Astral Seyahat İçin Gerekli Şartlar
BDD'ler ( Beden Dışı Deneyim ) bazen şok, kaza, hastalık gibi herhangi bir tahrik edici olay ile ortaya çıkarken bazen de geçmişten günümüze kadar gelen deneyim birikimiyle oluşmuş tekniklerin uygulanmasıyla deneyimlenmektedir. Eski okült gelenekten zamanımıza kadar konuyla ilgili sayısız teknik uygulama oluşturulmuş, denenmiş ve bunların bir kısmı da eserlerle konunun meraklılarına aktarılmıştır. Pek çoğu işe yarayan bu tekniklerin hemen hemen hepsinde uygulamalar başlamadan önce yerine getirilmesi gereken, teknikten bağımsız fakat uygulamalar için destekleyici birtakım ön şartlar, hazırlıklar mevcuttur.
Zaten bu şartlar ile uygulanan teknikler arasında sıkı bir bağın mevcut olduğunu deneyci uygulamalar içerisinde farkına varmaktadır. Örneğin, bu şartlardan en önceliklisi, kişinin gevşeme sanatını iyi bilmesi ve uygulamasıdır. Denemelere başlamadan önce kendi kendine derin gevşemeyi öğrenen kişi astral seyahat uygulamalarında daha hızlı bir başarı elde edecektir.
Dolayısıyla bu ön şartlar astral seyahat öğrencisi için aynı zamanda bir başarı kriteridir. Burada ele alman gerekli şartlar ve ön hazırlıklar yılların birikimiyle yaşanmış deneyimlerin, araştırmaların ortaya çıkarmış olduğu eserlerin titizlikle ele alınarak ortak birtakım bilgilerin derlemesiyle oluşturuldu. Astral seyahat öncesi bu ön şartları yerine getiren deneyci deneylerine başladığında teknikleri de doğru bir şekilde uygularsa ve biraz da psişik yeteneği mevcutsa başarılı olmaması için herhangi bir neden yoktur. Konuya en temelden, çevresel şartlardan başlayayım.
Çevresel Şartlar
BDD için gerek zihinsel, gerekse fiziksel olarak gevşeme önemlidir ve bu durumun sağlanması için rahatsız olmayacağınız bir çevre içerisinde bulunmak gerekir. Öncelikle ilk deneyimlere her zaman kullandığınız kendi odanızda başlamak astral çıkış sonrası ortamın tanıdık olması ve çok fazla dikkat çekici görsel bir durumun bulunmaması açısından iyi olacaktır.
Bir tekniği kullanarak kendi iradesiyle astral seyahat deneyimi yapan kişinin ilk denemelerinde başarılı olma şansı doğal olarak çok yüksek değildir. Gerek ön şartları yerine getirmesi gerek kullandığı tekniği tam olarak uygulamayı başarabilmesi açısından biraz zamana ihtiyaç vardır. Fakat her gece uygulamayı yaparken farklı çevresel şartlar içerisinde ise bu durum deneyimin başarısını olumsuz etkiler. Mümkün olduğunca aynı şartlar içerisinde kalınmak ve aynı yöntemler uygulanmalıdır.
Örneğin, deney günün hep aynı saatlerinde tekrarlanmalı, aynı giysiler giyilmeli, aynı yatak kullanılmalı, aynı ışık düzeyinde çalışılmalıdır. Bazen yapay şartlar da sağlanabilir, örneğin belli tınılarda yumuşak, gevşetici müzikler kullanılabilir. Kendi kendine söylenen telkinler veya mantralar da bu amacı destekleyebilir. Amaç zihni belli, ritmsel alışkanlıklar vasıtasıyla bir yola, bir şartlandırmaya sokmaktır. Her deneyden önce belirli sembolik nitelikteki şartların sağlanması bilinçaltında çağrıştırıcılar yaratacak ve belirli bir zaman sonra istenilen psikolojik havaya çok kolay bir şekilde geçilecektir.
Deney yapılacağı günler, kişinin rahatsız edici tüm çevresel unsurları mümkün olduğu kadar minimum seviyeye düşürmesi gerekmektedir. Telefonunu kapatmalı, çevresindeki kişileri rahatsız edilmemesi konusunda uyarmalı veya yalnız bir ortamda bulunmalı, penceresini ve perdesini kapatarak dışarıdan gelen sesleri ve ışığı azaltmalıdır.
Eğer yatakta deney yapılıyor ve sık sık uykuya dalmıyorsa arkaya yatan sandalyelerde çalışmalara devam etmek tercih edilebilir. Çünkü bazı kişiler için yatak direk uyku çağrışımcısı olabilir ve doğal olarak istemsiz bir uyku gevşemesi yaşanabilir. Kişi çalışmaları sırasında kendisine uygun eşyayı en iyi kendisi seçer.
