Açıklama :
Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlantik Okyanusunda, geçmişte çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu bölge. Eskiden manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde okyanus akıntılarının etkisiyle oluşan bir doğal gaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen bir alandır.
Uzun yıllar boyunca kimsenin tatmin edici bir açıklama getiremediği bu esrarengiz olay, içinde bilim insanlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin eseri" zannedildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis'in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır) Kayıp Kıta'nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof Kolomb'un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Öte yandan meydana gelen olayları ani hava değişimleri, metan gazı çıkışı, gel-git dalgaları, sıcak su akıntısı gibi nedenlere dayandıranlar da olmuştur. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı. Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğalgaz meselesi idi.
İslami Yönden Bermuda....
Pek çok gemi ve uçağın hiçbir enkaz bırakmadan kaybolduğu iddia edilen, Atlantik Okyanusu'nun Güney ve Kuzey Amerika'yı birbirinden ayıran ve Bermuda, Porto Rico ve Miami sahilleri arasında kalan üçgen şeklindeki bölgeye Bermuda Şeytan Üçgeni adı verilmektedir. Bu konuyla alakalı ülkemizde de "Bermuda Üçgeni" veya "Atlantik Esrarı" gibi bir hayli tercüme kitap neşredilmiştir. Bu kitapların neşredildiği günlerde Konya'da bir araştırmacı, bundan birkaç asır evvel, Osmanlı müellifleri tarafından yazılan bazı eserlerde, Bermuda müsellesi içinde bazı esrarengiz hadiselerin cereyan ettiğine dair bir kısım bahisler bulunduğunu yazmıştı ve gazeteler de bunu neşretmişlerdi. Biz Bermuda müsellesinin esrarıyla alakalı söylentilere şimdilerde muttali olmaya başladık. Halbuki Osmanlı müellifi bundan birkaç asır evvel bu mesele hakkında değişik yorumlar ortaya koyuyordu. Vâkıa daha evvel Mayalara ve Meksikalılara ait seyahat notlarında "Bu yosunlu denize geldiğimiz zaman bir uğursuzluk ve yümünsüzlük üzerimize bastırır. Orada gemiler günlerce çakılı kalırlar. Rüzgarlar durur ve yelkenliler işlemez." şeklinde bölgeyle alakalı esrarengiz hadiselerden hep bahsedilmekteydi; ama şimdilerde daha bir güncel hale geldi.
Bermuda Şeytan Üçgeni'nin efsaneleşmesine sebep olan ilk vak'a 1945 yılında meydana gelir. Beş adet savaş uçağı rutin görev uçuşu için Florida'daki üslerinden havalandıktan sonra pilotların lideri, telsizden kontrol kulesine şöyle bir mesaj anons eder: "Karayı göremiyoruz. Pozisyonumuzdan emin değiliz. Nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Galiba kaybolduk." Bu sırada kontrol kulesinden pilota, "Nasıl olur, hava gayet iyi gözüküyor. Batı'ya gidin." şeklinde cevabî mesaj gelir. Bunun üzerine pilot, "Neresinin Batı olduğunu bilmiyoruz. Her şey yanlış. Çok tuhaf, hiçbir yönden emin değiliz. Okyanus bile olması gerektiği gibi değil." der ve bağlantı kopar. Acilen yardım alarmı verilir, ancak uçakların izine bir daha rastlanılmaz...
Bermuda Şeytan Üçgeni Hakkında Söylenenler
Yine o bölgeden geçen gemilerde de benzer esrarengiz şeyler olduğundan bahsedilmektedir ki, batan bir kısım şilep veya transatlantiklere bakıldığında içlerinde sadece kedi ve köpek ölülerinin olduğu, insanların, önlerinde bulunan yemeklerini bitirmeden bırakıp sanki denize atladıkları veya bir fırtınanın tabaklara ve kaşıklara dokunmayıp sadece insanları alıp götürdükleri söylenmektedir. Bu meseleyi izah sadedinde bugüne kadar değişik fikirler ortaya atıldı. Müsaadenizle o fikirlerden bazılarını maddeler halinde arz etmeye çalışalım:
1. Bu tamamen yer fiziği ile ilgili bir hadisedir. Kuzey ve güneyden gelen akıntı orada bir durgunluk yapmakta ve bu durgunluk yoğun bir şekilde yosunların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Yosunların bu yoğunluğu yüzünden orada gemiler hareket edememektedir. Ayrıca bu bölgede yüz, iki yüz, hatta üç yüz metre yüksekliğe kadar çok şiddetli dalgalar meydana gelmektedir. Bu devâsâ dalgalar getirmiş oldukları vakumla üstlerinden geçen uçakları kendilerine doğru çekmektedir. Dolayısıyla böyle bir atmosferde gemilerin alabora olması gayet normaldir.
2. Şiddetli akıntıların meydana getirdiği dev girdaplar, orada denizin altında "mavi delikler" adı verilen delikler meydana getirmiştir. Uçak veya gemiler buraya geldiğinde delikler tarafından yutulmaktadır. Nitekim bazı dalgıçlar, o mavi deliklerin içinde bir kısım yelken ve kayıkların bulunduklarına şahit olmuşlardır.
3. Sekseninci tûl dairesi buradan geçmekte ve Kuzey Kutbu'ndan kıvrılınca, Japonya'dan geçen daire olarak yüzellinci daire adını almaktadır. Binaenaleyh, böyle bir ölüm denizi Japonya'da da bahis mevzuudur. Buradan anlaşılmaktadır ki, o tûl dairesine rastlayan her yerde bu türlü ölüm denizleri mevcuttur. Hatta mesele biraz daha tamim ve teşmil edilerek otuzuncu ve kırkıncı güney arz dairesinde ve otuzuncu ve kırkıncı kuzey arz dairesinde de aynı şeylerin var olduğu, ayrıca yeryüzünde bu tür esrarengiz kaybolmaların ve yutulmaların bulunduğu diğer altı yerin daha olduğu ifade edilmektedir.
4. Uçan daireler, gemileri ve uçakları göğe kaldırmakta veya denizin dibine batırmaktadır.
5. Deniz dibinde biriken fosiller ve çeşitli atıklardan zaman zaman çıkan metan gazı, deniz suyunun kimyasal karışımını etkileyerek yoğunluğunu düşürmektedir. Yoğunluğu sıfıra düşen suda yüzebilme özelliğini kaybeden gemi, metan kuyusu adı verilen gazın çektiği bölgeye girer girmez batmaktadır. Denizin dibinde biriken çeşitli atıkların türüne ve suyun ısısına göre metan gazı kabarcıklarının şiddeti de değişmektedir. Bermuda Şeytan Üçgeni gibi gaz akımlarının şiddetli olduğu bölgelerde seyreden uçaklar da büyük tehlike sınırı içinde bulunmaktadır. Çünkü su yüzüne ulaşan metan gazı kabarcıkları atmosfere karışarak yukarıya doğru şiddetli bir metan tüneli oluşturmakta ve metan tüneline giren uçak da kontrolden çıkarak denize çakılmaktadır.
"Şeytanın tahtı deniz üzerindedir."
