crazygenclik
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 17 May 2013
-
- Mesajlar
- 139
-
- MFC Puanı
- 0
Çok uzun zaman Pamukkalenin travertenleri hoyratça gezildi. Kireçli sıcak su had safhada
otel inşasıyla azaltıldı ve travertenler kararmaya başladı. Son zamanlarda bu oteller yıkılıyor.
Şimdi gene turistik mülahazalarla kazıların yavaş gittiği söyleniyor; arkeolojik kazı kanalizasyon sistemi kazmaya benzemez
Pamukkale, Roma dönemi Küçük Asyasının en önemli şehirlerindendir. Zengin tarımsal bölgenin merkezinde ve ticaret yolları üzerinde bir tedavi merkeziydi. Bu işlevi dolayısıyla bir dini ziyaret merkezi de olmuştur.
Denizli Pamukkale aslında Roma dönemi Küçük Asyasının başta Ephesos sonra Antakya olmak üzere en önemli şehirlerindendir. Zengin bir tarımsal bölgenin merkeziydi. Ticaret yolları üzerindeydi ve asıl önemlisi bir tedavi merkeziydi. Bu işlevi dolayısıyla bir dini ziyaret merkezi de olmuştur ve eski çağdaki bu fonksiyonunu erken Hristiyanlık döneminde de başka bir biçimde devam etmiştir. Zira Hierapolisin koruyucu azizi St. Philippustur. 1950lerde başlayan kazıları hep İtalyan arkeologlar devam ettirdi. Uzun zamandır Lecce Üniversitesinden tanınmış arkeolog Profesör Francesco DAndria kazı ve restorasyona devam ediyor. En son buluntusu şehrin en yüksek noktasındaki Aziz Philippusun anıtsal mezarıdır. Bu ilk Hristiyanlık dönemlerinden itibaren önemli bir hac merkeziydi. Çok uzun zaman Pamukkalenin travertenleri hoyratça gezildi. Travertenleri yaratan kireçli sıcak su had safhada otel inşasıyla azaltıldı ve bildiğimiz beyaz travertenler kararmaya başladı. Son zamanlarda bu oteller yıkılmaya başladı. Endişe edilen husus, tabiatın tahribinden çok altın yumurta yumurtlayan turizm tavuğunun kesilmesiydi. Şimdi gene turistik mülahazalarla kazıların yavaş gittiği söyleniyor; arkeolojik kazı kanalizasyon sistemi kazmaya benzemez. Şayet buluntular tasnif ve değerlendirmeden geçirilmezse hızlı arkeolojik kazı bir tahribtir. Arkeoloji ilmi Heinrich Schliemannın 19. yüzyıldaki Troya kazısı gibi tahribkâr kazılardan çok zarar görmüştür.
Ben Hierapolis Kazısının yeni bilgiler getirdiğini düşünenlerdenim. Tiyatronun restorasyonu için klasik tiyatrolarda zamanın getirdiği tahribat, (bunun en hazin örneği Side Tiyatrosudur), çok zor tesbit edilir. Hierapolis Tiyatrosunda üç bin kadar parçanın tasnif edildiğini gösteriyorlar. Bu restorasyona sağlam bir başlangıç sağlayacaktır. Şehrin ana caddesi olan Frontinus Yolu ve çok tipik bir örnek olan umumi hela (Latrina) ve cadde üzerinde Hristiyan arkeolojisi için çok mühim olan Aziz Philippus Mozelesinin kazı çalışmaları ve restorasyonu önemli adımlardır.
Hierapolis ve Laodikeia Denizli bölgesinin kozmopolit tarihini ortaya koyacak önemli çalışmalardır. Anadolu mevcut kültler ve eserler itibariyle bir tarihi geçişi temsil eder. Klasik dünya sadece Hellenizm ve Roma değildir. Kazılarda her türlü buluntunun iyi değerlendirilmesi ve turistik endişeden uzak hızlı kazılara müracaat edilmemesi gerekir. Bu bakımdan yavaş da olsa emin ilerleyen bir kazı en doğru sistemdir.
otel inşasıyla azaltıldı ve travertenler kararmaya başladı. Son zamanlarda bu oteller yıkılıyor.
