımlamak amacıyla kullanılır.
1600'de Şah İsmail'in tahta çıkmasından sonra İran Şii olmuş ve bu mezhep ayrılığı Osmanlılar'la savaşlara yol açmıştır. İsmailliler müfrit Şii'dir. Ağa Han'ı ruhani başkan sayarlar. Şia kavramı, bu krizde yer alan taraflar anlamının dışına çıkarak, bugün İranının resmi ideolojisi olarak kullanılan inanışın özel adı haline gelmesi, Hz. Ali ve torunlarının yaşadığı dönemden çok sonra olmuştur. Artık bugün Şiilik; Hz. Alinin ve torunlarının halife olması gerektiği düşüncesini, bir eleştiri ya da muhalif görüş olmanın ötesinde, bir iman esası kabul eden, ümmeti siyasi olarak bölen ve inanç tahrifatını Müslümanlar arasında yayan bir inanışın adıdır.
Şiilik zaman içinde, İslam ordularının fetihleri karşısında İslamı kabul etmek zorunda kalan Pers nüfuz bölgelerinin, mevcut Emevi ve Abbasi otoritelerine muhalefet maksadıyla edindikleri bir kimlik olmuştur. Şia ayrılıkçılığı, siyasal alandan inanç alanına kaymıştır. Ümmet çatısı altına girmemek ve İranlılık (Farsçılık) bilincini canlı tutmak için, kavme özgü inanış üretilmiştir. Bu haliyle Şiilik, tarihte kendi milletine özgü tanrı ve din anlayışı üretmek için tahrifat yapan Yahudilikle benzeşir.
Şiiler hilafet iddiasını ispat bahanesiyle, Kuran-ı Kerimin ayetlerinden tutun, Hz. Muhammedin (sav) hadislerine kadar tüm İslami kaynakları, gerek gördüğünde yalanlamış, değiştirmiş, eklemeler yapmış; neticede İslam görünümlü alternatif bir din kurmuşlardır. Dinde yaptıkları tahribatın, Yahudilerin kendi peygamberlerinin getirdiklerine yaptıklarından farkı yoktur. Şia terimi takipçiler veya izdeşler anlamına gelen Arapça ???? kelimesinden gelmektedir. Tarihteki kullanım Şiat-u Ali yani Alinin takipçileri anlamına gelen ???? ??? ifadesinin kısaltılmış formudur. Sünni kaynaklar bu terimin Muhammedin ölümünü takip eden yıllarda kullanılmağa başlandığına, Şiiler ise daha önce de kullanıldığına inanırlar.
Şii İslam inancında Alinin çok özel bir yeri vardır. Şii amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre Muhammed bin Abdullah vefat ettiğinde yerine imam/halife olması gereken kişi Alidir ve imamet Alinin soyundan devam eder.Şiilik akımı değişik fikirler barındırmaktadır. Ortak noktaları, İslam Dini Peygamberi Muhammedin ölümü sonrasında imamet veya halifelik makamının Ali ile başlamak üzere Onun soyundan gelen insanlara ait olduğunu kabul etmektir.
Sünnilik ve Şiiliğin ayrılışı
Sünni ve Şii ayrımı Hz. Muhammed'in 632 tarihinde vefatıyla birlikte başlamıştır. Yaşadığı sürece peygamber kimliğinin yanısıra siyasi önder vasfını da kendisinde bulunduran peygamberin artık hayatta olmayışı müslüman toplumu yeni önderin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya bırakmıştı. Sakife denilen yerde toplanan bir grup müslüman hilafete Hz. Ebu Bekir'i seçmiş daha sonra Şii olarak adlandırılacak olan Hz. Ali taraftarı bir grup müslüman da Hz. Muhammed'in damadı olan Hz. Ali'nin bu göreve daha layık olduğunu ve Hz. Ebu Bekir'i seçen grubun hak yoldan saptığını düşünmüştü. Peygamber Hz. Muhammed'in vefatının üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra İslam toplumu ilk iç savaşı yaşamıştır. Bu savaş müslümanların üç grubunu birbirinden kesin olarak ayırmıştır.
Alevilik ve Şiilik
Aleviliğin, Şiiliğin bir kolu mu, yoksa başlı başına bir mezhep mi olduğu konusu tartışmalıdır. Şiilik, İslamiyet'in Sünnilikten sonra dünyada en çok mensubu olan ikinci mezhebidir. Alevilik ile Şiiliğin çıkış noktası ve "12 İmam inanışı" gibi temel kavramları aynı olsa da anlayış ve genel uygulamalar bakımından aralarında bazı farklılıklar vardır. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevilik, genellikle Şiiliğin bir kolu ya da "Türk veya OsmanlıŞiiliği" olarak tanımlanır.
Alevilik'in Şiiliğin bir kolu mu, yoksa başlı başına bir mezhep mi olduğu konusu tartışmalıdır. Şiilik, İslamiyet'in Sünnilikten sonra dünyada en yaygın ikinci mezhebidir. Alevilik'le Şiiliğin çıkış noktası ve 12 İmam İnanışı gibi temel kavramları aynı olsa da anlayış ve genel uygulamalar bakımından aralarında bazı farklılık vardır. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevilik, genellikle Şiiliğin bir kolu ya da Türk veya Osmanlı Şiiliği olarak tanımlanır. Bazı araştırmacılar ve Batı'lı teologlar, Şiiliğin fıkıh mezheplerinden Caferiliği'ni benimseyen İslam inancının Anadolu'daki tasavvuf uygulaması Alevilik olarak adlandırılır.
Şiiler ve Aleviler her ikisi de Ehli Beyte bağlı , 12 imamlara bağlıdır. İnanç temelleri aynıdır bunun dışında ibadet uygulamasında bazı farklar vardır. Bazı kaynaklarda Anadolu Aleviliği "Heterodoks Şiilik"; İran Aleviliği ise "Ortodoks Şiilik" olarak belirtilir. Yine de 12 İmam İnancı, Ali yanlılığı ve Ehl-i beyt'e sevgi ve bağlılık gibi temel unsurlar, Şiiliğin tüm kollarında ve Alevilikte ortakdır. Türkiye ve Suriye'deki Aleviler, bu ülkelerdeki Şii nüfusun çoğunu oluştururlar. Türkiye Şii'lerinin yaklaşık %95'i Alevidir. Bu nedenle Türkiye'de "Alevi" kelimesi bazen "Şii" anlamında ve tüm "Şiileri" tanımlamak amacıyla kullanılır.