Deneylere başlamadan önce yanınızda kağıt ve kalemin bulunması faydalı olacaktır. Bu sayede astral mekanda geçirdiğimiz ilk zamanları unutma işlemini minimuma indirmiş oluruz. Ayrıca deneyim ile ilgili notlar almak daha sonraki çalışmalar için de faydalı olacaktır. Hangi adımları takip ettikten sonra başarılı olduğunuzu ve nerelerde hata yaptığınızı bu notlar sayesinde unutmazsınız ve ileride de gerektiği zaman bu notlardan faydalanarak aynı durumu elde edilebilirsiniz.
Odanın ısısı ne bunaltacak kadar sıcak ne de üşüyecek kadar soğuk olmalıdır. İdeal oda ısısı 20 °C civarı yani normal oda sıcaklığıdır. Aşırı sıcak ve soğuk hallerde beden elde edilmek istenen gevşemeyi yakalamakta zorlanabilir. Giyilecek elbise de aynı şekilde hafif, rahatsız etmeyecek tarzda ve bol olmalıdır. Dilerseniz bir pike veya ince bir battaniyeyi üzerinize örtebilirsiniz.
Atmosferik Şartlar
Eski okült yazarlar deneyim yapılırken atmosfer durumunun da önemli olduğunu belirtirler. Daha sonraki araştırmacılar da bu fikri desteklemişlerdir. Özellikle havanın açık ve kuru olmasını aynı zamanda yüksek basınçlı bir meteorolojik faktörün bulunmamasını önerirler. BDD denemek isteyenler için atmosferin elektrik yüklü olduğu zamanlarda, yoğun nemli ve sisli havalarda deneme yapılmaması tavsiye edilmektedir. Şimşekler çakarken ve yıldırımlar düşerken projeksiyon akıllıca değildir.
Önceki bölümde hayvanlarla ilgili BDD denemelerinde ismine değindiğimiz Keith Harary Kuzey Carolina, Durham'da ki Psişik Araştırmalar Vakfında bir dizi beden dışı deneyim sergilemişti. Harary bu süre içinde bedeni terk edebilme, uzaktaki mekanlara yolculuk etme, oralarda olan biteni görme, hayvanları bedensiz mevcudiyetinden haberdar etme ve hatta ender vakalarda astral bedeninin gözükmesini sağlama gibi yeteneklerini sergilemişti. Buna rağmen Harary'nin aşamadığı bir şey vardı. Gök gürültülü, şimşekli ya da fırtınalı havalarda deneyimi gerçekleştiremiyordu. Böyle zamanlarda atmosferdeki elektrik birikiminin onu bloke ettiğini ve kendisini deneye vermesini engellediğini hissediyordu. Ayrıca projeksiyonları sırasında her çeşit enerji nakil hattına yaklaşmaktan da kaçınıyordu. Anlattığına göre birkaç kere bu hatlara "yakalanmış" ve kısa bir süre takılı kalmıştı.
Daha başka vakalarda da benzer durumların raporları çeşitli kurumların arşivlerinde mevcuttur. Bu raporların birinde bir bayan bazı elektrik nakil hatlarına yaklaşınca bunlara nasıl takıldığım ve tekrar serbest kalabilmek için nasıl aşağı doğru ilerlemek zorunda kaldığını tanımlamıştı. Bu vaka da Harary'nin anlattıklarıyla tamamen aynı paraleldedir.
Sağlık
Astral yolculuğun başarıyla gerçekleşmesi için ikinci kriter deneğin sağlığıdır. Sağlık durumunun iyi olması, duygusal olarak sükunet içinde bulunulması ve huzursuz bir zihinden uzak olunması gerekir. Eğer bedeninizin herhangi bir yerinde bir ağrı, sızı var ise düşüncelerinizi bir fikir üzerinde toplamanız zordur, bu ise denemenin sonuçsuz kalmasına sebep olur. Böyle durumlarda deney ertelenip uygun bir zaman beklenebilir.
Burada bir paradoks görebilirsiniz. Kimi vakalarda kendiliğinden deneyim yaşayan bazı kimselerin ağır bir rahatsızlık esnasında bu türden bir fenomenle karşılaştıkları belirtildi. Şimdi ise deneyimi yaşamak isteyenlerin kesinlikle sağlıklı olmaları gerektiğini söylüyorum. Arasındaki önemli fark şudur: Daha önce örneği verilen kimseler bu rahatsızlıkları dolayısıyla astral bedenleri ile fizik bedenleri arasındaki enerjetik bağın gevşemesi sonucu beden dışı deneyim yaşayan kişilerdir. Yaşadıkları rahatsızlık fizik beden için ağır derecede etkisi olan ve genelde fizik beden ile astral beden arasındaki bağın gevşemesine sebep olan önemli hastalıklardır. Kendi iradesiyle deneyimi yaşamak, teknikleri kullanarak BDD içerisinde bulunmak isteyen bireyin ise sağlık durumunun iyi olması gerekir.