Müsaadenizle ben, bütün bunların dışında özellikle başka bir husus üzerinde durmak istiyorum. Efendimiz: "Şeytanın tahtı deniz üzerindedir." buyurmaktadır. Burada "deniz" mutlak zikredilince, bu mahut ifadeden belli bir deniz manası çıkarabilir ve yeryüzünde belli denizlere şeytanın tahtgâhı diyebiliriz. Binaenaleyh ecinni ve şeytan taifesi buraya hükmetmekte, gemi ve uçakların elektronik cihazlarını çalışmaz hale getirerek onları batırmaktadır. Vâkıa cin ve şeytanlar "mearic" ve "nar"dan yaratıldıkları için, adeta güneşten gelen dalgalara maruz kalmış gibi bütün elektronik cihazları da alt üst edebilirler.
Ayrıca Efendimiz, "Helak olmuş cemaatlerin helak oldukları yerlere uğramayın. Ancak ağlayarak uğrayın." (*) ikazında bulunmaktadır ki, bunun manası, helak olmuş ülkelere gidildiği zaman "Allah ile münasebet kurarak himaye-i ilahiyeye girin ki, onlara isabet eden şey sizlere de isabet etmesin." anlamına gelmektedir. Bundan da, Cenab-ı Hakk'ın Sodom Gomorre, Âd ve Semud kavmi ve -doğruysa- Atlantis medeniyeti gibi Kendisine küfran ve tuğyan içinde bulunan toplumları yerin dibine batırdığı anlaşılabilir ve işte bu yerler daha sonra şeytanın tahtgâhı olmuştur. Nitekim havaya kaldırma ve uçurma mevzuunu Meğâzi yazarı İbn İshak şöyle ifade etmektedir: Efendimiz, Tebük'e giderken:
buyurur. Ancak iki kişi bu emri dinlemeyerek helak olmuş o cemaatin yaşadığı yere uğrarlar. Netice itibarıyla onlardan bir tanesini korkunç bir fırtına alır ve çok uzaklara fırlatır, diğerini de ararlar, ama bulamazlar.
Buradan anlaşılmaktadır ki yok olma mevzuu, kadimden bu yana cereyan eden bir husustur. Bu meselenin telifini yapacak olursak, mücrim bir toplumun yaşadığı bu tür yerler, şeytanın tahtgâhı ve karargâhı haline gelmiştir. Her ne kadar onlar helak olup gitseler de o mel'un yere uğrayanların başına bir musibet gelme ihtimali söz konusu olabilir.
Mesele, ervah-ı habise, cin ve şeytanla da izah edilebilir
Acizane fakir, yukarıda sayılan hususların yanında Bermuda müsellesiyle alakalı böyle bir hususu nazara vermede fayda mülahaza ediyorum. Bazı kimseler birtakım iddialarda bulunsalar da, bu mevzuda yine de bazı açık kapılar vardır. Meseleyi, ervah-ı habise, cin ve şeytanla izah etme, elektronik cihazların çalışmaması / çalıştırılmaması gibi hususlara kadar geniş alanlı tesire daha uygun düşüyor gibi?
Bermuda Şeytan Üçgeni, Ay gibi bir kısım taş parçalarından gelen, şeytanın saltanatına ait bir müdahale de olabilir ki, ervah-ı habise, Güneş'in etrafında dönen peyk, seyyare ve bazı taş parçaları üzerinde taht ve otağ kurmuşlardır. Oralardan gelip insanları rahatsız edebilirler. Hatta uçan daire diye bilinen şeylerin arkasında da bunlar olabilir.
* * *
Nasıl ki, yeryüzünde bazı mukaddes yerler var, aynen onun gibi bir de ervah-ı habisenin hükümfermâ olduğu bazı habis yerler vardır.
Mesela Kâbe-i Muazzama, Sidretü'l-Münteha'ya kadar mukaddestir ve Kâbe'dir. Sidretü'l-Münteha'ya kadar melaike-i kiram Kâbe'yi tavaf ederler. (Hatta oranın rical-i devleti hacda helikopterlerle Beytullah'ın etrafında tavaf ederler.) Ne kadar yukarıya çıkılsa da Kâbe'nin etrafında yapılan tavaf, yine tavaf sayılır. Çünkü Sidre-i Münteha'ya kadar Kâbe, Kâbetullah'tır. Binaenaleyh Allah burayı takdis etmiş, binlerce enbiyayı bu mukaddes yerin etrafında koşturmuş ve metâfı binlerce enbiyanın merkadi haline getirmiştir; evet insanların bugün tavaf ettiği Beytullah'ın etrafında "ehl-i keşfi'l-kubur"un beyanına göre üçyüz-dörtyüz kadar peygamber kabri mevcuttur. Bu yer, Allah'ın yeryüzünde takdis buyurduğu, tazim ve tebcil ettiği insanları tebcil ve takdirine arz ettiği mukaddes bir yerdir ve burası ervah-ı âliyenin metafıdır. Bu mekan, bir bakıma kalbtir, yani küre-i arzın kalbidir. Bu kalb attığı müddetçe, küre-i arz da manevi yapısını ve hayatiyetini devam ettirir. Efendimiz (asm)'in bu kalbin yanı başında zuhur etmesi de üzerinde durulacak ayrı bir konudur.
Bir de kalbin yanında lümme-i şeytaniye vardır. Kalbe ilham geldiği gibi, şeytanın oklarının hedefi olan lümme-i şeytaniyeye de vesveseler, tereddütler ve şüpheler gelir. Kâinatların kalbi mahiyetinde atan küre-i arzın bir tarafında bir kalb vardır ki, orası kalbü'l-küre, yani Beytullah'tır. Kalbin başka bir yanında, bir lümme-i şeytaniye vardır ki, orası da şeytanın otağıdır. Yeryüzünde bütün şeytanlığa ait idarelere dair emir ve fermanların hepsi oradan gelir. Efendimiz (asm) sahih hadisiyle, şeytan tahtını, sergisini denizin üzerine atar. Bütün ordusunu insanların içine salar ve akşam döndükleri zaman hepsini dinler, "Sen ne yaptın, sen ne yaptın?" diye yaptıkları şeyleri onlara bir bir sorar. Onlar da, "Ben namazı terk ettirdim.. ben harama baktırdım..." şeklinde cevaplar verirler. Bunlar münferid hadiseler olduğundan şeytanı memnun etmez. Sonra, "Sen ne yaptın?" diye başka birisine sorar. O da, "Ben bir kadını kocasından ayırdım." der. Bunun üzerine şeytan, "Aferin" diyerek onu yanına alır ve oturtur.
Her fizik vakasının arkasında metafizik bir güç vardır
Bundan da anlaşılmaktadır ki, insanların manevi yapıları üzerinde bu şerirler, şerâre meydana getirirken bir saltanat hesabına çalışmaktadırlar. Şeytana takılmış ve dalalete düşmüş, şeytanın adına helak olmuş yerler bir bakıma bunların eyaletleri, valilikleri ve pâyitahtlarıdır. Bunun için sahih hadiste, "Geçmiş kavimlerin helak oldukları yerlere uğramayınız. Uğradığınız zaman ağlayarak uğrayınız." buyurulmaktadır. Bundan da, şeytanların bazı yerlere sahip çıktıkları ve o yerin onun neticesinde helak olduğu, medeniyetlerin pâyimâl olup yıkıldığı, ancak onların oradaki sultasının şeytan müsellesi (üçgeni), murabbası (dörtgeni), muhammesi (beşgeni) veya müseddesi (altıgeni) halinde devam ettiği anlaşılmaktadır. Atlantik Okyanusu'nda üçgen, daha başka yerlerde de insanlığı ifsat etmek üzere şeytan müseddesleri vardır. Orada da insanlar, tıpkı bir avcının ağına tutulmuş bir ahu gibi tutulup gitmektedirler. Şeytan üçgeni de işte böyle şeytanların hükümferma oldukları bir yer olabilir ki, kendilerine karşı kötülük yapıldığı, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belalara maruz kalabilirler.
