• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Blue film (2017)

Üyelik Tarihi
11 Mar 2015
Konular
1,897
Mesajlar
3,366
MFC Puanı
15,160
BLUE





Vizyon Tarihi: 21 Nisan 2017

Yapımı : 2017 - Türkiye

Tür : Belgesel

Süre: 98 Dak.

Yönetmen : Sertan Ünver

Oyuncular : Nejat İşler , Teoman , Aylin Aslım , Deniz Arcak , Sunay Özgür

Senaryo : Sertan Ünver


Film Özeti

Belgesel filmde 1990'ların efsanevi müzisyenleri Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin ile bünyesinde yer aldıkları Blue Blues Band'in hikayeleri anlatılıyor. Yaşadığı psikolojik rahatsızlık nedeniyle Boğaz Köprüsü'nden atlayarak yaşamına son veren Yavuz Çetin ile bir zamanlar Jimi Hendrix'le aynı sahneyi paylaşmış, ancak Çetin gibi hayatı trajik bir şekilde son bulan Kerim Çaplı'nın yakınları ve dostları, bu iki büyük müzik insanından bahsedecek.




Sertan Ünver’in yönettiği “Blue” belgeseli Yavuz Çetin ile birlikte başka bir efsane olan Kerim Çaplı’yı bir araya getiriyor. Aslına bakarsanız aynı grupta çalmalarından başka pek de ortak özelliği olmayan bu iki müzisyenin bir diğer ortak yanları da hüzünlü hayat hikayeleri…

Filme geçmeden önce biraz belgeselin zeminini oluşturan Blue Blues Band’den söz edeyim. 1991 yılında Yavuz Çetin ve Batu Mutlugil tarafından kurulan grup, o yılların Türkiye’si için bir devrim niteliğinde adeta… Basta Sunay Özgür ve davulda Kerim Çaplı’nın katılmasıyla ideal formuna kavuşan Blue Blues Band, cover çalmalarına rağmen üstün yetenekleri ve sahne performanslarıyla efsane statüsünü alıyor.

Tıpkı Neil Young Gibi…

Grup ile bir albüm ya da kayıt yapamayacaklarını anlayan Yavuz, (filmi izleyince daha iyi anlayacaksınız, prova dahi yapmayan adamlar bunlar çok yetenekli ama bir o kadar da tembeller) tek başına bir solo albüm yapmak için kolları sıvıyor. Pozitif, umut dolu ve içinden geldiği gibi yapıldığı çok belli olan “İlk” albümü 1997 yılında çıkıyor ama beklediği tepkileri göremiyor. Müzisyen arkadaşı Turgut Berkes, Yavuz ile ilk tanışmasını anlatırken; “Neil Young şarkılarını tıpkı Neil Young gibi çalan, tarzıyla, görünüşüyle 70’lerden fırlamış gibi, dünya standartlarında bir müzisyendi” diye tarif etmişti. Bizim ülke olarak yetenek harcamakta üzerimize yok doğrusu. Ünlü bir plak şirketi yöneticisiyle bir konuşmamıza, The Weeknd bana gelse albümünü basmazdım demişti. Bu bile bizim zihniyetimizin nasıl hiç değişmediğinin çarpıcı bir örneği bana kalırsa…

Jimi Hendrix’in Aradığı Adam

Kerim Çaplı ise bambaşka bir adam… Dünya standartlarında rüştünü çoktan ispat etmiş, Jimmy Hendrix’in Kerim’i görürseniz beni arasın dediği bir deha… Hendrix’in çok sevdiği ve birlikte de çaldığı Çaplı, Amerika’da The Sundowners ve The Monkees gibi gruplarla da albümler çıkarmıştı.

