Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Tarihte Nedensellik İlkesi

Ragnar

Bilgi size güç verir ama karakter saygı uyandırır
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    12 Kas 2020
  • Mesajlar
    2,474
  • MFC Puanı
    29,290
Neden ve Nedensellik nedir?

Bir olayı meydana getiren etkene neden denir. Nedenle sonuç arasındaki ilişki ise nedenselliktir. Nedensellik prensibine, bir gerçeği nedensellik bakımından açıklamak, o gerçek yahut olayın niçin o yolla meydana geldiğine yanıt vermek denebilir.

Nedensellik prensibi bilimde o kadar önemlidir ki, bilimsel araştırmanın iki olay arasındaki neden ilişkilerini keşfetmeye çalışmak demek olduğu hemen hemen genel olarak kabul edilmiştir.

Nedensellik ve Tarih Bilimi İlişkisi

Nedensellik
tarih bilimi için de önem arzeder. Tarih incelemeleri de, nedenlerin incelenmesidir. “Nedensellik=Niçin” anlamına gelir. Tarihçi de araştırmalarında tarihi gerçeklikten, tarihi hakikate ulaşmada sürekli olarak “niçin” sorusunu sormak durumundadır. Bu soruya cevap vermeyi umduğu sürece de bu işleme devam eder. “Niçin” sorusunu her olayda sorar. Çünkü ancak bu şekilde tarihe metodolojik bir bakış açısı ve bilimsel bir yaklaşım getirebilir.

İnsanlar, yaşamları ile ilgili olarak geriye varlıklarının izlerini bırakırlar. Bu izler, onların tarihlerini yazmanın ilk ve önemli dayanaklarını oluşturur. Her bir belge tarihçiyi, neden ve nasılı çözmeye daha çok yaklaştırır. Yüzeysel olanın daha kapsamlı boyutuna, ancak neden ve nasılı araştırarak ulaşılabilir. Tarih yazmada esas olan, olayların tahlili ve açıklanmasıdır. Bunu sağlamak ise, olaylarla ilgili nedenleri ve nasılları ortaya çıkarmaya bağlıdır.

Tarih yazıcılığının başlangıç dönemlerinde, yazanlar olayların nedenselliği üzerinde durmamışlardır. Genellikle aynı anda meydana gelen olaylar karmaşık bir şekilde anlatılmıştır. Güneş tutulmaları, gök cisimlerinin hareketleri, savalar, antlaşmalar, kahramanlar ve kralların ölümü gibi konular birlikte dile getirilmiştir.

Olaylar hakkında analizden ziyade, yüzeysellik hakim olmuştur. Oysa, tarihin bilimsel yöntemi bu olmadığı gibi, ondan beklenen misyon da olayların hikaye edilmesi değildir. Nedenselliği irdelemeyen tarihsel yaklaşımın, bilimselliğini iddia etmek hayli zordur. Tarihçi, olayların nedenlerini göstermek zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Aksi takdirde son tahlile gidilemez. Neden sorunu ile karşılaşan tarihçinin ilk yaklaşımı, aynı olaya birden çok neden bulmaktır.

Çünkü doğa bilimlerinde gözlenen bir sonucun tek bir nedeni kolayca bulunabilir. Oysa sosyal bilimlerde tek bir genel yasanın varlığı söz konusu değildir. Pek çok halde birden fazla
nedenin varlığı söz konusudur. Ancak gerçek tarihçinin, topladığı bu nedenler listesini bir düzene sokarak, birbirleriyle ilişkilerini tespit etmesi, bir nedenler hiyerarşisi oluşturması, hangi neden veya nedenlerin, bütün “nedenlerin nedeni” olarak ele alınması gerektiğini kararlaştırması lazımdır.

Nasıl ki; tarihteki olguların tarihi olgu haline gelebilmesi için tarihçi tarafından seçilmesi ve sıralanması gerekiyorsa, tarihçinin nedenlere yaklaşımında da benzer bir süreç işlemektedir. Tarihçinin nedenleriyle olan ilişkisi, olgularıyla olan ilişkisi gibi aynı çifte ve karılıklı niteliği taşır. Nedenler onun tarihi süreci yorumlayışını belirler.

Nedenleri önem sırasına koyması, bir nedenin ya da nedenler dizisinin izafî olarak daha çok anlamlı olduğuna karar vermesi, tarihçinin yorumunun esasını teşkil etmektedir. Ancak, burada vurgulanması gereken bir husus “anlamlılıktır”.

Tarih, tarihi anlamlılık terimleriyle yapılan bir seçme sürecidir. Tarihçi nasıl amacı için anlamlı olanları sınırsız olgular okyanusundan seçerse, onun gibi çok sayıdaki neden sonucun ardı ardına gelişlerini, yalnız ve yalnızca tarihi bakımından anlamlı ardı ardına geliler içinden seçer. Tarihi bakımdan anlamlılığın ölçütü ise, bunları kendi akılcı açıklaması ve yorumlama kalıbına uydurma yeteneğine dayanır. Öteki neden-sonuç ardı ardına gelişleri, nedenle sonuç arasındaki ilişki farkı olduğundan değil, bu ardı ardına gelişin kendisi uygun olmadığından rastlantısal diye reddedilmelidir. Tarihçinin bunlarla yapabileceği birşey yoktur. Bunlar akılcı yoruma elverişli değildir, ne geçmiş ne de gelecek için bir anlam taşımazlar.

Akılcı nedenler, başka ülkelere, başka dönemlere, başka koşullara uygulanabilme özelliğinden dolayı yararlı genellemelere götürür. Onlardan ders çıkartmak, anlayışımızı genişletmek ve derinleştirmek mümkündür. Ancak rastlantısal nedenler genelleştirilemezler. Bunlar benzersiz oldukları için, kendilerinden ders çıkarılamaz ve bir sonuca götürmezler. Bu durum tarihçiyi, nedenlerin seçilmesi konusunda hassasiyete zorlamaktadır.

Alıntıdır
 

Pozitivizm

??☔Devil Wears Prada?☔?
MFC Üyesi
Konum
Maldivler??
  • Üyelik Tarihi
    28 Şub 2020
  • Mesajlar
    24,441
  • MFC Puanı
    200,420
Televizyona cikan akademisyenlere hep "falanca hadise neden oldu hocam?" diye sorarlar. o da yasanan bi hadise kimin isine yariyor sorusundan hareketle "falanca ulkenin cikarlari bunu gerektiriyordu" temelli bir aciklama yapar. Nihayetinde kendi icinde tutarlidir bu nedensellik orgusu. bu yuzden de gorevini yaptigini dusunur. zira kendince en mantikli aciklamayi yapmistir.

Oysa herkes en mantikli seyi yapsaydi, herkes yalnizca gercekten kendi katisiksiz menfaatinin pesinden kossaydi bu vakalarin ezici bir cogunlugu yasanmaz, dunya cok daha bariscil bi yer olurdu.
 
Üst Alt