Archaeopteryx'in bir rekonstrüksiyonu
Evrimciler "kuşlar dinazorlardan evrimleşti" şeklindeki iddialarına yegane delil olarak Archaeopteryx fosilini gösterirler. Oysa son bulgular bu canlının sadece soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu gösteriyor.
Evrimci çevrelerin öne sürebildikleri en önemli ara-geçiş formu adayı,Archæopteryx isimli 150 milyon yıllık fosil kuştur. Evrimciler, bu fosil kuşun iyi uçamayan yarı-dinozor bir canlı olduğunu iddia ederler. Oysa evrimcilerin birçok kere yanlış olduğu gösterilen bu iddiası, 1997 yılında bulunan yeni bir Archæopteryx fosiliyle beraber kesin olarak yıkıldı.
Bu canlının uçuş kasları için gerekli olan "sternum" yani göğüs kemiğine sahip olmayışı, canlının uçamayacağının en önemli kanıtı olarak gösterilmekteydi. Ancak 1992 yılında bulunan yedinci Archæopteryx fosili, canlıda evrimcilerin çok uzun zamandır yok saydıkları göğüs kemiğinin var olduğunu göstermiştir. Bu kemiğin varlığı, Archæopteryx'in uçucu bir kuş olduğunu ispatlamış durumdadır.34
Kemiklerin içi günümüz kuşlarınınki gibi boştur. Tüylerin yapısı, Archaeopteryx'in sıcakkanlı ve uçabilen bir kuş olduğunu ispatlar Kanatlardaki pençelerin günümüzdeki bazı kuşlarda da rastlanır.
Son bulunan Archaeopteryx fosilinde bu bölgede sternum kemiği bulundu. Bu kemik, güçlü uçuş kaslarının varlığını ve dolayısıyla bu canlının uçabilen bir kuş olduğunu gösterir.
Dişlerinin olması, bu kuşun sürüngenlerle akraba olduğu anlamına gelmez. Yapılan analizler, Archaeopteryx'in diş yapısının günümüz sürüngenlerinden çok farklı olduğunu göstermektedir.
Evrimcilerin, Archæopteryx'i ara-geçiş formu olarak gösterirken dayandıkları diğer iki nokta, yani kanatlarının üzerindeki pençelerin ve ağzındaki dişlerinin bir ara form özelliği olmadığı da anlaşılmıştır. Günümüzde yaşayan iki tür kuşta, Taouraco ve Hoatzin'de de dallara tutunmaya yarayan pençeler bulunduğu görülmüştür. Tarihte yaşamış farklı kuş türlerinde de dişler vardır. Dahası Martin, Stewart ve Whetstone gibi ünlü kuşbilimcilerin yaptıkları ölçümlere göre, Archæopteryx'in diş yapısı sürüngenlerin diş yapısından tamamen farklıdır.35
Tüm bu bulgular, Archæopteryx'in ara form olduğu yönündeki evrimci iddiaların hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını göstermektedir.
EVRİMCİLERDEN MASALLAR
Evrimci kaynaklar "küçük dinozorlar kanatlanıp kuş oldu" iddiasını bilimsel bir edayla sık sık tekrarlar. Ancak bu dönüşümün nasıl gerçekleştiği sorulduğunda verdikleri cevap adeta bir masaldır: Yandaki evrimci çizimlerde gösterildiği gibi, bazı dinozorların ön ayaklarıyla sinek avlamaya çalışırken, yavaş yavaş "kanatlandıklarını" öne sürerler. Tümüyle hayalgücünün bir ürünü olan bu senaryo, bir de ilginç bir soruyu beraberinde getirir: Zaten uçmakta olan, hem de kanatlarını saniyede 500 kez eşzamanlı olarak titreştirerek aerodinamik bir harika sergileyen sinekler nasıl olup da kanatlanmışlardır?
ASİMETRİK TÜYLER
Günümüzdeki tüm uçucu kuşların tüyleri, asimetrik yapıdadır. Bu yapı, kuşlara aerodinamik bir özellik kazandırır. Archaeopteryx'in tüylerinin de asimetrik yapıda olması, bu canlının uçamadığı şeklindeki evrimci iddiayı geçersiz kılmaktadır.
DİĞER DİŞSİZ GAGALAR
Yanda fosili yer alan Confuciusornis, Archaeopteryx'le aynı jeolojik dönemde yaşamıştı. Ancak Archaeopteryx'in aksine gagasında diş bulunmuyordu. Bu bulgu, Archaeopteryx'in 'ilkel' değil, sadece özgün bir kuş türü olduğunu ortaya koydu.
HOATZİN'İN PENÇELERİ
Günümüzde yaşayan bazı kuş türlerinde de Archaeopteryx'e benzer özelliklere rastlanır. Örneğin Hoatzin kuşunun kanatlarında da pençe benzeri yapılar vardır.