Ben bu meseleyi anlatırken bu mevzuda kati bir dinî nas bilmemenin yanında, bir kısım dinî ifadelere dayanarak izah etmeye çalıştım. Bununla beraber Bermuda Şeytan Üçgeni, atmosferdeki bir keyfiyetin ifadesi, ileride keşfedilecek başka bir şey de olabilir. Ancak şu bilinmelidir ki, yeryüzünde câri her hâdisenin verâsında, yani her fizik vakasının verâsında bir metafizik güç ve kuvvet vardır. Her mülkün verâsında bir melekût, her şehadetin verâsında da bir gayb vardır.
(*) (Buhari, Salât, 53; Enbiya, 17; Tefsiru sure (15) 2; Meğazi, 81; Müslim, Zühd, 38, 39; Müsned, 2/9, 58, 66, 74, 113, 117, 137)
Uzun yıllar boyunca kimsenin tatmin edici bir açıklama getiremediği bu esrarengiz bölgenin, içinde bilim insanlarının da bulunduğu pek çok kişi tarafından doğaüstü birtakım güçlerin kontrolü altında olduğu iddia edildi.
İnsanlar kendilerini, uzun yıllar boyunca Bermuda Şeytan Üçgeni’nde uçakların, gemilerin ve insanların kaybolmasıyla büyük bir gizemin içinde bulmuşlardı.
Hatta Kristof Kolomb bile tuttuğu günlüklerde, Bermuda Şeytan Üçgeni’nin üzerinde bu dünyaya ait olmayan bir şeylerin uçtuğunu iddia etmişti. Peki bu bölgede gerçekte ne oluyor? Tekno 'on' yazı dizimizin 21. bölümünde, Bermuda Şeytan Üçgeni'nde ne olduğunu açıklayan 10 teoriye daha yakından bakıyoruz.
Bermuda Şeytan Üçgeni ile ilgili ilk teori solucan deliği teorisi olarak göze çarpıyor. Bermuda Şeytan Üçgeni'nde insanlar ortadan kaybolduğunda, iz bırakmadan kaybolur.
Esasen bir zaman yolculuğu portalı olan solucan delikleri, bu kaybolmaların nedenini açıklayabilir. Ne yazık ki bilim insanları, bu bölgede solucan deliklerinin sağlam kanıtlarını henüz bulabilmiş değil.
1941'de, 58 yolcu ve kargo taşıyan Donanma gemisi USS Proteus, Bermuda Üçgeni'nde aniden ortadan kayboldu. Bir ay sonra, USS Nereus adlı başka bir gemi de 61 yolcuyla kayıplara karıştı.
Kimse gemilere ne olduğunu çözemedi ve kaptanlardan olay esnasında herhangi bir tehlike sinyali kaydı gelmedi. Arama ekipleri ayrıca gemiler veya cesetlerle ilgili hiçbir kanıt bulamadı. Ne dersiniz, solucan deliği mi?
2016 yılında, bilim insanları Norveç kıyılarında birkaç büyük krater keşfetti. Kraterler yaklaşık 700 metre uzunluğunda ve 45 metre derinliğindeydi. Bilim insanları, derin deniz tabanındaki büyük metan gazı sızıntılarından kaynaklanan kabarcıkların kraterleri oluşturduğuna inanıyor.
Bazı bilim insanları, Bermuda Şeytan Üçgeni'nde uçakların ve gemilerin batmasından metan gazının sorumlu olduğunu düşünüyor.
Daha fazla araştırma, bazı okyanus bölgelerinde diğerlerinden daha fazla metan gazı olduğunu da kanıtladı. Bu gaz suya salınırsa, gemileri hızla batırabilir ve uçakları düşürebilir. Üstelik bu olay, saniyeler içinde gerçekleşir ve gemide bulunanların yardım çağırması veya gemiyi terk etmesi için yeterli zaman bırakmaz.
Dünyadaki bazı yerler, elektromanyetik parazitten dolayı pusulaları olumsuz etkiler ve kuzeyi göstermekte zorlanmalarına neden olur.
Bilim insanları, bu elektromanyetik parazitin, gemilerin kaybolmasının ve uçakların Bermuda Üçgeni'nde bu kadar sık düşmesinin bir nedeni olduğuna inanıyor.
Üçgene geldiklerinde birçok insan, pusulalarında garip şeyler olduğuna dair raporlar verdi. 1895'te dünyayı tek başına dolaşan ilk kişi olan Joshua Slocum, Martha's Vineyard'dan Güney Amerika'ya seyahat ederken ortadan kayboldu.
Uzmanlar, onun ortadan kaybolmasını Bermuda Şeytan Üçgeni'ne bağlıyor. İnsanlar, Slocum'un mükemmel bir denizci olduğu için denizde asla kaybolmayacağına inanıyor.
Bir başka olay, 1945'te beş TBM Avenger torpido bombardıman uçağının Atlantik Okyanusu üzerinden uçtuğunda meydana geldi. Uçuşun lideri Teğmen Charles C. Taylor, pusulasının doğru çalışmadığını ve uçakların yanlış yönde ilerlediğini fark etti.
Uçaklar Bermuda Şeytan Üçgeni'ne yaklaştıklarında sinyalleri ve iletişimi kaybetmeye başladılar ve bir daha görülmeyecek şekilde ortadan kayboldular.
Su hortumları kasırgalara benzer, ancak su kütleleri üzerinde oluşur. İnsanlar Bermuda Üçgeni'nde birkaç su hortumu gördüler ve bazılarının, batık gemilerin ve uçakların kaybolmasına neden oldukları düşünülüyor.
Bir su hortumu oluştuğunda, okyanustan su fışkırır. Basınçtaki değişim onu havada yüzlerce hatta binlerce metre yukarı çeker. Bu, bir gemi veya uçak geçtiğinde meydana gelirse, saniyeler içinde kolayca alabora olmalarına veya çarpmalarına neden olabilir.
Su hortumlarının yanı sıra, Körfez akıntısının bazı kısımları "Üçgenin" kenarını çevreliyor. Bu akıntı, gemileri ve tekneleri hızla batırabilen, bazen yüzlerce metre yüksekliğinde büyük dalgalara yol açar.
Böyle bir teorinin uygulamadaki mükemmel bir örneği, 2.Dünya Savaşı'ndan sonra Flight 19'un ortadan kaybolmasıdır.
