• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Her Gün Bir Ayet Öğrenelim.

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010



Kadr, 2. Ayet: Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin!



Kadr, 3. Ayet: Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.


Kadr, 4. Ayet: Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






İsra 4.Ayet:
Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: Muhakkak siz yer (yüzün)de iki defa bozgunculuk

çıkaracaksınız ve oldukça kibirli bir yükselişle muhakkak kibirlenip yükseleceksiniz..



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






"Kuşku yok ki, Rabbin onların tümüne davranışlarının karşılığını tam olarak verecektir.

Hiç şüphesiz, O, onların neler yaptıklarından haberdardır." HÛD 111





 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010








Günün Ayeti: “ Kitap’tan sana vahyolunanı oku; namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor; Allah’ı anmak en büyük şeydir! Allah Yaptıklarınızı bilir.” Ankebut Suresi, 45


 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






"Ey Rabbim!

Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur.

Zalimlerin de sadece helakini artır." Nuh Suresi : 28





 

Beste

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
19 Ara 2012
Konular
21
Mesajlar
1,070
MFC Puanı
3,470
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız,
hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır.
Ve olur ki bir şeyi seversiniz,
hâlbuki hakkınızda o bir şerdir.
Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
(Bakara, 2/216).​
 

StigmatA

Forum Sorumlusu
Üyelik Tarihi
3 Nis 2008
Konular
1,626
Mesajlar
29,229
MFC Puanı
217,640
50679350_2104808176476614_9123154107488534528_n.jpg
 

StigmatA

Forum Sorumlusu
Üyelik Tarihi
3 Nis 2008
Konular
1,626
Mesajlar
29,229
MFC Puanı
217,640
Bakara Suresi - 200-2001-202 . Ayet ler

Ayet
  • فَاِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَذِكْرِكُمْ اٰبَٓاءَكُمْ اَوْ اَشَدَّ ذِكْراًۜ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ
    ﴿٢٠٠﴾
  • وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
    ﴿٢٠١﴾
  • اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِمَّا كَسَبُواۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِ
    ﴿٢٠٢﴾

Meal (Kur'an Yolu)
﴾200﴿
Hacca mahsus ibadetlerinizi bitirdiğinizde de, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha canlı bir şekilde Allah’ı anın. Ama insanlardan öyleleri vardır ki, "Ey rabbimiz! Bize bu dünyada ver" diye dua ederler. Böyle bir kimsenin âhiretten hiç nasibi yoktur.
﴾201﴿
İnsanlardan öyleleri de vardır ki, "Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru" derler.
﴾202﴿
İşte kazandıklarından bir payı olanlar bunlardır. Allah, hesabı çok çabuk görür!


Tefsir (Kur'an Yolu)


Müfessirlerin kaydettiği rivayetlere göre İslâm’dan önceki Araplar, haccı tamamladıktan sonra (bazı rivayetlerde Mina’da halkalar halinde oturup) atalarının büyüklüğü konusunda nutuklar çeker, onlarla övünme yarışına girerlerdi. Müslümanlar, dolaylı bir biçimde bu yanlış uygulamayı reddetmeye, bunun yerine müşriklerin atalarını anmalarından daha güçlü bir biçimde Allah’a hamd ve şükredip O’nu anmaya çağrılmaktadır (Taberî, II, 295-297).

İbn Abbas ve Atâ gibi âlimlere isnat edilen başka bir yoruma göre âyetin anlamı genel olup, “Küçük çocuklar babalarını nasıl sevgiyle anar, onlardan yardım, ilgi ve destek beklerse siz de Allah’ı o şekilde, hatta daha güçlü ve canlı olarak zikredin, O’na sığınıp yardımını dileyin” anlamına gelmektedir (Taberî, II, 297; İbn Atıyye, I, 276).

