• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.
Bu, hızlı yüklenen mobil optimize edilmiş bir AMP sayfadır, gerçek sayfayı yüklemek istiyorsanız bu metni tıklayın.

Sosyolojik Açıdan T.C.'in Geleceği....!

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,092
Mesajlar
5,892
MFC Puanı
20,830




Rönesans, reformasyon, sanayi devrimi, aydınlanma ve 20. yüzyılın büyük sosyal patlamaları, teknoloji devrimi. Her bir durakta bir büyük sanat ve düşünce akımının olduğunu görürsünüz. Bu, Türkiye tarihi için de böyle.19. yüzyıl sanat ve düşünce akımları olmasaydı cumhuriyet ve devrimlerin tabanını oluşturan aydınlar ve toplumsal zemin olur muydu? Ya da meslekleri alın; meslekler ve uzmanlıklar birdenbire ortaya çıkmaz; çok uzun yıllar içinde ve çok büyük zahmetlerle oluşur.

Mesela Türkiye’nin hep büyük hukukçuları olmuştur, çünkü Türkiye modernleşme tarihinin 150 yılı anayasa tartışmalarıyla geçmiştir. Kesin hesap uzmanlığı çok gelişmiştir, çünkü temelleri on yıllar önce Düyun-u Umumiye döneminde atılmıştır.Keza 1970’lerden sonra mimarlık ve mühendislik alanlarında büyük ilerlemenin gerisinde on yıllar önce yurtdışına gönderilen öğrenciler, 1940’larda, 50’lerde açılan üniversite kürsüleri vardır.

Bütün ilerleme ve gelişmenin meyvelerini on yıllar sonra toplarsınız; Ha deyince olmaz.Şimdi bir de bu perspektiften bugünlere bakın: Türkiye’nin bütün üniversiteleri dünya sıralamasında hızla irtifa kaydederken, akademi bu kadar büyük toplumsal, hukuksa sorunlar varken ciddi mühendislik sorunları yaşanırken (örneğin büyük kentlerde yapılaşma) tepki bile veremezken.

Senelerdir ciddi bir sanat akımı ortaya çıkmamışken Türkiye kısa zamanda nasıl “atak yapacak”? Kaldı ki dünyada genetikten uzay bilimlerine, mühendislikten mimarlığa bütün anlayış kökten değişir ve Sanayi sonrası topluma geçilirken bütün kaynaklarını diyanete ve betone dökmüşken.

Zaman zaman 1920 analojisi yapılıyor. Hiç bir benzerlik olduğunu düşünmüyorum. Çökmekte olan Osmanlı’nın bugün dudak büktüğümüz “münevverleri” bile yoğun bir şekilde “kurtuluş reçetelerini” tartışıyorlardı. Zaten öyle olmasaydı cumhuriyeti kuracak kadro da bulunamazdı.Karanlık bir tablo çizmek istemiyorum, ama ben Türkiye’nin çok uzun sürecek bir durgunluk ve gerileme dönemine girdiğini düşünüyorum. O çok sözü edilen insan malzemesinden geriye de pek bir şey kalmadığı fikrindeyim. Bir şeyler kaldıysa bile ya göç ediyor, ya da yaşlanıyor.

Sorunlarını on yıllarca çözememiş ve ertelemiş toplumların kaçınılmaz sonunu yaşıyor Türkiye. “Ispanak zehirlenmesi”, “otizmli çocukların aforoz edilmesi”, tren kazaları, yağmurda sel basmaları, yol çökmeleri, vs.. çok ağır bir hastalığın sadece semptomları.O nedenle Dolar, borsa ve futbol konuşmaya ve arada bir de milyar dolarlık bütçesiyle diyanetin “iyi bir ev hanımı ve iyi bir erkek ne yapmalı, ne yapmamalı” konulu videolarını seyretmeye devam.....

Yazar:Tuncer Şengöz

Kaynak Site: XXXX
 

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Paylaşım için teşekkürler