Aromatiklerin Psikolojisi
Aromatik maddeler, çok eski zamanlardan beri psikolojik etkileri için kullanılmıştır. Bir çok kayıt, bu maddelerin gerek parfüm olarak, gerekse Mezopotamya, Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarına ait dini törenler ile tarih boyunca günümüze kadar gelmiş olan çeşitli kullanım alanlarına tanıklık etmektedir. Aromatik maddeler oldukça uzun süredir cinsel çekicilik ya da dini duyguların uyandırılması için kullanılsa da, psikoloji ve koku arasındaki ilişki üzerine çok az modern araştırma mevcuttur.
Açıktır ki evrimsel olarak bakıldığında, koku, duyularımız içerisinde en ilkel ancak en önemli olanıdır. Ceninde koklama sistemine ait hücreler beyin hücrelerinden daha önce gelişirler ve koku alma sinirleri vücutta yenilenmeye uğrayan tek sinir hücreleridir.
Bu ve bununla birlikte diğer bir çok anotomik özelliği, bu duyunun ruhsal durum ile sıkıca bağlı olmasını sağlar. Koklama; beyinle dış dünya arasındaki en doğrudan bağlantıdır. İçgüdü, ruh hali, hafıza, duygular ve de hormonal sistem ile de yakından ilişkilidir.
Kokuların ruhsal durumumuzu etkilediği hepimiz tarafından bilinir.
Bazı kokular zevk verir, bazıları sadece birini etkilerken, diğerleri duyguların belli belirsiz gölgelerini çağrıştırır, bir kısmı bir anının canlanmasını sağlarken, bazı kokular refleks uyarısı nedeni ile korkunç olabilir ve hatta kusmaya yolaçabilir.
Cinsel açıdan çekici hoş kokulu kimyasalların-pheromene- hayvan yaşamında-insan da dahil- genellikle de bilinçaltı etkilerinin varlığının keşfi bilimsel tutuculara bile kokunun davranış ve duygularda güçlü bir etkisinin olduğunu gösterdi. Ancak, pheremone ile yapılan araştırmalar aromaterapiyi bilimsel olarak uygulamak isteyenlerin önüne önemli engellerden birini çıkardı.
Bu maddelere tepkiler evrensel değildir- bazılarını cinsel olarak uyarırken, bazıları üzerinde hiç bir etkisi olmayabileceği gibi, bazılarında cinsel isteği ve kuvveti azaltıcı olabilir, bazıları ise kokuyu hiç farkedemeyebilir.
İşte bitkisel yağların psikolojik ve duygusal açıdan kullanımının karmaşıklığı ve zorluğu burada yatmaktadır- aynı kokuya maruz kalan kişilerin koklama aygıtının fizyolojik yeterliliğinden bağımsız olarak, bireysel tepkiler hem bireyin farklı yaşam deneyimlerinin koku-duygu reflekslerine yansıması, hem de doğuştan sahip olunan farklı eğilimler nedeni ile farklılık gösterecektir.
Ancak, aromaterapist psikolojik tepkilerin, fizyolojik olanlar gibi genellikle birbirinden küçük nüanslarla -sadece bazı durumlarda kökten farklılıklarla- ayrılacağını bilir. Bu, pratikte bitkisel yağları tedavisinde kullanan terapistin belli bir rahatsızlık için belli bir tedavi yöntemini benimsemesi yerine, her bireyin özgün psikolojik ve fizyolojik farklılığının bilincinde olmasını gerektirir.
Belli ruhsal durumları etkileyen bitkisel yağlar için basit ve genel kurallar yoktur. Bu kişiye bağlı olarak farklı etkilerin gözlenebileceği gerçeğini öne çıkarmaktadır. Aşağıda verilen liste bu husustaki genellemelerden ibarettir.
Her ne kadar, bitkisel yağların fizyolojik etkilerinin belirlenmesi zor da olsa, fiziksel problemleri gidermede psikolojinin etkisi gözden kaçırılmamalıdır. Olumlu ya da olumsuz ruhsal durumların kişilere etkisi, bu yazının konusu olmamakla birlikte, diğer alternatif terapilerin aksine ruhsal durumun çok nadir olarak fiziksel bir sorunun tek kaynağı olduğunu düşünülmektedir. Yine de olumsuz ruhsal durumun iyileşmeyi yavaşlatabileceği, olumlu bir ruh halinin de iyileşmeye önemli faydaları olduğuna inanılmaktadır. Aromaterapist doğru kullanılan bitkisel yağların ruhsal etkilerini, bitkisel yağların masaj yolu ile sağlanan fiziksel etkileri ile birleştirerek güçlü bir tedavi oluşturabilir.