Uçuşun son iletişim kayıtları, yolcuların her şeyin nasıl tuhaf göründüğünü anlatan rahatsız edici raporlardan oluşuyor. Pilotlardan biri “beyaz suya” girdiklerini ve tamamen kaybolduklarını söylüyor. Ancak kayıtlardan sonra ne yolculardan ne de uçaktan bir haber alınamadı.
"Uzaylılar olmadan komplo teorisi mi olur" dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, Bermuda Şeytan Üçgeni uzaylılarla da ilişkilendiriliyor.
Bermuda Şeytan Üçgeni kazalarının nedeni olarak uzaylıları suçlayacak hiçbir kanıt olmasa da gemi ve uçakların aniden ortadan kaybolmaları, topu uzaylılara çevirmemize neden oluyor.
Bu teoriye inanan insanlar, Bermuda Şeytan Üçgeni'nin uzaylıların insanları kaçırdıkları ve üzerinde araştırma yaptıkları toplanma noktası olduğunu iddia ediyor.
Kristof Kolomb, bölgedeki ilk yolculuğu sırasında anlattığı bir olayda, denize çarpan bir alev gördüğünü iddia ediyor.
Atlantis, Bermuda Üçgeni olayları etrafında dönen bir başka tuhaf teorisi olarak göze çarpıyor. Bu teori, efsanevi Kayıp Atlantis Şehri'nin bu bölgede olduğunu savunuyor.
Bazı insanlar, tanrıların Atlantis şehrini yok ettiğinde okyanusun tabanına battığını ve Atlantis'e güç ve enerji sağlamak için kullanılan büyük ateş kristallerinin o bölgede olduğuna inanıyor.
Bermuda Şeytan Üçgeni'ndeki kazaların ve kaybolmaların arkasında gerçekten bir gizem var mı? Bazı insanlar, Bermuda Şeytan Üçgeni'nin dünyanın herhangi bir yeriyle aynı kaybolma vakalarına sahip olduğunu iddia ederek, hiçbir gizem olmadığına inanıyor.
Bu teori, Bermuda Üçgeni'nin dünyanın en çok seyahat edilen bölgelerinden biri olduğunu ve bu nedenle daha fazla kazanın gerçekleştiğini savunuyor.
İnsan hataları teorisine göre, basit hatalar hem denizde hem de havada her yıl birçok kazaya yol açıyor. Bermuda bölgesinde yaşanan olaylar da bu kazalar arasında.
Bu teori, aynı zamanda bir geminin veya pilotun kaptanından kaynaklanan herhangi bir kafa karışıklığının veya hatanın ciddi sonuçlara yol açabileceğini varsayar.
Örneğin, bölgeden geçen gemi veya uçakların karaya dönmeden önce yakıtları bitebilir ve bu da onların ölümüne yol açabilir. Ek olarak, Bermuda Şeytan Üçgeni, birbirinden ayırt edilmesi zor birçok adaya sahiptir. Bu kafa karışıklığı, denizcileri ve pilotları daha büyük navigasyon hatalarına maruz bırakabiliyor.
Bermuda Şeytan Üçgeni'nin arkasındaki bir başka açıklama da devasa haydut dalgalarıdır. Oşinograf Simon Boxall'a göre, kuzeyden ve güneyden gelen fırtınalar Bermuda Üçgeni'nde çarpıştığında, haydut dalgalar oluşturabilir ve önemli hasara neden olabilirler.
Huffington Post'tan bir başka gönderi de bu haydut dalgalar, 40 metre yüksekliğe ulaşabilir ve onları tarihin en büyük dalgalarından biri haline getirebilir.
1958'de Alaska'daki Lituya Körfezi'nde meydana gelen deprem ve toprak kaymasının neden olduğu 35 metre yüksekliğindeki tsunami buna iyi bir örnektir.
Bermuda Üçgeni, bu haydut dalgalardan etkilenecek stratejik bir konumdadır. Gemiler veya uçaklar geçerken dev dalgalar meydana gelirse, kazalara ve ölüme neden olabilir.
Hırsızlar denize açılabildiğinden beri korsanlar her deniz olayında geçiyor. Uzmanlar, korsanların Bermuda Şeytan Üçgeni'nindeki kaybolma vakalarının nedenlerinden biri olabileceğini teorileştirdiler.
Bu teoriye göre, korsanlar gemileri kaçırdı, uçakların bölgeye düşmesine ve yolcuların hayatlarını tehlikeye atmasına neden oldu.
Bermuda Şeytan Üçgeni, gerçekten de dünyanın en garip gizemlerinden biridir. Okyanusun bu bölgesi etrafında birçok teori oluştu, ancak hiçbiri tatmin edici bir cevap sunmuyor.
İngiliz bilim insanları, Bermuda Şeytan Üçgeni bölgesinde meydana gelen yüzlerce esrarengiz kaybolmanın arkasında ne olduğunu uzun yıllardır yaptıkları araştırmalar sonucunda bulduklarını söylüyor.
Kilometrelerce derine inebilen robotlar sayesinde yapılan çalışmalar gösterdi ki; yıllarca süregelen bu gizemin sebebi, okyanus dibinde bulunan bir doğalgaz kaynağı.
Bermuda Şeytan Üçgeni’nin olduğu bölgede bulunan doğalgaz kaynağı, yer yüzüne fışkırarak ‘hidrat’ adı verilen beyaz katı bir maddeye dönüşüyor.
NOT :
Aynı zamanda bu bölgede ‘Gulf Stream’ adı verilen sıcak su akıntısı geçmekte ve bu akıntının ‘hidrat’ları eritmesiyle birlikte ‘hidrat’lar, suyun yoğunluğundan daha az yoğunluğa sahip olduğu için bir kütle halinde yüzeye çıkmaya başlıyor.
Bunun sonucunda Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki suyun yoğunluğunun azalmasıyla birlikte, o bölgede suyun kaldırma kuvveti ortadan kalkıyor ve suyun üzerinden geçen gemiler, direkt denizin derinliklerine sürükleniyor.
Yükselmeye devam eden ‘hidrat’lar ise havadan daha az yoğunluğa sahip olduğu için havanın yoğunluğunu düşürüyor ve havadan aldığı oksijen ile çalışan jet motorları, bu bölgeden geçerken yeterli oksijeni alamadığı için düşüşe geçiyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu teorileri kanıtlar nitelikte pek fazla bilgi yok. Bu nedenle Bermuda Şeytan Üçgeni, uzun yıllar boyunca hep bir sır olarak kalabilir.
KAYNAKLAR :
Şimdi sorumuz soralım ....

Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlantik Okyanusunda, geçmişte çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu bölge. Eskiden manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde okyanus akıntılarının etkisiyle oluşan bir doğal gaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen bir alandır.
Bu bölge Amerikan sahil koruma örgütünün 7 nolu bölge müdürlüğünün 5720 sayılı sirküler yazısında şöyle tarif edilmektedir: "Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan hayal ürünü yer, Atlantik'te, ABD'nin güneydoğu kıyılarında, açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı bir alandır. Bu üçgenin köşelerinde Bermuda, Florida'daki Miami, ve Porto Riko'daki San Juan olduğu kabul edilmektedir.
