• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Garcia Lorca Şiirleri

Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
AĞIZ - KASİDE

Kapadım balkonumu
Duymak istemiyorum ağıtı
Ama yalnız ağıt var
Gri duvarlar ardında

Çok az melek var şarkı söyleyen
Çok az köpek var havlayan
Bin keman bir avuca sığıyor;
Ama ağıt koskoca bir köpek,
Ağıt koskoca bir melek,
Ağıt koskoca bir keman,
Gözyaşı ağzını tıkıyor rüzgarın
Duyulmaz başka bir şey
Ağıttan

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
AKŞAMIN NİNNİSİ

Ninni söylüyor akşam,
Portakallara.

Kız kardeşim şarkı söylüyor :
Dünya bir portakaldır.

Ay ağlıyarak diyor:
Bir portakal olmak istiyorum.

Olamaz kızım,
Pembeleşsen de.

Olamaz dönsen bile
Küçücük bir limona.
Yazık!

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
AKŞAMLEYİN SAAT BEŞTE

Saat beşte akşamleyin
Tam saat beşte akşamleyin
Ak çarşaflar getirdi çocuk
Saat beşte akşamleyin
Hazırdı bir sepet kireç
Saat beşte akşamleyin
Kalanı ölüm.Yalnız ölüm.
Saat beşte akşamleyin
Rüzgar savurdu pamukları
Saat beşte akşamleyin
Kristal,nikel serpti oksit.
Saat beşte akşamleyin
Kumru parsla savaşır şimdi
Saat beşte akşamleyin
Bir kalça,bir ıssız boynuz
Saat beşte akşamleyin
Sesler başladı,uğultular
Saat beşte akşamleyin
Duman,arsenik çanları
Saat beşte akşamleyin
Sessiz insanlar köşelerde
Saat beşte akşamleyin
Yalnız boğanın yüreği şendi
Saat beşte akşamleyin
Geliyor kan teri işte
Saat beşte akşamleyin
Tentürdiyot kokusu alanda
Saat beşte akşamleyin
Ölüm yaraya yumurtasını koydu
Saat beşte akşamleyin
Akşamleyin saat beşte
Tam saat beşte akşamleyin

Tekerlekli bir tabut yatağı
Saat beşte akşamleyin
Kemikler, flütler kulağında
Saat beşte akşamleyin
Boğa böğürdü alnına doğru
Saat beşte akşamleyin
Can çekişmeyle ışılar oda
Saat beşte akşamleyin
Kangren yaklaştı uzaktan
Saat beşte akşamleyin
Zambak bir boru yeşil kasığında
Saat beşte akşamleyin
Güneş gibi yanar yaraları
Saat beşte akşamleyin
Pencereleri kırıyor kalabalık
Saat beşte akşamleyin
Ah! Ne korkunç saat beşi akşamın!
Saat beşti bütün saatlerde!
Akşamın gölgelerinde saat beşti!

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
ATLININ TÜRKÜSÜ

Kurtuba
Uzakta tek başına

Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kurtuba'ya

Ovadan geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarında

Yola baktım ama yol uzun
Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kurtuba'ya

Kurtuba
Uzakta tek başına

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
DENİZ SUYU TÜRKÜSÜ

Deniz,gülümsüyor uzaktan.

Dişleri köpükten,dudakları gök.

"Ne satarsın, deli kız rüzgarda memelerin?"

"Suyunu denizlerin, yiğit,suyunu denizlerin."

"Ne taşırırsın kara oğlan,kanınla karıştırıp?"

"Suyunu denizlerin, yiğit,suyunu denizlerin."

"Bu tuzlu gözyaşları, ana,nerden gelirler?"

"Ağlarım suyunu denizlerin, yiğit,suyunu denizlerin."

"Bu derin sızı, gönül,nerden doğdu oy?"

"Ne acıymış, ne acısuları denizlerin'"

Deniz,gülümsüyor uzaktan.

Dişleri köpükten,dudakları gök.

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
GİDEN CAN

Ne boğa tanır seni ne incir ağacı,
Ne evindeki atlar ne karıncalar
Ne çocuk tanır seni ne de ikindi
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok

Taşın sırtı da seni tanımaz artık,
İçinde düşündüğün kara atlas da.
Dilsiz anıların da tanımaz seni,
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.

Deniz kabuklarıyla geldiğinde güz,
Sis üzümleriyle, dağ öbekleriyle,
Gözlerine hiç kimse bakmak istemez,
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.

Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.
Yeryüzünün bütün ölüleri gibi,
Unutulmuş bütün ölüler gibi
Sönmüş bir köpekler yığını içinde.

