• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Acıdan Haz Alanlar

DarkWoman

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2019
Konular
5,318
Mesajlar
11,488
MFC Puanı
66,370
su%C3%A7-g%C3%B6rseli-el.jpg


Genel Olarak

Sadizm dendiğinde çoğumuzun aklına ya saldırgan bir psikopat ya da acının cinsel haz amacıyla kullanılması gelir. Oysa sadist davranışla sadist kişilik birbirinden farklıdır. Her ne kadar psikopatlar saldırganlığı, düşmancıl tavırları bir araç olarak kullansa, hatta bu uğurda işi cinayet noktasına dek vardırabilse de, birinin davranışına sadistçe diyebilmemiz için onun diğer insanların acı çektiği bilgisinden haz alması gerekir. Ne zaman ki karşı tarafa psikolojik veya fiziksel açıdan acı çektirmek hayatın temel ilkesi haline gelir, o zaman kişinin sadist bir kişiliği olur (3*). Mesela hırsızlık yaparken birine saldırmak başkadır, birine sebepsizce işkence etmek başka. Dolayısıyla bu kavramı tanımlarken asıl olan niyettir.

Normallikten Anormalliğe Doğru

Başkalarının acısından beslenen vampirler olan sadistlerle gündelik hayatta nadiren karşılaşırız. Buna rağmen sadistçe özellikler ve davranışlar yaygındır. Mesela alay etme zararsız bir eğlence anlayışı gibi görülebilir ama aslında çoğu zaman utandırma, mahcup etme, yerme amacı taşır. Sadistçe özelliklerin normal yelpaze içinde çeşitlilik gösterdiği gözlemlenmiştir. Örneğin Millon (1994) yönlendirme, göz korkutma, itaat ve saygı uyandırma gücüne sahip olmayı seven kontrolcü tarzdan bahsederler. Katı, duygusuz bir tavra sahip bu kişiler görev dağıtma ve astlarını çalıştırma becerileri nedeniyle etkili liderler olurlar. Ayrıca çevrelerindeki insanlara nasıl yaşayacaklarını dikte etmekten, onların hayatlarını manipüle etmekten tatmin duyarlar (1*).

Zulmün duygusaldan çok fiziksel istismar biçiminde ifade bulduğu durumlarda çoğu sadist kişi eylemlerini mantık çerçevesine oturtmayı ve böylelikle üste çıkmayı başarır. Diğer insanlar onların fevri ve inatçı olduğunu düşünse de örneğin sadistler kendilerini enerjik, girişken ve gerçekçi addedebilirler. Başkalarının duygusuzluk dediği onlar için rekabetçilik ve sulu göz olmamaktır, zira nezaketi zayıflık sayarlar. Patolojik özelliklerini normalleştirerek güçlü, muktedir, dobra olduklarına dair algılarını pekiştirmiş olurlar (1*).

Vaka Örneği

Can, icra dairesinde orta kademeli bir yöneticiydi. İşinde başarılıydı, çalışmayı seviyordu. Buraya olumsuz bir değerlendirme raporu sebebiyle gelmişti. Can müdürünün kasten böyle bir rapor uydurduğunu, böylelikle yükselmesine engel olmaya çalıştığını düşünüyordu; keza bunu başarabileceğinden de şüphesi yoktu. Rapora göre Can astlarına çok yükleniyor, onları alenen hizaya çekiyor ve bunu sırf onları küçük düşürmek için yapıyordu.

Büyük bir coşkuyla Can kendisinin adil bir yönetici olduğunu söylemişti. Ama sorumluluk onda olduğu müddetçe kimsenin işten kaytaramayacağının da altını çizmişti. Herkesin tüm gün eksiksiz çalışmasını; kimsenin gevezelik etmemesini, mola vermemesini, havadan sudan konuşmamasını, geç gelmemesini, kendisine verilen işi yapamadığı için bahaneler üretmemesini bekliyordu. ”Sorunlu çalışanlara ekibimde yer yoktur. Çalışana kadar onlara baskı yaparım. Eğer kendileri istifa edecek kadar makul değillerse de onları kovmak için sebep bulurum!” diyordu sırıtarak. ”Bu iş her yiğidin harcı değil” derken adeta yüzü aydınlanıyordu, ”ama benim için sanki biçilmiş kaftan. İnsanlara iş yaptırmayı da çok seviyorum fakat beni en çok mutlu eden, borç tahsil etmek. Benim kadar borç tahsil edebilen kimse yok.” Bu iş ağırlıklı olarak telefon üzerinden yapılsa da verdiği emeğe gereken saygıyı göstermediğine inandığı bazı müşterilere ”bizzat ziyaret ettiğini” görüşme sırasında itiraf etmişti.

Can’ın ailesiyle mesafeli bir ilişkisi vardı. Hiç evlenmemişti ama ”hizmet sunduğu” çok sayıda kız arkadaşı olmasıyla böbürleniyordu. Hayatının merkezinde işi vardı; burada manipülatif saldırganlığı onaylanmakla kalmıyor, ödüllendiriliyordu da. Can kendini ”kanun görevlisi” olarak görüyor ve bu egoist yorumu nedeniyle kendini bir şekilde üstün bir yere konumlandırıyor, bundan güç alıyordu. Can’ın anlatmaktan özellikle keyif aldığı bir vakada borçlunun gözü o kadar korkmuştu ki kadın ülkenin öbür ucuna kaçmıştı. ”Bazen onlara haciz koyup evlerini alabileceğimizi söylüyorum, halbuki böyle bir şey yok” diye böbürlenmişti. ”Sonra onları tekrar tekrar arayıp, evlerini kaybetmelerine kaç gün kaldığını söylüyorum.” Bu yaptığında bir sorun görmüyordu (1*).
 
Üyelik Tarihi
28 Nis 2020
Konular
91
Mesajlar
1,337
MFC Puanı
23,110
Sonra onları tekrar tekrar arayıp, evlerini kaybetmelerine kaç gün kaldığını söylüyorum.” bu nasıl bir can mış ya?
 
Üst