Uzun yıllar boyunca kimsenin tatmin edici bir açıklama getiremediği bu esrarengiz olay, içinde bilim insanlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin eseri" zannedildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis'in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır) Kayıp Kıta'nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof Kolomb'un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Öte yandan meydana gelen olayları ani hava değişimleri, metan gazı çıkışı, gel-git dalgaları, sıcak su akıntısı gibi nedenlere dayandıranlar da olmuştur. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı. Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğalgaz meselesi idi.
İslami Yönden Bermuda....
Pek çok gemi ve uçağın hiçbir enkaz bırakmadan kaybolduğu iddia edilen, Atlantik Okyanusu'nun Güney ve Kuzey Amerika'yı birbirinden ayıran ve Bermuda, Porto Rico ve Miami sahilleri arasında kalan üçgen şeklindeki bölgeye Bermuda Şeytan Üçgeni adı verilmektedir. Bu konuyla alakalı ülkemizde de "Bermuda Üçgeni" veya "Atlantik Esrarı" gibi bir hayli tercüme kitap neşredilmiştir. Bu kitapların neşredildiği günlerde Konya'da bir araştırmacı, bundan birkaç asır evvel, Osmanlı müellifleri tarafından yazılan bazı eserlerde, Bermuda müsellesi içinde bazı esrarengiz hadiselerin cereyan ettiğine dair bir kısım bahisler bulunduğunu yazmıştı ve gazeteler de bunu neşretmişlerdi. Biz Bermuda müsellesinin esrarıyla alakalı söylentilere şimdilerde muttali olmaya başladık. Halbuki Osmanlı müellifi bundan birkaç asır evvel bu mesele hakkında değişik yorumlar ortaya koyuyordu. Vâkıa daha evvel Mayalara ve Meksikalılara ait seyahat notlarında "Bu yosunlu denize geldiğimiz zaman bir uğursuzluk ve yümünsüzlük üzerimize bastırır. Orada gemiler günlerce çakılı kalırlar. Rüzgarlar durur ve yelkenliler işlemez." şeklinde bölgeyle alakalı esrarengiz hadiselerden hep bahsedilmekteydi; ama şimdilerde daha bir güncel hale geldi.
Bermuda Şeytan Üçgeni'nin efsaneleşmesine sebep olan ilk vak'a 1945 yılında meydana gelir. Beş adet savaş uçağı rutin görev uçuşu için Florida'daki üslerinden havalandıktan sonra pilotların lideri, telsizden kontrol kulesine şöyle bir mesaj anons eder: "Karayı göremiyoruz. Pozisyonumuzdan emin değiliz. Nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Galiba kaybolduk." Bu sırada kontrol kulesinden pilota, "Nasıl olur, hava gayet iyi gözüküyor. Batı'ya gidin." şeklinde cevabî mesaj gelir. Bunun üzerine pilot, "Neresinin Batı olduğunu bilmiyoruz. Her şey yanlış. Çok tuhaf, hiçbir yönden emin değiliz. Okyanus bile olması gerektiği gibi değil." der ve bağlantı kopar. Acilen yardım alarmı verilir, ancak uçakların izine bir daha rastlanılmaz...
Bermuda Şeytan Üçgeni Hakkında Söylenenler
Yine o bölgeden geçen gemilerde de benzer esrarengiz şeyler olduğundan bahsedilmektedir ki, batan bir kısım şilep veya transatlantiklere bakıldığında içlerinde sadece kedi ve köpek ölülerinin olduğu, insanların, önlerinde bulunan yemeklerini bitirmeden bırakıp sanki denize atladıkları veya bir fırtınanın tabaklara ve kaşıklara dokunmayıp sadece insanları alıp götürdükleri söylenmektedir. Bu meseleyi izah sadedinde bugüne kadar değişik fikirler ortaya atıldı. Müsaadenizle o fikirlerden bazılarını maddeler halinde arz etmeye çalışalım:
1. Bu tamamen yer fiziği ile ilgili bir hadisedir. Kuzey ve güneyden gelen akıntı orada bir durgunluk yapmakta ve bu durgunluk yoğun bir şekilde yosunların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Yosunların bu yoğunluğu yüzünden orada gemiler hareket edememektedir. Ayrıca bu bölgede yüz, iki yüz, hatta üç yüz metre yüksekliğe kadar çok şiddetli dalgalar meydana gelmektedir. Bu devâsâ dalgalar getirmiş oldukları vakumla üstlerinden geçen uçakları kendilerine doğru çekmektedir. Dolayısıyla böyle bir atmosferde gemilerin alabora olması gayet normaldir.
2. Şiddetli akıntıların meydana getirdiği dev girdaplar, orada denizin altında "mavi delikler" adı verilen delikler meydana getirmiştir. Uçak veya gemiler buraya geldiğinde delikler tarafından yutulmaktadır. Nitekim bazı dalgıçlar, o mavi deliklerin içinde bir kısım yelken ve kayıkların bulunduklarına şahit olmuşlardır.
3. Sekseninci tûl dairesi buradan geçmekte ve Kuzey Kutbu'ndan kıvrılınca, Japonya'dan geçen daire olarak yüzellinci daire adını almaktadır. Binaenaleyh, böyle bir ölüm denizi Japonya'da da bahis mevzuudur. Buradan anlaşılmaktadır ki, o tûl dairesine rastlayan her yerde bu türlü ölüm denizleri mevcuttur. Hatta mesele biraz daha tamim ve teşmil edilerek otuzuncu ve kırkıncı güney arz dairesinde ve otuzuncu ve kırkıncı kuzey arz dairesinde de aynı şeylerin var olduğu, ayrıca yeryüzünde bu tür esrarengiz kaybolmaların ve yutulmaların bulunduğu diğer altı yerin daha olduğu ifade edilmektedir.
4. Uçan daireler, gemileri ve uçakları göğe kaldırmakta veya denizin dibine batırmaktadır.
5. Deniz dibinde biriken fosiller ve çeşitli atıklardan zaman zaman çıkan metan gazı, deniz suyunun kimyasal karışımını etkileyerek yoğunluğunu düşürmektedir. Yoğunluğu sıfıra düşen suda yüzebilme özelliğini kaybeden gemi, metan kuyusu adı verilen gazın çektiği bölgeye girer girmez batmaktadır. Denizin dibinde biriken çeşitli atıkların türüne ve suyun ısısına göre metan gazı kabarcıklarının şiddeti de değişmektedir. Bermuda Şeytan Üçgeni gibi gaz akımlarının şiddetli olduğu bölgelerde seyreden uçaklar da büyük tehlike sınırı içinde bulunmaktadır. Çünkü su yüzüne ulaşan metan gazı kabarcıkları atmosfere karışarak yukarıya doğru şiddetli bir metan tüneli oluşturmakta ve metan tüneline giren uçak da kontrolden çıkarak denize çakılmaktadır.
"Şeytanın tahtı deniz üzerindedir."
Müsaadenizle ben, bütün bunların dışında özellikle başka bir husus üzerinde durmak istiyorum. Efendimiz: "Şeytanın tahtı deniz üzerindedir." buyurmaktadır. Burada "deniz" mutlak zikredilince, bu mahut ifadeden belli bir deniz manası çıkarabilir ve yeryüzünde belli denizlere şeytanın tahtgâhı diyebiliriz. Binaenaleyh ecinni ve şeytan taifesi buraya hükmetmekte, gemi ve uçakların elektronik cihazlarını çalışmaz hale getirerek onları batırmaktadır. Vâkıa cin ve şeytanlar "mearic" ve "nar"dan yaratıldıkları için, adeta güneşten gelen dalgalara maruz kalmış gibi bütün elektronik cihazları da alt üst edebilirler.