Yok tanıyan seni.Yok.Seni söylüyorum bense.
Yüzünü inceliğini söylüyorum sonraya.
Anlayışının o yüce, yetkin üstünlüğünü
İştahını ölüme, ağzındaki tada onun.
Senin o yiğitçe sevincini saran kederi

Doğmasına çok zaman ister, gün olur doğarsa,
Öyle zengin serüvenli, parlak Endülüslü'nün.
İnleyen sözlerle söylüyorum inceliğini
Anarak acı bir yeli zeytin ağaçlarında...

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
HOŞÇAKALIN

Ölürsem
Açık bırakın balkonu.

Çocuk portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu.)

Orakçı ekin biçer.
(Balkonumdan duyarım onu.)

Ölürsem
Açık bırakın balkonu!

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
ISSIZLIK

Dinle çocuğum ıssızlığı.
Dalgalanan ıssızlığı,
Vadilerin kaydığı ıssızlığı,
Yankıların olduğu ıssızlığı,
Alınları toprağa eğilten ıssızlığı...

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
OZAN VE ÖLÜM

Ölümle başbaşa yürürken görüldü o
Korkmadan tırpanından
-Gene de kuleden kuleye güneş
Çekiçler örsde.
Örsde,
Demirci ocaklarının örsünde.
Konuşuyordu Federico
Okşayarak, ölümle.Ölüm dinliyordu onu.
'Daha dün mısralarımda canyoldaşım,
Kuru avuçların şaklıyordu senin
Daha dün mısralarımda,
Daha dün kırağını verdin şarkıma
Ve ağlatı'ma gümüş tırpanının keskinliğini,
Seni şakıyacağım, sende artık kalmayan eti,
Olmayan gözlerini,
Rüzgarın dağıttığı saçlarını şakıyacağım
O öpülen kırmızı dudaklarını..
Ölüm, güzel çingenem, ölümümsün dün de bu gün de,
Ah! Ne kadar rahatım seninle başbaşa,
İçime çekerken Gırnata'nın havasını,
Benim Gırnata'mın...

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
SERÜVEN DÜŞKÜNÜ BİR SALYANGOZUN BAŞINA GELENLER

Bir çocuksu tatlılık
Almış sakin sabahı
Ağaçlar da geriyor
Toprağa kollarını.
Bir titrek buğu
Örtüyor ekinleri,
Ve örümcekler geriyor
İpekten yollarını,
-Sarıyor yol izleri
Göğün parlak camını-
Kavaklı yolda
Bir pınar durmuş şarkıya
Şarkısı otların arasında.
Ve patikanın sakin
Efendisi salyangoz
Saf ve kendi halinde
Çevresini süzmede.

Değerbilir ve
Yiğit kıldı onu
Doğallık içindeki bu ilahi sessizlik,
Unutup dertlerini
Bir gün babaocağının
İstedi görmek
Sonunu patikanın.

Yola revan olur menzile doğru
Isırganlı, sarmaşıklı
Bir ormanda.Derken yaşlı mı yaşlı
İki dişi kurbağaya rastgelir;
Hanımlar güneşlenmektedir
Ortalık yerde
Sıkıntılı, hastalıklı.

Şu yeni şarkılar da...
Diye biri homurdanmakta,
Bi şeye benzemezler.
Boş geç hepsini, der
Yaralı ve handiyse körleşmiş
Öbür kurbağa doğrulayıp berikini:
Ben gençken sanırdım ki,
Eninde sonunda Tanrı
Duyacak şarkımızı
Ve eriyecek yüreği.
Ya benim görmüş geçirmişliğim,
Öyle ya bunca yaşadım ben,
İnancım sarsıldı bir kere,
Şarkı söylemiyorum nice...

Kurbağalar sızlanıp
Dileniyorlardı bir sadakacık
Otları yara yara
Burnu havada geçen
Bir kurbağa gençten

Gölgeli orman önünde
Bizim ürkek salyangoz,
Haykırmak ister, nafile.
Kurbağalarsa iki adım ötede...


Bu bir kelebek mi?
Der handiyse kör olanı..
İki boynuzcuğu var,
Diye yanıtlar öbürü.
Salyangoz bu.Nerden,
A salyangoz, hangi diyardan?

Evden geliyorum, ama
Çabucak dönsem iyi.
İşte sana ödlek bir böcek,
Diye tıslar kör kurbağa.
Hiç şarkı söylemez misin sen?
Söylemem der salyangoz.Ya dua?
Hiç mi hiç öğrenmedim.
İnanmaz mısın sonsuz yaşama peki?
O da nedir ki?