Beslenme
BDD'in başarılı sonuçlanmasını olumsuz etkileyen faktörlerden biri de aşırı yemektir. Aşırı yemek, bedeni zorlar ve beden yenilenleri sindirmekle meşgul olurken, enerjisinin büyük bir bölümünü bu işte harcar. Deneyime başlamadan yirmi dört saat öncesinde hafif yiyecekler tercih edilebilir. Bol sebze ve meyve önerilebilir. Sıvı alman gıdalar faydalı olmakla birlikte çok fazla alman sıvı maddeler ile anestezik ilaçlar, alkol ve tütün gibi uyuşturucu tesiri olan maddeler kanın akışına etki ederler, dolayısıyla astral bir yolculuğun başlamasına engel olur. Yine kabuklu kuru yemişlerin zararlı olduğu, havuç ve taze yumurtanın ise deneyim için yararlı olduğu söylenmektedir.
Deneyimler öncesi kırmızı et yenmemesi özellikle tavsiye edilmektedir. Kırmızı etin kaba titreşimsel etkisi olduğu söylenir. Vejetaryenlerin et yiyenlere kıyasla daha başarılı oldukları biliniyor. Beslenme içerikleri o kadar önemlidir ki bugüne kadar BDD ile ilgili yazılmış birçok eserde diyet aracılığıyla astral seyahat tekniklerine rastlamak mümkündür.
Hatta Sylvan Muldoon, BDD'nin ilk denemelerine aç ve susuz başlanmasını önermektedir. Eski Mısır inisiyasyonlarmda öğrencinin astral deneyime başlamadan önce uzun bir oruç aşaması geçirdiğini bilmekteyiz.
Niyet - Amaç
Astral seyahat uygulaması yapmak isteyen bireyin yaptığı deneyin ciddiyetinin farkında olması gerekir. Neden astral seyahat yapmak istenir? Gerçek niyet ve amaç nedir? Bunun birçok bilinçli ve bilinçaltı sebepleri olabilir. Kişinin bu sebeplerin farkında olması gerekmektedir.
Gerçek niyet, öncelikle toplum için kabul edilmiş etik değerlere sahip olmalı. Bunun için yüksek bir ideal seçilmelidir. Yaşamın, varoluşun farklı alanlarını öğrenmek, bunları paylaşmak buradan yola çıkarak yaşamın amacıyla ilgili felsefi yorumlarına bir miktar veri sağlamak gibi istek ve fikirler yüksek bir ideal yaratmaktadır. Böyle yüksek bir idealle hareket eden bir kimseye olumsuz egoistik düşüncelerin ortaya çıkaracağı negatif etkilerin hakim olması daha zordur. Aksine bu ideallerle oluşturulan pozitif düşünce formları deneycinin başarısında ona yardımcı olacak tesirleri yaratacaktır.
Ahlak anlayışı kişiden kişiye değişir.,Bu yüzden deneyci kendi değerleri ile sınırlıdır. Çeşitli ahlaki değerlere inanabilir, ancak davranışları inandığı değerlere uygun olmak zorundadır.
Her ne yaparsak yapalım bu deneyimler sonucunda kimseye zarar veremeyeceğimizin, yaşam içerisindeki olayları kendi lehimize sonuçlandıramayacağımızın, kaotik bir neden sonuç içerisinde süregiden yaşam süreçlerini etkileyemeyeceğimizin idrakine varmamız gerekmektedir. Olumsuz düşüncelerle, ahlak dışı nedenlerle, negatif arzularla, düşük seviyeli egosal isteklerle bir başarı sağlanamayacağı aşikardır.
İnanç
İstenilen sonuca ulaşılacağı konusunda şüpheye düşmemek gerekir. Deneyci inancını hiçbir zaman kaybetmemek zorundadır. Daha önce de belirtildiği gibi, astral alem maddesi düşünce ile şekillenebilen, form alan bir yapıya sahiptir. Bu formlar inanç ve duygularla güçlenebilir ve güçlenen bu enerji belli bir yoğunluğa ulaştığında tezahür etme, açığa çıkma davranışı sergiler. Bu alemin yasası budur ve dolayısıyla böyle bir alanda çalışırken düşünce formlarının oldukça pozitif, iradeli ve inançlı olması önemlidir.
Deneyin başarısından şüphe etmek olumsuz etkiler yaratmaktadır. En azından imajinasyon, gevşeme gibi bizi sonuca ulaştıran yöntemlerin işe yaramasında negatif tesirler oluşturur. Dolayısıyla astral seyahat öğrencisi başarısız olacağına dair en ufak bir şüphe taşımamalıdır. Zaten hayatın tüm alanında bu böyle değil midir? Olumsuz düşünce başarıyı bloklar ve kişide birtakım kalıplar oluşturmaya başlar. Yapılan şey her ne olursa olsun yüksek bir inançla yapılıyorsa başarı büyük oranda elde edilmiş demektir.
İstek, İrade, Motivasyon
Astral seyahat deneycisinin elindeki en önemli güç kaynağı bunu yapabileceğine dair istek ve arzusudur. İstek ve irade gerek astral deneyimler öncesi gerekse deneyim sırasında bu işin dinamo özelliğini taşımaktadır. Fakat ifade edilen öyle basit, kısa süreli, enerjisi kısıtlı bir istek değildir.