Ayrıca Efendimiz, "Helak olmuş cemaatlerin helak oldukları yerlere uğramayın. Ancak ağlayarak uğrayın." (*) ikazında bulunmaktadır ki, bunun manası, helak olmuş ülkelere gidildiği zaman "Allah ile münasebet kurarak himaye-i ilahiyeye girin ki, onlara isabet eden şey sizlere de isabet etmesin." anlamına gelmektedir. Bundan da, Cenab-ı Hakk'ın Sodom Gomorre, Âd ve Semud kavmi ve -doğruysa- Atlantis medeniyeti gibi Kendisine küfran ve tuğyan içinde bulunan toplumları yerin dibine batırdığı anlaşılabilir ve işte bu yerler daha sonra şeytanın tahtgâhı olmuştur. Nitekim havaya kaldırma ve uçurma mevzuunu Meğâzi yazarı İbn İshak şöyle ifade etmektedir: Efendimiz, Tebük'e giderken:
"Tebük'e gittiğiniz zaman ben gitmeden sakın Tebük suyundan içmeyin ve dışarıya çıkmayın. Helak olmuş o cemaatin yerine de uğramayın."
buyurur. Ancak iki kişi bu emri dinlemeyerek helak olmuş o cemaatin yaşadığı yere uğrarlar. Netice itibarıyla onlardan bir tanesini korkunç bir fırtına alır ve çok uzaklara fırlatır, diğerini de ararlar, ama bulamazlar.
Buradan anlaşılmaktadır ki yok olma mevzuu, kadimden bu yana cereyan eden bir husustur. Bu meselenin telifini yapacak olursak, mücrim bir toplumun yaşadığı bu tür yerler, şeytanın tahtgâhı ve karargâhı haline gelmiştir. Her ne kadar onlar helak olup gitseler de o mel'un yere uğrayanların başına bir musibet gelme ihtimali söz konusu olabilir.
Mesele, ervah-ı habise, cin ve şeytanla da izah edilebilir
Acizane fakir, yukarıda sayılan hususların yanında Bermuda müsellesiyle alakalı böyle bir hususu nazara vermede fayda mülahaza ediyorum. Bazı kimseler birtakım iddialarda bulunsalar da, bu mevzuda yine de bazı açık kapılar vardır. Meseleyi, ervah-ı habise, cin ve şeytanla izah etme, elektronik cihazların çalışmaması / çalıştırılmaması gibi hususlara kadar geniş alanlı tesire daha uygun düşüyor gibi?
Bermuda Şeytan Üçgeni, Ay gibi bir kısım taş parçalarından gelen, şeytanın saltanatına ait bir müdahale de olabilir ki, ervah-ı habise, Güneş'in etrafında dönen peyk, seyyare ve bazı taş parçaları üzerinde taht ve otağ kurmuşlardır. Oralardan gelip insanları rahatsız edebilirler. Hatta uçan daire diye bilinen şeylerin arkasında da bunlar olabilir.
* * *
Nasıl ki, yeryüzünde bazı mukaddes yerler var, aynen onun gibi bir de ervah-ı habisenin hükümfermâ olduğu bazı habis yerler vardır.
Mesela Kâbe-i Muazzama, Sidretü'l-Münteha'ya kadar mukaddestir ve Kâbe'dir. Sidretü'l-Münteha'ya kadar melaike-i kiram Kâbe'yi tavaf ederler. (Hatta oranın rical-i devleti hacda helikopterlerle Beytullah'ın etrafında tavaf ederler.) Ne kadar yukarıya çıkılsa da Kâbe'nin etrafında yapılan tavaf, yine tavaf sayılır. Çünkü Sidre-i Münteha'ya kadar Kâbe, Kâbetullah'tır. Binaenaleyh Allah burayı takdis etmiş, binlerce enbiyayı bu mukaddes yerin etrafında koşturmuş ve metâfı binlerce enbiyanın merkadi haline getirmiştir; evet insanların bugün tavaf ettiği Beytullah'ın etrafında "ehl-i keşfi'l-kubur"un beyanına göre üçyüz-dörtyüz kadar peygamber kabri mevcuttur. Bu yer, Allah'ın yeryüzünde takdis buyurduğu, tazim ve tebcil ettiği insanları tebcil ve takdirine arz ettiği mukaddes bir yerdir ve burası ervah-ı âliyenin metafıdır. Bu mekan, bir bakıma kalbtir, yani küre-i arzın kalbidir. Bu kalb attığı müddetçe, küre-i arz da manevi yapısını ve hayatiyetini devam ettirir. Efendimiz (asm)'in bu kalbin yanı başında zuhur etmesi de üzerinde durulacak ayrı bir konudur.
Bir de kalbin yanında lümme-i şeytaniye vardır. Kalbe ilham geldiği gibi, şeytanın oklarının hedefi olan lümme-i şeytaniyeye de vesveseler, tereddütler ve şüpheler gelir. Kâinatların kalbi mahiyetinde atan küre-i arzın bir tarafında bir kalb vardır ki, orası kalbü'l-küre, yani Beytullah'tır. Kalbin başka bir yanında, bir lümme-i şeytaniye vardır ki, orası da şeytanın otağıdır. Yeryüzünde bütün şeytanlığa ait idarelere dair emir ve fermanların hepsi oradan gelir. Efendimiz (asm) sahih hadisiyle, şeytan tahtını, sergisini denizin üzerine atar. Bütün ordusunu insanların içine salar ve akşam döndükleri zaman hepsini dinler, "Sen ne yaptın, sen ne yaptın?" diye yaptıkları şeyleri onlara bir bir sorar. Onlar da, "Ben namazı terk ettirdim.. ben harama baktırdım..." şeklinde cevaplar verirler. Bunlar münferid hadiseler olduğundan şeytanı memnun etmez. Sonra, "Sen ne yaptın?" diye başka birisine sorar. O da, "Ben bir kadını kocasından ayırdım." der. Bunun üzerine şeytan, "Aferin" diyerek onu yanına alır ve oturtur.
Her fizik vakasının arkasında metafizik bir güç vardır
Bundan da anlaşılmaktadır ki, insanların manevi yapıları üzerinde bu şerirler, şerâre meydana getirirken bir saltanat hesabına çalışmaktadırlar. Şeytana takılmış ve dalalete düşmüş, şeytanın adına helak olmuş yerler bir bakıma bunların eyaletleri, valilikleri ve pâyitahtlarıdır. Bunun için sahih hadiste, "Geçmiş kavimlerin helak oldukları yerlere uğramayınız. Uğradığınız zaman ağlayarak uğrayınız." buyurulmaktadır. Bundan da, şeytanların bazı yerlere sahip çıktıkları ve o yerin onun neticesinde helak olduğu, medeniyetlerin pâyimâl olup yıkıldığı, ancak onların oradaki sultasının şeytan müsellesi (üçgeni), murabbası (dörtgeni), muhammesi (beşgeni) veya müseddesi (altıgeni) halinde devam ettiği anlaşılmaktadır. Atlantik Okyanusu'nda üçgen, daha başka yerlerde de insanlığı ifsat etmek üzere şeytan müseddesleri vardır. Orada da insanlar, tıpkı bir avcının ağına tutulmuş bir ahu gibi tutulup gitmektedirler. Şeytan üçgeni de işte böyle şeytanların hükümferma oldukları bir yer olabilir ki, kendilerine karşı kötülük yapıldığı, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belalara maruz kalabilirler.
