s3rdar
MFC Üyesi
- Konum
- Bodrum Muğla
-
- Üyelik Tarihi
- 10 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 768
-
- MFC Puanı
- 54
Yıllarca içimde büyüttüğüm o tutkudan, harını kaybetmiş bir ateşin külleri kaldı sadece. Bu arzunun gerçekleşmesiyle yaşanmış bir son değil, inatçı bir küskünlüğü sürdürmenin sonucu sadece. Eski halimizden hiç eser yok şimdi, birbirimizden ayrı olmanın hüznü gözlerimde, vicdan azabı kalbimde. Neden incir çekirdeğini bile doldurmayan sebeplere dayanan bu küskünlük? Değer miydi diye düşününce, körü körüne seven insanın her şeyi yapabileceğine inanıyor insan. Keşke demekten kurtulamamışken; ölümle bitecek hayatın sonsuzluğuna nasıl inanabilirim? İçimdeki çocuğun katili zaman, ben seni nasıl durdurup, her şeyi geri çevirebilirim?...
Bu özlem belki beni öldürmeyecek, ama hiç de dinmeyecek. İçimden bir ses, unut olan her şeyi, kalk ona git diyor; gitsem biliyorum, hiçbir şey asla eskisi gibi yaşanmayacak. Her şey bir defa yaşanır, tekrarlamak istesen de el kalırsın, bilirsin içine sinmeyecek. Bak kış kapıya dayandı, dallarını terk etti son yapraklar, dökülmeyenlerden olamadık, uykuya yatamadık, bahara çıkacak gücümde kalmadı, biliyorum kar yağınca içim daha çok üşüyecek. Kuşlarda sıcak iklimlere göçüp, yuvalarını terk etti; turkuaz değil artık deniz, kirlendi kireç beyazı evler, tonunu kaybetmiş yeşilin koynunda son sarı güller
Sana yalnızlığımı anlatsam dinler misin? Acılarımı, yanılgılarımı, sesim kısık, dilim tutuk. Her şey ne çabuk değişti, yoksa ben mi çabuk yaşlandım? Hayatın acılarıyla gölgelendi hüzünlü gözlerim. Geçmiş parmaklarımın arasından akıp yitti, geleceği de avuçlamıyor ellerim, sanki durdu zaman. Adresi yok bir postayım kaybolmuş veya hiç yazılmamış bir mektup, belki de bir köşede unutulup kalmış, yazıları silinmiş, pul yapıştırılmamış, buruşmuş ve kapanmadığı için hiç açılmamış. Tutkumun soyutluğu, somutluğundan mahzun, bir daha hiç gerçekleşmeyecek. Yeniden çık ortaya, ışık ol, hava ol, yok olsun korkum; aşkımın sahiciliğine inandır beni, yürek sızım, ölümcül yüküm, insaflı ol, teslim ol
Sobanın yanında yanacak bir odun, sofrada katıksız bir ekmek, damağa tat olacak tuzluk gibiyim; duruyorum hep aynı yerde. Yamaçta kavuğuna baykuş dadanmış bir kayayım, düştü düşecek. Yıldızlar fısıldamış anılarımızı, ben dinlemişim geceler boyu. Sabah, güneşin doğuşunu beklemişim, ışığa dönüşmüş sahiciliği, yalan değil yaşadıklarım, tan yerinin pembeliğine boyanmış büyüsünde gerçekliğim
Sensizlik yordu beni, hafızamda zayıfladı üstelik; adını unutmadım, sadece yüzün silik, ellerini, dudaklarını, saçlarını soruyorum kendime, belli belirsiz; sadece gözlerini hiç unutmadım. Belli belirsiz birini sevmiş olmanın telaşına kapılıyorum, başlıyor paniklerim. Öldürme kendini, boşlukta bırakma beni, iki sabit arasında gerili bedenim, her dokunuşta tınlayan. İnadı bırak, valizini topla gel,her şey bıraktığın gibi; kırılacak gururu biliyorum, inattır aşk
Bu özlem belki beni öldürmeyecek, ama hiç de dinmeyecek. İçimden bir ses, unut olan her şeyi, kalk ona git diyor; gitsem biliyorum, hiçbir şey asla eskisi gibi yaşanmayacak. Her şey bir defa yaşanır, tekrarlamak istesen de el kalırsın, bilirsin içine sinmeyecek. Bak kış kapıya dayandı, dallarını terk etti son yapraklar, dökülmeyenlerden olamadık, uykuya yatamadık, bahara çıkacak gücümde kalmadı, biliyorum kar yağınca içim daha çok üşüyecek. Kuşlarda sıcak iklimlere göçüp, yuvalarını terk etti; turkuaz değil artık deniz, kirlendi kireç beyazı evler, tonunu kaybetmiş yeşilin koynunda son sarı güller
Sana yalnızlığımı anlatsam dinler misin? Acılarımı, yanılgılarımı, sesim kısık, dilim tutuk. Her şey ne çabuk değişti, yoksa ben mi çabuk yaşlandım? Hayatın acılarıyla gölgelendi hüzünlü gözlerim. Geçmiş parmaklarımın arasından akıp yitti, geleceği de avuçlamıyor ellerim, sanki durdu zaman. Adresi yok bir postayım kaybolmuş veya hiç yazılmamış bir mektup, belki de bir köşede unutulup kalmış, yazıları silinmiş, pul yapıştırılmamış, buruşmuş ve kapanmadığı için hiç açılmamış. Tutkumun soyutluğu, somutluğundan mahzun, bir daha hiç gerçekleşmeyecek. Yeniden çık ortaya, ışık ol, hava ol, yok olsun korkum; aşkımın sahiciliğine inandır beni, yürek sızım, ölümcül yüküm, insaflı ol, teslim ol
Sobanın yanında yanacak bir odun, sofrada katıksız bir ekmek, damağa tat olacak tuzluk gibiyim; duruyorum hep aynı yerde. Yamaçta kavuğuna baykuş dadanmış bir kayayım, düştü düşecek. Yıldızlar fısıldamış anılarımızı, ben dinlemişim geceler boyu. Sabah, güneşin doğuşunu beklemişim, ışığa dönüşmüş sahiciliği, yalan değil yaşadıklarım, tan yerinin pembeliğine boyanmış büyüsünde gerçekliğim
Sensizlik yordu beni, hafızamda zayıfladı üstelik; adını unutmadım, sadece yüzün silik, ellerini, dudaklarını, saçlarını soruyorum kendime, belli belirsiz; sadece gözlerini hiç unutmadım. Belli belirsiz birini sevmiş olmanın telaşına kapılıyorum, başlıyor paniklerim. Öldürme kendini, boşlukta bırakma beni, iki sabit arasında gerili bedenim, her dokunuşta tınlayan. İnadı bırak, valizini topla gel,her şey bıraktığın gibi; kırılacak gururu biliyorum, inattır aşk