• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Agahta Christie-Fare Kapanı

Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
ÜÇ KÖR FARE NASIL KOŞUYORLAR BAK!

ÜÇ KÖR FARE NASIL KOŞUYORLAR BAK! Yukarıdaki dize Agahta Christie’nin ünlü oyunu The Mousetrap’ın temasını oluşturan şarkısının ilk satırıdır. Oyun uzun yıllar boyunca sahnelerde kalmayı başarmış, bu özelliğiyle de yazarın en ünlü eserleri arasında baş sırayı almıştır. Oyunun Türkçeye çevrilen öyküsü, -The Mousetrap- Altın Kitaplar aracılığıyla okurla buluşuyor. Kitapta Fare Kapanı’nı ile birlikte yazarın Cinayetler Bürosu adını verdiği öyküleri de yer alıyor.

Yazarın 1943 yılında kaleme aldığı Fare Kapanı, Monkswell Köşkü’nde geçer. Hava çok soğuktur ve gökyüzü henüz yağmamış kar bulutlarıyla dolu ve karanlıktır.
Koyu renk palto giymiş olan bir adam Culver Sokağı’nda ilerleyerek 74 numaralı apartmanın kapısı önündeki basamaklardan çıkar Atkısını yukarı çekerek çenesini sarmış, şapkasını gözlerine kadar indirmiştir. Parmağını düğmeye basar ve zilin aşağıdaki bodrum katında tiz bir sesle çaldığını duyar. Dışarıda duran adamın yalnızca silueti belli olmaktadır. Alçalmış gibi gözüken gökyüzü bu gölge için uygun bir arka plandır. Adam merdivendeki dönemeci aştıktan sonra usulca ıslık çalmaya başlar. Bir çocuk şarkısıdır bu. “Üç Kör Fare…”

Üç Kör Fare
Üç Kör Fare
Nasıl koşuyorlar bak,
Nasıl koşuyorlar bak!
Hepsi de çifçinin karısının peşinden koştular.
Kadın da kuyruklarını et bıçağıyla kesti.
Hayatın böyle garip bir şey görün mü hiç?
Şu
Üç Kör Fare
Gibi…

The Mousetrap adı ile uzun yıllar tiyatro oyunu olarak sahnelenen eserin baş kahramanları henüz yeni evlenmiş olan genç çift Molly ve Giles Davis’tir. Davis’ler, Monkswell Köşkü’nü pansiyona çevirmeye karar vermişlerdir. Bu onların ilk pansiyon işletmeciliği olacaktır. Victoria devrinden kalma olan köşk, içindeki eşyaları ile bir pansiyon için son derece uygundur. Üstelik yeni çiftin paraya da ihtiyacı vardır. Ancak olaylar düşündükleri gibi gelişmez. Çünkü müşterileri arasında -Christopher Wren, Bayan Boyle, Binbaşı Metcalf, Paravicini, Trotter, Müfettiş Parminter- genç bir katil de vardır.

Fare kapanına yakalananlar
Agahta, öykünün hemen başında “Fare kapanına yakalananları” belirtmeyi unutmaz:

Molly Davis: Yeni evli genç bir kadın. Pansiyon işletmeye kalkışmış.

Glies Davis: Molly’nin kocası. Çocukluğundan söz etmekten hoşlanmıyor.

Christopher Wren: Kızıl saçlı bir gen. Mimar olduğunu iddia ediyor.

Bayan Boyle: Yaşlıca bir kadın. Son derece ukala.

Binbaşı Metcalf: Orta yaşlı bir adam. Belki de göründüğü gibi değil.

Paravicini: Bir yabancı. Pansiyona gece yarısı gelmiş.

Trotter: Genç komiser. Katili bildiğini sanıyor.

Müfettiş Parminter: Islık çalan katilin peşinde.


Polisin elinde ise şu ipuçları vardır:

Bir çocuk şarkısı; üç fare resmi; küçük bir defter; eski bir olay; psikiyatri uzmanlarının raporları; hain bir çiftçi; bir yetimhane; kopuk telefon telleri; bir piyano; kaybolan kayaklar.

Acaba polis esrarı çözmek için ne yapacaktır?


Cinayetler Bürosu
Fare Kapanı’nın ikinci bölümünde Agahta Christie’nin Cinayetler Bürosu adını verdiği öyküleri yer alıyor. Öykülerin baş kahramanı Tuppence Beresford ile Tommy Beresford’tır.

Kendilerine bir dedektiflik bürosunun sorumluluğu verilen Beresford çifti, hayatlarında aradıkları heyecana böylece kavuşmuş olurlar. Yazarın başarıyla çizdiği iki karakterin birçok dedektiflik filmine kaynaklık ettiği açık. Tuppence ve Tommy farklı hikayelerde değişik polisiye olayları çözümüne yardımcı olurlar. Kısa hikayelerde oluşan bu bölümde "Ölüler Evi", "Maskeli Balo", "Esrarlı Yabancı", "Elçinin Ayakkabıları", "On Altı Numara" isimli polisiye öyküler yer alıyor.
 
Üst