• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

İç Dökümü / ..

Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Zamansızlığıma düştüğün satırlarını okudum az önce.

Varlığına ispat yaptıkların secde ederken önünde,

Sanık olmanın gevezeliği yapışmış dillerine.

Bazen bir deniz manzarasına iliştirmiş,

Bazen bir ney sesine bedelsiz vermişsin aklındakileri.

D/okunmanın heyecanını taşıyamayan parmaklarının ucundan dökülmüş kekeme sözcüklerin.

Kapına çıkan yollarımı Tanrı ile kesiştirmişken;

Endişelenme,

Geceyi giymem bundan böyle üzerime.

Madem ki geceler yetmez artık bize;

Yedi renk, dört mevsim sevişebilirim seninle..
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Gecenin koynuna girmeye ramak kalmışken dilimde tanıdık bir Şarkı ile dökülüyorum parmak uçlarımdan. Sıradan bir an'ın sıradışı bir iç dökümü aslında okudukların. Hemen her gece tekrarlanan bir ritüelden ibaretim kimine göre. Elimdeki malzemelerin sadece cümle içindeki yerlerini değiştirerek öyküler yazıyorum kendimce.

Kimisi farkında bile değil bendeki anlamlarına karşılık gelen sözcüklerin. İstanbul, gece ya da mavi. Onlar için birkaç kelime ile izahı yapılan, dudaklarının arasından öylesine çıkan sesler değil mi..?

Galata'dan resmetmedi hiçbiri seni.

Parmaklarının arasına önce bir kadehi, ardından kalemi almadı diğerleri. Gözlerime astığım İstanbul'un her çıkmazının aslında kapılarına arşınlanan yollar olduğunun farkında değillerdi.

Gece onlar için bir zaman dilimiydi, günün yerini bıraktığı bir nöbetçi. Söyler misin, hangisi hangi geceye sen gibi sarılabilirdi ki..?

Mavi yedi rengin biriydi kimine göre. Belki bir deniz gelirdi akıllarına, belki gökyüzü.

Ben her gece karanlığa inat maviler serpiştirdim şehrin en köhne kaldırımlarına. Dudaklarımdan dökülürcesine düşürdüm ceplerimden.

İstanbul'da gece yarısı..

Belki de haklıydılar.

İstanbul bir şehir, gece bir zaman dilimi, mavi sadece bir renkti.

Yüzsüz acılarımın imla hataları okunuyor satır aralarımdan. Dağılıyorum adeta, parça parça harflerim. Kalabalıklar arasında yalnız kalındığına şahit olmuştum, kimi zaman yazmıştım da. Ama ilk kez bu kadar çoğulken yalnız kalıyorum.

Şehrin ışıkları aydınlatmıyor artık, gece ilham olmaktan çok uzak. Mavi sadece Şarkılarda geçiyor son zamanlarda.

Sanırım anlıyorum..

Bende ki medeniyetin çöküşünü yaşıyor. Kapitülasyonlar veriyorum hatıralarına dair. Düşman askerleri kol geziyor teninde, nefes nefese..

Cephelerde kazandığım ne varsa masa başında kaybediyorum bir bir. Önce adını alıyorlar benden. Sansüre uğruyor ' Sevgili ' kelimesi dudaklarımda. Bir yabancı olarak çeviriler yapılıyor sana dair.

Kokunu hiç almamışım gibi unutmamı istiyorlar. Tenime sinmiş diyorum, aldırmıyorlar. Ben olmaz dedikçe tenimden kokunu kazıyorlar.

Sesini hiç duymamışım gibi unutmamı istiyorlar. Sadece kulaklarımda değil ki; gönül telimi titretiyor her defasında diyorum, aldırmıyorlar. Ben direndikçe içimi boşaltıyorlar.

Gözlerinin aslında hiç bana bakmadığını iddia ediyorlar, gülüyorum. Peki diyorum, perdeler çekin. Gökyüzünü örtmeniz gerekiyor diye ekliyorum, denizleri kurutmanız gerektiği gibi. Yaparız diyorlar, aldırmıyorum.

Aslında yok öyle biri diyorlar, düşünüyorum..

Bunca zamandır mağlubiyetim altına imzalar atıyorum, olsa kazanırdım diyorum.

Bu kırık dökük mısralarım boşuna aslında.

Sensizim, savunmasızım.

Fethediliyorum yokluğun tarafından, tarumarım.

Gel demeye cesaretim yok,

Ama gitme diye yalvarabilirim..

..
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Çaresizliğin satır aralarından sesleniyorum sana.

Kimsesizliğin tokat gibi yüzüme vurduğu anlarda parmak uçlarından sızan su damlalarından biriktirdim gözyaşlarımı, kahkalarımla boğduğum kaç sessiz çığlık var bilmiyorum.

İstanbul diyorsun ya bir kez daha aşık oluyorum sana. İki yakasını bir araya getirmeye ramak kala kendi ellerimizi yine kendimiz tutuyoruz..

Ellerine dokunabilsem buz keser bedenim, bakışlarına yakalansa bakışlarım yangın çıkar.

