Barış Sağlam Muhabbet Şiirleri

Pencerem Kaç Metre

Pencerem oldukça geniş, tahminim üç metre
Kimisine bakış açısı geniş, yüzlerce metre
Bazı şeyler gizlidir, bakış açısı da nedir
Kimisi gizli olanın peşindedir

Af var, merhamet var, kulun Rabbisi var
Pişmanlık var, özür var, tövbe var
Kişi tövbe eder kimisi gizli, kimisi açıktan
Kişi tövbe yapar, kimi tek ve gizli
Kişi tövbe yapar, kimi nasuh ve açıktan
Nasuh yapılana Mürşid el verir, Sünnet böyledir

Nakşiler açıktan el verir, zikirleri gizlidir
Yâr'im Gavs-ı Sani, Nakşibendi'dir
Kolu ve yolu Hâlidi'dir
İkameti Adıyaman Menzil'dir
Tövbe pişmanlık ister
Şeytan kalpten pişmanlığı gizler

Barış Sağlam

Hümâ Kuşları

Allah'ım;

Kır çiçeklerinin dallarını eğri etme
Hümâ kuşlarını rüzgara karşı uçurma
Sevdiğimin iki eline de, kir değirme
Beni Seyyid Abdülbâki Sultana sofi et
Sürmeli gözlerin nazarından ırak etme

Sıcak çorbasına, uzunca hasret bırakma
Ekmeğinin tazeliğinden mahrum bırakma

Amin

Barış Sağlam

Aşağıdan Yukarı

Ahşabın önünde tüten duman
Yönü aşağıdan yukarı
Dudaklar arasından tüten duman
Yönü aşağıdan yukarı

inilti sesleri ciğerlerde
Sararmış renk perdelerde
Tozlu camlar gözlerim önünde
Dumanın yönü aşağıdan yukarı

Süzerim bazen seni
Gözlerimle, aşağıdan yukarı
Dizlerinize ve Cemalinize bakarım
Size yöneldim, aşağıdan yukarı

Bir bu günaha bir şu günaha
Dalarım günahtan günaha
Dilim, düşüncelerim ve kalbim
Tövbeye yöneldi, aşağıdan yukarı

Bakayım balkonuna aşağıdan yukarı
Beni de kabul et Yâ Gavs-ı Sani
Beni de kabul et Seyyid Abdülbâki
Tövbe edeyim aşağıdan yukarı

Barış Sağlam

Odun Ekmeği

Sağ elimde bir parça odun ekmeği
Abdestsiz oturdum sofraya yedim ekmeği
Gönlümde ise sürmeli gözlerinizin güzelliği
Seni isterim, seni beklerim soframın şenliği

Sen gelmeden kalktım sofradan, aldım abdestimi
Döndüm sofraya, seninle yedim yemeği
Ceddinden tatlısını görmedim, Seyyid Abdülbâki
Allah'dan sofin olmak isterim, Yâ Gavs-ı Sani

Barış Sağlam

Camcı Çırağı

Camcı çırağıydı, süpürdü cam kırıklarını
İşe yeni girdi, ilk öğlen yemeğini yedi
Getir götür ve çay söylemek ilk işleriydi
Haftalar sonra ilk camını kesti
Aylar içinde çıraklığının hakkını verdi

Adı Yiğit, kendi Yiğit
Bindi motora evlere servise gitti
Müşteriler ve ustası, elbette anası babası
Memnundu oldu kalfa ustası
10 yıl çalıştı, öptürdü elini ustası
Helallik aldı ve açtı kendi tezgahını

Tövbe de, böyle girer hayatımıza
Kimi namazdan sonra otuzüç Estağfirullah deriz
Kimi zaman Yâ Rabbi pişmanım deriz
Bunca günah ile kimi zaman af Yâ Rabbi deriz

Nasuh tövbe ise yapılır Mürşidi Kamil ile
Tasavvuf isteyen yapar tövbesini Mürşid ile
Girer nazarına, Yâr'im Gavs-ı Sani Menzil'de
İkameti Mürşidimin Adıyaman Menzil'de

İçki şişesiye geleni kabul eder
Esrar saranı kabul eder
Saçı açık kapalı demeden kabul eder
Günahına bakmaz ümmetin, kabul eder

Barış Sağlam

Bir Bardak Çay

Sen ve ben aynı bardaktan içmiş idik bir bardak çayı
Bardağımda iz kalan, aynı yerden yudumladık çayı
Beraberdik o muhabbet dolu gün, açık içtik çayı
Aynı yerde beraber oturmuştuk, göz göze yan yana
Ve de yudumlamıştık, aynı demlikten sıcacık çayı

Vuslat dağına tırmananlar, geriye dönmez demiştin
Başka yerde aynı demlikten içerken çayı, demiştin
Yıldızdan bahsetmiştin, ''yıldız kapsülü vardır'' demiştin
''Hepsi güzeldir ama en güzeli benimkisi dese''
''En güzeli benimkisi dese insan'' diye demiştin

''Yalan söylemiş olmaz demiştin'' ondan gayrısı olmaz
O halde en güzeli benimkisi, kendi ölü olmaz
Kendi Güzel Adı Güzel Muhammed'den ayrıca olmaz
Diridir, kıyamete kadar duası bize yetişir
Benim gönlüm, gayrı Seyyid Abdülbâki'den, başka olmaz