Birey iradesini öyle güçlendirmelidir ki, isteme eylemi bilinçdışı bir süreçte de, tıpkı bilinçli bir eylem içindeymişcesine, kendini sürdürebilsin. Bunun anlamı şudur: BDD meydana getirmek için denek öyle bir konsantrasyonla arzu edilen şey üzerinde odaklanmayı öğrenmelidir ki bilinçli durumda hüküm süren bu önceliği aksatacak ve hedef edinilen isteği yolundan alıkoyacak hiçbir düşünce araya giremesin. Bir süre sonra bu isteme eylemi bilinçdışına mal olacaktır yani denek bilinçli ve kasıtlı olarak düşünmese dahi isteme eylemi ve arzu zihinde egemenlik sürmeye başlayacaktır.
O halde astral projeksiyonumuzu başarmak için yapılacak ilk şey iradeyi hareketlendirmek ve güçlendirmektir. Hatta bu öyle bir dinamizm olmalıdır ki tıpkı şişe açıldığında patlayan şampanya misali kabına sığamasın ve taşsın. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır. En sade öneri, uykuya dalmadan önce bir çok defa, "İradem var, enerjim var!" öneri telkinini veya kendi geliştireceğiniz bir cümle kalıbını kendi kendinize tekrarlamaktır. Buna uykuya dalana ve bellek yitirilene kadar devam edilmelidir. Bu, bilinçaltına hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek bir güç kazandıracaktır.
Astral projeksiyonu hayata geçirmeden önce bunu meydana getirme arzusunun varlığı ve zihnin bu konuyla dolup taşması da işte, tam bu noktadaki önemli bir gerekliliktir. Bu konsantrasyon öyle kesintisiz olmalıdır ki zihnin artık onsuz olmadığı bir an gelmelidir. Yani tek noktada yoğunlaşmış ve kabına sığamayan bir konsantrasyon gereklidir.
Amerika'nın en ünlü astral projeksiyon temsilcisi olan Sylvan Muldoon'un görüşleri de belirtilen noktalarla tamamen aynı doğrultudadır. Onun 1920'lerde, henüz gençken yazdığı The Projection of the Astral Body (Astral Bedenin Projeksiyonu) adlı otobiyografisinden, Lancelin'in çalışmalarından elde edilen bilgileri kendi bilinçli projeksiyon yeteneğini geliştirdikten çok sonra keşfettiğini biliyoruz. Ancak o da astral projeksiyonun bir isteme eylemi sonucunda ortaya çıkabileceğini keşfetmişti.
Yine de altını çizerek belirtiyordu ki süreçteki en önemli faktör, hedefe odaklanmış bilinçli irade değildi. Bilinçli irade, esas olarak bilinçaltı zihne onun da projeksiyonu arzulamasını sağlayacak daimi bir telkin görevi görüyordu. "Ve BDD, bir kere bilinçaltının bir meselesi ve baskın bir ilgi odağı haline geldi mi, kendiliğinden BDD'ler doğal yoldan oluşacaklardır," diye yazmıştı. Muldoon buna "pasif isteme" adını vermişti.
Kişi bir kere projeksiyon yeteneğini geliştirdi mi, BDD'lerin bilinçdışı isteme eylemi aracılığıyla kendiliğinden meydana gelmeleri de mümkündür.
Nefes
Duygusal faaliyet ve nefes alma hızı arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmektedir. Heyecanlanma anında nefes alma hızımız belli bir şekilde artar. Bunun tersi de aynen doğrudur. Nefesimiz yavaşladığında heyecanlarımızın da yavaşladığını ve hemen sakinleştiğini görmekteyiz.
Her türden gevşeme tekniklerinde nefes çok önemli bir yer tutar. Eski yogiler müritlerine gevşemeyi tüm dikkatlerini ritmik nefes üzerinde odaklama talimatlarıyla öğretirlerdi. Bir çok Hristiyan mistiği de duaya yardımcı olmak üzere zihni ve bedeni sükunet haline sokmak için nefes üzerine odaklanırdı. Derin gevşemeye geçmek için bir diğer yöntem, düzenli nefes eşliğinde belli anahtar kelime veya zikirleri tekrarlamaktan ibarettir. Bunlar bedenden ziyade, zihne yönelik metotlarmış gibi düşünülebilir, fakat zihin ve bedenin birbirleriyle dinamik bir etkileşim içinde oldukları unutulmamalıdır. Bunlardan birini gevşetirseniz, diğeri de otomatikman gevşemektedir.
Deneyimlere başlamadan önce doğru nefes almayı öğrenmek gerekir. Doğru nefes almak uygulamalarla alışkanlık haline geldiği zaman deneyim için yatağınıza uzandığınızda aynı şekilde nefes alıp vermeye devam edersiniz. Doğru nefes göğüsten değil, diyaframdan kaynaklanır. Daha sonraki pratiklere geçmeden önce öğrencinin bu nefes metodunu iyice öğrenmesi zorunludur.