Şahit olsun İstanbul bize..!

Kimsesiz yanlarımızı tamamladığımızı yazsın sokak başlarına aşıklar.

İntihar eden onlarca hayali yüzdürelim boğazında kağıttan yaptığımız gemilerle.

İki dudağından dökülsün her adımım ve yaşanması gereken herşey sana dair olsun.

Sana ait ne varsa sahiplenebileyim..!

Kanıyorum görmüyor musun.?

Yalnızlık dönüyor etrafımda, çaresizliğim almış başını gidiyor.

Neyi tutsam elimde kalıyor..

Paramparça ellerim hayat yarasından görünmüyor, kalbim kırık dökük.

Parmak uçlarım nereye dokunsa yangın oluyor, kül oluyor bedenim.

Yok oluyorum ve ben bile farkında değilim..

Mutluluğum elinden şekerlemesi alınmış bir çocuğun ki kadar sahipsiz şimdi.

Söyle,

Sahiplenebilir misin beni şimdi.?
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Gittim..

Her gidiş bir terkedişti ve hakkını vermiştim. Geride ne bir çift göz kaldı ne bir tutam sitem. Herşey planlanmış gibiydi; sorunsuz ve acısız tamamlanıyor, bitiyordu. Miadı dolan bir aşkın son kullanma tarihini birer veda cümlesi olarak kazıyorduk yüreklerimize. Zamanımız geçiyor, gecikiyorduk.

Gittin..

Zor oldu aslında. Hayatta birçok şeye seninle anlam katarken şimdi büyük bir anlamsızlığı ifade ediyor olman ne tuhaf. Önceleri tutarsız tavırların, yaşadığın git geller yıprattı aslında. En ufak isteklerin sonuçsuz olarak geriye dönüşlerini izledim çaresizce. Umursamaz ve bir o kadar kendine güvenen bu halinin nedenini sanırım bundan sonra da sorgulamayacağım.

Gittim..

Oluyordu işte, başarıyordun. Ne zaman ' Tamam, şimdi oldu ' desem arkasından muhakkak bir sorunla karşılaşıyordum. Yine öyle olmuştu. Aşktı bu. Adını andığımda gözlerimde yıldızları ateşe veriyordum. Işıltısını gözlerimde, sıcaklığını tüm bedenimde hissediyordum. Anlamıyordun ya da anlatamıyordum. Eksik olan birşeyler vardı hep ve hiç tam olamadım.

Gittin..

Sonuçsuz kalan onca çabanın ardından ' Nasıl istersen öyle olsun ' repliklerini tekrarlayıp durduk birbirimize. Aşktı bu ve yaşatmak için ne arzumuz ne de takatimiz var gibi görünüyordu. ' İstersen git ' demek ' Gitme, kal. ' demekten daha kolaydı ve hep öyle söyledik. Bu yaşanmışlığı birkaç satıra sığdırmak güç elbette. Ne anlatabilirim aslında ne de anlatsam anlaşılabilirim. Sonuç nihai nasıl olsa. Sen zamansız giderken ben amansız bitiyordum. Mehmet Coşkundeniz'in dediği gibi aslında.
- Yine de bil ey yar. Ben bu yüreğimi kanırtan acıya inat, dokunmadan tenine saatlerce sevişebilirim seninle.
O dokunmadan sevişmeyi tercih ediyordu, ben hayalinin koynunda yalnızlığın kanını emiyordum.

Gittim..

Gecelerin daha karanlık, şarkıların daha efkarlı olduğu zamanları yaşıyordum. Neye uzansam kurutuyor, hakkını veremiyordum. Alkole bulanmış zihnimde imlam ile birlikte birçok şeyi kaybediyordum aslında. Ya kelimelerim eksik kalıyordu ya da cümlelerim devrikti. Toparlanmaya çalıştıkça batıyor, battıkça tükeniyordum. Artık gözlerimde ışıltısı kalmadı, bedenim çoktan buz kesti. Çaresizdim, daha önce de defalarca yaptığım gibi yine mağlubiyetimi parmak uçlarımla yazmaya soyunmuştum ve sanırım yaptıklarımın en iyisi buydu. Beklentisizdim, üzgün ve yenik.

Gittin..

Bu gidişin ardından geriye kalanları biriktirirmisin ceplerinde emin olamıyorum. Böylesine sığ ve şeffaf bir aşkın ardından kalan mısraların ezberinde yeri olur mu kestirmek güç. Unutur, hatırlamazsın diye düşünüyorum. Hoş, yanıltsan da beni önemi yok nasıl olsa. Sen gittin ne de olsa. Bir yüzden daha fazlasıydı aslında dilimin ucundaki. Her defasında aynı mazaretlerin ardına sığınıp o haklı nedenlerini öne sürdüğün bir durum değildi sadece. Belki de bu yüzdendi tedirginliğin. Ya cesaretin yoktu bu aşkı yaşamaya ya da yüzün. Hadi, şimdi mutlu olmalısın. İkisi de senin olsun.

Gittim..