Barış Sağlam

Kar Taneleri

Allah'ım
Sevdiğimle aşkımızı tamam eyle
Bu aşk vuslatını yarımca bırakma
Karın tanelerini hemen eritme
Serçe kuşunun yumurtalarını ve
Kanatlarını muhafazalı eyle
Beni Seyyid Abdülbâki'ye sofi et
Şeker ikramlarından mahrum bırakma
Amin


Barış Sağlam

Sığınsam Affınıza

Tuzluğumdan masaya dökülmüş olan biraz tuz
Sağ şehadet parmağım ile yediğim biraz tuz
Yemeğin sonunda ise sizi görmektir tadım
Sizin olduğunuz sofraya, göçüp kaldı aklım

Yatarken sürmeler çekerdiniz gözlerinize
Bakmaya kıyamazdım, sürmeli gözlerinize
Gelmeden sordum istişare ile, yanınıza
Saatlerce kalakalsam, sığınsam affınıza

Barış Sağlam

Göz Aydınlığı

Allah'ım
Baykuşların gözlerine çöp kaçırma
Buğday tanelerini güneşte yakma
Uğur böceklerini kardan üşütme
Fesleğenin kokusunu eksik etme
Beni Gavs-ı Sani Sultana Mürid et
Eşimi bana göz aydınlığı eyle
Amin

Barış Sağlam

Göz Değmelerim

Dizlerinize edep ile eğildiler, göz değmelerim
Soframızda bulunan ekmeğin kırıklarını fark ettim
Sağ şehadet parmağım ile ekmek kırıklarını yedim
Bana yardım et Seyyid Abdülbâki, sofin olmak isterim

Barış Sağlam

Dert Sırası

''Yağmur duasına çıkan'' demişti abim
''Yanında şemsiyesini götürsün'' söylemişti abim
''Bu gökleri galeyana getirir'' anlatmıştı abim
''İstiyor ve vereceğimizden emin '' tarifiydi abimin

Allah ölen kişinin kalbinde iz arar
Dostlarından evliyalardan birer iz arar
Evliyayı sevmek imanlı ölüme sebeptir
Var mı sevdiğimiz bir evliya, düşünmelidir

Benim Mürşidim Evliyadır
Benim Mürşidim Seyyiddir
Benim Mürşidim Yârimdir
Benim Mürşidim Gavs-ı Sani'dir

Tövbe anlatır misafirlerine
Şifalı çorba misafirine
Yatakhanesi var misafirine
Buğday ekmeği ikramdır misafirine
Adyaman Kahta Menzil köyünde
İster kadın ister erkek gider ziyaretine
Bakılmaz saç sakal, açık kapalı ziyaretinde

Yağmur duası demiş idik şiire başlar iken
Başörtünü yanında götür ister isen
Tebessümler saçarak git ister isen
Duası makbüldür bu evliyanın
Dua eder dertleri dinler,
Adı Seyyid Abdülbâki, bu evliyanın.

Barış Sağlam

Uyan Kardeş

Aniden;
Gideceksin İzmir'e kardeş
Oturacaksın sahil kenarına
Tek şeker atacaksın çayına
İçeceksin bir yudum
Ve o oanda başlar düşünceler;

Başımı eğdim dizlerine
Nasıl bakabilirim gözlerine

Düşüneceksin sevdiğini
İçeceksin bir yudum daha
Çayı sağ elle;

Söylenecek söz çoktur amma
Diyemezsin bu iş böyle
Seni seviyorum diyebildim
Tam üç saatte

Namaz vakti yaklaşmışsa
Son yudum içilmişse
Çay da güzelse
Uyan kardeş...

Barış Sağlam

Emeğine yüreğine sağlık

Bana elini uzat

Pabucumun bağı birden çözüldü
Papatyam, sevdiğim bana yardım et
Gönül sancım durduk yere çoğaldı
Orkidem, Cânânım bana yardım et

Çiçeklerimin toprağı kurudu
Suyum, okyanusum bana yardım et
Bugün yine dara düştüm, gamdayım
Gonca gülüm, Yâr'im bana yardım et

Gecemde, uykusuz biçare kaldım
Sultan Seyda Raşid bana yardım et
Namaza durmaya takatsiz kaldım
Seyyid Abdülhâkim bana yardım et

Ceketimin kol astarı söküldü
Şah-ı Hazne kurban bana yardım et
Sesler çoğaldı kulağım sancıdı
Şeyhim Diyaüddin bana yardım et

Heybem delindi astar mı gerekir
Ya Hizani bana elini uzat
Pencerem uzakta güneş az değer
Varkanisi bana elini uzat

Biri yüksekte diğeri alçakta
Gül Geylani bana elini uzat
Çocuklar etrafta toplandı yine
Can Nakşibend bana elini uzat

Barış Sağlam

Çıktım sokağa

Merdivenleri tek indim, çıktım sokağa
Aklımda bir hâl, '''ocağı açık unutma''

Sol iç cebim dolu bu eşyalarla;
Koku şişesi,tarak,sürme(sürmedanlık)

Daha neler varsa onları saymayı unutma,
Misvak, ayna,makas ve saç için ayraç

Sokağa çıkarken Barış, bu yedisini unutma
İşe gitsen de, bu yedisini unutma

Bakkala da gitsen, bu yedisini unutma
Peygamberimiz öyle yapardı

Cihada dahi gitse, bu yedisini unutmazdı
Yanından hiç ayırmazdı.


Barış Sağlam