BDD'ler ( Beden Dışı Deneyim ) bazen şok, kaza, hastalık gibi herhangi bir tahrik edici olay ile ortaya çıkarken bazen de geçmişten günümüze kadar gelen deneyim birikimiyle oluşmuş tekniklerin uygulanmasıyla deneyimlenmektedir. Eski okült gelenekten zamanımıza kadar konuyla ilgili sayısız teknik uygulama oluşturulmuş, denenmiş ve bunların bir kısmı da eserlerle konunun meraklılarına aktarılmıştır. Pek çoğu işe yarayan bu tekniklerin hemen hemen hepsinde uygulamalar başlamadan önce yerine getirilmesi gereken, teknikten bağımsız fakat uygulamalar için destekleyici birtakım ön şartlar, hazırlıklar mevcuttur.
Zaten bu şartlar ile uygulanan teknikler arasında sıkı bir bağın mevcut olduğunu deneyci uygulamalar içerisinde farkına varmaktadır. Örneğin, bu şartlardan en önceliklisi, kişinin gevşeme sanatını iyi bilmesi ve uygulamasıdır. Denemelere başlamadan önce kendi kendine derin gevşemeyi öğrenen kişi astral seyahat uygulamalarında daha hızlı bir başarı elde edecektir.
Dolayısıyla bu ön şartlar astral seyahat öğrencisi için aynı zamanda bir başarı kriteridir. Burada ele alman gerekli şartlar ve ön hazırlıklar yılların birikimiyle yaşanmış deneyimlerin, araştırmaların ortaya çıkarmış olduğu eserlerin titizlikle ele alınarak ortak birtakım bilgilerin derlemesiyle oluşturuldu. Astral seyahat öncesi bu ön şartları yerine getiren deneyci deneylerine başladığında teknikleri de doğru bir şekilde uygularsa ve biraz da psişik yeteneği mevcutsa başarılı olmaması için herhangi bir neden yoktur. Konuya en temelden, çevresel şartlardan başlayayım.
Çevresel Şartlar
BDD için gerek zihinsel, gerekse fiziksel olarak gevşeme önemlidir ve bu durumun sağlanması için rahatsız olmayacağınız bir çevre içerisinde bulunmak gerekir. Öncelikle ilk deneyimlere her zaman kullandığınız kendi odanızda başlamak astral çıkış sonrası ortamın tanıdık olması ve çok fazla dikkat çekici görsel bir durumun bulunmaması açısından iyi olacaktır.
Bir tekniği kullanarak kendi iradesiyle astral seyahat deneyimi yapan kişinin ilk denemelerinde başarılı olma şansı doğal olarak çok yüksek değildir. Gerek ön şartları yerine getirmesi gerek kullandığı tekniği tam olarak uygulamayı başarabilmesi açısından biraz zamana ihtiyaç vardır. Fakat her gece uygulamayı yaparken farklı çevresel şartlar içerisinde ise bu durum deneyimin başarısını olumsuz etkiler. Mümkün olduğunca aynı şartlar içerisinde kalınmak ve aynı yöntemler uygulanmalıdır.
Örneğin, deney günün hep aynı saatlerinde tekrarlanmalı, aynı giysiler giyilmeli, aynı yatak kullanılmalı, aynı ışık düzeyinde çalışılmalıdır. Bazen yapay şartlar da sağlanabilir, örneğin belli tınılarda yumuşak, gevşetici müzikler kullanılabilir. Kendi kendine söylenen telkinler veya mantralar da bu amacı destekleyebilir. Amaç zihni belli, ritmsel alışkanlıklar vasıtasıyla bir yola, bir şartlandırmaya sokmaktır. Her deneyden önce belirli sembolik nitelikteki şartların sağlanması bilinçaltında çağrıştırıcılar yaratacak ve belirli bir zaman sonra istenilen psikolojik havaya çok kolay bir şekilde geçilecektir.
Deney yapılacağı günler, kişinin rahatsız edici tüm çevresel unsurları mümkün olduğu kadar minimum seviyeye düşürmesi gerekmektedir. Telefonunu kapatmalı, çevresindeki kişileri rahatsız edilmemesi konusunda uyarmalı veya yalnız bir ortamda bulunmalı, penceresini ve perdesini kapatarak dışarıdan gelen sesleri ve ışığı azaltmalıdır.
Eğer yatakta deney yapılıyor ve sık sık uykuya dalmıyorsa arkaya yatan sandalyelerde çalışmalara devam etmek tercih edilebilir. Çünkü bazı kişiler için yatak direk uyku çağrışımcısı olabilir ve doğal olarak istemsiz bir uyku gevşemesi yaşanabilir. Kişi çalışmaları sırasında kendisine uygun eşyayı en iyi kendisi seçer.
