hergün korkularımızın artmasının yersiz olmadığının kanıtı olan genç kadın. insanın kanı donduran bir saldıraya maruz kalmış ,kalmakla bitmeyip işkenceci bir tavırla canına kast edilmiştir.
sıradan birgünde evimize ya da herhangi bir yere gitmeye çalışıyoruz değil mi? bazen içinize korku düşer, tek başınıza yolda yürümeye cesaretiniz gittikçe azalır. kaşlarınızı çata çata yürürsünüz ki yüz ifadenizden kimse bir mana çıkarmasın. çünkü biz suratsız olmayı kendimizi koruyacak bir güç sayıyoruz. şimdi kadın olmak , zorlukları , yaşadığımız günlük hayattaki insanı tedirgin eden bakışları anlatmak zor geliyor bana. yani güçlenmek istiyoruz , dik duruyoruz ama o kadar kırılgan , o kadar ürkeğiz ki bakışlardan bile korkuyoruz.
bu kızın yaşadığı korkunun %1'ini dershaneye giderken yaşadım. içindeki paniği yoldaki duaları, her zamanki yolundan sapan şoförün bakışları , önce korkmamaya çalışıp güçlü olduğunuzu gösteren bakışınız , paniğinizi, elinizi çantanın içerisine götürüp gardınızı almak istediğiniz herhangi bir şeye bakmanın telaşı, aileniz, aklınızdan geçen çirkin mide bulandıran hasarlar. bakın sadece içime sinen korkunun %1'lik kısmı bu. minibüsten inerken yaşadığınız durumun korkusu, sırtınızdan akan terler, şükürler edip en hızlı adımlarla eve varmak. bu korkuyu 17 yaşındaki bir kıza yaşatan, erkeklere bakış açısını değiştiren, kurduğu hayallerden tiksinip kendini suçlayan bir nesil yetiştirmek acizliktir, cahilliktir, nankörlüktür ve en önemlisi haksızlıktır.
özgecan son olmayacak, cinayetler , işkenceler, tecavüzler devam edecek. kendi adıma korkuyorum yalan yok. sadece 3sn. o minibüsün kapılarının kitlendiğini düşündüğünüzde bile beyniniz yanar.