• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Gerçekleri saklayanlar kimler ve nasıl saklıyorlar?

Herkül

Admin
Üyelik Tarihi
4 Haz 2013
Konular
8,797
Mesajlar
29,749
MFC Puanı
17,440
Gerçekleri saklayanlar kimler ve nasıl saklıyorlar?
aS08SZ.jpg

Bakara 159'da ne demek isteniyor. Ayette Kuran'ın açıklandığı söyleniyor ve gerçekleri saklayanlar kimler ve nasıl saklıyorlar?
.
Değerli kardeşimiz,

Ayetin meali şöyledir:
“İndirdiğimiz açık delillerle hidayet bilgisini -kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyip saklayanlar yok mu, işte onlara hem Allah lanet eder hem de lanet okuyanlar lanet eder.” (Bakara, 2/159)

Dinî terminolojide lanet "Allah'ın, bir kimseyi, işlediği kötülüğün büyüklüğü sebebiyle rahmetinden uzaklaştırması" anlamına gelir. Bu uzaklaştırmanın sonucu, ahirette cennetten mahrum kalmak ve cehennem azabına çarptırılmaktır.
Bir insanın başka birine lanet okuması ise, kötülük ve zararları sebebiyle o kişi hakkında beddua etmesi demektir. (İbn Aşur, ilgili ayetin meali)

Müfessirlerin çoğu burada eleştirilenlerin;

- Tevrat'ın hükümlerini insanlardan saklayan

- veya Tevrat üzerine sahte tevil ve yorumlarıyla gerçekleri örtbas eden, bilhassa Hz. Muhammed'in peygamberliğini müjdeleyen Tevrat haberlerini saklayan

- veya haksız tevillerle çarpıtan yahudi bilginleri olduğunu belirtmişlerdir. Fahreddin er-Râzî, ayetin ifadesinin genel olduğunu belirterek bu görüşe katılmamışsa da, bazen araya başka konular da girmekle birlikte, surenin 40. ayetinden itibaren devam eden asıl konu Ehl-i kitap ve özellikle yahudiler olup, konumuz olan ayette tekrar onlarla ilgili açıklamalara ve eleştirilere dönülmüştür.

Nitekim Tevrat'ta da yer yer inatçılık ve isyankârlıkları nedeniyle "sert enseli kavim" diye anılan (Çıkış, 33/3, 5) İsrâiloğulları'nın basit arzulan veya çıkarları yüzünden;

- ahdi bozmaları,
- yoldan çıkmaları,
- başka tanrı veya tanrılar edinmeleri,
- şeriatın hükümlerini ihlâl etmeleri halinde


başlarına büyük belaların geleceği ve lanete uğrayacakları yönünde ciddi uyanlar yapılmış; ileride insanlar tarafından nefret edilip öfke duyulan bir kavim haline gelecekleri çok açık ve ağır eleştirilerle bildirilmiştir.

Meselâ: "... şehirde lanetli olacaksın, kırda lanetli olacaksın... dünyanın bütün ülkelerinde serseri olacaksın... seni kurtaran olmayacak... daima sıkıştırılacaksın ve ezileceksin... ve o milletler arasında rahat bulamayacaksın..." (bk. Tesniye, 28, 29, 30. bablar; özellikle Tesniye, 28/15 vd., 31/20-21)

Kuşkusuz Kuran-ı Kerîm bir ümmeti, bir kavmi yanlış inanç veya tutumları sebebiyle eleştirirken o milletin kendisini değil, kötülük ve sapkınlıklarını hedef almakta, ayrıca bu hususta Müslümanlara da mutlaka bir mesaj vermektedir.

Bu mesaj "Aynı yanlışları yapanların aynı akıbete uğramalan kaçınılmazdır; bu ilâhî bir yasadır" şeklinde özetlenebilir.

Nitekim bu ayetin, yahudiler hakkında inmiş olmasına rağmen hükmünün genel olduğu hemen bütün müfessirlerce vurgulanmıştır.

Buna göre:
Yahudiler menfaatleri ve nefsânî arzulan sebebiyle bazı ilâhî gerçekleri örtbas ettikleri veya uygunsuz tevil ve yorumlarla saptırdıkları için belirtilen sıkıntılara düşmüşlerdir.

Eğer aynı yanlışı müslümanlar yaparlarsa onlar da aynı kötü durumlara düşerler.
Nitekim Abdullah b. Abbas'a atfedilen bir rivayette, Allah'ın Kuran'da Ehl-i kitaba yönelttiği her tenkidin, müslümanlar için de bir uyan olduğu belirtilmiştir.
Hemen bütün tefsirlerde verilen bir bilgiye göre, çok fazla hadis rivayet ettiği için eleştirilen Ebû Hüreyre, "Eğer Allah'ın bu husustaki ayeti olmasaydı artık bu eleştiriden sonra hiçbir hadisten söz etmezdim" demiş ve konumuz olan ayeti okumuştur.

İslâm alimleri hiçbir yararlı bilgiyi insanlardan saklamanın caiz olmadığını ifade ederken ileri sürdükleri delillerden biri de bu ayet olmuştur. (Kur’an Yolu, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
 
Üst