Deneylere başlamadan önce yanınızda kağıt ve kalemin bulunması faydalı olacaktır. Bu sayede astral mekanda geçirdiğimiz ilk zamanları unutma işlemini minimuma indirmiş oluruz. Ayrıca deneyim ile ilgili notlar almak daha sonraki çalışmalar için de faydalı olacaktır. Hangi adımları takip ettikten sonra başarılı olduğunuzu ve nerelerde hata yaptığınızı bu notlar sayesinde unutmazsınız ve ileride de gerektiği zaman bu notlardan faydalanarak aynı durumu elde edilebilirsiniz.
Odanın ısısı ne bunaltacak kadar sıcak ne de üşüyecek kadar soğuk olmalıdır. İdeal oda ısısı 20 °C civarı yani normal oda sıcaklığıdır. Aşırı sıcak ve soğuk hallerde beden elde edilmek istenen gevşemeyi yakalamakta zorlanabilir. Giyilecek elbise de aynı şekilde hafif, rahatsız etmeyecek tarzda ve bol olmalıdır. Dilerseniz bir pike veya ince bir battaniyeyi üzerinize örtebilirsiniz.
Atmosferik Şartlar
Eski okült yazarlar deneyim yapılırken atmosfer durumunun da önemli olduğunu belirtirler. Daha sonraki araştırmacılar da bu fikri desteklemişlerdir. Özellikle havanın açık ve kuru olmasını aynı zamanda yüksek basınçlı bir meteorolojik faktörün bulunmamasını önerirler. BDD denemek isteyenler için atmosferin elektrik yüklü olduğu zamanlarda, yoğun nemli ve sisli havalarda deneme yapılmaması tavsiye edilmektedir. Şimşekler çakarken ve yıldırımlar düşerken projeksiyon akıllıca değildir.
Önceki bölümde hayvanlarla ilgili BDD denemelerinde ismine değindiğimiz Keith Harary Kuzey Carolina, Durham'da ki Psişik Araştırmalar Vakfında bir dizi beden dışı deneyim sergilemişti. Harary bu süre içinde bedeni terk edebilme, uzaktaki mekanlara yolculuk etme, oralarda olan biteni görme, hayvanları bedensiz mevcudiyetinden haberdar etme ve hatta ender vakalarda astral bedeninin gözükmesini sağlama gibi yeteneklerini sergilemişti. Buna rağmen Harary'nin aşamadığı bir şey vardı. Gök gürültülü, şimşekli ya da fırtınalı havalarda deneyimi gerçekleştiremiyordu. Böyle zamanlarda atmosferdeki elektrik birikiminin onu bloke ettiğini ve kendisini deneye vermesini engellediğini hissediyordu. Ayrıca projeksiyonları sırasında her çeşit enerji nakil hattına yaklaşmaktan da kaçınıyordu. Anlattığına göre birkaç kere bu hatlara "yakalanmış" ve kısa bir süre takılı kalmıştı.
Daha başka vakalarda da benzer durumların raporları çeşitli kurumların arşivlerinde mevcuttur. Bu raporların birinde bir bayan bazı elektrik nakil hatlarına yaklaşınca bunlara nasıl takıldığım ve tekrar serbest kalabilmek için nasıl aşağı doğru ilerlemek zorunda kaldığını tanımlamıştı. Bu vaka da Harary'nin anlattıklarıyla tamamen aynı paraleldedir.
Sağlık
Astral yolculuğun başarıyla gerçekleşmesi için ikinci kriter deneğin sağlığıdır. Sağlık durumunun iyi olması, duygusal olarak sükunet içinde bulunulması ve huzursuz bir zihinden uzak olunması gerekir. Eğer bedeninizin herhangi bir yerinde bir ağrı, sızı var ise düşüncelerinizi bir fikir üzerinde toplamanız zordur, bu ise denemenin sonuçsuz kalmasına sebep olur. Böyle durumlarda deney ertelenip uygun bir zaman beklenebilir.
Burada bir paradoks görebilirsiniz. Kimi vakalarda kendiliğinden deneyim yaşayan bazı kimselerin ağır bir rahatsızlık esnasında bu türden bir fenomenle karşılaştıkları belirtildi. Şimdi ise deneyimi yaşamak isteyenlerin kesinlikle sağlıklı olmaları gerektiğini söylüyorum. Arasındaki önemli fark şudur: Daha önce örneği verilen kimseler bu rahatsızlıkları dolayısıyla astral bedenleri ile fizik bedenleri arasındaki enerjetik bağın gevşemesi sonucu beden dışı deneyim yaşayan kişilerdir. Yaşadıkları rahatsızlık fizik beden için ağır derecede etkisi olan ve genelde fizik beden ile astral beden arasındaki bağın gevşemesine sebep olan önemli hastalıklardır. Kendi iradesiyle deneyimi yaşamak, teknikleri kullanarak BDD içerisinde bulunmak isteyen bireyin ise sağlık durumunun iyi olması gerekir.
