- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 26 Şub 2016
-
- Mesajlar
- 521
-
- MFC Puanı
- 261
Bir anlam inceliği yaratmak ya da nükte yapmak için, şairin, çok iyi
bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine tecâhül -i ârif
denir.
ÖRNEKLER
* "Yılın ilk karı yağdı
İyice kısaldı günler
Ölülerimiz üşür mü ki?"
Son dizede şair ölülerin üşümediklerini bildikleri halde,sorudan
yaralanarak bu durumu bilmezlikten geliyor.
* "Sözü yazdımdı da kalmış öbür entaride
Va'diniz bûse mi vuslat mı unuttum ne idi"
VAAD : herhangi bir konuda söz vermek , BUSE : öpücük ,
VUSLAT : kavuşma
Şair, sevgilisinin kendisine buse mi vuslat sözü mü verdiğini unuttu-
ğunu belirterek bildiği bir gerçeği bilmezlikten geliyor.
* "Ey şûh Nedimâ ile bir seyrin işittik
Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde"
ŞÛH : çılgın , TENHACA : gizlice , İŞRET : yeme içme
Bu beyitte,sevgili ile Göksu'ya gezmeye giden de Nedim,bunu başka-
sından işitmiş gibi bibi söyleyen de Nedim'dir.
* "Âb-ı gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su"
( Bilmiyorum, dönen kubbe "gökyüzü" kendiliğinden mi su rengindedir;
yoksa göz yaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır. )
Fuzuli bu beytinde, gökyüzünün niçin su renginde olduğunu bilmedi-
ğini söyleyerek, döktüğü göz yaşlarının gökleri kaplaması nedeniyle
böyle olabileceği ihtimalini ileri sürüyor. Doğal olarak şairin gökyüzünün
niçin su renginde olduğunu bilmemesi imkânsız; fakat böylece ne kadar
çok ağlamış, çok gözyaşı dökmüş olduğunu nükteli bir tarzda belirtmiş
oluyor. Bu beyitte tecâhül-i ârif ile mübalağa da vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz
1- "Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım"
2- "Dün gece yoktu ki / Bu dağ buraya nasıl gelmiş? "
3- "Çördükler,cevizler, iğdeler
Gidin bakın gölgeleri orda mı? "
4- "Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim Allah'ım bu çizgili yüz? "
5-Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer? "
6- "Arzu dolu,yaşamak dolu
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan? "
7- "Su insanı boğar, ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış."
bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine tecâhül -i ârif
denir.
ÖRNEKLER
* "Yılın ilk karı yağdı
İyice kısaldı günler
Ölülerimiz üşür mü ki?"
Son dizede şair ölülerin üşümediklerini bildikleri halde,sorudan
yaralanarak bu durumu bilmezlikten geliyor.
* "Sözü yazdımdı da kalmış öbür entaride
Va'diniz bûse mi vuslat mı unuttum ne idi"
VAAD : herhangi bir konuda söz vermek , BUSE : öpücük ,
VUSLAT : kavuşma
Şair, sevgilisinin kendisine buse mi vuslat sözü mü verdiğini unuttu-
ğunu belirterek bildiği bir gerçeği bilmezlikten geliyor.
* "Ey şûh Nedimâ ile bir seyrin işittik
Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde"
ŞÛH : çılgın , TENHACA : gizlice , İŞRET : yeme içme
Bu beyitte,sevgili ile Göksu'ya gezmeye giden de Nedim,bunu başka-
sından işitmiş gibi bibi söyleyen de Nedim'dir.
* "Âb-ı gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su"
( Bilmiyorum, dönen kubbe "gökyüzü" kendiliğinden mi su rengindedir;
yoksa göz yaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır. )
Fuzuli bu beytinde, gökyüzünün niçin su renginde olduğunu bilmedi-
ğini söyleyerek, döktüğü göz yaşlarının gökleri kaplaması nedeniyle
böyle olabileceği ihtimalini ileri sürüyor. Doğal olarak şairin gökyüzünün
niçin su renginde olduğunu bilmemesi imkânsız; fakat böylece ne kadar
çok ağlamış, çok gözyaşı dökmüş olduğunu nükteli bir tarzda belirtmiş
oluyor. Bu beyitte tecâhül-i ârif ile mübalağa da vardır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz
1- "Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım"
2- "Dün gece yoktu ki / Bu dağ buraya nasıl gelmiş? "
3- "Çördükler,cevizler, iğdeler
Gidin bakın gölgeleri orda mı? "
4- "Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim Allah'ım bu çizgili yüz? "
5-Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer? "
6- "Arzu dolu,yaşamak dolu
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan? "
7- "Su insanı boğar, ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış."