• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

BİR HEKİM, BİR HAYAT

Üyelik Tarihi
11 Haz 2013
Konular
132
Mesajlar
140
MFC Puanı
0
BİR HEKİM, BİR HAYAT

Gözyaşlarını siliyordu mendiliyle, yaşama gücünü kaybetmiş solgun bir ifadesi vardı. Birkaç günlük varlığında yaşadığı mutluluğu gitmiş, yeri doldurulamaz bir acı çökmüştü yüreğine. Elini yumruk yapıp vurduğu göğsü artık dayanamaz olmuştu buna. Her şey birkaç gün önce başlamıştı. Birazdan yapayalnız çıkmak zorunda olduğu bu kapıdan, büyük ümitlerle ve yaptığı sayısız planla beraber girmişti on gün önce. Ona vereceği adı bile düşünmüştü oysa. Renkli patikler çoktan yapılmıştı, mendillerin her oyasını gönlüyle, yüreğiyle, bebeğine duyduğu sonsuz aşkla yapmıştı. Şuan içinde ufak bir bedenin yattığı kundağı, çapa yaparak kazandığı parayla almıştı.

Yeter teyze on gün önce sancılar içinde gelmişti, umutlarını soğuk duvarların yuttuğu hastaneye. Hemen doğum çalışmalarına başlamıştı köyün doktoru. Kaza geçirdiği yeri kan içindeydi Yeter teyzenin, merdivenden düşmüş ve sol yanına darbe almıştı, bu sebeple artık vaktinin geldiğini de düşünen komşuları alelacele sağlık ocağına getirmişlerdi onu. Doktor epey ter dökmüş ve başarılı bir doğum yaptırmıştı. Ama bir huzursuzluk vardı. Birkaç saat sonra kendine gelen Yeter teyze, içinde garip bir hissin olduğunu söylemişti. Belki de bir rüya görmüştü ve hala onun etkisindeydi. Sanki ayrılması kolay olsun diye sürekli bebeğini öpüp kokluyor, sıkı sıkıya göğsüne bastırıyordu.

Dayanamamıştı yeter teyze, duyduğu şüpheleriyle bir anda soruvermişti doktora: ‘‘İyi değil mi doktor, bir sıkıntı yok değil mi?’’ demişti. Düşünceli gözleri yorgunluktan çökmüştü doktorun, bu soru hiç sorulmamış olsaydı keşke, umutların biteceği bir yerde olmasaydı keşke… ‘‘Yaşayacak inşallah.’’ dedi doktor, ‘‘Yaşayacak inşallah...’’ dedi titrek, kendine güveni olmayan bir ses tonuyla.

Sırtını döndü ve odasına gitti doktor, yaşlı gözlerini bu şekilde gizlemişti. Kendini koltuğuna attı. Masasında duran bir fotoğrafa bakıyordu, birkaç yıl önce çekilmiş evlilik fotoğrafıydı bu. Bu çerçeveye her baktığında yaptığı şeyi yaptı yine, çekmeceyi açtı ve bir yüzük çıkardı. Parmağındaki yüzüğün eşiydi bu. Sahibi şuan karşısında duruyordu, bir fotoğraftan kendisine bakıyordu. Kim bilir, belki de cennetten bakıyordu, kendisine el sallıyordu, ne olur ağlama diyordu…

Oysa ne çareydi. Giden gidiyordu işte. Ardına bakmadan, kim bilir belki de ardına bakamadan. Ne sual olur gidene ne de gitmek isteyene. Yürek bu, kimi barındıracağı alın yazısıysa boşunaymış ağlamak bir yokluğun ardından. ‘‘Sen şimdi gittin ya…’’ dedi doktor. Hıçkırıklar boğazına düğümlenmişti. Tamamladı sözünü ve belki duyan olur diye haykırdı sahipsiz bir yüzüğe: ‘‘Sen şimdi gittin ya, seni kaybettiğimi sanıyorken anlıyorum ki kaybolan benim. Hasretinde yatan bir sahipsiz cenazeyim. Bari sen oku dualarımı ta cennetten, belki duyan olur beni bugün yüreğimden. Ey gidenim; ben kalanım senin ardından, tüm yaşanmamış ve yarınsız umutlara…’’

Enes Başak
 
Üst