-
- Üyelik Tarihi
- 8 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 17,518
-
- MFC Puanı
- 3,911

Yüzyıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının tarihi zenginlikleri müzeler sayesinde geçmişten günümüze taşınıyor. Peki Türkiyede müzecilik nasıl bir geçmişe sahip? Türkiyede müzecilik nasıl bir gelişim çizgisi izledi? İşte Osmanlı dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk müzeciliğinin tarihçesi
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de müzeciliğin tarihi koleksiyonculukla başlar. Anadoludaki ilk koleksiyoner kimdi, bilinmez ama devlet eliyle koleksiyonerliğin tarihi 13. yüzyıla kadar götürülüyor. Örneğin, Selçuklular döneminde, eski Konyanın kurulu olduğu, ancak bugün hiçbir izi kalmayan sur duvarları etrafında, farklı dönemlere ait kabartma eserlerin sergilendiği biliniyor. Yine 1339-1522 yılları arasında hüküm süren Dulkadiroğulları Beyliği döneminde de bugünkü Kahramanmaraş Kalesi etrafında geç dönem Hitit eserlerinin biriktirildiği kayıtlarda yer alıyor. Osmanlı döneminde ise kutsal emanetler, ata yadigarı kıymetli eserler, hediyeler ve savaşlarda elde edilen bazı ganimetler sarayın hazine dairesinde korunuyordu.
İlk Müze 1846da Kuruldu
Türk müzeciliğinin temelleri 1846 yılında Tophane-i Amire Müşiri Fethi Ahmet Paşanın (1801-1858) İstanbulda Aya İrini Kilisesinde ilk müzeyi kurmasıyla atıldı. Mecma-ı Âsâr-ı Atika, yani Eski Eserler Koleksiyonu adı verilen müze, Padişah Abdülmecidin (1839-1861) Yalovada gördüğü Bizans yazıtlarını İstanbula getirtmesiyle oluşmuştu. Eski Eserler Koleksiyonu, 1869 yılında Sadrazam Ali Paşa (1815-1871) döneminde yeniden düzenlendi ve adı da Müze-i Hümayun, yani İmparatorluk Müzesi olarak değiştirildi. Müzede tüm vilayetlerden toplanan tarihi eserler sergileniyordu. Müzenin ilk müdürü Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İrlandalı Edward Goolddu. Goold, bu görevi 1871 yılına kadar sürdürdü. Sadrazam Nedim Paşa (1818-1883) döneminde müze müdürlüğü kaldırıldı. Ancak bir yıl sonra Ahmet Vefik Paşanın (1823-1891) sadrazam olmasıyla 1872 yılında Alman Dr. P. Anton Dethier müze müdürlüğüne atandı. Dr. Dethierin döneminde, Aya İrinideki nem oranının tarihi eserlere zarar vermesi nedeniyle müze Fatih Sultan Mehmetin 1472 yılında yaptırdığı Çinili Köşke taşındı. Müze 1875 yılında Çinili Köşke nakledilmesinin ardından tam olarak halka açık hale geldi. Giriş ücreti 100 paraydı. Çarşamba günleri sadece kadınların ziyaretine açıktı.
İlk Türk Müzeci Osman Hamdi Bey

Alman Dethierin 1881de hayatını kaybetmesi üzerine müze müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirildi. Böylece Osman Hamdi Bey, ilk Türk müze müdürü olarak tarihe geçti ve Türk müzeciliği için yeni bir dönem başladı.
Osman Hamdi Bey döneminde, 1884 yılında yeni bir Asar-ı Atika Nizamnamesi, yani Eski Eserler Tüzüğü hazırlandı ve eski eserlerin yurt dışına çıkarılması yasaklandı. Osman Hamdi Bey, Çinili Köşkün bahçesine İstanbul Arkeoloji Müzesini de yaptırdı. Yine aynı dönemde, 1902 yılında Konyada, 1904 yılında da Bursada arkeoloji müzeleri kuruldu.
Osman Hamdi Beyin 1910 yılında ölümünden sonra yerine kardeşi Halil Ethem Bey getirildi. Halil Ethem Bey de özellikle Anadolu müzelerinin gelişmesine katkıda bulundu. Türk İslam Eserleri Müzesi 1914 yılında ve İstanbul Şark Eserleri Müzesi 1925 yılında, onun döneminde kuruldu.
Cumhuriyet Döneminde Müzecilik
Türkiyede müzecilik çalışmaları Cumhuriyet döneminde daha da hızlandı. Cumhuriyetin kurucusu Atatürkün bu konudaki öngörüsü henüz Kurtuluş Savaşı yıllarında kendini göstermişti. Zaferden emin olan Mustafa Kemal, Sakarya Savaşının devam ettiği, hatta top seslerinin Ankaradan duyulduğu günlerde, Anadolu Medeniyetleri Müzesinin temelini oluşturan Eti Müzesi kurulması emrini vermişti.
[anadolu-medeniyetleri] Mustafa Kemalin 23 Nisan 1920de Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra 9 Mayıs 1920de göreve başlayan ilk hükümete verdiği emirlerden biri de eski eserlerin derlenmesiydi. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Eski Eserler Müdürlüğü kuruldu. Söz konusu birim, bir yıl sonra Kültür Müdürlüğüne dönüştürüldü. 5 Kasım 1922 tarihinde yayımlanan bir genelge ile de arkeolojik ve etnografik eserlerin toplanması, envantere alınması ve yeni müzeler kurulması istendi.
Atatürkün Eti Müzesi emri 1921 yılında açılan Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile gerçekleştirildi. Anadolu Medeniyetleri Müzesini 1922de açılan Antalya Müzesi ve 1923de açılan Sivas Müzesi izledi.

Cumhuriyetin kurulmasının ardından 3 Nisan 1924 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararı ile de Topkapı Sarayı müzeye dönüştürüldü. Fatih Sultan Mehmet dönemindeki eklemelerle 700 bin metrekarelik bir alanı kaplayan Topkapı Sarayı, 1855 yılına kadar 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun yönetim merkezi olmuştu. Adana ve Bergama müzeleri de aynı yıl, 1924te açıldı.
1925te İzmir ve Edirne müzeleri, 1926 yılında da Tokat, Konya ve Amasya müzelerinin açılışı yapıldı. Cumhuriyetin en önemli müzelerinden biri olan Ankara Etnografya Müzesi de 25 Mayıs 1928 tarihinde Afgan Kralı Amanullah Hanın da katıldığı törenle açıldı. Kayseri Müzesi 1929da, Efes Müzesi 1930da, Afyon Müzesi 1931de, Sinop ve Van müzeleri 1932de devreye girdi. 911 yıl kilise, 481 yıl cami olarak kullanılan Ayasofya da 1934 yılında müzeye dönüştürüldü. Diyarbakır Müzesi 1934te, Manisa Müzesi ve Tire müzeleri 1935te, Çanakkale, Niğde Müzesi ve Tire müzeleri 1936da açılırken, Türkiyenin ilk resim-heykel müzesi olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Eylül 1937de ziyaretçi kabulüne başladı. Müze için Dolmabahçe Sarayının 9 bin metrekarelik Veliaht Dairesi tahsis edildi. Müzeye Ankara Halkevi, Dolmabahçe Sarayı, Maarif Vekaleti ve TBMM gibi yerlerdeki resim ve heykeller gönderildi.