Peony
Onursal Üye
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
- Konular
- 12,075
- Mesajlar
- 34,903
- MFC Puanı
- 57,450
Acı kahve sevenler psikopat olabilir
Bir acı kahve
Kırk yıllık hatırla bırakmamışız; Acı kahvenin kültürümüzde o kadar çok kullanımı, o kadar romantik anlamı var ki
Ülkemizde insan ilişkilerinin özelliğini ve kuvvetini betimleyen bu Afrika kökenli bitkinin tadı hakkında yapılan son araştırmalar, kahvenin ülkemizde yüzyıllardır popüler kalabildiğini de gösterir nitelikte. Çünkü bizim kültürümüzde mevzu bahis X ise gerisi teferruattır, çünkü biz bazen acı vermekten, bazen de acı çekmekten zevk alan bir coğrafyanın evlatlarıyız.
Pek anlamlı gelmedi, değil mi? Araştırmaya geçelim, taşlar yerine oturacak
Şekersiz kakao, siyah kahve, turp, tonik
Bu besinlerin ortak özelliği elbette acı ve keskin bir tada sahip oluşları. Araştırmamızın başladığı nokta da işte bu besinler.
Avusturya Inssbruck Üniversitesinde psikoloji üzerine çalışmalar yapan profesörler Christina Sagioglou ve Tobias Greitemeyerin acı tadlar ve antisosyal kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaları geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Yarısı kadın, yarısı erkek toplam 1000 kişi üzerinde yapılan araştırmada, deneklere önce tatlı, tuzlu, ekşi ve acı besinlerin olduğu bir liste verildi ve puanlamaları istenildi. Nefret ettikleri yiyeceklere 0 puan, bayıldıkları yiyeceklere ise 6 puan verdiler.
Bu puanlama ile hangi deneklerin hangi tadlara daha yatkın oldukları belirlendi.
İkinci adım: Kişilik testleri.
Bu testlerde önce deneklerin agresiflik seviyeleri tartıldı. Ardından kişilerde Makyavelizm, Psikopatlık ve Narsizm gibi özelliklere meyli inceleyen sorular soruldu. Bir sonraki kişilik testi ise dışa dönüklük, uyumluluk, sorumluluk duygusu, dürüstlük ve duygusal istikrar gibi konular üzerineydi.
Son test de sadizm üzerine dünyada kabul görmüş genel geçer CAST (Sadistik Eğilim Kapsamlı Değerlendirmesi) testi oldu.
Sonuç:
Acı tadlara olumsuz tavır takınanların genelde cana yakın ve işbirlikçi olduğu ortaya çıktı.
Acı tadları tercih edenlerin ise, aynı rollercoastera binmeyi sevenlerin aslında korku hissinden keyif almaları durumundaki gibi davrandıkları gözlemlendi. Acı bitkiler, beynimizde zehirli olabileceklerine dair bir imaj oluşturuyordu; bu ihtimalden zevk duyanlar da, acıya bayılıyorlardı.
Özetle; acı tadları tercih edenlerin eğilimli oldukları psikolojik özellikler; Makyavelizm (amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın mübah olması), Yunanca ruhun acı çekmesinden türeyen Psikopatlık, Mazoşizm (acı çekmekten ) ve Sadizm ( acı vermekten hoşlanmak) oldu.
Şimdi oldu mu, ülkemizde acı kahvenin Sezen Aksu şarkılarına konu olması, arabeskin ülkedeki en popüler müzik türü olması, eski sevgilimiz hakkında attığımız o kahırlı tweetler, Fight Clubın alt metinlerini değil de kavga sahnelerini sevmemiz, Türk dizilerindeki bitmek bilmeyen üzgünlükleri el üstünde tutmamız filan hani Yerli yerine oturdu mu?
Rick T Cartman / Mynet Haber
Kırk yıllık hatırla bırakmamışız; Acı kahvenin kültürümüzde o kadar çok kullanımı, o kadar romantik anlamı var ki
Ülkemizde insan ilişkilerinin özelliğini ve kuvvetini betimleyen bu Afrika kökenli bitkinin tadı hakkında yapılan son araştırmalar, kahvenin ülkemizde yüzyıllardır popüler kalabildiğini de gösterir nitelikte. Çünkü bizim kültürümüzde mevzu bahis X ise gerisi teferruattır, çünkü biz bazen acı vermekten, bazen de acı çekmekten zevk alan bir coğrafyanın evlatlarıyız.
Pek anlamlı gelmedi, değil mi? Araştırmaya geçelim, taşlar yerine oturacak
Şekersiz kakao, siyah kahve, turp, tonik
Bu besinlerin ortak özelliği elbette acı ve keskin bir tada sahip oluşları. Araştırmamızın başladığı nokta da işte bu besinler.
Avusturya Inssbruck Üniversitesinde psikoloji üzerine çalışmalar yapan profesörler Christina Sagioglou ve Tobias Greitemeyerin acı tadlar ve antisosyal kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaları geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Yarısı kadın, yarısı erkek toplam 1000 kişi üzerinde yapılan araştırmada, deneklere önce tatlı, tuzlu, ekşi ve acı besinlerin olduğu bir liste verildi ve puanlamaları istenildi. Nefret ettikleri yiyeceklere 0 puan, bayıldıkları yiyeceklere ise 6 puan verdiler.
Bu puanlama ile hangi deneklerin hangi tadlara daha yatkın oldukları belirlendi.
İkinci adım: Kişilik testleri.
Bu testlerde önce deneklerin agresiflik seviyeleri tartıldı. Ardından kişilerde Makyavelizm, Psikopatlık ve Narsizm gibi özelliklere meyli inceleyen sorular soruldu. Bir sonraki kişilik testi ise dışa dönüklük, uyumluluk, sorumluluk duygusu, dürüstlük ve duygusal istikrar gibi konular üzerineydi.
Son test de sadizm üzerine dünyada kabul görmüş genel geçer CAST (Sadistik Eğilim Kapsamlı Değerlendirmesi) testi oldu.
Sonuç:
Acı tadlara olumsuz tavır takınanların genelde cana yakın ve işbirlikçi olduğu ortaya çıktı.
Acı tadları tercih edenlerin ise, aynı rollercoastera binmeyi sevenlerin aslında korku hissinden keyif almaları durumundaki gibi davrandıkları gözlemlendi. Acı bitkiler, beynimizde zehirli olabileceklerine dair bir imaj oluşturuyordu; bu ihtimalden zevk duyanlar da, acıya bayılıyorlardı.
Özetle; acı tadları tercih edenlerin eğilimli oldukları psikolojik özellikler; Makyavelizm (amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın mübah olması), Yunanca ruhun acı çekmesinden türeyen Psikopatlık, Mazoşizm (acı çekmekten ) ve Sadizm ( acı vermekten hoşlanmak) oldu.
Şimdi oldu mu, ülkemizde acı kahvenin Sezen Aksu şarkılarına konu olması, arabeskin ülkedeki en popüler müzik türü olması, eski sevgilimiz hakkında attığımız o kahırlı tweetler, Fight Clubın alt metinlerini değil de kavga sahnelerini sevmemiz, Türk dizilerindeki bitmek bilmeyen üzgünlükleri el üstünde tutmamız filan hani Yerli yerine oturdu mu?
Rick T Cartman / Mynet Haber