• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

İngilizce Ders Notları

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
Learning-English.png


1. SIMPLE PRESENT TENSE

A-General statements of fact
Bu tense doğa olayları, bilimsel bulgular, sınıflandırmalar, genellemeler ve atasözleri-deyimler gibi her zaman geçerliliği olan olay ve durumları ifade etmek için kullanılır.

 The earth revolves around the sun. Dünya güneşin etrafında döner.
 An apple a day keeps the doctor away. Günde bir elma doktoru uzak tutar.
 The sun rises in the east. Güneş doğudan doğar.
 It rains a lot in winter. Kışın yağmur çok yağar.
 Everybody knows her. Onu herkes tanır.


B-Habitual daily activities

Her zaman alışkanlık haline getirilmiş eylemler ve beceriler ile her gün, her hafta, her ay, her yıl gibi zamanlarda tekrar eden olayları ifade etmek için kullanılır.

 He always drinks milk. O her zaman süt içer.
 I always get up early. Ben daima erken kalkarım.
 She always brushes her teeth. O daima dişlerini fırçalar.


C- A present state of affairs

Belirli olayların şu anki durumunu göstermek için de kullanılır.

 My brother lives in Alanya. Erkek kardeşim Alanya’da oturur.
 Mr. Alperen teaches English. Bay Alperen İngilizce öğretir.
 Hande speaks five languages fluently. Hande beş dili akıcı bir şekilde konuşur.
D-Future schedules / timetables

Belirli bir çizelge ya da plana (örneğin, ders programları; uçak, gemi, tren, otobüs tarifeleri; sinema, tiyatro gibi etkinliklerin başlama ve bitiş saatleri; gezi programları) uygun olarak, “SIMPLE PRESENT TENSE” gelecek zamanda meydana gelecek bir olayı anlatmak için de kullanılır.

 The bus leaves at 8:00 a.m. tomorrow. Otobüs sabah saat 8:00’de hareket edecek.
 Our school begins next Monday. Okulumuz gelecek Pazartesi başlayacak.
 The play starts at 9:00 tonight. Oyun bu gece saat 9:00’da başlayacak.

E-A future situation (In adverbial clauses of time)
after, before, by the time, when, until / till, as soon as, once, immediately, as long as gibi bağlaçlarla kurulmuş zaman bildiren yan cümleciklerde gelecek zaman bildirmek için bu zaman kullanılır.

 We leave for Ankara tomorrow. Yarın Ankara’ya gidiyoruz.
 My father arrives in Ankara next week. Babam gelecek hafta Ankara’ya varacak.
 Final exams begin next week. Final sınavları haftaya başlayacak.
 Our bus leaves at eight o'clock tomorrow night. Otobüsümüz yarın akşam saat sekizde kalkacak.
 The concert begins at 7.30 and ends at 9.30. Konser 7.30’da başlayacak, saat 9.30’da bitecek.

F-A past activity or event in newspaper headlines

Gerçekte geçmiş zamanda olmuş bir eylem ya da durum gazete başlıklarında bu tense ile ifade edilir.

 Galatasaray beats Leeds United. Galatasaray Leads United’i yendi.

Aynı şekilde, aslında geçmiş zamanda anlatılmış bir olay ya da hikaye bu tense ile anlatılabilir.

 One day Nasreddin Hodja loses his donkey. Nasrettin Hoca bir gün eşeğini kaybetti.

G-Criticism or appraisal of artistic work

Bu tense bir sanat eseri üzerinde yapılan olumlu ya da olumsuz eleştirilerde kullanılır.

 Thomas Hardy usually depicts woman characters as victims.
Thomas Hardy kadın karaterleri kurbanlar olarak anlatır.

 Picasso’s works reflect the beauty of nature.
Picasso’nun eserleri tabiatın güzelliğini yansıtır.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
2. PRESENT CONTINUOUS TENSE

A-An activity in progress right now.

