• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Yabancı

Ragnar

Emektar Üye
Üyelik Tarihi
30 Haz 2015
Konular
1,446
Mesajlar
4,354
MFC Puanı
37,550
1605343258073.png


Albert Camus nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancıdır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.

1913 yılında o zamanlar Fransa’nın sömürgesi olan Cezayir’de doğan Albert Camus, babasını çok küçük yaşta kaybediyor. İspanyol asıllı temizlikçi bir anneye sahip olan Albert Camus yoksul bir aileden geliyor. Cezayir Üniversitesi’nde felsefe okuyan yazar, bu yıllarda felsefe ve edebiyatın yanı sıra futbolla da uğraşıyor. Tiyatroya da ilgi duyan Camus, 1935 yılında İşçinin Tiyatrosu adında bir tiyatro kuruyor ve burada oyunlar yazıyor, oynuyor ve yönetiyor. Bu dönemde cinnet geçiren bir Roma imparatoru ile ilgili olan Caligula adlı ilk tiyatro eserini kaleme alıyor. Bu tiyatro eserinden sonra Albert Camus’nun absürdizmi savunduğu ileri sürülüyor. Ancak yazar bu yakıştırmayı kabul etmiyor. Yazarın ilk kitabı ise felçli dayısı ve büyükannesi ile yaşadığı yılları da anlatan derlemelerden oluşan Tersi ve Yüzü kitabı oluyor.

1942 yılında Yabancı ve Sisfos Söylencesi adlı kitapları yazan Albert Camus, özellikle Yabancı romanı ile edebiyat dünyasına damgasını vuruyor. Bu eseri ile birlikte varoluşçu bir düşünceye sahip olduğu düşünülen yazar, Nazilere karşı oluşturulan Fransız Direnişi grubuna katılıyor ve Combat isimli bir yeraltı gazetesinde editörlük yapmaya başlıyor. 1947 yılında Veba ve 1949 yılında yazarın Nobel Edebiyat Ödülü almasına katkı sağlayan Les Justes adlı 5 perdelik tiyatro oyunlarını yazıyor. 1951 yılında Başkaldıran İnsan ve 1956 yılında da Düşüş adlı romanını yazan Albert Camus, 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülünün sahibi oluyor. 1960 yılında araba kazasında ölen yazarın otobiyografi şeklindeki notları ölümünden sonra kızı tarafından 1995 yılında İlk Adam, 1970 yılında da Mutlu Ölüm isimli kitaplar olarak yayımlanıyor.

Yazarın en gizemli romanı olarak kabul edilen Yabancı kitabı toplum normlarını hiçe sayan ve bu yüzden de ölüme giden topluma yabancılaşan Meursault’un hikayesini anlatıyor. 110 sayfalık kısa bir roman olmasına rağmen 20. yüzyılın en iyi kitaplarından bir olan Yabancı okuyucuda yarattığı derin hisler nedeniyle dikkat çekiyor. Albert Camus’nun en önemli eserlerinden biri olan ve tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında yer alan Yabancı, Can Yayınları tarafından okuyucuları ile buluşturuluyor. Samih Tiryakioğlu'nun çevirdiği kitap Utku Lomlu'nun kapak tasarımı ile sunuluyor.

Yabancı kitabı yaşamayı sevmeyen, ölümü soğukkanlı bir doğallıkla kabullenen ve etrafındaki insanlardan oldukça farklı bir yapıya sahip olan Meursault’un annesinin ölümü ile başlıyor. Karakterin bu ölüm karşısındaki rahatsız edici soğukkanlılığı kitap ilerledikçe ve hikâye kahramanını tanıdıkça anlaşılır bir hale geliyor. Meursault hayatını kendi istekleri doğrultusunda yaşıyor ve başından geçenler için hayatın üzülmeye değmeyeceğini düşünüyor. Onun hayata karşı duruşu çevresindeki insanlarca tuhaf ve anlaşılmaz karşılanıyor. Ansızın Cezayir’de işlediği plansız ve tamamen tesadüfî olarak gerçekleşen cinayet, Meursault’un hayatının kendi kontrolünden çıkmasına neden oluyor. Ölümü kabullenen ve olayları akışına bırakan Meursault’un hayata ve kendine karşı umursamazlığı kitabı trajik bir hale sürüklüyor. Kitabında zaman kavramına yer vermeyen yazar kahramanın çevresine hatta kendisine bile yabancılaşmasını zamandan kopartarak okuyucuya yansıtmak istiyor. Olayları basit bir dille ve tamamen nesnel bir biçimde aktaran yazar, okuyucuya Meursault’un garip dünyasını etkileyici anlatımıyla sunuyor. Kitaptaki en sıradan karakterler bile hikâyeye anlaşılmaz bir biçimde katkı sağlıyor. En basit cümlelerin içerdiği anlamlar, üzerinde uzun uzun düşünmeye değiyor.

Birçok kez okunabilecek kitaplar arasında yerini alan Yabancı kitabı Le Monde’un yüzyılın yüz kitabı listesindeki yerini hak ediyor. Filozof kişiliğini romanlarına aktarabilen yazar, dünyayı saçma bulmasına rağmen yaşama olan tutkusunu ve umudunu kaybetmiyor ve her insanın içinde var olan ikilemleri kendine özgü yöntemleriyle romanlarında da yansıtıyor.
 
Üyelik Tarihi
28 Şub 2020
Konular
2,107
Mesajlar
26,098
MFC Puanı
301,150
Camus'un, toplumun değer yargılarına "Yabancı" olan Meursault adındaki karakterin iç dünyasını anlattığı romandır.
Nedense meursault çok tanıdık geldi bana.*
Meursault duygularını mantığıyla perdelediği için(ki hepimiz çoğu zaman yapıyoruzdur) "duygusuz" olmakla suçlanması çok da adil değil bana göre; bir çok insanın düşündüğünün aksine cinayet Meursault gibi insanlardan ziyade daha çok duygusal insanların işlediği bir suç türüdür. Meursault'un kişiliğe sahip birinin cinayet işlemesi pek de mümkün değildir. Romanda cinayeti kendisi işlemeseydi ama bir şekilde suç kendi üzerine yıkılmış olsaydı eminim Meursault'u çok daha iyi anlayacaktık ve kendimize yakın bulacaktık.
Tavsiye ederim..
 

Brida

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
15 May 2020
Konular
12
Mesajlar
513
MFC Puanı
8,810
20.nci yüzyılın Fransız, varoluşçu yazarı. Her romanında göreceksiniz ki nihilizm rüzgarları esmiştir.
Yabancı ilk romanıdır, o yüzden bu romanım acemiliğimdir der. Ben en çok Veba sını severim, mutlaka okumalısınız.
Yazarın genel amacı, hayatın anlamsızlığından yakınmak değil, hayatı birçok insanın anlamlandırdığından farklı gördüğünü anlatmaktır.
Nihilizm: varlığı, değerleri ve ahlâkı reddeden bir akımdır.
 
Üst