Beslenme
BDD'in başarılı sonuçlanmasını olumsuz etkileyen faktörlerden biri de aşırı yemektir. Aşırı yemek, bedeni zorlar ve beden yenilenleri sindirmekle meşgul olurken, enerjisinin büyük bir bölümünü bu işte harcar. Deneyime başlamadan yirmi dört saat öncesinde hafif yiyecekler tercih edilebilir. Bol sebze ve meyve önerilebilir. Sıvı alman gıdalar faydalı olmakla birlikte çok fazla alman sıvı maddeler ile anestezik ilaçlar, alkol ve tütün gibi uyuşturucu tesiri olan maddeler kanın akışına etki ederler, dolayısıyla astral bir yolculuğun başlamasına engel olur. Yine kabuklu kuru yemişlerin zararlı olduğu, havuç ve taze yumurtanın ise deneyim için yararlı olduğu söylenmektedir.
Deneyimler öncesi kırmızı et yenmemesi özellikle tavsiye edilmektedir. Kırmızı etin kaba titreşimsel etkisi olduğu söylenir. Vejetaryenlerin et yiyenlere kıyasla daha başarılı oldukları biliniyor. Beslenme içerikleri o kadar önemlidir ki bugüne kadar BDD ile ilgili yazılmış birçok eserde diyet aracılığıyla astral seyahat tekniklerine rastlamak mümkündür.
Hatta Sylvan Muldoon, BDD'nin ilk denemelerine aç ve susuz başlanmasını önermektedir. Eski Mısır inisiyasyonlarmda öğrencinin astral deneyime başlamadan önce uzun bir oruç aşaması geçirdiğini bilmekteyiz.
Niyet - Amaç
Astral seyahat uygulaması yapmak isteyen bireyin yaptığı deneyin ciddiyetinin farkında olması gerekir. Neden astral seyahat yapmak istenir? Gerçek niyet ve amaç nedir? Bunun birçok bilinçli ve bilinçaltı sebepleri olabilir. Kişinin bu sebeplerin farkında olması gerekmektedir.
Gerçek niyet, öncelikle toplum için kabul edilmiş etik değerlere sahip olmalı. Bunun için yüksek bir ideal seçilmelidir. Yaşamın, varoluşun farklı alanlarını öğrenmek, bunları paylaşmak buradan yola çıkarak yaşamın amacıyla ilgili felsefi yorumlarına bir miktar veri sağlamak gibi istek ve fikirler yüksek bir ideal yaratmaktadır. Böyle yüksek bir idealle hareket eden bir kimseye olumsuz egoistik düşüncelerin ortaya çıkaracağı negatif etkilerin hakim olması daha zordur. Aksine bu ideallerle oluşturulan pozitif düşünce formları deneycinin başarısında ona yardımcı olacak tesirleri yaratacaktır.
Ahlak anlayışı kişiden kişiye değişir.,Bu yüzden deneyci kendi değerleri ile sınırlıdır. Çeşitli ahlaki değerlere inanabilir, ancak davranışları inandığı değerlere uygun olmak zorundadır.
Her ne yaparsak yapalım bu deneyimler sonucunda kimseye zarar veremeyeceğimizin, yaşam içerisindeki olayları kendi lehimize sonuçlandıramayacağımızın, kaotik bir neden sonuç içerisinde süregiden yaşam süreçlerini etkileyemeyeceğimizin idrakine varmamız gerekmektedir. Olumsuz düşüncelerle, ahlak dışı nedenlerle, negatif arzularla, düşük seviyeli egosal isteklerle bir başarı sağlanamayacağı aşikardır.
İnanç
İstenilen sonuca ulaşılacağı konusunda şüpheye düşmemek gerekir. Deneyci inancını hiçbir zaman kaybetmemek zorundadır. Daha önce de belirtildiği gibi, astral alem maddesi düşünce ile şekillenebilen, form alan bir yapıya sahiptir. Bu formlar inanç ve duygularla güçlenebilir ve güçlenen bu enerji belli bir yoğunluğa ulaştığında tezahür etme, açığa çıkma davranışı sergiler. Bu alemin yasası budur ve dolayısıyla böyle bir alanda çalışırken düşünce formlarının oldukça pozitif, iradeli ve inançlı olması önemlidir.
Deneyin başarısından şüphe etmek olumsuz etkiler yaratmaktadır. En azından imajinasyon, gevşeme gibi bizi sonuca ulaştıran yöntemlerin işe yaramasında negatif tesirler oluşturur. Dolayısıyla astral seyahat öğrencisi başarısız olacağına dair en ufak bir şüphe taşımamalıdır. Zaten hayatın tüm alanında bu böyle değil midir? Olumsuz düşünce başarıyı bloklar ve kişide birtakım kalıplar oluşturmaya başlar. Yapılan şey her ne olursa olsun yüksek bir inançla yapılıyorsa başarı büyük oranda elde edilmiş demektir.
İstek, İrade, Motivasyon
Astral seyahat deneycisinin elindeki en önemli güç kaynağı bunu yapabileceğine dair istek ve arzusudur. İstek ve irade gerek astral deneyimler öncesi gerekse deneyim sırasında bu işin dinamo özelliğini taşımaktadır. Fakat ifade edilen öyle basit, kısa süreli, enerjisi kısıtlı bir istek değildir.