Konuşma esnasında devam eden olayları anlatmak için kullanır.

 I can’t come with you because I am doing my homework right now.
Şu an ev ödevimi yaptığım için seninle gelemem.

 My father is reading an interesting novel at the moment.
Babam şu an ilginç bir roman okuyor.

 I am watching the news now. Şu anda haberleri izliyorum.


B- A general activity that takes place over a period of time.
Konuşmanın geçtiği anda o eylemi yapmıyor olsak bile o sıralarda yapmakta olduğumuz işleri anlatırız. Genellikle şu zaman zarfları kullanılır: nowadays, these days, this term, this quarter, this semester, this year, this month…etc.

 Teenagers are eating pizza nowadays. Şimdilerde gençler pizza yiyor.

 What are you doing to improve your language skills these days?
Bu günlerde dil becerilerini geliştirmek için ne yapıyorsun?


C-Future arrangements (plans)

Önceden planladığımız ve kesin olarak yapmayı düşündüğümüz işleri anlatırken.

 We are playing football this week. Bu hafta futbol oynuyoruz.
 We are introducing the new project next week. Gelecek hafta yeni projeyi tanıtıyoruz.
 He is taking two main projects this year. Bu yıl iki ana proje alıyor.
 We are spending ten days in Antalya. Antalya’da 10 gün geçireceğiz.


D-An attitude of annoyance


Şikayet ya da kızgınlık belirtmek için bu tense, constantly always, continually, perpetually, forever gibi zarflar ile birlikte kullanılır.

Mike is always coming in late. (I don't like it.) Mike hep geç geliyor.(Hoşuma gitmiyor.)
My brother is always leaving his dirty socks on my bed.
Erkek kardeşim kirli çoraplarını hep yatağımın üstünde bırakıyor.
He is always borrowing money from me. Sürekli benden borç para alıyor.

E. Kararlılık ifadelerinde:

You are not coming with me. Benimle gelmiyorsun.

-ING ALMAYAN DUYU EYLEMLERİ


hear (duymak): I hear the noise. Gürültüyü işitiyorum.

taste (tatmak): It tastes good. Onun tadı iyidir.

smell (koklamak): It smells nice. Hoş kokuyor.

see (görmek): I see your car there. Orada senin arabanı görüyorum.


sound (kulağa hoş gelmek):
A: Shall we throw a party next weekend? Önümüzdeki haftasonu bir parti verelim mi?
B: It sounds good. Why not? Kulağa hoş geliyor, Neden olmasın?

ZİHİNLE İLGİLİ EYLEMLER


know (bilmek, tanımak): I know him very well. Onu çok iyi tanıyorum.

belive (inanmak): I believe he is a nice man. Onun hoş bir adam olduğuna inanıyorum.

think (sanmak): I think I will come back soon. Yakında döneceğimi sanıyorum.

understand (anlamak): I understand it. Onu anlıyorum.)

recognize (tanımak): I recognize him. Onu tanırım.)

remember (hatırlamak): I remember good old days. Eski iyi günleri hatırlıyorum.

mean (kastetmek): I don’t mean it . Onu kastetmiyorum.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
3. SIMPLE PAST TENSE

A-An action which began and ended at a particular time in the past.

Geçmişte belli bir zamanda olmuş bitmiş (tamamlanmış) eylemleri ifade etmek için kullanılır.

 I saw him on the bus last night. Dün gece onu otobüste gördüm.
Columbus explored America in 1492. Kolomb Amerika’yı 1492’de keşfetti.


B-An activity that took place regularly in the past.

Geçmişte düzenli aralıklarla olmuş eylemleri anlatmak için de kullanılır. Bu bakımdan “USED TO” gibi kullanılır ama bu kullanımı nadirdir.

 We came together every week to work on the project.
Proje üzerinde çalışmak için her hafta bir araya gelirdik.

 They went to school every day last year.
Geçen yıl hergün okula giderlerdi.