Ben bu meseleyi anlatırken bu mevzuda kati bir dinî nas bilmemenin yanında, bir kısım dinî ifadelere dayanarak izah etmeye çalıştım. Bununla beraber Bermuda Şeytan Üçgeni, atmosferdeki bir keyfiyetin ifadesi, ileride keşfedilecek başka bir şey de olabilir. Ancak şu bilinmelidir ki, yeryüzünde câri her hâdisenin verâsında, yani her fizik vakasının verâsında bir metafizik güç ve kuvvet vardır. Her mülkün verâsında bir melekût, her şehadetin verâsında da bir gayb vardır.
(*) (Buhari, Salât, 53; Enbiya, 17; Tefsiru sure (15) 2; Meğazi, 81; Müslim, Zühd, 38, 39; Müsned, 2/9, 58, 66, 74, 113, 117, 137)
Bermuda Şeytan Üçgeni'nde Neler Olduğunu Açıklayan En İyi On Teori...
Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlas Okyanusu’nda Miami (Florida) ile Porto Riko’daki San Juan ve Bermuda adaları arasındaki bölgeye deniyor.Uzun yıllar boyunca kimsenin tatmin edici bir açıklama getiremediği bu esrarengiz bölgenin, içinde bilim insanlarının da bulunduğu pek çok kişi tarafından doğaüstü birtakım güçlerin kontrolü altında olduğu iddia edildi.
İnsanlar kendilerini, uzun yıllar boyunca Bermuda Şeytan Üçgeni’nde uçakların, gemilerin ve insanların kaybolmasıyla büyük bir gizemin içinde bulmuşlardı.
Hatta Kristof Kolomb bile tuttuğu günlüklerde, Bermuda Şeytan Üçgeni’nin üzerinde bu dünyaya ait olmayan bir şeylerin uçtuğunu iddia etmişti. Peki bu bölgede gerçekte ne oluyor? Tekno 'on' yazı dizimizin 21. bölümünde, Bermuda Şeytan Üçgeni'nde ne olduğunu açıklayan 10 teoriye daha yakından bakıyoruz.
1. SOLUCAN DELİĞİ TEORİSİ

Bermuda Şeytan Üçgeni ile ilgili ilk teori solucan deliği teorisi olarak göze çarpıyor. Bermuda Şeytan Üçgeni'nde insanlar ortadan kaybolduğunda, iz bırakmadan kaybolur.
Esasen bir zaman yolculuğu portalı olan solucan delikleri, bu kaybolmaların nedenini açıklayabilir. Ne yazık ki bilim insanları, bu bölgede solucan deliklerinin sağlam kanıtlarını henüz bulabilmiş değil.
1941'de, 58 yolcu ve kargo taşıyan Donanma gemisi USS Proteus, Bermuda Üçgeni'nde aniden ortadan kayboldu. Bir ay sonra, USS Nereus adlı başka bir gemi de 61 yolcuyla kayıplara karıştı.
Kimse gemilere ne olduğunu çözemedi ve kaptanlardan olay esnasında herhangi bir tehlike sinyali kaydı gelmedi. Arama ekipleri ayrıca gemiler veya cesetlerle ilgili hiçbir kanıt bulamadı. Ne dersiniz, solucan deliği mi?
2. METAN GAZI TEORİSİ

2016 yılında, bilim insanları Norveç kıyılarında birkaç büyük krater keşfetti. Kraterler yaklaşık 700 metre uzunluğunda ve 45 metre derinliğindeydi. Bilim insanları, derin deniz tabanındaki büyük metan gazı sızıntılarından kaynaklanan kabarcıkların kraterleri oluşturduğuna inanıyor.
Bazı bilim insanları, Bermuda Şeytan Üçgeni'nde uçakların ve gemilerin batmasından metan gazının sorumlu olduğunu düşünüyor.
Daha fazla araştırma, bazı okyanus bölgelerinde diğerlerinden daha fazla metan gazı olduğunu da kanıtladı. Bu gaz suya salınırsa, gemileri hızla batırabilir ve uçakları düşürebilir. Üstelik bu olay, saniyeler içinde gerçekleşir ve gemide bulunanların yardım çağırması veya gemiyi terk etmesi için yeterli zaman bırakmaz.
3. ELEKTROMANYETİK BÖLGE TEORİSİ

Dünyadaki bazı yerler, elektromanyetik parazitten dolayı pusulaları olumsuz etkiler ve kuzeyi göstermekte zorlanmalarına neden olur.
Bilim insanları, bu elektromanyetik parazitin, gemilerin kaybolmasının ve uçakların Bermuda Üçgeni'nde bu kadar sık düşmesinin bir nedeni olduğuna inanıyor.
Üçgene geldiklerinde birçok insan, pusulalarında garip şeyler olduğuna dair raporlar verdi. 1895'te dünyayı tek başına dolaşan ilk kişi olan Joshua Slocum, Martha's Vineyard'dan Güney Amerika'ya seyahat ederken ortadan kayboldu.
Uzmanlar, onun ortadan kaybolmasını Bermuda Şeytan Üçgeni'ne bağlıyor. İnsanlar, Slocum'un mükemmel bir denizci olduğu için denizde asla kaybolmayacağına inanıyor.
Bir başka olay, 1945'te beş TBM Avenger torpido bombardıman uçağının Atlantik Okyanusu üzerinden uçtuğunda meydana geldi. Uçuşun lideri Teğmen Charles C. Taylor, pusulasının doğru çalışmadığını ve uçakların yanlış yönde ilerlediğini fark etti.
Uçaklar Bermuda Şeytan Üçgeni'ne yaklaştıklarında sinyalleri ve iletişimi kaybetmeye başladılar ve bir daha görülmeyecek şekilde ortadan kayboldular.
4. SU HORTUMU TEORİSİ

Su hortumları kasırgalara benzer, ancak su kütleleri üzerinde oluşur. İnsanlar Bermuda Üçgeni'nde birkaç su hortumu gördüler ve bazılarının, batık gemilerin ve uçakların kaybolmasına neden oldukları düşünülüyor.
Bir su hortumu oluştuğunda, okyanustan su fışkırır. Basınçtaki değişim onu havada yüzlerce hatta binlerce metre yukarı çeker. Bu, bir gemi veya uçak geçtiğinde meydana gelirse, saniyeler içinde kolayca alabora olmalarına veya çarpmalarına neden olabilir.
Su hortumlarının yanı sıra, Körfez akıntısının bazı kısımları "Üçgenin" kenarını çevreliyor. Bu akıntı, gemileri ve tekneleri hızla batırabilen, bazen yüzlerce metre yüksekliğinde büyük dalgalara yol açar.