Birey iradesini öyle güçlendirmelidir ki, isteme eylemi bilinçdışı bir süreçte de, tıpkı bilinçli bir eylem içindeymişcesine, kendini sürdürebilsin. Bunun anlamı şudur: BDD meydana getirmek için denek öyle bir konsantrasyonla arzu edilen şey üzerinde odaklanmayı öğrenmelidir ki bilinçli durumda hüküm süren bu önceliği aksatacak ve hedef edinilen isteği yolundan alıkoyacak hiçbir düşünce araya giremesin. Bir süre sonra bu isteme eylemi bilinçdışına mal olacaktır yani denek bilinçli ve kasıtlı olarak düşünmese dahi isteme eylemi ve arzu zihinde egemenlik sürmeye başlayacaktır.
O halde astral projeksiyonumuzu başarmak için yapılacak ilk şey iradeyi hareketlendirmek ve güçlendirmektir. Hatta bu öyle bir dinamizm olmalıdır ki tıpkı şişe açıldığında patlayan şampanya misali kabına sığamasın ve taşsın. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır. En sade öneri, uykuya dalmadan önce bir çok defa, "İradem var, enerjim var!" öneri telkinini veya kendi geliştireceğiniz bir cümle kalıbını kendi kendinize tekrarlamaktır. Buna uykuya dalana ve bellek yitirilene kadar devam edilmelidir. Bu, bilinçaltına hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek bir güç kazandıracaktır.
Astral projeksiyonu hayata geçirmeden önce bunu meydana getirme arzusunun varlığı ve zihnin bu konuyla dolup taşması da işte, tam bu noktadaki önemli bir gerekliliktir. Bu konsantrasyon öyle kesintisiz olmalıdır ki zihnin artık onsuz olmadığı bir an gelmelidir. Yani tek noktada yoğunlaşmış ve kabına sığamayan bir konsantrasyon gereklidir.
Amerika'nın en ünlü astral projeksiyon temsilcisi olan Sylvan Muldoon'un görüşleri de belirtilen noktalarla tamamen aynı doğrultudadır. Onun 1920'lerde, henüz gençken yazdığı The Projection of the Astral Body (Astral Bedenin Projeksiyonu) adlı otobiyografisinden, Lancelin'in çalışmalarından elde edilen bilgileri kendi bilinçli projeksiyon yeteneğini geliştirdikten çok sonra keşfettiğini biliyoruz. Ancak o da astral projeksiyonun bir isteme eylemi sonucunda ortaya çıkabileceğini keşfetmişti.
Yine de altını çizerek belirtiyordu ki süreçteki en önemli faktör, hedefe odaklanmış bilinçli irade değildi. Bilinçli irade, esas olarak bilinçaltı zihne onun da projeksiyonu arzulamasını sağlayacak daimi bir telkin görevi görüyordu. "Ve BDD, bir kere bilinçaltının bir meselesi ve baskın bir ilgi odağı haline geldi mi, kendiliğinden BDD'ler doğal yoldan oluşacaklardır," diye yazmıştı. Muldoon buna "pasif isteme" adını vermişti.
Kişi bir kere projeksiyon yeteneğini geliştirdi mi, BDD'lerin bilinçdışı isteme eylemi aracılığıyla kendiliğinden meydana gelmeleri de mümkündür.
Nefes
Duygusal faaliyet ve nefes alma hızı arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmektedir. Heyecanlanma anında nefes alma hızımız belli bir şekilde artar. Bunun tersi de aynen doğrudur. Nefesimiz yavaşladığında heyecanlarımızın da yavaşladığını ve hemen sakinleştiğini görmekteyiz.
Her türden gevşeme tekniklerinde nefes çok önemli bir yer tutar. Eski yogiler müritlerine gevşemeyi tüm dikkatlerini ritmik nefes üzerinde odaklama talimatlarıyla öğretirlerdi. Bir çok Hristiyan mistiği de duaya yardımcı olmak üzere zihni ve bedeni sükunet haline sokmak için nefes üzerine odaklanırdı. Derin gevşemeye geçmek için bir diğer yöntem, düzenli nefes eşliğinde belli anahtar kelime veya zikirleri tekrarlamaktan ibarettir. Bunlar bedenden ziyade, zihne yönelik metotlarmış gibi düşünülebilir, fakat zihin ve bedenin birbirleriyle dinamik bir etkileşim içinde oldukları unutulmamalıdır. Bunlardan birini gevşetirseniz, diğeri de otomatikman gevşemektedir.
Deneyimlere başlamadan önce doğru nefes almayı öğrenmek gerekir. Doğru nefes almak uygulamalarla alışkanlık haline geldiği zaman deneyim için yatağınıza uzandığınızda aynı şekilde nefes alıp vermeye devam edersiniz. Doğru nefes göğüsten değil, diyaframdan kaynaklanır. Daha sonraki pratiklere geçmeden önce öğrencinin bu nefes metodunu iyice öğrenmesi zorunludur.