C-In reported speech and wish clauses.

Dolaylı anlatım ve dilek yapılarında:

 He said that they came here that day. Onların buraya o gün geldiklerini söyledi.
 We all wish we were rich. Hepimiz zengin olmayı arzu ederiz.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
4. PAST PROGRESSIVE TENSE

A-An activity that was in progress at a particular time in the past.

Geçmişte belli bir anda devam etmekte olan olayları anlatmak için kullanılır.

 I was sleeping when the telephone rang.
Telefon çaldığında uyuyordum.

 I was waiting for the bus when the accident happened.
Kaza olduğunda otobüs bekliyordum.

B-An event or activity that was planned but not fulfilled in the past (also with was / were going to).

Geçmişte tasarlanmış ama yapılamamış eylemleri anlatmak için kullanılır.

 She was going to write his homework on the computer, but the electricity went off.
Bilgisayarda ödevini yapacaktı ama elektrik kesildi.

C-Koşul cümlelerinde (koşul, tercih, dilek bildirmek için) kullanılır.

 I wish I were visiting my friends in Alanya right now.
Şimdi Alanya’da arkadaşlarımı ziyaret ediyor olsaydım.

D- Bir hikayede bir sahne veya durumu tasvir ederken kullanılır.

 It was a nice day. Güzel bir gündü.
 The sun was shining and the birds were singing. Güneş parlıyor, kuşlar şakıyordu.

E-Aynı anda sürmekte olan iki paralel eylemi anlatırken kullanılır.

 While I was studying, my brother was sleeping. Ben çalışırken kardeşim uyuyordu.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
5. PRESENT PERFECT TENSE

A-An activity or action that happened at an unspecific time before now.
İçinde bulunduğumuz anın öncesinde olmuş ancak zamanı tam olarak bilinmeyen eylemleri ifade eder. Bu zamanda önemli olan eylemin zamanı değil sonucudur.

 I have had an operation. Bir ameliyat geçirdim.
 I have seen that film. O filmi görmüştüm.


B-An action that happened repeatedly before now.
Bu kullanımda olayın tekrar tekrar yapıldığını belirtir. “today, this morning, this week, this month” gibi zaman zarfları kullanılır.

 It has snowed three times so far this winter. Bu kış üç defa kar yağdı.
 She has visited me once so far this year. Bu yıl beni bir kez ziyaret etti.

C-An action that began in the past and continues up to the present. (often used with for and since)
(Eylem belli bir süreç içinde gerçekleşir.) Kısaca bu tense belli bir noktada başlamış ve halen devam eden eylemleri ifade eder.

I have lived in İzmir since 2000. (= and I still do.) İzmir’de 2000’den beri oturuyorum. (hala oradayım.)

D-An action that recently occurred
Kısa bir süre önce tamamlanmış eylemleri ifade etmek için kullanılır.

 We have just seen her. Onu yeni gördük .(kısa bir süre önce)
 He has just arrived in Ordu. Ordu’ya henüz vardı.

E-An action to be completed in the future, in adverbial clauses

Zarf cümleciklerinde gelecekte tamamlanmış olacağı vurgulanan eylemleri ifade eder.

 If you have finished all the work, you may leave early today.
Tüm işi bitirirsen (bitirmiş olduğunda), erken çıkabilirsin.

 As soon as they have finished the project, they will start a new one.
Projeyi bitirdiklerinde (bitirir bitirmez), yeni bir tanesine başlayacaklar.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
6. PRESENT PERFECT PROGRESSIVE TENSE

A-An activity that began in the past and continues up to the present.

“Present Perfect Tense”den farklı olarak bu zaman yapılan eylemin sürekliliğini de ön plana çıkarır.

 Murat has been studying English since 2004.
Murat 2004’den beri İngilizce çalışıyor.