Şimdi gene turistik mülahazalarla kazıların yavaş gittiği söyleniyor; arkeolojik kazı kanalizasyon sistemi kazmaya benzemez
Pamukkale, Roma dönemi Küçük Asyasının en önemli şehirlerindendir. Zengin tarımsal bölgenin merkezinde ve ticaret yolları üzerinde bir tedavi merkeziydi. Bu işlevi dolayısıyla bir dini ziyaret merkezi de olmuştur.
Denizli Pamukkale aslında Roma dönemi Küçük Asyasının başta Ephesos sonra Antakya olmak üzere en önemli şehirlerindendir. Zengin bir tarımsal bölgenin merkeziydi. Ticaret yolları üzerindeydi ve asıl önemlisi bir tedavi merkeziydi. Bu işlevi dolayısıyla bir dini ziyaret merkezi de olmuştur ve eski çağdaki bu fonksiyonunu erken Hristiyanlık döneminde de başka bir biçimde devam etmiştir. Zira Hierapolisin koruyucu azizi St. Philippustur. 1950lerde başlayan kazıları hep İtalyan arkeologlar devam ettirdi. Uzun zamandır Lecce Üniversitesinden tanınmış arkeolog Profesör Francesco DAndria kazı ve restorasyona devam ediyor. En son buluntusu şehrin en yüksek noktasındaki Aziz Philippusun anıtsal mezarıdır. Bu ilk Hristiyanlık dönemlerinden itibaren önemli bir hac merkeziydi. Çok uzun zaman Pamukkalenin travertenleri hoyratça gezildi. Travertenleri yaratan kireçli sıcak su had safhada otel inşasıyla azaltıldı ve bildiğimiz beyaz travertenler kararmaya başladı. Son zamanlarda bu oteller yıkılmaya başladı. Endişe edilen husus, tabiatın tahribinden çok altın yumurta yumurtlayan turizm tavuğunun kesilmesiydi. Şimdi gene turistik mülahazalarla kazıların yavaş gittiği söyleniyor; arkeolojik kazı kanalizasyon sistemi kazmaya benzemez. Şayet buluntular tasnif ve değerlendirmeden geçirilmezse hızlı arkeolojik kazı bir tahribtir. Arkeoloji ilmi Heinrich Schliemannın 19. yüzyıldaki Troya kazısı gibi tahribkâr kazılardan çok zarar görmüştür.
Ben Hierapolis Kazısının yeni bilgiler getirdiğini düşünenlerdenim. Tiyatronun restorasyonu için klasik tiyatrolarda zamanın getirdiği tahribat, (bunun en hazin örneği Side Tiyatrosudur), çok zor tesbit edilir. Hierapolis Tiyatrosunda üç bin kadar parçanın tasnif edildiğini gösteriyorlar. Bu restorasyona sağlam bir başlangıç sağlayacaktır. Şehrin ana caddesi olan Frontinus Yolu ve çok tipik bir örnek olan umumi hela (Latrina) ve cadde üzerinde Hristiyan arkeolojisi için çok mühim olan Aziz Philippus Mozelesinin kazı çalışmaları ve restorasyonu önemli adımlardır.
Hierapolis ve Laodikeia Denizli bölgesinin kozmopolit tarihini ortaya koyacak önemli çalışmalardır. Anadolu mevcut kültler ve eserler itibariyle bir tarihi geçişi temsil eder. Klasik dünya sadece Hellenizm ve Roma değildir. Kazılarda her türlü buluntunun iyi değerlendirilmesi ve turistik endişeden uzak hızlı kazılara müracaat edilmemesi gerekir. Bu bakımdan yavaş da olsa emin ilerleyen bir kazı en doğru sistemdir.