Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında, Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil kulesinden Tevratın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. şarktan göçtükleri zaman sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. birbirlerine gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım dediler. ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için rab* indi. onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. bundan dolayı onun adına babil dendi (Tevrat, Yaratılış(Tekvin); 11:1-9)
Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar
aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevratta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır.
Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.
İslami kaynaklarda ismi verilmemekle beraber Kuranda Babil Kulesine benzer bir kuleden bahsedilir. Hikaye Tevrattaki ile benzer olmasına rağmen Babilde değil, Musanın yaşadığı dönemde Mısırda geçer. Firavun Hamana, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Musanın tanrısına bakacağını söyler.
Kuranda Babil şehrinden Bakara Suresi, 102. ayette bahsedilir. Harut ve Marut isimli iki melek, insanları imtihan etmek için Allah tarafından babile gönderilirler. Burada insanlara sihir öğretirler. Melekler sihrin küfür olduğunu söyledikleri halde insanlar sihir öğrenmekte ısrar ederler ve karı-kocayı ayırmaya yarayan sihirler öğrenirler.
Babilden Yakut el-Hamavinin yazmalarında ve Lisan el-Arabda bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgarın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babilde insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgarla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden el-Tabarinin Peygamberler ve Krallar Tarihi adlı eserinde daha detaylı bilgi verilir. Öyküye göre Nimrod Babilde bir kule inşa ettirir. Allah bu kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dilini 72ye ayırır. 13. yy. İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı öyküden bahseder ve İbrahimin atası Hudun kendi dilini (İbranice) muhafaza etmesine izin verildiğini ekler. Zira Hud kulenin inşasına katılmamıştır.
Yüksekliği
Babil Kulesinin temelleri 90 metre genişlikteydi. Kule, 90 metre yüksekliğinde ve 7 katlı idi. Birinci katı 33, ikinci katı 18, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı katları 6, en üst katı ise 15 metre yüksekliğindeydi. 85 milyon tuğladan ve pişmiş tuğla harcından yapılan kulenin çevresinde rahip sarayları, ambarlar, konuk odaları, Tanrı Marduk adına yapılmış bir diğer tapınak olan Esagilaya giden aslanlı geçit ve dini tören yolu vardı. Esagila 20 metre yüksekliğinde, 450 metre eninde ve 550 metre boyundaydı.
Bugün, Tevrat ve İncilde de bahsedilen Babil Kulesinden geriye hiçbirşey kalmamıştır.