- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Bir dost ararsın, elini uzatırsın elin havada kalır Gözlerin tavanda, sözlerin ağzında çaresiz kalır
Uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip saplanır kalbinin tam orta yerine burgulu bıçak gibi
Ne kadar sevgi varsa kanar içinde işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar Oturup ağlamak istersin şöyle doya doya ama akmaz bir damla yaş gözlerinde
Yüreğinin ağladığını hissedersin o an, yüreğinle beraber geçmişin de ağlar içinde
Ömrünce hep kırılırsın, kanarsın, durduramazsın kanamayı
Kırgın, kızgın, yorgun, bir o kadar da yaralısın
Hayat ki, hakkını hep başkalarına vermiştir ama yinede haklı çıkan hep başkaları olmuştur
Ey der susarsın, susar yürürsün yüreğinin yollarına sererek,
hıçkırıklarını, yağmur yağmur tomurcuklara yağar gözyaşların İçindeki kör karanlık patikalarda yolunu bulmaya çalışırsın
ama nafile, kaderindeki hoyrat rüzgarlar bir yandan bir yana savurur incinen ince ruhundaki incinmişlikleri
Ey gecelerinde kahrolduğum hayat, sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir, artık bu yerlere sığamıyorum dersin
Gökyüzünde katar katar turnalar göçüp gider sılana, turnalar gider sen kalırsın
Uyku tutmaz geceleri, yitik düşlerinin gölgesine sığınınırsın, gölgeler gider sen kalırsın
Bilirsin ki, göçmen hiç bir kuş uçamaz kanatları kırıksa
Hüznün yırtık gömlek gibi durur sırtında, kırılgan bakışlarında hüzün sızar aynalara her gece
Ne kimselere anlatacak bir öykün var, mutlulukla başlayan
Ne de bir sevinç, gözlerinde bahar yeşili umutlar taşıyan
Suların ötesinde bir çiçek büker boynunu her akşam Adı gül, kokusu gül, rengi gül, gözyaşı gül, iki gözü iki çeşme
Mutsuz avuntusuz ve suskun
Kar yangını bir gecedir zaman artık, kahrolası ıssıs sokaklarda Akşam şehire her gelişinde, hüzünle gelir
Acılarını alıp gitmez
Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın
Ve sessizce solursun bir hazan yaprağı gibi
Önünden çocukluğun geçer, ilk gençliğin geçer yıl yıl
Gömülürsün karanlığın en derin denizlerine
Hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar Yalnızlık ölüm kokar
Bazen karanlıkta kalır tükenir nefesin..
Uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip saplanır kalbinin tam orta yerine burgulu bıçak gibi
Ne kadar sevgi varsa kanar içinde işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar Oturup ağlamak istersin şöyle doya doya ama akmaz bir damla yaş gözlerinde
Yüreğinin ağladığını hissedersin o an, yüreğinle beraber geçmişin de ağlar içinde
Ömrünce hep kırılırsın, kanarsın, durduramazsın kanamayı
Kırgın, kızgın, yorgun, bir o kadar da yaralısın
Hayat ki, hakkını hep başkalarına vermiştir ama yinede haklı çıkan hep başkaları olmuştur
Ey der susarsın, susar yürürsün yüreğinin yollarına sererek,
hıçkırıklarını, yağmur yağmur tomurcuklara yağar gözyaşların İçindeki kör karanlık patikalarda yolunu bulmaya çalışırsın
ama nafile, kaderindeki hoyrat rüzgarlar bir yandan bir yana savurur incinen ince ruhundaki incinmişlikleri
Ey gecelerinde kahrolduğum hayat, sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir, artık bu yerlere sığamıyorum dersin
Gökyüzünde katar katar turnalar göçüp gider sılana, turnalar gider sen kalırsın
Uyku tutmaz geceleri, yitik düşlerinin gölgesine sığınınırsın, gölgeler gider sen kalırsın
Bilirsin ki, göçmen hiç bir kuş uçamaz kanatları kırıksa
Hüznün yırtık gömlek gibi durur sırtında, kırılgan bakışlarında hüzün sızar aynalara her gece
Ne kimselere anlatacak bir öykün var, mutlulukla başlayan
Ne de bir sevinç, gözlerinde bahar yeşili umutlar taşıyan
Suların ötesinde bir çiçek büker boynunu her akşam Adı gül, kokusu gül, rengi gül, gözyaşı gül, iki gözü iki çeşme
Mutsuz avuntusuz ve suskun
Kar yangını bir gecedir zaman artık, kahrolası ıssıs sokaklarda Akşam şehire her gelişinde, hüzünle gelir
Acılarını alıp gitmez
Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın
Ve sessizce solursun bir hazan yaprağı gibi
Önünden çocukluğun geçer, ilk gençliğin geçer yıl yıl
Gömülürsün karanlığın en derin denizlerine
Hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar Yalnızlık ölüm kokar
Bazen karanlıkta kalır tükenir nefesin..