“Ama insanlardan öyleleri vardır ki, Allah’ı anıp dua ederken, ‘Ey rabbimiz! Bize bu dünyada ver’ derler” meâlindeki ifadede, bu şekilde dua edenlerin, iyi-kötü ayırımı yapmadan sadece “Bize dünyada ver” dedikleri bildirilmiş, fakat ne istedikleri belirtilmemiştir. Çünkü sırf dünyayı isteyen kimse dünyanın kulu kölesi olmuş demektir; bu sebeple de o kişi için dünyaya ait her şey iyi demektir. Böyleleri yalnız dünyayı istedikleri için âhiretle ilgili amelleri ihmal ederler, bu yüzden de “Böyle bir kimsenin âhiretten hiç nasibi yoktur.” Fakat 201-202. âyetlere göre Allah’tan doğru dilekte bulunanlar ve dolayısıyla O’nun rızâsına liyakat kazananlar, hem bu dünyanın iyiliklerini hem de öteki dünyanın iyiliklerini isterler; inanan insan için en çok korkulan şeylerden biri olan cehennem azabından korkarlar. Dünyada yaptıkları iyiliklerin karşılığını âhirette görecek olanlar bunlardır.

Zemahşerî 201. âyetin metnindeki hasene kelimesini, “iyi kulların Allah’tan diledikleri sağlık, geçim rahatlığı, iyi işlerde başarı gibi dünyevî yararlar ile âhiret sevabı” şeklinde özetlemiştir (I, 125). Bunlara erdemli eş, hayırlı evlât, güzel amel, ilim, ibadet gibi başka anlamlar da eklenmiştir (Reşîd Rızâ, I, 237). Buna göre insanın dünyası ve âhireti için yararlı olan her şey hasenedir (hasene ve seyyie terimlerinin anlamları hakkında genişbilgi için bk. En‘âm 6/160). Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber’in dua ederken en çok bu âyetin “Rabbenâ âtinâ...” bölümünü okuduğunu (Buhârî, “Daavât”, 55) ve okunmasını tavsiye ettiğini (Müslim, “Zikir”, 23) belirtir. Müslim’in el-Câmi‘u’s-sahîh’inin “Zikir ve Dua” bölümünde, bu âyeti okuyarak dua etmenin fazileti hakkında özel bir bab açılmıştır (9. bab). Fâtiha sûresinin yanında bu âyet de bütün müslümanların namazda ve namaz dışında, her vesileyle okudukları dualar içinde veya sonunda tekrar etmeyi âdet haline getirdikleri, bütün duaların ihmal edilemez bölümüdür.


Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 318-319
 

Tokyo

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
3 Haz 2020
Konular
3,330
Mesajlar
5,771
MFC Puanı
72,650
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.

(Enbiyâ Suresi 32. Ayet)

Dünyayı çevreleyen atmosfer, yaşamın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. Dünya’ya yaklaştıklarında büyük ve küçük birçok göktaşını yok eder, yeryüzüne düşmelerini ve canlılara zarar vermelerini önler. Göktaşları, Dünya atmosferine saniyede 11-72 km arasında değişen bir hızla girerler. Sürtünmeden meydana gelen ısıdan dolayı büyük bir kısmı eriyerek toz parçacıkları halinde yeryüzüne inebilir. Şeffaf yapısına rağmen, atmosferimiz bu meteor bombardımanına karşı çelik bir bariyer gibi koruma sağlar.

Buna ek olarak atmosfer, uzaydan gelen canlılara zararlı ışınları filtreler. Atmosferin bu işlevinin en çarpıcı özelliği, sadece zararsız ve kullanışlı ışınların, ultraviyole ışık ve radyo dalgalarının geçmesine izin vermesidir. Tüm bu radyasyon yaşam için çok önemlidir. Atmosfer tarafından kısmen izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentezi ve tüm canlıların hayatta kalması için çok önemlidir. Güneşten yayılan yoğun ultraviyole ışınlarının çoğunluğu atmosferin ozon tabakası tarafından filtrelenir. Ultraviyole spektrumunun sadece sınırlı ve önemli bir kısmı Dünya’ya ulaşır.

Atmosferin koruyucu işlevi burada bitmez. Atmosfer aynı zamanda Dünya’yı yaklaşık -270 santigrat derece olan uzayın dondurucu soğuğundan korur. Atmosfer, yeryüzündeki ısının, içinde meydana gelen hava hareketlerine bağlı olarak dengeli bir şekilde dağıtılmasını sağlar. Çok ısındığı yerlerdeki hava kütleleri, sıcak olmadığı yerlere taşınır ve bir denge kurar. Böylece, ekvator çevresindeki sürekli ısınan yerlerde sıcaklıkta aşırı artış önlenir; benzer şekilde, kutupların yakınındaki yerlerde sürekli ısıyı kaybeden sıcaklığın aşırı düşmesi önlenir.

