• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Antik Mısırda Savaş Sanatları

Ragnar

Emektar Üye
Üyelik Tarihi
30 Haz 2015
Konular
1,446
Mesajlar
4,354
MFC Puanı
37,550
Savaş sanatlarından söz açıldığında, akıllara Çin veya Uzak Doğu gelmektedir. Ancak savaş sanatları hemen hemen her toplumda bulunmaktadır. Bu yazıda daha çok bilgeliği ile bizi mest eden Antik Mısır’da bu sanat nasıl var oldu, onu inceleyeceğiz.

Savaşların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde modern silahlar, savaş sanatlarının önemini azaltmıştır. Ancak savaş sanatları önceki dönemlerde hem askeri anlamda hem de kişiliği düzenleme yolu olarak çok önemli bir yer tutmaktaydı.

Antik Mısır’ın daha iyi bir birey, daha iyi bir toplum ve daha iyi bir dünya fikriyle yaşadığını söyleyebiliriz ve bu hedefe varmak için çeşitli yol ve yöntemler geliştirmişlerdi. Daha iyi bir insan olmak için gerekli olan felsefi hayatı, öncelik hâline getirmişlerdi. Maalesef geçmişten günümüze Antik Mısır’daki savaş sanatları ile ilgili çok bir bilgi kalmamıştır. Ancak bazı duvar boyamaları ve rölyeflerde yaklaşık 5000 yıl öncesinde Antik Mısır’da felsefi bir yol olarak savaş sanatları uygulandığı bilgisine ulaşabilmekteyiz. Şimdi günümüze ulaşan savaş sanatlarından birini inceleyelim.

Fann Al Nazaha Wal Tahtib

Fann: sanat,

Al Nazaha: doğruluk, bütünlük, dürüstlük, esneklik, incelik, anlayış, açıklık, yiğit ruhu ifade eder.

Tahtib: parça odun anlamına gelir.

Genel olarak Fann Al Nazaha Wal Tahtib ise Sopa kullanımıyla bütünlük, dürüstlük, doğruluk sanatı olarak ifade edilir.

Bu sanat, ilk olarak MÖ 2465 – MÖ 2325 tarihlerinde yaşamış Firavun Sahure’nin Abousir’deki piramidine giden yolun rölyeflerinde görülmüştür. Abousir günümüzde Kahire’nin birkaç kilometre güneyinde yer alır. Firavun Sahure’nin yaşadığı dönem, Antik Mısır’da “Eski Krallık” dönemine denk gelmektedir. Bu dönem ayrıca “Piramitler Çağı” olarak da bilinmektedir.

Fann Al Nazaha Wal Tahtib kısaca Tahtib olarak da literatürde geçmektedir. Tahtib, Antik Mısır’da sopa kullanımı ile uygulanan bir savaş sanatıdır. Tahtib günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak günümüze gelişi savaş sanatı kimliği ile olmamıştır. Zamanlar değiştikçe önce halk arasında bu teknikler uygulanmaya başlanmış, sonra da başka versiyonları ortaya çıkmıştır. Bu süreçte savaş sanatı kimliğinden uzaklaşılmış olup, daha çok bir dans formatına çevrilmiştir. Günümüzde bile halk arasında eğlence amacıyla kullanıldığı görülmektedir. Bu yüzden Tahtib, “sopanın dansı” ismiyle de bilinir.

Elbette ki Tahtib dışında da çeşitli savaş araçlarıyla yapılan uygulamalar vardır. Burada vurgulamak istediğim konu Fann Al Nazaha Wal Tahtib’in isminin anlamında bulunan bütünlük, dürüstlük, doğruluk fikirlerine ulaşmak için savaş sanatlarının kullanılmış olmasıdır.

Savaş sanatlarında kendinden emin olmak, davranışlarımızın net olması, karşımızdaki kişiye ona ulaşabileceğimiz en güzel hareketle temas edebiliyor olmamız gibi pek çok özelliği çalışmak gerekir. Bu da bütüncül bakmayı, ifadelerde ve düşüncede dürüst olmayı bize kazandırır. Bu kazanımlardan dolayı Tahtib’in felsefesini az çok tahmin edebiliriz.

Antik Mısır’da Beni Hasan Mezarlığı’nda bulunan resimlerde Tahtib dışında başka savaş sanatlarının varlığını da görmekteyiz.

Beni Hasan (Bani Hasan veya Beni-Hassan) Mezarları

Beni Hasan Mezarlığı günümüzde Orta Mısır’da yer almaktadır. Mezarlıklar MÖ 2050- MÖ 1650 yılları arasında kullanılmıştır. Mezarlardaki duvar boyalarında o zaman kullanılan güreş teknikleri resmedilmiştir. Mısır’daki güreşin özelliği olarak daha çok yerde boğma veya kilitleme teknikleri üzerine yoğunlaşmıştır.

Uzun yıllar altın dönemini yaşadıktan sonra istilalarla kültürünün çoğunu kaybetmiş olan Antik Mısır’da dahi savaş sanatlarının varlığını görmek etkileyicidir. Günümüzde hâlâ kullanılan tekniklerin kökeninin en az 5000 yıl öncesine dayanıyor olması ve böyle bir geleneğin tarih köprüsüyle bugünlere kadar gelmesi, bize bu öğretileri aktarmaya devam etmemiz için bir sorumluluk vermiyor mu?

Alıntıdır.
 
Üyelik Tarihi
28 Şub 2020
Konular
2,107
Mesajlar
26,098
MFC Puanı
301,150
"Eger düşmanı ve kendini biliyorsan, yüz savasin sonucunda bile korkmana gerek yok. eğer kendini biliyor ama düşmanı bilmiyorsan, kazandigin her zafer icin bir de yenilginin tadini alacaksin. eğer ne kendini ne de düşmanı biliyorsan, her savasta yenik düşeceksin."
 
Üst