B-A general action lately in progress (no specific time is mentioned)

Bu kullanımda da eylemin sürekliklik göstermesi önemlidir ve recently, lately, all day, all week, all year…vb. zaman zarfları kullanılır.

 People have been searching the space for hundreds of years.
İnsanlar yüzlerce yıldır uzayı araştırıyorlar.

 I have been painting the house lately.
Son zamanlarda evi boyuyorum.

 People have been collecting smoking pipes for hundreds of years.
İnsanlar yüzlerce yıldır pipo koleksiyonu yapıyorlar.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
7. PAST PERFECT TENSE

A-An action that occurred before another activity in the past.
Geçmişte yapılan iki eylemden, önce olanı ya da geçmişte belli bir noktadan önce gerçekleşen eylemleri ifade etmek için kullanılır.

 I had never seen such a boring film until I watched it in Ankara.
Ankara’da izleyene kadar böyle sıkıcı bir film görmemiştim.

 I had never seen such a beautiful seaside before I went to Turunç.
Turunç’a gitmeden önce böyle güzel sahil görmemiştim.

 I had never seen such a beautiful sight before I came here.
Buraya gelmeden önce böyle güzel bir manzara görmemiştim.

 My friends had already eaten dinner by the time I got home.
Ben eve geldiğimde arkadaşlarım akşam yemeğini yemişti (bile).


B-An action that was expected to occur in the past.
Geçmişte belli bir noktadan önce olmuş ancak etkileri o noktada devam eden eylemleri ifade ederken kullanılır.

 By the time the Iran-Iraq War concluded in 1988, the town had been evacuated.
1988’de İran-Irak savaşı bittiğinde, kasaba boşaltılmıştı.

C-Ayrıca bu tense, reported speech ve koşul cümlelerinde (Conditional Sentences) de kullanılır.

 They told me that the meeting had been cancelled. (Reported Speech)
Bana toplantının iptal edildiğini söylediler.

 The politicians wished he hadn’t voted for the new mayor.( a wish clause)
Politikacılar onun yeni belediye başkanına oy vermemiş olmasını dilediler.

 They wished he hadn’t behaved so foolishly.
Onun öyle akılsızca davranmamış olmasını dilediler.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
8.PAST PERFECT PROGRESSIVE TENSE

A-An activity that was in progress before another activity in the past.
Geçmişte belli bir zamandan ya da eylemden önce gerçekleşen olayın sürekliliğini vurgulamak için kullanılır.

 The train had been leaving when I arrived at the station.
İstasyona geldiğimde tren ayrılıyordu.

B-In reported speech
Dolaylı anlatımda past progressive ve Present Perfect Progressive yerine “Past Perfect Progressive” kullanılır.

 He said that he had been working there for years.
Yıllardır orada çalıştığını söyledi.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
9.FUTURE (Be Going To)

A-Expressing a prediction


Gelecekte meydana gelme olasılığı bulunan bir olaydan ya da geleceğe yönelik bir tahminden söz ediliyorsa “BE GOING TO” kullanılır. Bu yönüyle “will”’in kullanımına benzer. Ancak çok yakın gelecekte olma olasılığı yüksek olan tahminlerde “BE GOING TO” kullanılır.

 According to the weather forecast, it is going to be a beautiful day today.
Hava tahminine göre bugün güzel bir gün olacak.

B- Expressing a future plan or intention.

Önceden tasarlanmış eylemleri ifade ederken kullanılır. Bu kullanımıyla “BE GOING TO” ve “PRESENT CONTINUOUS TENSE” birbirinin yerine kullanılabilir:

 The military forces are moving towards here. They are going to pull down the building where I live.
Askeri güçler buraya doğru geliyorlar. Oturduğum binayı yıkacaklar.

1. Gelecekte yapmaya niyetlendiğimiz işlerden söz ederken:

 I am going to buy a car.
Bir araba satın alacağım.