Filmde Blue Blues Band’in diğer üyeleri Batu Mutlugil ve Sunay Özgür, o günleri, grubun serüvenini ve Yavuz ile Kerim’i anlatıyorlar. Teoman, Erkan Oğur, Nejat İşler, Göksel, Taner Öngür, Aylin Aslım, Batuhan Mutlugil, Tanju Eksek, Melis Danişmend ve Gür Akad gibi birçok ünlü ve önemli müzisyen ise onlarla anılarını ve hislerini paylaşıyorlar. Gelelim belgeselin işleyişine… Başta da söylediğim gibi ayrı ayrı iki farklı filme konu olacak bu adamları tek belgeselde anlatma çabası zaman zaman aksamalara ve yetersizliklere yol açabiliyor. Ancak Yavuz Çetin’in hayatı ne kadar ortada ve apaçıksa Kerim Çaplı bir o kadar gizemli ve karanlık… Dolayısıyla tek bir belgeselde yetecek materyal çıkmayabilirdi bu konuda hak veriyorum yönetmene… Zamanında ben de kendisiyle ilgili bir film yapmaya niyetlenip, benden önce bu konuda oldukça ilermiş Selim Demirdelen ile buluştuktan sonra olayın hassasiyetini anlamış, yine de çabalasam da Amerika’ya gitmeden bu işin çözülmeyeceğini anlamıştım. Bu sebeple Blue’nun Kerim Çaplı’nın Amerika’daki dostlarının belgesel dahil olmaları çok önemli. Yönetmen ile yaptığımız söyleşi de özellikle Kerim Çaplı konusunda ne kadar uzun ve yorucu bir araştırma yaptıklarından söz etmişti.Kerim Çaplı’nın kaydettiği söylenen ama hiç yayınlanmamış olan kayıp albümünü dinleme şansına erişmek de belgeselin en özel anlarından… Müzisyen arkadaşlarının kayıtları ilk kez dinledikleri anda tepkileri de görülmeye değer.

Kötü Alışkanlıklar Yok

Belki bir başka eleştiri, diğer ikon belgesellerinde sanatçıyı ölüme götüren uyuşturucu, alkol gibi etkenler rahatlıkla işlenebilirken, bizde bu durum saklanıyor. Adına sanatçıyı korumak ya da genç izleyiciyi korumak diyebilirsiniz ama belgeselin doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum. Bunu yönetmenin kendisine de sordum. Onun da yapabileceği pek fazla bir şey yok çünkü belgeselde konuşan diğer müzisyenler de “kötü alışkanlıklar” ile ilgili konuşmak istemiyorlar ve sanki hiç yokmuş gibi davranmayı tercih ediyorlar. Diyet yaptığını söyleyen ve bütün gün ofiste salata yiyen birinin akşam çıkınca kimse görmeden hamburger yemesi gibi bir şey bu… Ama işte henüz o seviyeye gelmedik demekki…Dünya Standartlarında Bir Belgesel

Belgesel, özellikle de müzik belgeselleri kişisel olarak çok ilgimi çeken bir tür… Film festivallerinde de ilk baktığım genelde bu tür film oluyor ve hiçbirini kaçırmamaya özen gösteriyorum. Bu sebeple açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, Blue, dünyadaki hiçbir türdeşinden eksik kalmayacak dinamizme, yeterliliğe ve beceriye sahip… Bu iki dahi adamın filmi çekilebildiği ve de vizyona çıkabildiği için oldukça şanslıyız. Bu şansı iyi kullanalım ve yeni nesle bu filmi önerelim. Önerelim ki, türlü imkânsızlıklar içinde bu memleketten müzik adına nerelere gidilebileceğini görsünler ve kendilerine ilham kaynağı olsun.


Yavuz Çetin




Kerim Çaplı










 
Üyelik Tarihi
11 Mar 2015
Konular
1,897
Mesajlar
3,366
MFC Puanı
15,160
''80-90 dönemi rock müzik yükselişindeki bu uzun saçlı küpeli kuşağı buldozerle ezip geçen, barış ve özgürlükten gayrı hiç bi söylemi ve amacı olmayan bu rock sevdalılarını dışlayan kararmış ruhlar, onların zaten kırık olan ruh dünyalarını ve yaşam arzularını hergün azar azar zerkettikleri zehirle bitirdiler. bu yüzden, derinlerini kanatan bi sırla yaşamak gibi azap verdi hayat onlara. bildiğimiz anlamda yaşamayı kısa tutan bu kayıp ruhlar belki de bu sebeple ebediyen var olma yolunda kilometre taşı oldular. "blue blues band" efsanesiyle de "anlaşılmamak" diye bi şey olmadığını kanıtladılar. belki o dönemlere "fazla gelmek"teydi, belki bi zamanlama hatasındaydı yanlış..
demem o ki, belgeseli seyredin. içinize saplanan kıymıkları temizlemeden bu yaralı adamların karşılaştıkları zorlukları sindirmeye çalışın. fırtına dindikten sonra bi tortu gibi en derinlere yerleşen hüznü biraz yaşatın. yavuz çetin, kerim çaplı ve üzerine basılıp geçen koca bi kuşak hatırına...''
 
Üyelik Tarihi
11 Mar 2015
Konular
1,897
Mesajlar
3,366
MFC Puanı
15,160
Ya bu efsane isimler yaşamalıydı :)
 

Master

You
Yönetici
Üyelik Tarihi
8 Ara 2012
Konular
4,182
Mesajlar
11,468
MFC Puanı
34,670
mekanları cennet olsun.
 
Üst