Böyle bir teorinin uygulamadaki mükemmel bir örneği, 2.Dünya Savaşı'ndan sonra Flight 19'un ortadan kaybolmasıdır.
Uçuşun son iletişim kayıtları, yolcuların her şeyin nasıl tuhaf göründüğünü anlatan rahatsız edici raporlardan oluşuyor. Pilotlardan biri “beyaz suya” girdiklerini ve tamamen kaybolduklarını söylüyor. Ancak kayıtlardan sonra ne yolculardan ne de uçaktan bir haber alınamadı.
5. UZAYLILAR

"Uzaylılar olmadan komplo teorisi mi olur" dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, Bermuda Şeytan Üçgeni uzaylılarla da ilişkilendiriliyor.
Bermuda Şeytan Üçgeni kazalarının nedeni olarak uzaylıları suçlayacak hiçbir kanıt olmasa da gemi ve uçakların aniden ortadan kaybolmaları, topu uzaylılara çevirmemize neden oluyor.
Bu teoriye inanan insanlar, Bermuda Şeytan Üçgeni'nin uzaylıların insanları kaçırdıkları ve üzerinde araştırma yaptıkları toplanma noktası olduğunu iddia ediyor.
Kristof Kolomb, bölgedeki ilk yolculuğu sırasında anlattığı bir olayda, denize çarpan bir alev gördüğünü iddia ediyor.
6. KAYIP ATLANTİS

Atlantis, Bermuda Üçgeni olayları etrafında dönen bir başka tuhaf teorisi olarak göze çarpıyor. Bu teori, efsanevi Kayıp Atlantis Şehri'nin bu bölgede olduğunu savunuyor.
Bazı insanlar, tanrıların Atlantis şehrini yok ettiğinde okyanusun tabanına battığını ve Atlantis'e güç ve enerji sağlamak için kullanılan büyük ateş kristallerinin o bölgede olduğuna inanıyor.
7. "GİZEM YOK" TEORİSİ

Bermuda Şeytan Üçgeni'ndeki kazaların ve kaybolmaların arkasında gerçekten bir gizem var mı? Bazı insanlar, Bermuda Şeytan Üçgeni'nin dünyanın herhangi bir yeriyle aynı kaybolma vakalarına sahip olduğunu iddia ederek, hiçbir gizem olmadığına inanıyor.
Bu teori, Bermuda Üçgeni'nin dünyanın en çok seyahat edilen bölgelerinden biri olduğunu ve bu nedenle daha fazla kazanın gerçekleştiğini savunuyor.
8. İNSAN HATALARI TEORİSİ

İnsan hataları teorisine göre, basit hatalar hem denizde hem de havada her yıl birçok kazaya yol açıyor. Bermuda bölgesinde yaşanan olaylar da bu kazalar arasında.
Bu teori, aynı zamanda bir geminin veya pilotun kaptanından kaynaklanan herhangi bir kafa karışıklığının veya hatanın ciddi sonuçlara yol açabileceğini varsayar.
Örneğin, bölgeden geçen gemi veya uçakların karaya dönmeden önce yakıtları bitebilir ve bu da onların ölümüne yol açabilir. Ek olarak, Bermuda Şeytan Üçgeni, birbirinden ayırt edilmesi zor birçok adaya sahiptir. Bu kafa karışıklığı, denizcileri ve pilotları daha büyük navigasyon hatalarına maruz bırakabiliyor.
9. HAYDUT DALGALAR TEORİSİ

Bermuda Şeytan Üçgeni'nin arkasındaki bir başka açıklama da devasa haydut dalgalarıdır. Oşinograf Simon Boxall'a göre, kuzeyden ve güneyden gelen fırtınalar Bermuda Üçgeni'nde çarpıştığında, haydut dalgalar oluşturabilir ve önemli hasara neden olabilirler.
Huffington Post'tan bir başka gönderi de bu haydut dalgalar, 40 metre yüksekliğe ulaşabilir ve onları tarihin en büyük dalgalarından biri haline getirebilir.
1958'de Alaska'daki Lituya Körfezi'nde meydana gelen deprem ve toprak kaymasının neden olduğu 35 metre yüksekliğindeki tsunami buna iyi bir örnektir.
Bermuda Üçgeni, bu haydut dalgalardan etkilenecek stratejik bir konumdadır. Gemiler veya uçaklar geçerken dev dalgalar meydana gelirse, kazalara ve ölüme neden olabilir.
10. KORSANLAR

Hırsızlar denize açılabildiğinden beri korsanlar her deniz olayında geçiyor. Uzmanlar, korsanların Bermuda Şeytan Üçgeni'nindeki kaybolma vakalarının nedenlerinden biri olabileceğini teorileştirdiler.
Bu teoriye göre, korsanlar gemileri kaçırdı, uçakların bölgeye düşmesine ve yolcuların hayatlarını tehlikeye atmasına neden oldu.
SONUÇ
Bermuda Şeytan Üçgeni, gerçekten de dünyanın en garip gizemlerinden biridir. Okyanusun bu bölgesi etrafında birçok teori oluştu, ancak hiçbiri tatmin edici bir cevap sunmuyor.
İngiliz bilim insanları, Bermuda Şeytan Üçgeni bölgesinde meydana gelen yüzlerce esrarengiz kaybolmanın arkasında ne olduğunu uzun yıllardır yaptıkları araştırmalar sonucunda bulduklarını söylüyor.
Kilometrelerce derine inebilen robotlar sayesinde yapılan çalışmalar gösterdi ki; yıllarca süregelen bu gizemin sebebi, okyanus dibinde bulunan bir doğalgaz kaynağı.
Bermuda Şeytan Üçgeni’nin olduğu bölgede bulunan doğalgaz kaynağı, yer yüzüne fışkırarak ‘hidrat’ adı verilen beyaz katı bir maddeye dönüşüyor.
NOT :
TÜM SIR SUYUN KALDIRMA KUVVETİ'NDE Mİ GİZLİ?
Aynı zamanda bu bölgede ‘Gulf Stream’ adı verilen sıcak su akıntısı geçmekte ve bu akıntının ‘hidrat’ları eritmesiyle birlikte ‘hidrat’lar, suyun yoğunluğundan daha az yoğunluğa sahip olduğu için bir kütle halinde yüzeye çıkmaya başlıyor.
Bunun sonucunda Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki suyun yoğunluğunun azalmasıyla birlikte, o bölgede suyun kaldırma kuvveti ortadan kalkıyor ve suyun üzerinden geçen gemiler, direkt denizin derinliklerine sürükleniyor.

YA UÇAKLAR?
Yükselmeye devam eden ‘hidrat’lar ise havadan daha az yoğunluğa sahip olduğu için havanın yoğunluğunu düşürüyor ve havadan aldığı oksijen ile çalışan jet motorları, bu bölgeden geçerken yeterli oksijeni alamadığı için düşüşe geçiyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu teorileri kanıtlar nitelikte pek fazla bilgi yok. Bu nedenle Bermuda Şeytan Üçgeni, uzun yıllar boyunca hep bir sır olarak kalabilir.
KAYNAKLAR :
Kod:
1.Vikimedia Türkiye
2.Sorularla İslamiyet
3.En Son Haber
Şimdi sorumuz soralım ....