Arzı Kız Efsanesi
Ülke: Kırım
Mishor köyünde yaşayan Abiy Aganın biricik kızı, dillere destan güzellikteki Arzının pek çok taliplisi vardır. Kimsede gönlü olmayan Arzı Kız bir gün çeşme başında komşu köyden Emir Asan adlı yiğit bir delikanlı ile karşılaşır. Birbirlerine aşık olan iki genç, köydeki coşkulu nişan töreninin ardından düğün hazırlıklarında başlarlar.
Köyde pek sevilmeyen tüccar Ali Baba, bir gün çeşme başında Arzı Kızı görür ve güzeller güzeli Arzıyı kaçırıp saraya satmayı, bu işten de büyük paralar kazanmayı planlar. Bu amaçla Arzı Kızı adım adım takip ettirmeye başlar.
Düğün günü gençler neşe içinde düğün hazırlıkları ile meşgulken Ali Baba ve adamları çeşme başındaki Arzı Kızı kaçırırlar ve tekneye bindirip yola koyulurlar. Arzının çığlıklarını duyan Asan, Abiy Aga ve köy halkı çeşme başına geldiklerinde Arzı Kızdan geriye sadece su testisi kalmıştır.
Mishordan kaçırılan Arzı Kız, İstanbulda ağırlığınca altın karşılığında satılır ve sarayda padişahın huzuruna çıkarılır. Artık Arzı Kız için hasret ve hüzün dolu günler başlamıştır. Sarayda mutsuzdur ve memleketini, Kırımı özlemektedir. Vatan hasretine dayanamayan Arzı Kız bir gün sarayın denize bakan kulelerinden birine çıkıp kucağında minik oğlu ile birlikte kendini denize bırakır.
İşte o akşam, Arzı Kız kucağında yavrusu ile Deniz Kızı olup, Mishorda çeşmenin başında kıyıya çıkar. Çeşme başında eski günleri düşünüp, geçmişi andıkan sonra, yürekten bir Ah!.. çekerek kendini tekrar Karadenizin dalgalarına bırakır.
Ruslar Kırımı işgal ettikten sonra bu bölgeyi mülküne geçiren Prens Knyaz Yusupov bu efsaneden çok etkilenir ve destanda adı geçen sahile bir çeşme ve Arzı Kız ile Ali Babayı tasvir eden bir anıt inşa ettirir. Denizin ortasında da deniz kızına dönüşen Arzı Kızı kucağındaki oğluyla tasvir eden bronzdan bir heykel yaptırır. Heykel zamanla Karadenizin azgın dalgalarına dayanamayarak yıkılsa da bilahare yerine bronzdan bir heykel daha yapılmıştır.
Ülke: Kırım
Mishor köyünde yaşayan Abiy Aganın biricik kızı, dillere destan güzellikteki Arzının pek çok taliplisi vardır. Kimsede gönlü olmayan Arzı Kız bir gün çeşme başında komşu köyden Emir Asan adlı yiğit bir delikanlı ile karşılaşır. Birbirlerine aşık olan iki genç, köydeki coşkulu nişan töreninin ardından düğün hazırlıklarında başlarlar.
Köyde pek sevilmeyen tüccar Ali Baba, bir gün çeşme başında Arzı Kızı görür ve güzeller güzeli Arzıyı kaçırıp saraya satmayı, bu işten de büyük paralar kazanmayı planlar. Bu amaçla Arzı Kızı adım adım takip ettirmeye başlar.
Düğün günü gençler neşe içinde düğün hazırlıkları ile meşgulken Ali Baba ve adamları çeşme başındaki Arzı Kızı kaçırırlar ve tekneye bindirip yola koyulurlar. Arzının çığlıklarını duyan Asan, Abiy Aga ve köy halkı çeşme başına geldiklerinde Arzı Kızdan geriye sadece su testisi kalmıştır.
Mishordan kaçırılan Arzı Kız, İstanbulda ağırlığınca altın karşılığında satılır ve sarayda padişahın huzuruna çıkarılır. Artık Arzı Kız için hasret ve hüzün dolu günler başlamıştır. Sarayda mutsuzdur ve memleketini, Kırımı özlemektedir. Vatan hasretine dayanamayan Arzı Kız bir gün sarayın denize bakan kulelerinden birine çıkıp kucağında minik oğlu ile birlikte kendini denize bırakır.
İşte o akşam, Arzı Kız kucağında yavrusu ile Deniz Kızı olup, Mishorda çeşmenin başında kıyıya çıkar. Çeşme başında eski günleri düşünüp, geçmişi andıkan sonra, yürekten bir Ah!.. çekerek kendini tekrar Karadenizin dalgalarına bırakır.
Ruslar Kırımı işgal ettikten sonra bu bölgeyi mülküne geçiren Prens Knyaz Yusupov bu efsaneden çok etkilenir ve destanda adı geçen sahile bir çeşme ve Arzı Kız ile Ali Babayı tasvir eden bir anıt inşa ettirir. Denizin ortasında da deniz kızına dönüşen Arzı Kızı kucağındaki oğluyla tasvir eden bronzdan bir heykel yaptırır. Heykel zamanla Karadenizin azgın dalgalarına dayanamayarak yıkılsa da bilahare yerine bronzdan bir heykel daha yapılmıştır.