2. Kuvvetli beklenilen bir olaydan söz ederken:

 It is cloudy. It is going to rain.
Hava bulutlu. Yağmur yağacak.

 I think it is going to snow this evening.
Sanırım bu akşam kar yağacak.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
10. SIMPLE FUTURE (WILL)

A- Expressing a prediction:


Geleceğe yönelik bir tahminden söz ediliyorsa “will” kullanılabilir:

 According to the weather forecast, the southern parts of Turkey will be snowy tomorrow.
Hava tahminine göre Türkiye’nin güney bölgeleri yarın karlı olacak.

B-(with I / we) to express a spontaneous decision:


Ani alınan bir kararı anlatırken.

 I'll pay for the books by credit card. Kitapları kredi kartı ile ödeyeceğim.


C- Expressing willingness / unwillingness or making a decision at the time of speaking:

Konuşma anında yapmaya o an karar verdiğimiz eylemleri anlatırken:

- What will you buy?
- I’ll buy a Mercedes.

D- to express willingness:

Bir teklifte bulunurken:

 I'll do all the washing-up. Tüm bulaşığı ben yıkayacağım.(yıkarım)
 I 'll carry your bag for you. Senin yerine çantanı taşıyacağım.(taşırım)
 I’ll phone you later. Daha sonra seni arayacağım. (ararım)


E- Umut, şüphe, tahmin belirten ifadelerde:

 I hope you will pass the exams. Umarım sınavları geçersin.
 I am afraid we will miss the train. Korkarım treni kaçıracağız.
 I think he will come back soon. Sanırım (bence) yakında dönecek.

F. Birisinden bir şey yapmasını rica ederken:

 Willl you pass the salt please? Tuzu uzatır mısınız lütfen?
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
11. FUTURE PROGRESSIVE

A –An activity that will be in progress at a particular time in the future.
Gelecekte belli bir anda devam etmekte olacak eylemleri ifade etmek için kullanılır.

 This time next week you will be working in your new office.
Gelecek hafta bu zamanlar yeni ofisinde çalışıyor olacaksın.

 They will be staying in Konya for the next few days.
Gelecek birkaç gün onlar Konya’da kalıyor olacaklar.

 Many people will be attending the conference next week.
Gelecek hafta konferansa pek çok kişi katılacak.


B- An activity that will occur at an unspecified time in the future.
Tam olarak ne zaman olacağı bilinmeyen ancak gelecekte olacak eylemleri ifade etmek için bu tense kullanılır.

 Don’t worry, we will be visiting your uncle very soon.
Üzülme amcanı yakında ziyeret ediyor olacağız.

 Our firm will be marketing its products all over the world in the future.
Firmamız gelecekte tüm dünyaya ürünlerini pazarlıyor olacak.

C- A future activity that has already been decided.
Gelecekte olması kesin olan eylemlerin ifade edilmesinde kullanılır.

 Right after the meeting, I will be meeting the new manager.
Toplantıdan hemen sonra yeni yöneticiyle buluşacağım.

 Mr. Kariner is tired, so he will be leaving the party very soon.
Bay Kariner yorgun, bu nedenle yakında partiden ayrılıyor olacak. (ayrılacak)



D- Polite requests
Kibar bir şekilde soru sorarken kullanılır.

 Will you be attending the meeting? Toplantıya katılacak mısınız?
 Will you be bringing your child with you? Çocuğunuzu getirecek misiniz?
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
12. FUTURE PERFECT

A-An activity that will be completed before another activity in the future.
Gelecekte belli bir olay ya da andan önce tamamlanmış olacak eylemler bu tense ile ifade edilir.

 By this time next week, I will have worked for this company for 24 years.
Gelecek hafta bu firmada 24 yıl çalışmış olacağım.

 I'll have been here for six months on June 23rd.
Haziran 23’de burada altı ay bulunmuş olacağım.

 We will have finished the project by this time next week.
Gelecek hafta bu vakitler projeyi bitirmiş olacağız.