Van Allen Kuşağı
Dünya’yı zararlı etkilerden koruyan sadece atmosfer değildir. Atmosfere ek olarak, Dünya’nın manyetik alanının neden olduğu katman olan Van Allen Radyasyon Kuşağı da gezegenimizi tehdit eden zararlı radyasyona karşı bir kalkan görevi görür. Dünya’dan yaklaşık 58.000 kilometre uzakta, yüksek enerjili elektronların Dünya’ya ulaşmasını engelleyen görünmez bir kalkandır. Güneş ve diğer yıldızlar tarafından sürekli olarak yayılan bu radyasyon canlılar için ölümcüldür. Van Allen Kuşağı olmasaydı, Güneşte sık sık meydana gelen güneş patlamaları adı verilen muazzam enerji patlamaları Dünya’daki tüm yaşamı yok ederdi.Van Allen Radyasyon KuşağıAslında Dünya, Güneş Sistemimizdeki herhangi bir gezegenin en yüksek yoğunluğuna sahiptir. Bu büyük nikel-demir çekirdek, geniş manyetik alanımızdan sorumludur. Herhangi bir manyetik alana sahip diğer tek kayalık gezegen Merkür’dür – ancak alan gücü Dünya’nınkinden 100 kat daha azdır. Kardeş gezegenimiz olan Venüs’ün bile manyetik alanı yoktur. Van Allen radyasyon kalkanı Dünya’ya özgü bir tasarımdır.

Son yıllarda tespit edilen bu güneş patlamalarından sadece birinde iletilen enerjinin, II.Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan bombanın yaklaşık 40 milyon katı olduğu hesaplanmıştır. Isı ve ışık ile birlikte, proton ve elektron içeren radyasyon ve rüzgarlar güneşten saniyede 1,5 milyar km hızla dünyaya gelir. Bununla birlikte, güneşten gelen rüzgarlar, dünyadan 640 km ile 58.000 km uzakta manyetik halkalar oluşturan Van Allen kalkanından geçemez.

Kısacası, dünyanın yukarısında mükemmel bir sistem iş başındadır. Dünyamızı çevreler ve onu dış tehditlere karşı korur. Yüzyıllar önce Cenab-ı Hak, Kur’an’da bize dünyanın koruyucu bir kalkan olarak işleyen atmosferini bildirmiştir.
 

Tokyo

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
3 Haz 2020
Konular
3,330
Mesajlar
5,771
MFC Puanı
72,650
Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

(En’âm Suresi 125. Ayet)

İrtifa hastalığı, yüksek rakımda düşük miktarda oksijene hızlı maruz kalmanın neden olduğu bir rahatsızlıktır. Vücut boşluklarındaki gazların genişlemesi ve akciğerler üzerindeki basıncı nedeniyle göğsün sıkılmasına neden olur. Buna ek olarak, çözünmüş gazların (vücutta) yüksek irtifada kabarcıklar şeklinde gelişmesi ciddi göğüs ağrılarına neden olur.

Dağ hastalığı veya yüksek irtifa nefes darlığı, 1937’de klinik olarak tanımlanmıştır ve büyük olasılıkla 1800’lerin sonlarından önce bilinmemektedir. Bunun birkaç nedeni vardır, ancak en önemlisi dağ hastalığının hızlı bir yükseliş, genel olarak 2500 metre veya daha fazla rakım gerektirmesidir. Yirminci yüzyıldan önce, bu tür yükselişler bazen yapılmıştır, ancak neredeyse hiç hızlı bir şekilde yapılmamıştır.

Eski insanların dağlara tırmanması ve özellikle yüksek rakımlara çıkması için çok az nedeni vardı. Dağcılık neredeyse hiç duyulmamıştı, özellikle Ortadoğu’da. Dağ halkları yaşadıkları atmosferin oksijen azlığına alışıktı. Sürülerini otlatmak için daha yükseklere çıkanların vücutları yavaş irtifa yükselmesi sebebiyle bir sorun yaşamıyordu.

Bu nedenle, “göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar” ifadesinin, hava basıncının yüksek irtifalarda azaldığı ve nefes almayı zorlaştırdığı fiziksel gerçeğini ifade ettiği sonucuna varabiliriz. Bu, şimdi bildiğimiz bilimsel bir konudur, ancak 1400 yıl önce, hiç kimse, özellikle Arabistan’ın sıcak çöl yarımadasında bu gerçekliğin farkında değildi...
 
Üst