Aromatik maddeler, çok eski zamanlardan beri psikolojik etkileri için kullanılmıştır. Bir çok kayıt, bu maddelerin gerek parfüm olarak, gerekse Mezopotamya, Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarına ait dini törenler ile tarih boyunca günümüze kadar gelmiş olan çeşitli kullanım alanlarına tanıklık etmektedir. Aromatik maddeler oldukça uzun süredir cinsel çekicilik ya da dini duyguların uyandırılması için kullanılsa da, psikoloji ve koku arasındaki ilişki üzerine çok az modern araştırma mevcuttur.
Açıktır ki evrimsel olarak bakıldığında, koku, duyularımız içerisinde en ilkel ancak en önemli olanıdır. Ceninde koklama sistemine ait hücreler beyin hücrelerinden daha önce gelişirler ve koku alma sinirleri vücutta yenilenmeye uğrayan tek sinir hücreleridir.
Bu ve bununla birlikte diğer bir çok anotomik özelliği, bu duyunun ruhsal durum ile sıkıca bağlı olmasını sağlar. Koklama; beyinle dış dünya arasındaki en doğrudan bağlantıdır. İçgüdü, ruh hali, hafıza, duygular ve de hormonal sistem ile de yakından ilişkilidir.
Kokuların ruhsal durumumuzu etkilediği hepimiz tarafından bilinir.
Bazı kokular zevk verir, bazıları sadece birini etkilerken, diğerleri duyguların belli belirsiz gölgelerini çağrıştırır, bir kısmı bir anının canlanmasını sağlarken, bazı kokular refleks uyarısı nedeni ile korkunç olabilir ve hatta kusmaya yolaçabilir.
Cinsel açıdan çekici hoş kokulu kimyasalların-pheromene- hayvan yaşamında-insan da dahil- genellikle de bilinçaltı etkilerinin varlığının keşfi bilimsel tutuculara bile kokunun davranış ve duygularda güçlü bir etkisinin olduğunu gösterdi. Ancak, pheremone ile yapılan araştırmalar aromaterapiyi bilimsel olarak uygulamak isteyenlerin önüne önemli engellerden birini çıkardı.
Bu maddelere tepkiler evrensel değildir- bazılarını cinsel olarak uyarırken, bazıları üzerinde hiç bir etkisi olmayabileceği gibi, bazılarında cinsel isteği ve kuvveti azaltıcı olabilir, bazıları ise kokuyu hiç farkedemeyebilir.
İşte bitkisel yağların psikolojik ve duygusal açıdan kullanımının karmaşıklığı ve zorluğu burada yatmaktadır- aynı kokuya maruz kalan kişilerin koklama aygıtının fizyolojik yeterliliğinden bağımsız olarak, bireysel tepkiler hem bireyin farklı yaşam deneyimlerinin koku-duygu reflekslerine yansıması, hem de doğuştan sahip olunan farklı eğilimler nedeni ile farklılık gösterecektir.
Ancak, aromaterapist psikolojik tepkilerin, fizyolojik olanlar gibi genellikle birbirinden küçük nüanslarla -sadece bazı durumlarda kökten farklılıklarla- ayrılacağını bilir. Bu, pratikte bitkisel yağları tedavisinde kullanan terapistin belli bir rahatsızlık için belli bir tedavi yöntemini benimsemesi yerine, her bireyin özgün psikolojik ve fizyolojik farklılığının bilincinde olmasını gerektirir.
Belli ruhsal durumları etkileyen bitkisel yağlar için basit ve genel kurallar yoktur. Bu kişiye bağlı olarak farklı etkilerin gözlenebileceği gerçeğini öne çıkarmaktadır. Aşağıda verilen liste bu husustaki genellemelerden ibarettir.
Her ne kadar, bitkisel yağların fizyolojik etkilerinin belirlenmesi zor da olsa, fiziksel problemleri gidermede psikolojinin etkisi gözden kaçırılmamalıdır. Olumlu ya da olumsuz ruhsal durumların kişilere etkisi, bu yazının konusu olmamakla birlikte, diğer alternatif terapilerin aksine ruhsal durumun çok nadir olarak fiziksel bir sorunun tek kaynağı olduğunu düşünülmektedir. Yine de olumsuz ruhsal durumun iyileşmeyi yavaşlatabileceği, olumlu bir ruh halinin de iyileşmeye önemli faydaları olduğuna inanılmaktadır. Aromaterapist doğru kullanılan bitkisel yağların ruhsal etkilerini, bitkisel yağların masaj yolu ile sağlanan fiziksel etkileri ile birleştirerek güçlü bir tedavi oluşturabilir.