 The thesis will have been reviewed by experts by this time next month.
Tez gelecek ay bu vakitler uzmanlar tarafından incelenmiş olacak.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
13. FUTURE PERFECT PROGRESSIVE

A-Emphasizing the duration of an activity that will be in progress before another activity in the future.

Gelecekte belli bir olay ya da an’dan önce tamamlanacak eylemin gösterdiği devamlılık bu tense ile ifade edilir.

 By the end of your course, you will have been learning English for five years.
Kursunuzun bitiminde 5 yıldır İngilizce öğreniyor olacaksınız.

 We will have been working on the project for two months by September.
Eylül’de proje üzerinde iki aydır çalışıyor olacağız.

 He will have been studying English for two years by the end of next month.
Gelecek ayın sonunda iki yıldır İngilizce çalışıyor / çalışmakta olacak.

 They will have been running for six hours by ten o’clock.
Saat onda onlar altı saattir koşuyor olacaklar.
 

Lilith

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
5 Ağu 2017
Konular
310
Mesajlar
1,083
MFC Puanı
120
BİTMİŞ KİPLİKLER -Perfect with modals

1. could have : geçmişte gerçekleşme ihtimali az olan olumlu yapılarda kullanılan
özne+could + Perfect infinitive (--could have + past participle).

 You could have asked me earlier. Bana daha önce sorabilirdiniz.
 You could have told me you were ill. Hasta olduğunuzu bana söyleyebilirdiniz.
 You could have accepted this job. Bu işi kabul edebilirdiniz.
 I could have bought a sport car. Spor bir araba alabilirdim. (but I didn’t =ama almadım)

may / might have + V3

 He may have missed the bus. Otobüsü kaçırmış olabilir.
 You might have heard the rumour. Söylentiyi işitmiş olabilirsiniz.
 She might have taken additional responsibility. Fazla sorumluluk almış olabilir.
 She might have walked home. Eve yürümüş olabilir.
 They came back late. They may / might have had a party tonight.
Onlar geç döndüler. Bu gece bir parti vermiş olabilirler.

may not have + V3 veya might not have + V3: olumsuz, düşük ihtimal

 They may not have seen our new car in front of the door.
Kapının önündeki yeni arabamızı görmüş olamazlar.

can't have + V3 veya couldn't have + V3: olumsuz, yüksek ihtimal

 She can't have gone to work. İşe gitmiş olamaz.
 They can’t have missed the bus. Otobüsü kaçırmış olamazlar.
 The students didn’t study for the test. They can’t have passed it.
Öğrenciler sınava çalışmadılar. Sınavı geçmiş olamazlar.
 They couldn’t have done such a mistake. Böyle bir hata yapmış olamazlar.

Should / ought to + have + V3: –mesi gerekirdi / ama gereği yapılmamış

 The students should have paid more attention to the teacher.
Öğrencilerin öğretmene daha fazla dikkatlerini vermeleri gerekirdi.

2. must have : geçmişteki bir olasılığı, varsayımı veya çıkarımı anlatır.

Özne + must + have + V3 + tümleç

 I must have asked children ten times to be quiet.
Çocuklara on defa sessiz olmalarını istemişimdir.

 The burglars must have entered the shop through the front door.
Soyguncular mağazaya ön kapıdan girmiş olmalılar. (bir çıkarım)

 She must have heard the bad news. Kötü haberi duymuş olmalı.

mustn't have :yapılmamış olması gereken bir şeyi anlatır.

 You mustn't have touched that. Ona dokunmamalıydın.


3. needn't have : geçmişte yapılmasa da olabilecek bir işin gereksiz yere yapılmış olduğunu
belirtir.
Özne + needn't + have + V3 + tümleç

 You needn't have run away. Kaçman gerekmezdi.
 You needn’t have done such a mistake. Böyle yanlış bir şeyi yapmanız gerekmezdi.
 
Üst