• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

50 Yıl Sonra da Zayıflama Diyeti Uygulanacak mı?

Üyelik Tarihi
31 Ocak 2013
Konular
2,686
Mesajlar
4,928
MFC Puanı
180
İnsanlar, Bundan 50 Yıl Sonra da Zayıflama Diyeti Uygulayacaklar mı?

zayiflama-programi.jpg


Böyle bir soruyu nasıl yanıtlarım, diye düşündüm. Bir astrolog ya da falcı gibi burçları izleyerek geleceğe ait görüş bildirmem elbette olanaksız. Benim görüşlerim, bu konuda geçen yüzyılda oluşan değişikliklerin irdelenmesine dayanmak zorundadır.

Beslenme ve diyetetikte 20. yy’ın ilk çeyreğinde beslenme biliminin temelleri atıldı ve bu temellere dayanılarak beslenme yetersizliği hastalıklarının tanımları yapıldı. İkinci çeyrekte bu hastalıkların ortadan kaldırılması için besin zenginleştirme, beslenme eğitimi gibi konular ele alındı. Bu konuda özellikle gelişmiş ülkelerde önemli başarılar sağlandı. Böylece 1950lere gelindiğinde, sanayileşmiş-gelişmiş ülkelerde doğrudan beslenme yetersizliği hastalıkları olan raşitizm, beriberi, pellegra gibi hastalıklar sorun olmaktan çıktı.

Bu yıllarda tıp ve teknolojide de önemli gelişmeler sağlandı. Bu alandaki buluşlar, insan yaşamını iki yönden etkiledi. Birincisi, erken yaşlarda ölümlere neden olan sıtma, veba, tifo, kolera, verem gibi enfeksiyon hastalıkları büyük ölçüde önlendi. Beslenme, eğitim ve aile planlaması uygulamaları ile çocuk ölümleri önemli ölçüde azaltıldı. Bunun sonucu olarak yaşam süresi gittikçe uzadı. Diğer yandan insanın yaşam biçiminde önemli değişmeler oldu. İnsanın doğal beden yapı ve işlevine uygun hareketli yaşamın yerini, oturarak iş görme aldı. Beden hareketini gerektiren çiftçilik makineleşti. Yürümenin yerini, taşıta binmek aldı. Her gün beden hareketiyle yapılan işler, düğmeye basılarak yapılmaya başlandı.

Şişmanlık ve bunun zemin oluşturduğu Sendrom X, 20. yy’ın ortalarında gelişmiş ülkelerin sorunu gibi görülürken, 2000′lerde, gelişmekte olan ülkelerde önemli sağlık sorunu olmaya başladı. Örneğin, oluşumunda en önemli hazırlayıcı faktörün şişmanlık olduğu Tip2 diyabet, gelişmekte olan ülkelerde hızla artmaya başladı. Örneğin, 2010 yılında, tip2 diyabetlinin, en yüksek oranda Hindistan’da görüleceği tahmin edilmektedir. Benzer şekilde koroner kalp hastalığının seyrek yorulduğu Çin’de hastalığın gittikçe arttığı ve bunun, beslenme ve yaşam biçimindeki değişme ve şişmanlıkla paralellik gösterdiği belirtilmektedir.

Türkiye’de de benzer durum gözlenmektedir. Toplumda şişmanların sayısı gittikçe artmakta, buna bağlı yüksek tansiyon, ensülin direnciyle belirlenen Tip2 diyabet ve kardiyo vasküler hastalıklar artmaktadır.

İnsanın yaşam biçiminde, her geçen gün hareketsizliğe doğru bir gidiş gözlenmektedir. Bunun en güzel örneği, bilişim teknolojisindeki gelişmedir. Sanal yollarla eğitim, alışveriş gibi olanaklar, insanı, bilgisayar başında oturarak yaşamsal gereksinmelerini karşılamaya yöneltmektedir. Fiziksel aktiviteyi artırmak için başlatılan fiziksel uyum kampanyaları, bugüne değin başarılı olamamıştır. İnsanı hareketsiz yaşama yönelten bir etken de hızlı kentleşmedir. Nüfusun hızla kentlerde yoğunlaşması, kentlerin genişlemesine neden olmaktadır. Genişleyen kentlerde, özel taşıt sayısı da hızla artmaktadır. Kent sokakları ve kaldırımları taşıtlarla dolduğundan, insanın yakın mesafelere yürüyerek gidip gelmesi bile olanaksızlaşmaktadır. Bu durum, alışverişe yürüyerek gitmek yerine insanı, daha çok sanal yollarla alışverişe yöneltecektir. Bütün bunlar, insanın enerji harcamasının gittikçe azalmasına, dolayısıyla şişmanlığın artmasına yol açacaktır.

Teknolojinin gelişmesi ve küreselleşmeyle, insanların tükettiği ürün yelpazesinde de değişiklikler olmaktadır. Doğal besinleri yetiştirerek veya satın alarak evde yemek hazırlamanın yerini, her geçen gün başkaları tarafından hazırlanıp pişirilmiş paket yemekler almaktadır. Yine belirli bir yemek ya da içecek, bir yöreye özgü olmaktan çıkarak küreselleşmektedir. Batı’nın hızlı yemek yeme biçimi Doğu ülkelerine yayıldıktan sonra, geleneksel beslenme biçiminde değişikliklere neden olarak şişmanlık ve bununla ilintili hastalıklarda önemli artışlar olmuştur. Genelde, paketlenmiş besin ve yemeklerin enerji yoğunluğu yüksektir. Buna ek olarak insan, yeni karşılaştığı ya da reklamlarda gördüğü yiyecek ve de içeceğin bileşimini ve sağlığı üzerine etkisini merak etmekte, bu konuda bilgilenmek için diyetisyenlerin danışmanlığına gerek duymaktadır.

Özetlersek insanın yaşam biçiminde her geçen gün hareketsizliğe doğru bir yöneliş beklenmekte, bu da enerji harcamasının azalmasıyla sonuçlanacaktır. Buna paralel olarak başkaları tarafından hazırlanıp paketlenmiş yiyecek tüketiminin artması, yiyecek ve içecek türlerinin çeşitlenmesi beklenebilir. Bu da bir yandan enerji tüketimini artırırken diğer yandan tüketiciyi, beslenme konusunda bilgilenmeye yöneltecektir. Enerji harcama ve dengesindeki bu olumsuz değişme, şişmanlık ve bununla ilintili hastalıkların riskini daha da artıracağından, daha çok insan, diyetisyenlerin danışmanlığına gereksinim duyacaktır.
 
Üst