Onlarca adın olmuştu aslında. Tek tek saymanın alemi yok şimdi. Sende biliyorsun nasıl olsa okuyan herkes gibi isimlerinin neler olduğunu. İsim koymak zor olmuyordu; anımsatan, andıran ne varsa anında adın oluyordu. İstanbul, mavi, şarkılar. O an geldiğinde kendi anlamlarından daha fazlasını taşıyor oluyorlardı. Ama kimselere benzetememiştim seni. Sadece hayalini kuruyor, karanlığın arasından süzülen ışık demetleri olarak yansıyordun duvarlarıma. Silik bir silüetin altına yaldızlı imzalar atıyordum, haberin yoktu. Gidiyorum işte. Yüzsüz bir aşıktın şimdi adsız da kaldın.

Gittin..

Dönüşü olmayan yolların başında değilsin artık. Yolunu çoktan çizmiş gezginlerden farkın yok. Tercihlerin rehberin olurken, kalemimden iki satır okuyamayacaksın artık. Gelişlerine düzdüğüm methiyelerin birkaçını gidişlerine düzerim bir süre. Gittiğini ama aslında bitmediğini iddia ederim, belki de asla bitmeyeceğinin bahislerine girerim. Ama inanma sen bunlara. Her gidiş bir terkedişti ve sende hakkını veriyordun. İlk anda acısını hissettirmeden kılıcı ile can alan savaşçılardan farkın yok nasıl olsa. Gidişlerin öyle oldu hep, sonradan çıktı acısı. Ama bu kez öyle değil. Tüm köprüleri yıkarak gittin bu sefer. Yüzünü bırakıp ardında en yüzsüz halinle karıştın kayıplara.

Gittim..

Çok oldu gidişine bu methiye. Gittin işte. Başka adı, başka tarifi yok bunun. Yıkıldım. Hayallerimin enkazı düştü aşkımın üzerine. Endişelenme. Şefkat dilenecek değilim bu saatten sonra.

Gittin ya, koydu işte.

Sanırım şimdi sıra bende..

..
 
Üyelik Tarihi
3 Haz 2013
Konular
112
Mesajlar
2,254
MFC Puanı
2,610
Gitmeyen kimse yoktur herkes gider(.
güzel yüreğine sağlık (.
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Gitmek; bir eylemden fazlasıdır çoğu zaman, kalmanın bir eylemsizlikten fazlası olduğu gibi..

Ruhun bedeni istilasına benzer bu.

Beyninden başlarsın uyuşmaya, hükmedemezsin kendine.

Ardından gören gözlerin görmez olur, konuşan dilin konuşamaz artık.

Parmak uçların hissizleşir, dokunamazsın..

Gitmek; tek kelimeden fazlasıdır kimi zaman, kalmanın aslında tarifinin yapılmadığı gibi.

Kolay olur, alışırsın sanırsın önceleri.

Günün ilk saatinde başlar vurmaya; uyanır uyanmaz bir boşluğa uzatırsın kolunu, dokunamazsın.

Bir yanın o yatakta kalmıştır artık..

Yüzünü yıkaman boşunadır bundan sonra, hiçbir soğuk su açamayacaktır artık uykunu.

Dişlerini fırçalamasan da olur mesela, traş olmana gerek olmadığı gibi.

Masaya hala iki bardak koyman bundandır, o bardağa sevdiği kadar şeker atman bundan olduğu gibi..

Anahtarı yanında taşımak ne zor gelecektir bundan sonra..

Yolda herkesin o’na benzemesi, herkesin o’nun sesi ile konuşmasını saymıyorum bile..

O yüzden..

Gitmek; bir eylemden fazlasıdır çoğu zaman, kalmanın bir eylemsizlikten fazlası olduğu gibi..

..

Beğenmene sevindim..
 
Üyelik Tarihi
3 Haz 2013
Konular
112
Mesajlar
2,254
MFC Puanı
2,610
Peki gitmeyi ve kalmayı bu denli yazabildigine göre giden mi daha çok acı çeker kalan mı?
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Bu bir tercihtir aslında..

Aldırma acının bir eşiği olduğunu söylediklerine, bazen bir ile on arasında değerlendiremezsin içindeki boşluğu, bir rakamdan daha fazlasına ihtiyaç duyarsın.

Giden götürürse yanında o’ndan kalanları ve kalan sana yazdığım cevaptaki gibi yaşıyorsa hala; boşver, acılarını yarıştırma..
 
Üyelik Tarihi
3 Haz 2013
Konular
112
Mesajlar
2,254
MFC Puanı
2,610
Haklısın acı eşiği yok olmadığı gibi de harfleri kadar az da değil (. yarıştırma demezdim de değermi merakım bu sadece giden ya da kalan için
 
Üyelik Tarihi
27 May 2019
Konular
32
Mesajlar
599
MFC Puanı
4,740
Hangisi sabahları solundan kalkmayı bırakırsa anla ki diğerine yazık olmuştur..
 
Üyelik Tarihi
3 Haz 2013
Konular
112
Mesajlar
2,254
MFC Puanı
2,610
Bilinmezlik yani (. neyse
Ellerine sağlık takipçisiyim .d güzel yazılarının..
 
Üst