Evrimciler "kuşlar dinazorlardan evrimleşti" şeklindeki iddialarına yegane delil olarak Archaeopteryx fosilini gösterirler. Oysa son bulgular bu canlının sadece soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu gösteriyor.
Evrimci çevrelerin öne sürebildikleri en önemli ara-geçiş formu adayı,Archæopteryx isimli 150 milyon yıllık fosil kuştur. Evrimciler, bu fosil kuşun iyi uçamayan yarı-dinozor bir canlı olduğunu iddia ederler. Oysa evrimcilerin birçok kere yanlış olduğu gösterilen bu iddiası, 1997 yılında bulunan yeni bir Archæopteryx fosiliyle beraber kesin olarak yıkıldı.
Bu canlının uçuş kasları için gerekli olan "sternum" yani göğüs kemiğine sahip olmayışı, canlının uçamayacağının en önemli kanıtı olarak gösterilmekteydi. Ancak 1992 yılında bulunan yedinci Archæopteryx fosili, canlıda evrimcilerin çok uzun zamandır yok saydıkları göğüs kemiğinin var olduğunu göstermiştir. Bu kemiğin varlığı, Archæopteryx'in uçucu bir kuş olduğunu ispatlamış durumdadır.34
Kemiklerin içi günümüz kuşlarınınki gibi boştur. Tüylerin yapısı, Archaeopteryx'in sıcakkanlı ve uçabilen bir kuş olduğunu ispatlar Kanatlardaki pençelerin günümüzdeki bazı kuşlarda da rastlanır.
Son bulunan Archaeopteryx fosilinde bu bölgede sternum kemiği bulundu. Bu kemik, güçlü uçuş kaslarının varlığını ve dolayısıyla bu canlının uçabilen bir kuş olduğunu gösterir.
Dişlerinin olması, bu kuşun sürüngenlerle akraba olduğu anlamına gelmez. Yapılan analizler, Archaeopteryx'in diş yapısının günümüz sürüngenlerinden çok farklı olduğunu göstermektedir.
Evrimcilerin, Archæopteryx'i ara-geçiş formu olarak gösterirken dayandıkları diğer iki nokta, yani kanatlarının üzerindeki pençelerin ve ağzındaki dişlerinin bir ara form özelliği olmadığı da anlaşılmıştır. Günümüzde yaşayan iki tür kuşta, Taouraco ve Hoatzin'de de dallara tutunmaya yarayan pençeler bulunduğu görülmüştür. Tarihte yaşamış farklı kuş türlerinde de dişler vardır. Dahası Martin, Stewart ve Whetstone gibi ünlü kuşbilimcilerin yaptıkları ölçümlere göre, Archæopteryx'in diş yapısı sürüngenlerin diş yapısından tamamen farklıdır.35
Tüm bu bulgular, Archæopteryx'in ara form olduğu yönündeki evrimci iddiaların hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını göstermektedir.
EVRİMCİLERDEN MASALLAR
Evrimci kaynaklar "küçük dinozorlar kanatlanıp kuş oldu" iddiasını bilimsel bir edayla sık sık tekrarlar. Ancak bu dönüşümün nasıl gerçekleştiği sorulduğunda verdikleri cevap adeta bir masaldır: Yandaki evrimci çizimlerde gösterildiği gibi, bazı dinozorların ön ayaklarıyla sinek avlamaya çalışırken, yavaş yavaş "kanatlandıklarını" öne sürerler. Tümüyle hayalgücünün bir ürünü olan bu senaryo, bir de ilginç bir soruyu beraberinde getirir: Zaten uçmakta olan, hem de kanatlarını saniyede 500 kez eşzamanlı olarak titreştirerek aerodinamik bir harika sergileyen sinekler nasıl olup da kanatlanmışlardır?
ASİMETRİK TÜYLER
Günümüzdeki tüm uçucu kuşların tüyleri, asimetrik yapıdadır. Bu yapı, kuşlara aerodinamik bir özellik kazandırır. Archaeopteryx'in tüylerinin de asimetrik yapıda olması, bu canlının uçamadığı şeklindeki evrimci iddiayı geçersiz kılmaktadır.
DİĞER DİŞSİZ GAGALAR
Yanda fosili yer alan Confuciusornis, Archaeopteryx'le aynı jeolojik dönemde yaşamıştı. Ancak Archaeopteryx'in aksine gagasında diş bulunmuyordu. Bu bulgu, Archaeopteryx'in 'ilkel' değil, sadece özgün bir kuş türü olduğunu ortaya koydu.
HOATZİN'İN PENÇELERİ
Günümüzde yaşayan bazı kuş türlerinde de Archaeopteryx'e benzer özelliklere rastlanır. Örneğin Hoatzin kuşunun kanatlarında da pençe benzeri yapılar vardır.