O, en duru
Suda yaşamaktır hep,
Yakınında çiçeklenmiş kıyının
Ve bol yemli bir otlağın
Ben küçükken, zavallı
Ninem demişti bir gün,
Ölünce gidermişim
En yüksek dallardaki
En körpe yapraklara.

Ne zındıkmış şu ninen de.
İşin aslını bizlerden dinle.
İnanacaksın doğruluğuna,
Der kurbağa kızarak.

Yolu görmek niye?
Diye inler salyangoz.Evet inanıyorum
Vaaz ettiğiniz o sonsuz yaşama...
Kurbağalar,
Pek dalgın, çekilirler,
Salyangoz da yiter gider
Ormanda ürkek ürkek,

Dilenci kurbağalar
Put gibi kalalalırlar.
İçlerinden biri sorar:
İnanır mısın sen sonsuz yaşama?
Ben...hayır der üzgün üzgün
Yaralı ve kör kurbağa.

Niçin attık ortaya bu lafı, hı,
Salyangoza inandırmacasına?
Çünkü... Ne bileyim, niçin,
Der kurbağa.
Kıvanç doluyum
Duydukları inançla
Seslenirken çocuklarım
Ark içinden tanrı'ya...

Geri döner
Zavallı salyangoz.Yolda
Efil efil bir sessizlik
Fışkırır kavaklardan.
Bir de bakar sokulmakta
Bir öbek kırmızı karınca.
Giderler karışık kuruşuk
Sürükleyerek aralarında
Duyargaları kopuk
Başka bir karıncayı.
Salyangoz haykırır:
Karıncalarım, az durun,
Nedir bu ettiğiniz
Kendi yoldaşınıza?
Olanı deyiverin bana,
Sen, anlat bakayım, küçük.

Ahı gitmiş vahı kalmış karınca
Başlar üzgün üzgün:
Yıldızları gördüm ben.
Yıldızlar da neymiş? der
Karıncalar usulca.

Salyangoz da düşünceli,
Sorar: Ne yıldızları?
Evet, der karınca tekrardan,
Gördüm yıldızları.
Tırmandım da en yüksek
Ağaca karanlıkta
Gördüm binlerce gözü
Şu kararan dünyamda.
Salyangoz sorar;
Anladım da, ne yıldızları?
Onları söylüyorum, başımızın üstünde
Taşıdığımız ışıkları.
Biz görmeyiz ama,
Der karıncalar devamla...
Bense bir otları görürüm sereserpe,
Der salyangoz da.

Duyargalar sallayıp
Çağrışır karıncalar:
Öldüreceğiz seni,
Tenbelsin, baştan çıkmışsın sen,
Görevin çalışmakken,

Yıldızları gördüm ben,
Der yaralı karınca.
Salyangoz kestirip atar:
Bırakın şunu gitsin,
İşinize bakın siz.
Baksanıza şimdiden
Çıktı çıkıyor canı.

Derken bir arı geçer
Yumuşacık havadan.
Can çekişen karınca
Dem alır sonsuz akşamdan.
Götürmeğe geliyor
Beni bir yıldıza, der.

Görünce üldüğünü,
Kaçışır öbürleri.

İçini çeke çeke
Karmakarışık zihinle
Alır başını gider salyangoz;
Dert olmuştur içine
Sonsuzluk meselesi.
Yok, diye sızlanır, bu yoldan nihayeti
Yıldızlara varılır m'ola
Buralardan kalkınca.
Ne desem, bu yavaşlık belası
Engel olur varmama.
Boş şimdi düşünmek bunları.

Her şey sis içindeydi,
Ölgün güneş ve bulut.
Çağırırdı kliseye
Uzak çanlar herkesi.
Ve patikanın bilge
Efendisi salyangoz,
Kafası karmakarışık, dinelmiş
Seyrederdi çevreyi

Garcia Lorca
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
UMARSIZ AŞKA GAZEL

Gelmek istemiyor gece
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden
Ne de ben gidebiliyorum.
Ama ben gideceğim.
Akrepten bir güneş şakağımı yesede.
Ama sen geleceksin.
Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış.

Gelmek istemiyor gün.
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden.
Ne de ben gidebiliyorum.
Ama ben gideceğim.
Kurbağalara atarak ağzımda çiğnediğim karanfili.
Ama sen geleceksin.
Çamurlu lağımından karanlığın.

Gelmek istemiyor.
Ne gün,
Ne gece.
Ölebiliriz o yüzden.
Ben senin uğruna.
Sen de benim...

Garcia Lorca
 
Üst