Ülkemizde suçlara verilen cezalar caydırıcıdır. Ama maalesef Ceza İnfaz Kanunu verilen cezaların tam olarak çektirilmeden hükümlünün salıverilmesi yönünde düzenlemeler içerdiği için toplumda sanki suçlara verilen cezalar yetersizmiş gibi bir algının oluşmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde henüz yatarı olan pek çok hükümlüye, cezaevlerinin yetersizliği gerekçe gösterilerek ''Denetimli Serbestlik Tedbiri'' kapsamı genişletilmek suretiyle çeşitli suçlardan mahkum olan kişilerin cezalarının doğru dürüst infaz edilemeden sadece imza yükümlülüğüne tabi tutulup salıverilmeleri imkânı getirildiğinden toplum nezdinde adalet duygusunu sarsan sonuçların doğması söz konusudur. Hele ki 2 yıla kadar hapis cezası mahkumiyeti ile her türlü adli para cezası mahkumiyeti alan hükümlülerin eğer ilk suçları ise ''Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması'' kararları ile hiç bir cezai müeyyideye tabi tutulmamalarını ve denetim süresi sonunda da düşme kararları ile mahkumiyetin sabıka kayıtlarına dahi işlenmediğini dikkate aldığımızda bir suçlular ülkesi hâline geldiğimizi söylemek abartılı değildir.